Ahşap teknoloji bu ülke için neden elzemdir
Ülkemizin bulunduğu coğrafya hemen hemen her gün irili ufaklı sayısız depremlerle sallanıyor.. Tabii ki çoğunu hissetmiyoruz...
Her ne kadar da bu depremlerin şiddeti düşük dahi olsa yer küre sadece bizim ülkemiz de günde sayısız defa hatta günde 50 kez sallanıyor.
Buna göre 23.09.2011 tarihinde 47 kez, 24.09.2001 tarihinde yani dün 35* kez sallanmış bu ülke!
Bu bilgiler Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi, Ulusal Deprem İzleme merkezinin web sitesi olan www.koeri.boun.edu.tr adresinden elde edildi.
Bu site de yaşanan depremlerin olduğu yer, gün, saat ve gücü hakkında bilgileri ve konuyla ilgili araştırmaları da edinmeniz mümkün.
Netice itibariyle coğrafyanın % 92si, ülkede yaşayan nüfusun % 98 i, deprem bölgelerinde yaşıyor, ikamet ediyor ve çalışıyor.. yani bu olası felaketten etkilenilmemesi mümkün değil.. tablo vahim.. işin kötü tarafı şu anda mevcut yapıların da neredeyse % 95i betonarme inşa edilmiş!
Ülke beşik gibi sallanıyor sallanmasına da, artırılan imarlar, zemini çürük bölgelere yapılan yüksek katlı binalar ve bu beton ısrarı niye
İşte bunu anlamak mümkün değil.
Ahşap sistem neden bu ülkeye lazım veya elzem diye sorulduğunda batılı devletler bunu önce kamu güvenliği ve sağlığı olarak açıklıyor.
Netice itibariyle ahşap sistemle inşa edilen yapıların deprem riskinin % 0 olduğunu bilim söylüyor.
Betonarme evlerde kullanılan malzemelerin % 40ı kanserojen, çevreye zararlı malzemeler ve kimyasal atık içeren mamullerle inşa ediliyor.
Betonun sürekli radon gazı yayarak bedenimiz üzerinde toksit etki yaptığını bilmeliyiz.
Radon; radyoaktif bir gaz olması nedeniyle akciğer kanserinden ölenlerin
% 14 ünün bina içi radona maruz kalanlar olduğunu bilim söylüyor.
Romatizma, astım, böbrek hastalıkları ve dolaşım bozuklukları üzerinde, bizimle beraber nefes alan ahşabın olumlu etkileri olduğunu, Ahşap sistemle inşa edilen yapılarda yaşayanların fizyolojik ve psikolojik açıdan kendilerini çok daha sağlıklı hissettiklerini, betonarme evlerde ikamete mecbur kaldıklarında rahatsızlandıklarını duymuşsunuzdur.
Sonuç itibariyle ahşap sistem ve teknoloji ile inşa edilen evler/yapılarda kanserojen, kimyasal atık ve çevreye zararlı bir mamul olmadığını bilim söylüyor.
Bakınız tünel kalıp tekniği ile betondan inşa edilen yapıların/evlerin duvarlarında mevcut çift kat hasır demirin arasından mecburen geçen 220 volt elektrik taşıyan teller yüzünden manyetik alan oluştuğunu, zihinsel ve fiziksel sağlığımızın bu yüzden risk aldığını bilim söylüyor.
Ahşap sistem teknolojisi ile inşa edilen evlerin/yapıların deprem güvenliği, sağlık ve güvenli bir yaşam avantajlarının yanı sıra ısıtma ve soğutma, yalıtım, izolasyon, inşa süresi, teslim seçenekleri, estetik, mimari, ergonomi, çevreye duyarlı, bakım gerektirmeme, ekonomik kullanım vb. gibi bir çok avantajlara sahip olduğunu gene bilim adamları, sektör ve gelişmiş ülkelerin piyasa adamları ve yetkilileri tarafından ifade ediliyor olması işin kalite ve niteliğini açıklaması bakımından önemlidir.
Sonuçta Türkiye geleceğini kurmak istiyorsa ahşap sistemi ve teknolojisini öğrenmek, bilmek ve uygulamak zorundadır.
Buna da mecburdur.. çünkü kamu güvenliği ve sağlığının her türlü siyasi ve ticari kaygılardan ve beklentilerden üstün olduğunu idrak etmeli ve görmelidir.
Ve Türkiye yapısal düzenlemelerini yeniden gözden geçirmelidir.
Hiç değilse bundan sonra atılacak adımlarla gelecek nesilleri betona mahkum etmemelidir.
Aksi halde fatura ağır olacaktır.
İyi haftalar.