Genel

Ankara Şehir Hastanesi'nin 36 ayda tamamlanması mucize!

CCN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çeçen, "Bilkent projesi, metrekare anlamında, tek seferde, tek parçada yapılmış dünyanın en büyük hastanesi. Yatak kapasitesi anlamında ise dünya üçüncüsü. 36 ayda tamamlandı. Normalde bu projeyi dünyanın hiçbir yerinde 5 yıldan önce bitiremezsiniz." dedi.

Murat Çeçen, Türkiye’nin önemli iş insanlarından İbrahim Çeçen’in dört oğlundan en büyüğü. Ailenin ikinci kuşak ilk temsilcisi. 1971 yılında Ankara’da doğdu. Bilkent İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden mezun oldu. İş hayatına girişi, birçok Anadolu insanı gibi ortaokul yıllarında “yaz tatillerine” kadar dayanıyor. O günleri iş kültürü ve disiplini kazanmak adına çok değerli bulan Çeçen’in kariyerinde önemli kilometre taşları dikkat çekiyor. Gruptaki turizm yatırımlarını başlatması, Antalya Havalimanı projesi ve 2006 yılındaki Azerbaycan projeleri bunlardan birkaçı...

Capital'de yer alan habere göre; Bugün ise anahtar teslim sağlık kampüsleri kuran ve işleten CCN Yatırım Holding, CCN Ankara Sağlık, CCN Mersin Sağlık ve Dia Altyapı ve İnşaat’ın yönetim kumlu başkanlığını yürütüyor.

Çeçen’in planı, CCN Holding’i anahtar teslim sağlık kampüsleri alanında uluslararası bir marka yapmak. “Hindistan’dan Meksika’ya kadar anahtar teslim işlere ihtiyaç var” diyen Çeçen, rekabetçi fiyatlarla bu pazarlara talip olacaklarını dile getiriyor.

Mersin ve Ankara Şehir Hastaneleri’nin ardından sektördeki iddialarını ispatladıklarını belirten Murat Çeçen, “Bundan sonraki sağlık PPP’lerine de sıcak bakıyoruz. Sırada Antalya, Diyarbakır, Aydın, Denizli, Samsun, Trabzon, Sancaktepe var. Biz artık bu sektörde önemli bir oyuncuyuz” diye konuşuyor.

Murat Çeçen ile kariyer yolculuğunu, devam eden projelerini ve büyüme hedeflerini konuştuk:

Biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl bir eğitimden sonra iş hayatına girdiniz?
Bilkent İç Mimarlık Bölümü’nden 1992 yılında mezun oldum. Evli ve 3 çocuk babasıyım. Kızım Bilkent Hukuk’u bitirdi. Diğer kızım St Martins College’da mimari okuyor. Oğlum da liseye yeni geçti.

İş hayatına nasıl başladınız? İlk paranızı nasıl kazandınız?
 İş dünyasındaki herkes için klasik olacak konuları çok anlatmak istemem. Çünkü herkesin benzer deneyimleri olabiliyor. İbrahim Bey (İbrahim Çeçen) geleneksel yapısı ve yetiştirme tarzı içinde 4 oğlunu da aynı biçimde yetiştirdi. Hepimizi mümkün olduğunca erken yaşlarda işin içine soktu. Ben, Fırat, Serhat ve Salih olarak 4 erkek kardeşiz. Geleneksel bir yönetim anlayışı olmak üzere yaz tatillerinde işlere başladık. Okul dönemlerinin dışında tabii... O kültürü, disiplini almamız ve iş hayatına alışmamız anlamında okul dönemlerinin dışında 4 kardeş işin içine küçük yaşlarda girdik. Tabii o deneyimlerin iş hayatını ve gereken bilgileri öğrenme anlamında çok faydası oldu diyebilirim. Ben ortaokuldan itibaren okul dışı dönemlerde çalışmaya başladım. Şantiyelere de gidiyordum, ofis işleri de yapıyordum. O dönemde yaşımızın gerektirdiği ve yapabileceğimiz neler varsa o işleri yaptık.

Paranızı alıyor muydunuz?
Evet alıyorduk. İbrahim Bey alnımızın terini, hakkımızı veriyordu. Hatta o konuda biraz da bonkördü. Özellikle ben ve bir küçük kardeşim olan Fırat, X kuşağı mensupları olarak Türkiye’nin ekonomisindeki, coğrafyasındaki genel zorlukların getirdiği eksiklikleri de yetişme çağımızda yaşadık. O noktada yoklukla varlık arasındaki uçurumu çok iyi tahlil eden bir kuşağa mensubuz.

Bugüne geldiğimizde IC Holding ile bağınız ne düzeyde? Yönetimde misiniz?
Ailedeki herkesin kendi münferiden yapıları var. IC Holding’de daha çok kardeşlerim yönetimde yer alıyor.

Çeçen kardeşlerden kimin, hangi alanlarda sorumlulukları var?
M Fırat Bey inşaat ve altyapı işlerinden, Serhat Bey turizm ve enerji işlerinden, Salih Bey de daha çok yap-sat işlerinden sorumlu diyebiliriz.

CCN Holding’in IC Holding ile bağlantısı nasıl? İştirak düzeyinde mi?
IC Holding bildiğiniz gibi turizm, sağlık, altyapı, enerji, inşaat, sanayi ve hizmet sektörleri olmak üzere 6-7 alanda faaliyet gösteriyor. CCN Holding olarak biz de IC Holding’in çatısı altındayız. Ancak, sağlık yatırımlarının bulunduğu ayrı bir holding konumundayız. 2015 yılında başladık. CCN Holdingi ayrı konumluyoruz, çünkü PPP (kamu-özel işbirliği) projeleri, diğer yap-işlet-devret işlerinden daha farklı. Hem alt segmentleri ve kategorileri farklı olduğu için şirketleşmesi hem operasyon bütünlüğü farklı ilerliyor. Biz de bu alanda yüzde 100 yerli olan, herhangi bir ortağı olmayan tek oyuncuyuz.

CCN Holding’de sizin dışınızda yönetim kumlunda kimler var?
Fırat Çeçen ve Serhat Çeçen’in dışında CEO’muz Murad Bayar da yönetim kurulunda yer alıyor. Diğer yönetim kumlu üyemiz ise Mehmet Ali Bayar. Toplam 5 kişilik bir yönetim kurulumuz var.

Aile dışındaki iki isim Mehmet Ali Bayar ve Murad Bayar. Onlarla yolunuz nasıl keşişti?
Mehmet Ali Bey ile başlarsam, biz 2000’le-rin ortasında yurt dışında yoğun bir çalışma içindeydik. Özellikle Azerbaycan’da büyük projelerimiz vardı. Kendisi dışişleri ilişkilerinde çok tecrübeli bir isim. Bu nedenle ve dış ilişkileri kuvvetlendirmek için Mehmet Ali Bey’i yönetim kurulumuza aldık.

Murad Bey’i ise Savunma Sanayi Müsteşarlığından tanıyorum. O dönemde savunma sanayisine hiç iş yapmadık. Zaten yapmış olsak aramıza katılmazdı. Hem fikirleri hem karakter yapısı hem de fazilet olan duygularının kuvvetli olması ona olan alakamı artırdı. Zaten Murad Bey gibi sorumluluk sahibi, sorumluluğu üstlenen, değerli ve deneyimli bir yöneticiyle çalışmayı çok istiyordum. Ben iki üst yöneticimin de bilgi ve tecrübelerini bir danışman gibi dışarıdan vermelerini değil, içeride sarf etmelerini daha faydalı buluyorum. Onların bilgi, deneyim ve yönetsel anlayışlarını içeride bizimle paylaşması grubumuza çok daha anlamlı bir kuvvet veriyor.

Şu anda yönettiğiniz grubun toplam büyüklüğü nedir?
CCN Grubu olarak 2015’ten bu yana toplam 2,2 milyar Euro’luk yatırım yaptık. Bünyemizde taşeronlar dahil 12 bin 500 kişi çalışıyor.

Yürüttüğünüz projelerin yatırım büyüklükleri ne kadar?
Ankara Şehir Hastanesi Bilkent projesinin güncel yatırım maliyeti 1,1 milyar Euro. Artık bitti sayılır. Temmuz ayında faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Bu projeye Nisan 2015’te başladık. 2018 yılı içinde faz faz açılışları yapılacak. Proje finansmanı için yerli ve yabancı 8 bankadan 890 milyon Euro’luk finansman kredisi sağlandı.

Bilkent projesi, metrekare anlamında, tek seferde, tek parçada yapılmış dünyanın en büyük hastanesi. Yatak kapasitesi anlamında ise dünya üçüncüsü. Çok kısa sürede bitirdik. 36 ayda tamamlandı. Normalde bu projeyi dünyanın hiçbir yerinde 5 yıldan önce bitiremezsiniz.

Mersin Şehir Hastanesi’nin toplam yatırım maliyeti ise 358 milyon Euro. 2014 Aralık ayında başladı. Ocak 2017’de tamamladık. 2014 yılı Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki “En İyi PPP Projesi” ödülünü almaya hak kazandı. Bu projenin finansmanı için yerli ve yabancı 3 bankadan 270 milyon Euro’luk finansman kredisi sağlandı.

Mersin’deki tecrübemiz den dolayı Gaziantep Şehir Hastanesi’nin müteahhitliğini yapıyoruz. O da 638 bin 89 metrekarelik alana kurulu ve bin 875 yatak kapasitesine sahip.

Laboratuvar projesi ne aşamada?
Tam adı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kampüslü Kısaca Laboratuvar Projesi diyoruz. Bu projenin finans sözleşmeleri Aralık 2017’de imzalandı. Öngörülen toplam yatırım maliyeti 711 milyon Euro. Kredi tutarı ise 494,5 milyon Euro. Onun yapım aşaması da 3 yıl sürecek. Bu projeyle ulusal biyogüvenlik ile ilişkili risk oluşturan durumlara karşı hazırlıklı olmak adına yürütülecek tüm araştırma ve geliştirme faaliyetlerine imkan sağlayacak bir kampüs inşa ediyoruz. Çok özel bir laboratuvar olacak. BSL-4 seviyesinde (biyogüvenlik) bir laboratuvar. Bilim kurgu filmlerinde uzay kıyafetleri gibi giyinmiş çalışanların olduğu yerler vardır ya... Öyle bir proje. Ebola, SARS gibi virüslerin araştırıldığı, salgın hastalıkların, halk sağlığı çalışmalarının, ilaç sektörü araştırmalarının yapıldığı bir proje olacak. Dünyadaki benzerleri bakımından en büyük tesisler arasına girecek. Şu anda bu seviye, yani BSL-4 laboratuvarlardan dünyada 42 tane var. 43’üncüsü bu proje olacak.

2018 nasıl geçiyor? Hem grubunuz, hem makroekonomi açısından?
Aslında 2018’e moralli başladık. Ama tabii son aylardaki bir döviz yükselişi var. ABD kendi yapısında içe dönük bir politika izlemeye başladığı anda özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde döviz yükseliyor. Bu tabii demoralize ediyor. Herkes kötü iken bizim tek başımıza grup olarak iyi olmamız mümkün değil. Elbette ki biz de bu durumdan, dövizin artışından etkileniyoruz.

Döviz riskine karşı nasıl önlemleriniz var?
Bizim giderimizin bir kısmı dövize endeksli. Tamamı değil. Tabii ki kur riskine dönük, dövize olan bağımlılığımızı minimuma çekmeye dönük tedbirler alıyoruz. Döviz riskini bünyemizden dışarı atmak gerekiyor. Aslında şöyle demek lazım: Her bir fırtınada gelen büyük dalgalarla güvertedeki pislikler de temizleniyor. Böylelikle bazı safralardan da kurtuluyorsunuz. Böyle bakmak lazım.

Yıl sonu büyüme hedefiniz nedir?
2018 yılında Ankara Şehir Hastanesi Bilkent’in işletmeye geçişiyle ve Antep projesinin ivme kazanmasıyla çift haneli büyüme hedefliyoruz. 2017’ye göre yüzde 30’luk büyümeyle yılı kapatacağımızı düşünüyoruz.

Portföyünüzde sektörel dağılım nasıl? Hangi sektörlerde işler daha yolunda?
Portföyde ilk sırada altyapı, ikinci sırada enerji yer alıyor. Turizm son 1 yıldır iyi. Daha öncesinde, özellikle 2016 yılındaki terör olayları nedeniyle ciddi iptaller olmuştu. Son 1 yıldır işler açıldı.

İnşaatı, yurt içi ve yurt dışı olarak ikiye ayırırsak her ikisi de tatmin edici seviyede ilerliyor. Ama enerji sektörü genel olarak moralsiz gidiyor. Borçlanma döviz, gelirler ise TL olduğu için aradaki kur makası enerjideki tüm şirketleri olumsuz etkiliyor.

Yeni yatırım planlarınız var mı?
Bundan sonraki sağlık PPP’lerine de sıcak bakıyoruz. Sırada Antalya, Diyarbakır, Aydın, Denizli, Samsun, Trabzon, Sancaktepe var. Biz artık bu sektörde önemli bir oyuncuyuz. Portföyü ve ölçeği ne kadar büyütürseniz genel merkez giderleriniz o kadar azalır. Arzumuz, CCN’yi uluslararası bir marka yapmak.

Sağlık yatırımları dışında yakından takip ettiğiniz yeni nesil sektörler var mı?
Şu anda yok. Biraz nefes alalım...

Yabancı yatırımcılardan ortaklık teklifleri geliyor mu? Nasıl bakıyorsunuz?
Ortaklık teklifleri geliyor. Ama şu an gündemimizde yok. Biz mevcut ödememizi bitirmekle yükümlüyüz. Çünkü ülkemize verdiğimiz bir taahhüt var. İlk ödevimiz o taahhüdü yerine getirmek. Ama bir yabancı ortak bu taahhüdü yerine getirmekte bizimle aynı hassasiyeti göstermeyecektir. Çünkü bizim insanımıza karşı onların bir sorumlulukları yok. Ama biz ülkemize, devletimize ve insanımıza karşı sorumluyuz. Önce bu ödememizi yapalım, ilerleyen dönemde bakarız.

CNN holding için nasıl bir gelecek düşünüyorsunuz? 5-10 yıl sonra grubunuzu nerede görüyorsunuz?
Hedefimiz net. 10 yılda 10 bin yatak. Bu hedef doğrultusunda ilerliyoruz. Burada 2017’yi milat olarak alabiliriz. Çünkü, ilk hastanenin açılış yılı 2017. Dolayısıyla 2027 yılında 10 bin yataklı dev bir kurum olma hedefimiz var.

Bugün bu coğrafyada sağlığı destekleyici yan ünitelerle beraber, çözüm üretme anlamında anahtar teslim işlere ihtiyaç var. Bugün hastanenin binasını ayrı firma yapıyor, yan hizmetleri veren farklı bir firma var, tedarik hizmetlerini farklı bir firma veriyor. Tıp ve sağlık hizmetini ise başka bir firma veriyor. Yani karşımızda 4 ayrı ayağı olan bir sistem var. Tıp hizmeti hariç bu ayakların tümünü tek bir çatı altında entegre biçimde verecek kuramlara ihtiyaç var. Bizim amacımız bu şekilde uluslararası anahtar teslim hastaneler yapmak.

Bu çok büyük bir pazar. Hindistan’dan Meksika’ya kadar anahtar teslim işlere ihtiyaç var. Özellikle Rusya ve eski BDT ülkelerinde muazzam bir açık var. Orta Doğu’da ciddi bir açık var. Şirketimizin son 3-4 yılda geldiği noktada bütün ihtiyaçlara çözüm üreten bir ekiple bu işe giriyoruz. Bu hedefe ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz.