Kentsel Dönüşüm

Ahmet Vefik Alp: Kentsel dönüşüm, zihinsel devrimle mümkün olur!

Yüksek Mühendis, Mimar ve Kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp kentsel dönüşümün başarılı olabilmesi için zihinsel devrimin yapılması gerektiğini dile getirdi

 Dövize kurşun attığımız günlerde, 1977 senesinde çiçeği burnunda bir asistan iken Istanbul Teknik Universitesi tüm maliyeti üstlenerek beni Amerika’ya gönderince omuzlarıma ağır bir yük binmişti.

Houston, Texas, Rice University de ‘Mimari ve Şehirsel Psikoloji’ alanında Doktora çalışmasına kabul edilince gördüm, öğrendim ki ünlü psikolog Sigmond Freud’ a kadar ruh halimizin, duygusal dünyamızın, genetik bileşenlere ilaveten, etrafımızdaki insanlar ve insan toplulukları tarafından yönlendirildiğine inanılırken Freud ile biz şehirplancılar, mimarlar, tasarımcılar ve bizleri yönlendiren yöneticilerimiz tarafından oluşturulan içinde yaşadığımız fiziksel çevrelerinde bizlerin ruhsal, duygusal ve zihinsel varlığımızı ciddi biçimde etkiliyor ve şekillendiriyor.

Buradan da anlıyoruz ki Planetimizde sürekli bir döngü hakim. Bizler içinde hayatımızın akıp geçtiği en özel odamızdan yaşadığımız şehirlere kadar uzanan fiziksel çevremizi sürekli olarak değiştiriyoruz, karşılığında da fiziksel çevremiz bizi etkiliyor ve değiştiriyor. Yapılı çevremiz ile Inglizce de ‘interaction’ olarak adlandırılan ancak farkında olmadığımız sürekli bir alışverişimiz var. Ve genetik faktörler eşitlediğinde seviyeli ve sağlıklı çevrelerden düzgün ve nitelikli bireyler yetişirken tersine çöküntü bölgelerinden, niteliksiz ve çarpık ortam ve mekanlardan sorunlu bireyler çıkıyor.

Netice-i kelam şudur ki ‘kentlerimiz bizlerin aynasıdır’. Bir toplumda sıkıntılar var ise, ekonomik, kültürel, ahlaki gerilimler var ise bu durum aynen ve kalıcı bir biçimde şehirlerimize yansır, çarpık ve çürük yapılaşma ve kentleşme şeklinde kendini gösterir. İyi bir göz doktorunun gözlerimize bakarak birçok hastalığımızı teşhis edebilmesi gibi bizler de bir ülkenin gözleri olan şehirlerine baktığımız zaman o toplumda egemen olan sıkıntıları ve hastalıkları görebiliyoruz. ‘Bir milletin ulaştığı medeniyet çizgisi şehirlerinin görüntüsü ile doğrudan orantılıdır’ ifadem de buradan kaynaklanmaktadır.
 
60 yıldır yanlış üstüne yanlış yaparak hormonlayıp yağmaladığımız doğamız ve şehirlerimizi, yaptığımız milyonlarca çarpık-çürük yapımızı bugün ‘pardon’, diyerek özü altı sahifeden müteşekkil bir Kentsel Dönüşüm Yasası, diğer bir deyişle’ Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’ ile düzeltmeyi düşünüyoruz.

Bence bu  iyimser bir yaklaşım.
Bir defa bu mesele sadece bir yıkım-yapım sürecine indirgenmemelidir. Öncelikle bilinmelidir ki böyle bir değişim ve dönüşümün psikolojik, sosyolojik, yasal, ekonomik, finansal, zamansal, teknolojik, mimari, mühendislik ve kentsel tasarım boyutları bulunmaktadır. Diğer taraftan, yenilenecek konut adedi on milyonlarla ifade edilmektedir. Ayrıca, önerilen yasa Boğaziçi Yasası’ndan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’na kadar onlarca diğer mevcut yasamız ile iç içe geçmekte ve teklif yasa metninin yarısı bu çelişkileri gidermek için ayrılmaktadır. Kimilerine göre, barınma ve mülkiyet hakları zedelenmekte, katılım, şeffaflık, sürdürülebilirlik gibi demokrasi kültürünün temel ilkeleri gözardı edilmekte, doğal ve kültürel varlıklarımız tehdit altına girmektedir. Mimarlık ve Şehirciliğin Anayasası olarak gördüğümüz Imar Yasası ise hala yenilenememiş olup sürekli yama yemektedir. Bu bakımlardan Kentsel Dönüşüm Yasası nın uygulaması sancılı olacak gibi görünmektedir.
 
Çürük-çarpık mahalleler, şehirler yaptık, bu çevrelerde çürük-çarpık beyinler yetiştirdik
Kentsel Dönüşüm hamlesinin başarabilmek ve kentlerimizin yeniden bozulmasını önlemek için insanımızın da Zihinsel Dönüşüm’ü başarması gereklidir. Artık yapı yapma, şehirler kurma işinin uzmanların işi olduğunu, binalarımızın sadece bizi kötü hava şartlarından koruyan ve mahremiyetimizi sağlayan fiziki barınaklar değil  aynı zamanda kültür nesneleri olduğunu, gelecek nesillerin bizim yapılarımıza bakarak bizlerin yaşamlarını okuyacağını, yaptığımız bir binanın başkalarının da görsel alanının bir parçası olduğunu, inşaat işinin kolay köşe dönme yolu olarak görülmemesi gerektiğini, yapı yapmanın kamu güvenliği ilgilendirdiğini ve her tarafı betonlayarak aslında bindiğimiz dalı kestiğimizi zihinlerimize işlememiz lazımdır. Bu zihinsel dönüşümü bu toplum başaramazsa Kentsel Dönüşüm Yasası ile yapılacak hamlelerin baştan sakat doğmaya ve yarıda kalmaya mahkum olacağı açıktır.

Faturayı ödeme zamanı gelmiş geçmiştir. Bir yerlerden başlamamış lazımdır. Yoksa Deprem faturayı KDV si ve gecikme cezası ile birlikte kesecektir. Hükümetin bu işi başarması için duacıyım. Asrın projesi olur….

Ahmet Vefik Alp