Ankara Marka Festivali ilgi çeken konu ve konuklarla devam ediyor!
ATO'nun Başkent’i “marka kent” hedefine bir adım daha yaklaştırmak ve Ankara’dan küresel markaların çıkmasını teşvik etmek amacıyla düzenlediği Ankara Marka Festivali, ilgi çeken konu ve konuklarıyla ikinci gününde de Ankaralılardan yoğun ilgi gördü.
Markaların ilham veren başarı hikâyelerinin anlatıldığı ve markalaşma alanındaki küresel gelişmelerin ele alındığı oturumlar, gençlerin ağırlıklı olduğu kalabalık bir izleyici topluluğu tarafından ilgiyle izlendi.
-SİMİTLE DÜNYA MARKASI OLDU-
Simit Sarayı’nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Okutur, “Türk Fırınından Nasıl Dünya Markası Çıkar?” başlıklı oturumda Simit Sarayı markasını sıfırdan nasıl yarattığını anlattı. İnsanların cebindeki en küçük paraya talip olduğunu ve ucuz ürünlerden oluşan bir liste yaptığını söyleyen Okutur, “Listenin ikinci sırasında simit olduğunu görünce o gün simitçi olacağımı anladım” dedi. Sermayesi olmadığı için ortak aradığını ancak kimsenin kendisiyle ortaklığa yanaşmadığını, “O kadar okudun, simitçi mi olacaksın?” şeklinde eleştiriler aldığını kaydeden Okutur, “İnandığınız projenin arkasında durun. İlk iki yıl günde 20 saat çalıştım. Simit Dünyası’nın dünya markası olacağı konusunda hiç endişem yoktu” diye konuştu. Marka Festivali’nin önemine de işaret eden Okutur, “Markalaşamıyorsak bize ekmek yok. İnsanlar, şirketler, ürünler, şehirler ve ülkeler için marka olmak çok önemli” dedi. Okutur, gençlere sevdikleri işi yapmaları önerisinde de bulundu.
-HALES: “MARKALAŞMA SÜREKLİ DEĞİŞMEKTİR”-
Graham Hales Consulting Kurucusu ve Marka Danışmanı Graham Hales de konuşmasında markalaşmanın bir yolculuk olduğunu ve sürekli değişmek anlamına geldiğini söyledi. Markanın bir vaat taşıdığını kaydeden Hales, “Müşterilerimiz hakkımızda ne diyorsa markamız odur” dedi. Hales, markanın özgün ve elle tutulabilir olması gerektiğini de sözlerine ekledi.
-SOSYAL MEDYADA GÖRÜNÜRLÜK FIRSATLAR YARATIYOR”-
Festivalin diğer bir konuğu da Weaver Global Advisory Yönetici Ortağı ve Genel Stratejist Eric Weaver oldu. “Sosyal Medyayı Bekleyen Büyük Kriz” başlıklı konuşmasında Weaver, sosyal medyada görünürlüğün fırsatlar yarattığına dikkati çekerek, “Görünürlüğü artırmak için strateji oluşturun” dedi. Sosyal medyada içerik sayısının çok fazla olduğunu belirten Weaver, sosyal medyayı aşırı derecede kullanan pazarlamacıların herkesin işini sekteye uğrattığını söyledi. Sosyal medya ile birlikte gelişen paylaşım ekonomisinin önemine de işaret eden Weaver, bir araştırmaya göre Türkiye’nin 15 ülke içinde paylaşım ekonomisine ilgi konusunda ilk sırada yer aldığını bildirdi.
-ÖNEMLİ OLAN KALPLERİ KAZANMAK-
OPET Kurumsal İletişim Müdürü Ayşenur Aydın ise 9 yıldır müşteri memnuniyetinde sektörün lideri olmalarının nedenlerini anlattı. Müşterilerinden binlerce teşekkür mektubu aldıklarını söyleyen Aydın, “Önemli olan kalpleri kazanmak” dedi. Aydın, şirketin kurulduğu 1992’den bu yana hizmet standartlarının çok geliştiğini, markaya büyük yatırım yaptıklarını, 2000 yılından bu yana aralıksız süren “temiz tuvalet” kampanyası ile fark yarattıklarını kaydetti. Müşteri memnuniyetini odak noktasına aldıklarını, ülkeye ve topluma saygıdan hiç vazgeçmediklerini vurgulayan Aydın, “Akaryakıt, tüketiminden keyif alınan bir ürün değil. Buna rağmen Türkiye’de akaryakıt sektörünün aşkla bağlanılan markası olduk. Akaryakıt satan bir şirket olmanın ötesinde müşterinin hayatına giren bir marka olmayı başardık” diye konuştu.
-BİR ÜLKE MARKALARI KADAR ZENGİNDİR-
Festivalin “Global Markaların Yerel İletişim Stratejileri” başlıklı oturumuna, Hürriyet Gazetesi Yazarı Vahap Munyar, CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet Tevfik Nane ve Manifesto Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Özkan katıldı. Özkan, ülkelerin değerini markaların belirlediğine dikkati çekerek, “Bir ülke markaları kadar zengindir” dedi. CarrefourSA Genel Müdürü Nane, Fransız ortağın ayrılmasından sonra hızla büyümelerinin nedeni olarak glokalleşmeyi gösterdi. Gıda perakendeciliğinde yerel şartlara göre hareket etmek gerektiğini vurgulayan Nane, müşteriye “Türk usulü” davrandıklarını ve “Ne lazımsa CarrefourSA” şeklinde lokal bir söylem seçtiklerini söyledi. Nane, markalaşmanın katma değerli ürün satmanın ana unsurlarından biri olduğunu bildirdi.
-MARKAYA YATIRIM UZUN SOLUKLU BİR KONU-
“Truva Atı’na Karşı Marka Koruma Kalkanı” başlıklı konuşmasında Ankara Patent Genel Müdürü M. Kaan Dericioğlu, dünyada, Türkiye’de ve Ankara’da marka ve patente dair istatistik verileri paylaştı. Çalışma hayatı boyunca yaptığı araştırmalarda 4 binden fazla şirketin sadece yüzde 12’sinin uzun ömürlü olduğunu gördüğünü anlatan Dericioğlu, “Bu şirketlerin ortak noktası öz Türkçe isimlere sahip olmaları… Markaya yatırım yapmak uzun soluklu olması gereken bir konu” dedi.
Şirketlerin Ar-Ge konusunda da bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Kaan Dericioğlu, özgün bir markayla ihracat yapıldığında, ihracat birim fiyatının yüzde 50 oranında arttığını kaydetti.
“MARKA BİR İCAT DEĞİL KEŞİFTİR”
“Marka bir icat değil keşiftir” diyen Goodjob Marka Danışmanlığı Kurucu Ortağı Serhan Ok da “Tepeden Tırnağa Entegrasyon: Marka Şahsiyeti” başlıklı konuşmasında, markanın tescil edilmekle kalmaması, sürdürülebilir olması gerektiğini vurguladı. Buluşun temelinin insana dayandığını belirten Ok, “Tanımlama, isimlendirme, sınıflandırma, zıtlık, genişleme, algı yönetimi ve kişileştirme olarak 7 temel pazarlama ilkesi var. Markanıza bunları uygulayın” önerilerinde bulundu.
-KABUĞUNUZA ÇEKİLMEYİN-
“Kişisel Marka Yönetimi” konusunda ise iki ayrı konuşmacı söz aldı. Leap to Brand LLC Kurucusu ve Başkanı Şölen Altop kişisel marka yönetimi konusunda katılımcılara bilgiler verdi. Kişisel markayı daha üst düzeye taşımak için duygusal zekanın gerektiğini kaydeden Altop, “IQ ve duygusal zeka birlikte hareket etmeli” dedi. İş sahibi olanlarla işini geliştirmek isteyenlere “kabuğunuza çekilmeyin” önerisinde bulunan Altop, öncelikle yol haritası çizilmesi gerektiğini söyledi.
Manifesto CEO’su Selin Bozkurt da konuşmasında kurumlar kadar kişilerin de marka için hikayeye sahip olması gerektiğini söyledi. Bozkurt, “Hikayeniz olsun ama özgün bir hikayeniz olsun. Esinlenilen işler kısa süreli olur, devamı gelmez. Bir işte herkese aynı mesajı veremezsiniz. Müşteriye verilen mesajla kamuoyuna verilen mesaj bir olmamalı. Bu noktada markanız verdiği mesajların ayrıştırması gerek” dedi.
-ŞARKI SÖYLEYEN FOTOĞRAFLAR…-
Festivalin ilgi çeken oturumlarından biri de fotoğraf sanatçıları Mustafa Seven ve Serkan Şedele ile sanatçı Gökhan Türkmen’in konuşmacı olarak katıldığı oturum oldu. “Şarkı Söyleyen Fotoğraflar, Fotoğraf Derinliğinde Şarkılar” konulu oturumda sanatçılar, fotoğraf ve müzik üzerine sohbet ettiler. Fotoğraf paylaşım sitesi İnstagram’da 1 milyon 480 bin takipçisi bulunan fotoğraf sanatçısı Mustafa Seven, fotoğraf makinalarının dijitalleşmesi ve sosyal medyanın fotoğrafı kitleselleştirdiğini ve demokratikleştirdiğini söyledi. Fotoğraf sanatçısı Şedele ise fotoğrafçılığın eskiden maliyetli bir iş olduğunu ancak günümüzdeki herkesin fotoğraf çekebildiğini kaydetti. Sanatçı Gökhan Türkmen de dünya standartlarında müzik yapmaya çalıştığını, kendi dilinde şarkı söyleyerek bir dünya markası olmak istediğini kaydetti.
-MOBİL PAZARLAMA TRENDİ DEVAM EDİYOR-
Ankara Marka Festivali’nin yabancı konuşmacılarından, içerik pazarlama uzmanı ve yazar Pam Didner, teknolojinin değişmesiyle birlikte pazarlamada meydana gelen değişiklikler ve yeni kuralları anlattı. Didner, 1998 yılında Google’ın hayatımıza girmesiyle birlikte pazarlamanın da değiştiğini söyledi. Akıllı telefonlar ve tabletlerden sonra ise mobil pazarlamanın ortaya çıktığını ve bu trendin devam ettiğini kaydeden Didner, “Son 25 yılda pazarlama ortamı tamamen online pazarlamaya doğru kaydı” diye konuştu. Tüketicinin artık işlevselliğe odaklandığını belirten Didner, tasarımın da pazarlamanın bir parçası haline geldiğini bildirdi.
-“TABELASIZ DÜKKANLAR…-
“Tabelasız Dükkanlar: Elektronik Ticaret” konulu oturumda sefamerve.com’un kurucusu Mehmet Metin Okur ile evmanya.com’un kurucusu ve Genel Müdürü Aslı Yaşasın söz aldı. Okur, şirkete isim seçerken bile global düşünmek gerektiğini belirterek, “Türkçe karakter kullanmamalıyız. Marka ismi benim ilerlemem de yüzde 40 paya sahip” dedi. Markaya yatırım yapmanın önemine değinen Okur, “Markanız şeffaf olmalı, güvenilir olmak için şeffaf olmak şart. Biz sefamerve’ye yapılan yorumları silmiyoruz. Mükemmel yorumlarla dolu bir sayfaya kimse inanmaz” diye konuştu. Aslı Yaşasın ise Türkiye’de e-ticaret kullanım oranının yüzde 19,7 olduğunu belirterek, “E-ticaret perakendenin 1,6’sını oluşturuyor. E-ticaretin gelişmesiyle ödeme sistemleri çok değişti. Kargo şirketleri en önemli iş ortaklarımız arasında…” dedi.
-BİR ANKARA MARKASI: ŞİKAYETVAR.COM-
“Müşteriye Memnuniyetle Meydan Okunur” başlıklı oturumda ise şikayetvar.com’un genel müdürü Dr. Ömer Deveci konuştu. Sitenin bir Ankara markası olarak 2001 yılında hayata geçtiğini anlatan Deveci, “Türkiye’de ve dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. Çok yakın bir zamanda AB ülkelerinde de bu konu ile ilgili yayınlarımıza başlayacağız” dedi. Deveci, siteye yılda 1 milyon şikayet geldiğini, aylık okur sayısının ise 3 milyon kişi olduğunu bildirdi.
-AİLELERİN YENİ EĞLENCESİ GLOBAL MARKALAR-
MAP İletişim Kurucu Ortağı Selim Sefada, “Ailelerin Yeni Eğlencesi, Global Markalar” konulu oturumda, 2010 yılında Türkiye’de aile eğlencesine yönelik organizasyonların eksikliğini fark ederek Warner Bros ve Walt Disney gibi büyük firmalardan önemli prodüksiyonları Türkiye’ye getirdiklerini anlattı. Sefada, Türkiye’ye getirdikleri prodüksiyonlar sayesinde çocuk tiyatrolarının önünü açtıklarını söyledi.
Festivalin ikinci gün akşamında ise ünlü şarkıcılar Dilan Çıtak ile Levent Dörter sahne aldı.