24 / 12 / 2024

Acele kamulaştırma nedir?

Acele kamulaştırma nedir?

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Ali Güvenç Kiraz, acele kamulaştırmanın ne olduğu ve kamulaştırmanın doğru yürütülüp yürütülmediğini anlattı.



Son günlerde basında sürekli taşınmazlara yönelik olarak Acele Kamulaştırıldı haberlerini okuyoruz. Acele Kamulaştırma nedir ki bu kadar çok yapılmaya başlandı ve aslında yapılan işlemler doğru bir şekilde ve amacına uygun mu yürütülüyor? Öncelikle Acele Kamulaştırma nedir onu anlamak gerekiyor. 


Acele Kamulaştırma aslında Kamulaştırma Kanunu içerisinde yer alan ve “OLAĞANÜSTÜ DURUMLARA” özgü bir kamulaştırma halidir. Buna göre; yurt savunması ihtiyacı nedeniyle acele olması nedeniyle Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararla yapılan Acele Kamulaştırmada kıymet takdirinin yapılması dışındaki tüm işlemler alınan karardan sonra yürütülmektedir. Yani normal kamulaştırma halinde işlemlerin düzenli bir şekilde yürütülmesi esası varken Acele Kamulaştırma’da Bakanlar Kurulu kararı alır ve kıymet takdiri hemen yapılarak diğer işlemler buradan sonraya bırakılır. 


Kamulaştırma Kanunu Madde 27 – 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele Kamulaştırmada Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararı uygulayacak olan idare hemen bir değer tespiti yaptıracaktır. Bu değer tespiti sonrasında ise belirlenen bedel bankaya bloke edilerek kararın kesinleşmesi beklenmeden taşınmaz idare adına tescil edilmektedir. Oysa ki aslında belirlenen bu bedel sadece bir tespite esas bedel olmakla idarenin kamulaştırmanın genel hükümlerinde yer alan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasını açması gerekmektedir. Uygulamada idarelerin delil tespiti bedelini yatırdıktan sonra tescil davasını açmadıkları görülmektedir. Bu durumda da vatandaşların kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açmaları gerekmektedir. Burada idarenin bedelin tespiti ve tescil davasını açmaması halini Yargıtay 6 aylık bir makul süre olarak öngörmektedir. Yani Acele Kamulaştırma kararından itibaren 6 ay içinde bedel tespiti ve tescil davası açılmaz ise kamulaştırmasız el atma davası açılabileceği belirtilmiştir. 


Gelelim asıl konumuza; Acele Kamulaştırma aslında madde metninden de anlaşılacağı üzere olağanüstü durumlarda, savaş, ağır ekonomik buhran gibi durumlarda uygulanması gereken bir düzenleme iken neden her durumda uygulanır bir hal almıştır. Sebebi gayet basittir; Acele Kamulaştırma Kamulaştırmasız El Atma’da olduğu gibi idarenin bir an evvel taşınmaza el koymasının en pratik yoludur. Mülkiyet hakkı ihlal edilmiş veya edilmemiş hiçbir düşünce burada yer almamaktadır. Tabi bu durum nedeniyle özellikle Danıştay çok açık bir şekilde birçok kararında 


“Anılan maddeye göre acele kamulaştırma hali istisnai olarak uygulanabilecek bir yöntem olarak düzenlenmiş olup Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halinde üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının sağlaması amacıyla acele kamulaştırma yoluna başvurulabilmektedir. 2942 sayılı Yasanın 27 nci maddesinde acele kamulaştırılmasının uygulanabileceği durumların tek tek sayılmış olması karşısında uyuşmazlık konusu kamulaştırmanın anılan maddede sayılan durumlar kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.” Demiştir. 


İşte bu nedenlerle Kamulaştırma Kanununda yer alan kamulaştırma prosedürü uygulanmak yerine “OLAĞANÜSTÜ DURUMLARA” özgü kullanılması gereken ACELE KAMULAŞTIRMA yoluna gidilmesi sakıncalıdır. Danıştay iptalleri dışında açık mülkiyet hakkı ihlali oluşturabilecek bu durumlar nedeniyle Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde de tazminata mahkum olacağı aşikardır. Yerinde ve amaca uygun yasal düzenleme kullanılması idarenin lehine olacaktır. 


Saygılarımla 

Av.Ali Güvenç KİRAZ 

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı


Geri Dön