Genel

Ali Ağaoğlu: Toplumsal sağduyum tamam!

Geçtiğimiz günlerde yaptığım söyleşiyle kendisini daha yakından tanıma fırsatını bulmuş, son dönemde rol aldığı reklamlardan da söz etmiştik. "Reklamlarda oynama fikri kimindi" diye sormuştum....

Geçtiğimiz günlerde yaptığım söyleşiyle kendisini daha yakından tanıma fırsatını bulmuş, son dönemde rol aldığı reklamlardan da söz etmiştik. "Reklamlarda oynama fikri kimindi" diye sormuştum. Ajansınınmış, önermişler hiç tereddütsüz kabul etmiş. Birbirini takip eden iki reklam filmi çekmiş ve ikincisinde yönetmen Sinan Çetin ile birlikte rol almıştı. Açıkçası oyunculuğundaki başarısı bir yana, bir reklam filminde oynama cesaretini göstermesi ve özgüveni takdir edilesi. Bana göre Ağaoğlu, reklamlarında aslında pek de rol yapmıyor, her zamanki haliyle konuşuyor.

Ağaoğlu, yine söyleşimizde, "Reklam departmanı kendisine ayrılan bütçeyi bitirmeden projenin tamamı satıldı." da demişti. Demek ki reklamlar gerçekten çok işe yaramış.

Ancak reklam kampanyası sonrası Ağaoğlu'nun Paris Hilton ile birlikte başka bir reklam daha yapacağına ya da yapması için fikir geliştirildiğine dair bazı haberler okuyunca birilerinin kendisine 'dur' demesi gerektiğine karar verdim. Eğer Paris Hilton haberlerinin biraz da olsa gerçekliği var ve sadece bir PR aktivitesi değilse bu köşenin bana verdiği yetkiye dayanarak Ali Ağaoğlu'na bir not iletmek istiyorum: "Sayın Ali Bey, reklamlarınızla projelerinize oldukça dikkat çektiniz. Bu dikkatin aksiyona dönüşmesini de sağladınız. Şimdi etrafınızdakiler ne derse desin sizin reklam oyunculuğunuz, en fazla Sinan Çetin ile rol arkadaşlığında bitmeli. Toplumsal sağduyum 'tamam' diyor. Paylaşayım dedim. Selamlar."

Biskrem'e bayıldım, Fiorino gülümsetti, Peyman iyi gidiyor

Reklamlar, günlük hayatın ve doğal insan hallerinin bir nevi yansımasıdır. Bir biçimiyle kendi yaşamınızla özdeşleştirir ve etkilenirsiniz. Biskrem reklamı da benim için öyle oldu. Biskrem reklamında olduğu gibi bizim evimizde de müzik var. Geçen yaz yeni birkaç enstrüman daha geldi evimize. Eşim çok yetenekli, kızım ise müzik eğitimi alıyor. Piyanodan bağlamaya, perküsyon aletlerinin tümünden üflemelilere kadar pek çok enstrüman evin müstesna köşelerini tutmuş bekliyorken önce bir elektro gitar sonra da bir akordeon geldi evimize. Elektro gitar, eşimle 1970'lerle 80'lerin o duygusal ezgileriyle birkaç gün geçirdikten sonra kızımızın odasına taşındı. Şimdi ara sıra onun odasından rock'tan romantiğe uzanan bir repertuarda notalar yayılıyor evimize. Ancak Biskrem reklamındaki genç delikanlı gibi kızım da, "Bizim için bir şeyler çalar mısın" yaklaşımını külliyen reddediyor. Biskrem'in nelere kadir olduğunu gösteren eğlenceli reklama, evde benzer halleri yaşayan bir anne olarak bayıldım. Bu arada kızım da reklamı çok sevdi. Peki, reklamdaki genci 'hard rock'tan Ankara oyun havaları çalmaya ikna eden Biskrem, bizim evde işe yarar mı Bilmem, deneyip göreceğim.

Fiat Fiorino reklamı 'ağabey hassasiyetini' gülümseten bir biçimde akıllıca ortaya koyuyor. Gençlerin otomobille 'şöyle bir gidelim' hayali, ağabeylerin somut gerçekliğiyle yer değiştiriyor. Arabayı yokuşta, bayırda test ederken genç adamı da sınayan ağabeyler, balık kasasından inşaat malzemesine kadar pek çok nevaleyi araca yüklüyor. Sonuç mu Fiorino güçlüdür, geniştir ve geniş görüş alanına sahiptir. İhtiyacı olanlara duyurulur.

Denizbank, sürekli reklam yüzleri Beyazıt Öztürk, Erdal Özyağcılar ve Sedef Avcı'yı son kampanyası Afilli Hesap'ın lansmanında da kullanıyor. En baştan bu yana bir dizi oluşturan Denizbank reklamları, izleyenleri tarafından da çok hızlı algılanıyor. Ancak daha çok bilgilendirmeyi gerektirecek akçeli konularda özellikle basın ilanları ve banka şubelerinin bir açıkhava mecrası olarak kullanımında fayda var. Çünkü 'Afilli Hesap' sosyoekonomik orta sınıf için iyi düşünülmüş bir model. Oysaki reklam filminde 'tahtırevanlı Helin Avşar' ile 'orada bir şeyler oluyor' dedirtiyor ama tam anlamıyla ne olduğu pek anlaşılmıyor.

Peyman, daha önce de BKM'den Ersin Korkut ile gülümseten reklamlar yapmıştı. Demek ki markanın da içinde bulunduğu 'çerez' pazarının karakteristiğine uygun muzip bir kişiliği var. Doğru ya, insan mutsuz olduğunda pek leblebi çekirdek yemek istemiyor, yarenlik varsa bir iki çitliyor işte. Ben, Büşra Pekin ve Metin Yıldız'ı 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' konsepti içinde de çok başarılı bulanlardanım. Dolayısıyla Peyman'ın 'Antep fıstığı' versiyonundaki oyunlarını da beğendim. Bu da her zaman olduğu gibi gösteriyor ki; reklamdaki ünlüyü sevip beğenince markaya da sempati duyuyorsunuz! Eminim gözünüzden 'kadın, lezzet ve cinsellik' üçlüsünü kullanan diğer markalara gönderme yapıldığı da kaçmamıştır. Metin Yıldız'ın da dediği gibi gerçek hayatta Antep fıstığı yenince kimsenin saçları öyle o yana bu yana uçuşmuyor, ruh haliyle boyut falan da değiştirmiyor.

Bu daha başlangıç, yakında her şey mümkün olacak

Bağlantı hızı, gücü, fiyatı, indirimi derken 'Mümkünlü'de her şey mümkün' konseptiyle farklı bir TTNet reklam kampanyası başladı. Lansman sonrası Genel Müdür Tahsin Yılmaz ile yaptığımız sohbette, aslında kampanyada ifade edilen 'mümkünlüğün' sadece bir başlangıç olduğunu hissediyorum. Geçmişin kablolu internet sağlayıcısı TTNet, artık ürün ve hizmetleriyle çoktan farklı bir boyuta geçmiş bile.

Şener Şen ve Olgun Şimşek'li kampanyanın 'Mümkünlü' kasabası ve belediye başkanı konseptiyle gelecekte anlatılmak istenenler için de epey doğurgan olduğunu görebiliyorum. Bizdeki trajikomik hikâyeler eminim hiç bitmezken, Şen ile Şimşek de senaryoları çok iyi yorumlamış. Kampanyanın bir diğer özelliği de Şener Şen'i 15 yıl aradan sonra yeniden bir komedide rol almaya ikna etmiş olması. Bildiğiniz üzere ünlü oyuncunun sadık bir izleyici kitlesi var. Konu yine reklamda 'ünlü' kullanımına geliyor ki TTNet-Şener Şen ikilisinin bir araya gelmesi çok isabetli bir karar olmuş. Ancak diğer yandan oyuncular kadar senaryoların da güçlü olması gerektiği konusunu söylemeden geçemeyeceğim çünkü hem eğlendirecek, hem eğitecek ve hem de izleyenleri aksiyona geçirecek hikâyeler bulmak gerekecek.

Önemli olan, reklamın ardındaki teknoloji

Önce 'Mümkünlü'de her şey mümkün' konseptinin yayınlanan bölümleriyle neler anlattığına bir bakalım. İlk filmlerde yaygın bilinirlik haliyle internet konseptinin üzerine gidilmiş. İnternetin domates üreticisinden berbere hatta tarlasına neyi ekmesi gerektiği konusunda dünya borsalarındaki hareketi internetten takip eden çiftçiye kadar herkesin kullanabileceği bir hizmet olduğunun altı çiziliyor. İnternet sadece bu işe aklı eren mürekkep yalamışların kullanacağı bir hizmet değildir, fırsatlar açısında herkes eşit mesajı da veriliyor. TTNet Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, önümüzdeki günlerde bir tek kablo ile 'yakınsama' olarak ifade edilen hizmetlerin tümünü tek bir kablodan toptan verebileceklerinden söz ediyor. Yani kısaca şöyle; tüm ekranların (mobil, sabit, bilgisayar, televizyon) birbirleriyle konuşabildiği bir dünyaya doğru hızla gidiyoruz ve bütün bunları da bir tek TTNet bağlantısıyla yapabileceğiz. Peki, o halde TTNet'in tanımı da değişiyor diyebilir miyiz Eğer öyleyse sonsuz kadar geniş bir işte, sonsuz beklentisi olan bir tüketiciye hizmet verilecek demektir. Hem reklamları hem de hizmetleri merakla bekliyoruz.
Zaman/Günseli Ö. Ocakoğlu