Altındağ Belediyesi'nin kentsel dönüşüm sırrı!
Ankara’nın tarihi ilçesi Altındağ, bir yandan tarihsel dokusunu korurken bir yandan da modern yapılarıyla çevresine ışık saçıyor. Altındağ Belediye Başkanı Dr. Veysel Tiryaki, hiçbir kurum ve kuruluşa tek kuruş borçlarının olmadığını vurguluyor...
“BİR kent sadece modem binalardan, mükemmel işleyen alt yapı tesislerinden ve yeni yollardan oluşmaz. Alanları kent yapan şey, ruhlarıdır ve bu nedenle kentlerin ruhuna sahip çıkılmalıdır. Binlerce yıl öncesinden süzülüp gelen medeniyetlerin yanı sıra genç cumhuriyetin de doğum yeri olan Altındağ, bu ruha fazlasıyla sahiptir.” diyen Ankara Altındağ Belediye Başkanı Dr. Veysel Tiryaki ile Para Dergisi için konuştuk.
Ankara'nın tüm tarihi yapıları Altındağ'da bulunuyor. Ancak aynı zamanda Altındağ, 2004 ve öncesinde çok sorunlu da bir ilçe idi. 2004'ten bu yana neler değişti?
İlk yıllar zorlu geçti. Ankara’ya geleli henüz birkaç ay olmuşken, Altındağ Belediye Başkanlığına aday oldum ve 2004 yılında seçildim. 2004-2006 yılları arasında belediyenin kurumsal yapılanmasını tamamlamak için çalıştım. Bırakın yatırım yapmayı, belediyenin bir bardak çayı almaya dahi parası yoktu. Altındağ’ın yüzde 85’i gecekondularla kaplıydı, yüzde 70’inin imarı yoktu. Sorunlar dağ gibi büyümüştü.
Zorlu ve mücadele dolu ilk iki yılın ardından belediyenin yapılanmasını tamamladık. O dönemde bize karşı çıkanlar, karşımızda duranlar bugün Altındağ Belediyesi’nin geldiği noktayı hayretle izliyorlar. 2006 yılından itibaren ekonomik durumunu düzelten Altındağ Belediyesi yatırımlara ağırlık vermeye başladı. Bugün Türkiye’de mali yapısı en güçlü belediyelerden biriyiz. Bu da yatırımlarımıza yansıyor. Sadece 2017 yılında 20 büyük yatırımın açılışım gerçekleştirdik. Y ani her ay neredeyse 2 yatırımı Altındağ'a kazandırmış olduk. 2004’ten bugüne 150’den fazla tesisi hizmete açtık.
"2017'de 140 milyon liralık yatırım yaptık "
2003 yılında 33 milyon TL olan belediye gelirlerini her yıl katlayarak artırdık. Altındağ'a özgü dezavantajları avantaja dönüştürerek farklı gelir kaynakları bulduk. 2017 yılında gelirlerimiz 312 milyon liraya çıktı. 2003 yılında yatırıma 2 milyon lira bile harcanamazken, 2017 yılında 140 milyon liralık reel yatırım yaptık. Rastgele bütçeler yapmadık. Gelir ve gider dengesini sağlamak için kaynaklarımızı etkin ve verimli kullandık. Günü birlik, vitrine oynayan işler üretmektense, Atındağ’ın gerçek ihtiyaçlarına yöneldik. Giderlerimizde’ de harcama disiplinini sağladık. Uyguladığımız “Değişim Yönetimi Modeli” ile belediyenin yapısını ve işleyişini tepeden tırnağa değiştirdik. Bizden önceki dönemlere ait tüm borçlar ödendi ve bugün Altındağ Belediyesi’nin hiçbir kurum ve kuruluşa tek kuruş borcu olmadığı gibi, bugüne kadar hiçbir kurum kuruluştan tek kuruş borç da almadık. Bana belediyenin en önemli gelir kaynağı ne diye soruyorlar. Kalbimin en derinliklerinden söylüyorum; bereket.
Bu konuyu biraz açar mısınız?
Yönettiğiniz kurumda, işlerinizde bereket istiyorsanız, emaneti ehline vereceksiniz. Yani çalıştığınız kurumda işleri ehline vereceksiniz. İşinizi severek ve düzgün yapacaksınız. işinize gönlünüzü vereceksiniz. Hiçbir konuda ayrım yapmayacaksınız. Dürüst, disiplinli ve planlı çalışmayı ilke edineceksiniz. Kimi zaman oldu ki, çok sıkıntılı günler geçirdik, zor durumlarla karşılaştık. Ancak o problemleri çözmek için büyük çaba sarf ettik. Boş vermedik, emek verdik. Bu da bereketi getirdi. Tüm bunlarla birlikte Altındağlıların duasının da belediyedeki bereketi artırdığına inanıyorum.
Kentsel dönüşüm konusundaki başarınızın sırrı nedir?
2004 yılında Altındağ’ın yüzde 85’i gecekonduydu, yüzde 70’nin imarı yoktu. Bugün Altındağ’ın imar planları tamamlandı. 2005 yılını yıkım yılı ilan ettik. Çünkü neredeyse tamamı gecekondularla kaplı olan Altındağ’da yıkmadan yeni bir şey yapmak mümkün değildi. Zaman zaman çetin sınavlar verdik ancak kimsenin güvenini boşa çıkarmadık. Altındağ’da 45 binden fazla gecekondu yıktık. Türkiye’de bunu gerçekleştiren bir başka belediye veya kurum yok. Üstelik yıkımları kavgasız gürültüsüz gerçekleştirdik ve yıkımlara rağmen Ankara’da en çok oyla seçilen belediye başkanı olduk.
Altındağ’daki başarının bir sebebi de, yıllardır kangren olmuş gecekondu bölgelerindeki mülkiyet sorununu çözmüş olmamız. Geliştirdiğimiz farklı yol ve yöntemlerle, 2009 yılından itibaren bugüne kadar 15 binden fazla kişinin tapulu arsa sahibi olmasını sağladık. Bu şekilde tapu sorunu çözülen gecekondu sahipleri, müteahhitlerle anlaşarak, gecekondu yerine yapılan modern apartmanlarda oturmaya başladı. Yapılaşma çok hızla arttı. Belediye olarak bizim yürüttüğümüz toplu konut çalışmaları da, ilçede büyük bir fark yarattı. 13 farklı noktada kentsel dönüşüm projesi, geleneksel yöntemlerden farklı olarak insanlarla birebir konuşularak güven sağlanarak yapıldı.
Altındağ yatırımlarıyla da adından söz ettiriyor. Hangi alanlarda yatırımlar yaptınız?
Yeşile çok önem veriyorum. Devasa parklar yaptık. Altındağlıları hoşça vakit geçireceği, kullanışlı, tertemiz, gece gündüz güvenliği olan 49 büyük parkı Altındağ’a kazandırdık. 13 spor tesisi, 17 gençlik merkezi, 24 kadın eğitim merkezi, 10 kültür merkezi ve 2 sanat sokağı açtık. Altındağ’a 13 anaokulu kazandırdık. Bir lise yaparak, hizmete açtık. 13 yeni cami, 8 aile sağlığı merkezi, 6 adet 112 acil servis hizmet istasyonu, 3 kapalı yüzme havuzu kompleksini Altındağ’a kazandırdık. 2004’ten bugüne 150’den fazla yeni tesis inşa ettik.
Tüm bunlarla birlikte çok önemsediğimiz bir başka iş daha yaptık. Tarihimize sahip çıktık. Ankara’da tarihi koruma projesini ilk kez 2008 yılında Hamamönü’nde başlattık. İşe, Hamamönü ve Kale’nin sokaklarından başladık. Hamamönü’nde komple bir mahalle restore edildikten sonra, bu alan Ankara’nın merkezinde turistik bir cazibe merkezine dönüştürüldü. Hamamönü’nün ardından restorasyon çalışmalarımızı Hamamarkası’na kaydırdık. Şu anda bu bölgede çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Ankara’ya kazandırdığımız bir diğer önemli proje ise, Ulucanlar Cezaevi Müzesi. Cezaevini restore ederek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürdük. Bugüne kadar 1 milyon 300 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Bu bir rekor. Türkiye’de en çok ziyaret edilen özel müzeler arasında Ulucanlar.
Türkiye'nin ilk ve tek açık hava köyü
Bir diğer önemli projemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Ankara’ya bir köy açık hava müzesi kazandırdık, ismi Altınköy. 650 dönüm büyüklüğünde şu anda ancak henüz tamamlanmadı. Bittiğinde yaklaşık 1000 dönüm büyüklüğünde olacak. Altınköy bir kentsel dönüşüm projesi aynı zamanda. Üstündeki gecekondular yıkılarak çok büyük bir açık hava müzesi oluşturuldu. 100 yıl öncesinin köy hayatının yaşatıldığı bir müze burası. Şehirlerde yaşayan çocukların, köy yaşamını öğrenmesi, köylerimizdeki gelenek, görenekleri ve ritüelleri görmesi açısından çok önemli bir yatırım olduğunu düşünüyorum. Bugün sütün fabrikada üretildiğini, salatalığın ağaçta yetiştiğini sanan şehirde büyüyen çocuklarımızın, 100 yıl öncesinin doğal köy yaşamını öğrenmesi açısından bir okul görevi üstleniyor Altınköy Açık Hava Müzesi.
Altınköy’ün kapısı, camisi, çamaşırhanesi, okulu, demir ve kalay atölyeleri, bakkalı, hizan, taş fırını, dokuma atölyesi, köy evleri, yel ve su değirmeni, asma köprüsü, köy kahvesi ziyarete açık. Yaşayan müze Altınköy Açık Hava Müzesi’nde, kaybolmaya yüz tutmuş kimi meslekler de yaşatılıyor. Köy içinde çalışan nalbant, kalaycı, dokumacı, demirci, değirmenci, fırıncı, köy bekçisi, köy muhtarı, kahveci, bakkal, seyis ve çoban bugün şehirlerde pek rastlamadığımız ritüelleri günümüze taşıyor. Tüm bunlarla birlikte müzenin içinde farklı müze evler de bulunuyor.