27 / 11 / 2024

Ali Atıf Bir, İstanbul Lounge'ın reklamını eleştirdi!

Ali Atıf Bir, İstanbul Lounge'ın reklamını eleştirdi!

Eroğlu Yapı'nın İstanbul Lounge adını verdiği Halkalı'daki konut projesinin başlığı Konut Sektöründe İLK İstanbul Lounge Kriterleri. (Daha başlıkta kriter gibi okunulurluğu zor bir sözcüğü kullanmak hata!)




 Avea'nın Erdem Yener'i mi Vodafone'nun şžafak Sezer'i mi

Erdem Yener, Ülker reklamlarında oynuyordu ve henüz Avea ile anlaşmamıştı.

Onun suratının ve mimiklerinin geçirdiği sıcaklığı fark edip Atıf Hoca ile Reklam ve Ekran'da ağırlamıştım. Orada 'Bir gün Türkiye'nin yeni Kemal Sunal'ı sen olabilirsin' demiştim.

Erdem daha sonra Avea reklamlarında oynamaya başladı. Avea, Erdem'i yerli yerinde ve doğru reklam filmleriyle kullanınca Türkiye yeni bir televizyon yıldızı kazandı. Avea da mesajlarını iletecek doğru bir marka karakteri.

Canlı Para'da yanına aldığı Optik'le beraber de iyi bir ikili oldular şimdi Türkiye onların maceralarını izliyor. Erdem Yener biraz daha oyuncu koçluğu alıp mimiklerini geliştirirse gerçekten Türkiye'nin abartısız komedi oyuncularında biri olabilir.

Geçen haftanın en iyi ilk beş listesine aldığım Erdem Yener'li KPSS filmi ise 'kamu tarifesini' vurgulamak için iyi ve dikkat çekici fikirlerden biri.

Hedef kitlenin anlayacağı kadar fikri basit olan filmin espri dozu biraz daha arttırılabilirdi. Polisler tarafından yakalanma sahnesi Cem Yılmaz'ın reklam tarihine geçen 'Biz yiyiciyiz!' Alaturka cips filmindeki 'Eğitim şart!' sahnesine benziyor ama onun kadar etkili değil.

'Vodafone'nun şžafak Sezer'i mi yoksa Avea'nın Erdem Yener'i mi' diye sorarsanız şu anda kullanım biçimi itibarıyla Avea'nın Erdem Yener derim. Her ikisi de reklamda 'karikatür' tipleme yapıyorlar ama Erdem Yener'e yüklenen tipleme daha sıcak, daha bizden, daha hakiki duruyor. şžafak Sezer'in ise Kırmızı ile olan anlamsız ilişkisi ve korkuları tiplemeyi abartalı ve itici yapıyor.

Büyük resme bakarsak Avea'nın ve Vodafone'nun sadece 'fiyat avantajı' üzerinden yürüttükleri iletişimi gözden geçirmelerinde fayda var. İndirim yapılan şeyin bile tercih edilmesi için önce bir değerinin yani 'marka özünün' olması gerekir. Bu öz unutularak yapılan iletişimin getirdiği tüketici sürdürülebilir olmaktan uzaktır.

Kosla'nın pembesine karşı ING'nin turuncusu

ING Bank'ın Demet Evgar ve Emre Karayel ikilisiyle reklam macerası devam ediyor. Hem Demet Evgar hem de Emre Karayel Turkmax'ın başarılı dizisi Bir kadın Bir Erkek'te harikalar yaratmaya devam ediyorlar. ING Bank ikilinin bu dizideki ünlerinden yararlanmaya çalışıyor. Ancak ikilinin bu diziden gelen bilinilirliklerinin düşük olduğunu ya da sadece A grubuna yönelik olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla televizyonun diğer ve ana hedef kitlesi Demet Evgar ve Emre Karayel ile daha çok başka yerden gelen aşinalıkları ile ilişki kuruyor.

ING Bank'ın Turuncu Hesabı'nı duyurduğu yeni reklamında adeta deterjan reklamlarıyla dalga geçiliyor. Anımsarsanız daha önce sokaklarda dolanan ve kirlenen kocaman bir top vardı, ING Bank reklamında bunun yerine sokaklarda turuncu portakal dolaşıyor. Kosla'nın pembeler içinde test yapan adamının yerinde ise turuncular içinde ikilimiz var. Günün sonunda oldukça saçma ve beğenilirlik katsayısı düşük bir reklam ama turuncu rengi ING'ye yamıyor ve ürünün ne olduğunu hedefe anlatıyor.

FCB'nin ünlü reklam stratejisi ızgarasından yola çıkarsak deterjan düşük ilginlik-düşük düşünce seviyesinde alınan bir üründür ve bu nedenle de deterjan reklamlarının sürekli ekranda olmaları ve dikkat çekmek için uyaranı güçlendirmeleri gerekir. Yani deterjanların uzun bir yoldan gelen reklam formülleri vardır bu formül on yıllardır çalışır.

Bankacılık ürünleri ise yüksek risk ürünü olarak yüksek düşünce-yüksek ilginlik seviyesinde alınan ürünlerdir. Burada tüketicinin mesajı ayrıntılı inceleme isteği vardır ve ürün yüksek risk ürünü olduğu için de yaratılan güven duygusunun önemi büyüktür.

ING Bank'ın reklamında yaratılan dikkat çekici ve absürt deterjan reklamı ortamının söz konusu güvenilirliğe ve ürünü anlamaya katkısı sorgulanmalıdır. Günün sonunda ING'nin yeni ürünü bir kredi kartı değil oldukça önemli, vade derdi olmayan, masrafları ortadan kaldıran, faiz avantajı yaratan ve alt limiti olmayan bir bankacılık ürünü ve turuncu iletişimi büyük resimde bankanın imajını etkiler. şžimdi ve gelecekte.

Özetle bu reklamı bir bankacılık ürünü reklamı olarak, zorlaya zorlaya iş yapar görsem de hiç de bankanın uzun dönemli 'güven' imajına hizmet edecek bir reklam olarak bulmadım ve sevmedim. Nokta.

Her şeyi söylerken...

Eroğlu Yapı'nın İstanbul Lounge adını verdiği Halkalı'daki konut projesinin başlığı Konut Sektöründe İLK İstanbul Lounge Kriterleri. (Daha başlıkta kriter gibi okunulurluğu zor bir sözcüğü kullanmak hata!)

Neymiş bu kriterler Eroğlu Yapı reklamın geri kalanı her kritere eşit oranda yer vererek bu kriterlere ayırmış.

Düşük aidat, vade farksız peşinatı ötele, indirim yok, seçim hakkı var, sosyal tesisler ücretsiz, fiyata her şey dahil, çıplak daire yok, mimari estetik...

Yani

Eroğlu Yapı en büyük reklamcılık hatasına düşmüş. Kriterlerin hepsine eşit ağırlık vererek her şeyi söyleyeyim derken hiçbir şey söylememiş ve kendine hoş gelen İLK gibi ilk bakışta anlaması zor bir espriyi başlığa taşımış. Aman dikkat! Paralar zor kazanılıyor.

Reklametre (5-11 şžubat 2011)

TV İlk Beş

1. Film şeridi (Dacia Duster)

2. Haftasonu Partisi Atiye (Coca-Cola)

3. Katla Kazan (Vodafone)

4. Guti (Ülker Bolero)

5. KPSS (Avea Kamu)

Gazete İlk Beş

1. % 14 kaldı (Sinpaş GYO)

2. I lal you (Arçelik)

3. Erkencisiniz (Odeon Tur)

4. Bayndan Temiz (DOD)

5. Nizamname (Baysiad)

İnternet İlk Beş

1) Cornetto - Nereye Baksam Sen ( www.nereyebaksamsen.com)

2) Arçelik - Profilini Aşkına Ada (Facebook)

3) Teknosa - Aşk İçin Teknoloji (Foursquare)

4) Volkswagen - Aşkını Göster (Facebook)

5) Dankek - Arkadaşını Coştur (Facebook)

Özgür Karaçak'tan Özgürce...

İnternet kesikti çalışamadım!

Geçtiğimiz hafta Twitter'da Birol Güven çocuğunun okulunun, ödevleri internet üzerinden verdiğini ama sitede yaşanan sorunlar yüzünden ödeve ulaşamadığını yazdı. Eskiden 'Elektrikler kesikti çalışamadım' bahanesinin yerini günümüzde 'internet kesikti çalışamadım'ın aldığını söyledi. Acısını da şu haykırışla bitirdi 'şžu ödevi deftere yazdırsanız ne olur'

Bu ve buna benzer sorunları çevremde o kadar çok duyuyorum ki bir iki kelam etmenin faydalı olacağı belli.

Bakın yazılım mühendislerinin şöyle bir lafı vardır:

'Her şeyi yazılımla ve teknolojiyle çözmek zorunda değiliz, bazen ellerimiz bilgisayarlardan daha kullanışlıdır.'

Yüksek fiyatlarla hizmet sağlayan birçok kuruluş bu talep ettikleri paraları rasyonalize edebilmek için her şeyi teknoloji tabanlı çözmeye çalışıyorlar. Fizibilite çalışması yapılmayan bu tip uygulamalarda insanların hayatını kolaylaştıracağına daha da zorlaştırıyor. Bu da dolaylı yoldan elbette ki şirket itibarlarını zedeliyor.

Özel okullar ödev sistemleri, öğrenci takip sistemleri, vb. servislerle bu konuda başı çekiyorlar. Kargo şirketleri de yakın takipçileri. Özellikle hazırladıkları sistemlerde sunulan bilgiler gerçek bilgilerle örtüşmüyor ve tüketiciyi delirtiyor.

şžirketlere tavsiye sunmuş olmak için hizmet sunmaktan vazgeçin. Öncesinde düşünün, sonrasında deneyin. Tüketicinize sunmayı tüm bu adımları tamamladıktan sonra yapın. Yoksa tüketicinizin gözünde yavaş yavaş tükenirsiniz...
Bugün/Ali Atıf BİR


Geri Dön