Ali Bor Bandırma'daki eski bir binayı otel yapacak!
Şeker Piliç'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bor Bandırma'da aldığı eski bir binayı butik otel yapacak
Şeker Piliç'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bor sırf hobi olsun diye aldığı küçük bahçeyi elinde olmadan 420 dekarlık koca bir çiftliğe dönüştürmüş. Şimdi Bandırma'da aldığı eski bir binayı butik otel yapma projesi olan Bor, "Aman oteller kıralı falan olmayalım. Bizden sonraki nesil yapsın o işleri" diyor
Şeker Piliç'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bor'un ilginç bir yeteneği var: Hobi olarak el attığı işleri elinde olmadan büyütüyor. Kendisine vakit geçirmek için bir meyve bahçesi alan ve sonra o bahçeyi 420 dekarlık koca bir çiftliğe dönüştüren Bor, "Hobi işini beceremiyorum. Tüm sorun o" diyor. Şimdi de Bandırma'da vapur iskelesinin hemen karşısındaki Mülkiyeti Bandırma Belediye Başkanlığına ait tarihi eski tekel depolarının üst kullanım hakkını ihaleyle aldı. Bu binayı otele çevirmek isteyen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Anıtlar Kurulu'ndan onay bekleyen Bor, "O bana meşgale olur. Altında bir restoran açar doğru dürüst yemek yaparız. Ben orada `Bandırmalılara salata gibi hafif yemekler yedirebilir miyiz?' diye düşünüyor. Ardından da daha önce bahçe vakasında başına geleni hatırlıyor ve "Aman oteller kıralı falan olmayalım. Bizden sonraki nesil yapsın o işleri" diyor.
BİR DAHAKİ SEFERE
Ali Bor `bahçesinde' ürettiği kirazları son iki yıldır direk ihracatçı aracılığıyla yurtdışına gönderiyor. Bahar akşamları vakit geçirelim diye yaptığı projenin büyümesini şöyle anlatıyor: "Ama baktık ki olmuyor bu iş. Santral kurduk, büyümemiz lazım dedik. Araziyi büyüttük. Soğuk hava deposu yaptık. İhracat yapar hale geldik. İşte ona yanıyorum. İnşallah bir daha bir başka yer alırsak onu ayıracağız kendimize. Büyük bir endüstri var orada."
Ali Bor "Ailemde kahraman süvariler yok" diyor ama babasının altyapısı kurduğu şirketin etkileyici bir mücadele öyküsü var. 1947 yılında Bandırma'da doğan Ali Bor'un babası askeri müteahhitken ailede ekonomik bir sıkıntı baş göstermiş. Bunu üzerine işler yavaşlayıp askeri tesisler de taşınınca Bor'un babası müteahhitliği bırakıp tavukçuluk işine girmeye karar vermiş. Savaş sonrası çocuklar oldukları için kıtlık yaşamadıklarını ama çok parlak bir çocukluk da yaşamadığını dile getiren Bor, "Babam 1960'lı yıllara geldiğimizde bu işlere başladı. Ben o dönem çiftlikteydim. Hikayeyi başlatan 100-150 tavuk oldu" diyor
O dönem hiç yem ve ilaç yokken kendi bildikleri ve okuduklarına göre üretim yaptıklarının altını çizen Bor, "Bize `yapmayın bu işi' dediler ama girdik yine de... Ben de çalışmaya çocukluktan başladım. Çok küçük yaşlarda çiftlikte yatmaya başladım. Ortaöğretime kadar okudum. Gerisi gelemedi. Ailenin gerçekten çalışacak birilerine ihtiyacı ve sıkıntıları vardı. Oysa iyi bir öğrenciydim. Hala da iyi bir yurttaşım" diyor
Bandırma'da 1974 yılında vefat eden babasının ardından işi kardeşiyle devir aldıklarını ifade eden Ali Bor babasından devraldığı işte ilk önce bir damızlık çiftliği kurdu. Eskiden ithalatın kolay olmadığını ve sermayesinin yeterli olmadığını dile getiren Ali Bor, ciddi imkansızlıklarla bu işe girmiş. Şimdi ikinci jenerasyonun da bu işi bırakmadığını dile getiren Bor, "Hepsi yurtdışında okudu. Hiçbirini de zorlamadık. Ama şu an ikinci neslin tamamı şirkette çalışmak istiyor. Eşler ise sadece ortak konumundalar. İcraata yoklar. Özellikle de yapmadık bunu. Benim eşim de kardeşimin eşi de bunu istemedi. Ama bu doğru bir tercihti bence. Sadece şirket ortağılar. İkinci neslin eşleri de yok şirkette" diyor.
Habertürk/ Ayşegül AKYARLI GÜVEN