29 / 11 / 2024

Ahşap dünyası

Ahşap dünyası

Hep takdir etmişimdir işini seven ve doğru yapan insanları, ki sevgili arkadaşım Tebernüş KİREÇÇİ de bunlardan biri.




2 yıl önce tanıştığımızda bana sektörle ilgili düşüncelerini anlatmış, yeni kitabı üzerine konuşmuştuk.

 
Bugün ise geldiği noktayı takdir etmemek elde değil.

Sektörü bu kadar iyi tanıyan ve güven duyulan bir insan olmak bana göre hiç te kolay değil, tebrikler ve başarılar''.


Merhaba.

Sektörde işe başlayalı neredeyse 16 yıl oldu. Saral inşaat'ta ise 7 yıldır profesyonel yönetici olarak çalışıyorum.
2001 yılından beri çalıştığım bu şirkette ahşap sistem üzerine çalışmalar yapıyorum ve bundan böyle bu sitede ahşap ve inşaat sistemleri üzerine yazılar yazacağım.

Ahşabın tarihsel sürecine baktığımızda ahşap çok özel bir malzeme ve insanoğluyla beraber ele almak lazım.
Çünkü hayatımızın tüm alanlarında ahşap ve malzemelerini görüyoruz.
Ev inşasından mutfak gereçlerine, köprülerden savaş aletlerine kadar tarihin tüm dönemlerinde ve günümüzde vazgeçilmezliğini korumaktadır.


Bu vazgeçilmezlikte en önemli etkenler ise ahşabın sağlam, sağlıklı, uzun ömürlü ve insanoğluna en faydalı kullanımlara hazır, doğanın bize bir armağanı malzemedir.


Aslında çok uzun zamana gitmeye de gerek yok.

Cumhuriyetimiz kurulurken ülkemizde ki evlerin büyük çoğunluğunu ahşap kagir/bagdadi tarz ve taş ve muadili malzemelerle inşa edilen evlerden oluştuğunu söyleyebiliriz.


1940 li yıllardan itibaren ise beton ve tuğla ile tanıştık ve ahşabı neredeyse terk ettik.

Bunu da betonu herhalde daha sağlam olur düşüncesi ile yaptık.

Bugün ise ülkemizde inşa edilen evlerin neredeyse
% 98'i betonarme tarzlarda yapılan evlerden ve binalardan oluşuyor.
İşin enteresan tarafı gelişmiş ülkelerde ise bu oran tam tersi!

Gelişmiş ülkelerde özellikle ABD de evlerin %85'i, Kanada da evlerin % 95'i, Londra da evlerin % 50'si, İskandinav ülkelerinde % 70' i ahşap taşıyıcı sistemle inşa edilmiş evlerden oluşuyor.

Peki neden bizler ahşabı terk ettik? Onlar bu işe dört elle sarıldı?

Ortada bir ters mantığın olduğu belli.

''Daha sağlam olur'' düşüncesi ile inşa ettiğimiz betonarme bina yapmayı 17Ağustos 1999 depremine maruz kalınca gördük.


Ahşap taşıyıcı sistemle evler inşa etmek yakın zamana kadar topluma güven vermeyen hatta çabuk yanan, dayanıksız ve basit bir tarz gibi algılandı ve 1999 depremi ile işin rengi de değişti.

İnsanların gözü açıldı.

Çünkü anlanılması ve idrak edilmesi gereken ''zihniyet''te ve ''sistem''de problem olmasıydı.

Bir çok firma ahşap ve çelik taşıyıcı sistemlerle ev/evler inşa edilebileceğini öğrendi.


Tabi bunda en büyük etken betonarme tarzda yapılan binaların kütlesel olarak çökmesi ve bu ağırlığa dayanıklı binaların yapılamaması idi.

Deprem ülkesi olan ülkemiz sağlam diye bildiği betonarme binaların çökmesini hayretle izledi.

Eksik olan neydi?

Hala bugün bile bu durum devam ediyor.

Herkesin başta sektör olmak üzere toplumun ve yerel yönetimlerin ve nihai olarak müşterinin anlaması gereken şudur: Betonarme sistemde dahil olmak üzere inşa edilen yapılarda eğer işin hakkını vermezseniz ve doğru yapmazsanız bu tür doğal afetlik durumlarda her şeyin yerle bir olabildiği mutlaka ortaya çıkacaktır.


Zaten ilk yanılgıda buradan başladı.

Halbuki daha önce de meydana gelen depremler, durduk yere yıkılan binalar bize derste olmamıştı.

İlla bir felaket mi olmalı da insanoğlu bundan ders alsın?

Nerede!

Aslında bu yanılgıyı sadece biz değil Japonlar da yaşadı. 1995 Kobe depreminde 5.000' in üstünde insanını kaybedince onlarda anladı.


Yapısal düzenlemelere gitti ve Ahşap sistem üzerine yeni evler/şehirler inşa etti.

2006 yılında gene Kobe' de meydana gelen depremde kimseye de bir şeyler olmadı.

Evet önce işin nerede, nasıl, hangi malzeme ile ve hangi koşullarda ve kimin tarafından yapıldığına bakmazsak kader bizi harcar ve kader mutlak surette de tedbir ister.

Önce zihniyet değişecek ve yapılan işte mutlaka doğrularla çalışacaksınız ki işin hakkını teslim edeceksiniz.

Bakın o zaman bir şey oluyor mu?

Sonuç olarak atınızı bağlayıp mı tevekkül edersiniz yoksa bizim insanımız gibi atı bağlamayıp atın ölümü arpadan olsun mu dersiniz?

Haftaya sizlere ahşap sistemler üzerine yazacağım.
İyi haftalar.

Hüseyin Kuru

E-mail: [email protected]


Geri Dön