21 / 12 / 2024

AKM'ye sil baştan tadilat!

AKM'ye sil baştan tadilat!

Bir buçuk yıldır kapalı olan AKM'nin, ‘yenilenmesi' yerine, ‘tadilat yapılması'na karar verildi



Türkiye, dört yıl AKM'yi tartıştı, ‘yıkılsın mı yıkımasın mı?' diye. Tiyatrocular sokaklara döküldü, gazeteciler mimarlık üzerine derin birikimlerini köşelerine döktü, siyasetçiler açıklamalar yaptı, raporlar yazıldı, planlar yapıldı, projeler hazırlandı. Hatta AKM'nin yıkılması (sonra yapılması oldu) için bir yasa bile çıktı, 2010 Yasası'na bunun için bir madde eklendi. Derken döndük dolaştık, en kötü noktaya geldik. Bir buçuk yıldır kapalı olan AKM'nin, ‘yenilenmesi' yerine, ‘tadilat yapılması'na karar verildi. Bu tadilat da sekiz ay kadar sürecek... Sonra AKM açılacak, sonra yıkılsın mı yıkılmasın mı diye yeniden tartışmaya başlayacağız.
Hatırlayalım: AKM'nin yıkılması yerine demode bir kültür merkezi olmaktan çıkartılmasına karar verilmiş, Murat Tabanlıoğlu işin mimarlığını üstlenmiş, İstanbul 2010 Ajansı'nın sorumluluğunda bir yeni proje hazırlanmıştı. Bu proje, AKM'yi konser saatinden konser saatine açılan bir mekan olmaktan çıkartacak, insanların konser sergi izlemek, kitapçısına, kafesine uğramak ya da Boğaza nazır yemek yemek için girip çıktıkları bir yere dönüştürecekti. Sonra Kültür Sanat Sen, ‘1. derece tescilli tarihi eserde bu kadar değişiklik yapılmaz. Bunun sonunda niyetiniz AKM'yi özelleştirmek' diye dava açtı. Mahkemede projeyi durdurdu. Evet, 1. derece tescilli bir yapıda bu kadar değişiklik zordu, ama AKM konusunda bir uzlaşma sağlanmış, Korumu Kurulu da bu nedenle, kurul başkanı Prof. Mete Taban'ın tabiriyle “korumacılık açısından ellerinden gelen her türlü toleransı” gösterip projeyi onaylamıştı (Zaman, 10.11.2009). Şimdi o Koruma Kurulu, Kültür Sen'i de memnun edecek yeni projeyi görüşmeye bile almadı. Bu nedenle de AKM için hiçbir şey yapmamaya, işte boyasını badanasını yenileyip, belki koltuklarını, ısıtma sistemini filan elden geçirip bürokratik tabirle ‘basit onarım' yapıp açmaya karar verdiler.
AKM, basit onarımı tamamlanıp 2010 ortasına yetiştirilecek. Yıl boyunca bazı büyük prodüksiyonları orada izleyeceğiz; sonra etkinlikler tamamlanacak, biz ele güne rezil olmamış olacağız... sonra da 2011 gelince AKM'yi  yine kapatacağız. Neden, Başbakan'ın geçenlerde açıkladığı gibi “Yıkıp yeniden yapmak için.”
Eğer AKM, içine lokanta yapmaya bile izin verilmeyecek derecede koruma altındaysa nasıl yıkılacak? Bu ayrı bir mesele. Ama bu hukuki meseleye gelmeden önce Türkiye yine ‘Cumuhriyetçiler' ve ‘muhafazakarlar' arasında kıyasıya bir kavgaya şahit olacak. ‘Yıkalım şu çirkin binayı' gibisinden göz kararı ahkam kesmelerle, ‘Cumhuriyet'in simge binalarından birine el süremezsiniz' diye tuhaf bir tutuculuk içindekiler arasındaki çatışma yine harlanacak. Bu arada ilk muharebede geri çekilen ‘yıkalımcılar'ın elinin güçlendiğini, diğerlerine üzülerek hatırlatayım. Çünkü artık kamuoyu bu tartışmadan sıkıldı, sanat dünyasının sabrı tükendi.
AKM meselesi, bir mimarlık tartışmasından çok daha fazlasını ifade ediyor. Tarafların ideolojik eğilimlerini şimdilik bir kenara bırakalım, orada uzlaşma zor. Esas mesele tıpkı yapının ısıtma sistemi gibi köhnemiş olan kurumun işletme mantığı. AKM'nin 1970 model modernist bir kurum olmaktan çıkıp, günümüzün kültür merkezleri gibi yaşayan ve çok yönlü bir yaşam alanına dönüştürülmesi için harcanan çabaların buhar olması en acıklısı. Üstelik Türkiye'nin her yerinde böyle bir dönüşüme ihtiyacı olan bir sürü kültür merkezi, tiyatro vs varken, AKM'yi hepsine model olacak şekilde ‘yenileyebilmek', belki de 2010'un tek büyük başarısı olacaktı. Nihayetinde dünyadan haberi olmayan adamların başını çektiği bir tartışmadan ancak böyle bir sonuç çıkar işte.

Ayazağa da sil baştan
Bir başka sil baştan hikayesi de Ayazağa Kültür Merkezi'nde. Orayı da hatırlayalım, hani İKSV'nin 88'de konser salonu yapmak için işe koyulduğu, sonra tamamlayamadığı, sonra Kültür Bakanlığı'nın geri aldığı, sonra Bakanlığın tamamlayacak bir ‘gönüllü' aradığı, bulamadığı ve yıllar sonra Ertuğrul Günay'ın döneminde TürkMall'a devredilen yarım kalmış inşaatı hatırladınız mı? İşte TürkMall, ‘yüzde 80'i tamamlanmış' denilen o inşaatı tamamen yıkıp yerine bambaşka bir bina yapmaya karar verdi. ‘Blackbox' denilen bina, gerektiğinde binlerce kişinin ayakta rock konserleri dinleyebileceği, gerektiğinde ‘farklı amaçlarla da' kullanılabilecek bir yer olacak. Yani Ayazağa'da da birileri yanlış bir hesap yapmış belli. Kaybedilen zaman yaklaşık 20 yıl.
Ne güzel değil mi?
Cem Erciyes/Radikal


Geri Dön