İmar

Ankara'da onaylanan imar planı notları tahlil edildi!

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Bülent Arıç ve Melih Gökçek arasındaki polomiğe ilişkin basın açıklaması yayınladı. İşte o haber...

TMMOB Şehir Plancıları  Odası Ankara Şubesi olarak Ankara kentine ilişkin planları düzenli  inceleyip, kamu yararına ve şehircilik ilkelerine aykırı hususları  içeren işlemleri yargıya taşıyor ve hukuki denetim yolu ile mücadele  ediyoruz. Son bir yılı aşkın süre zarfında yapmış olduğumuz  incelemelerimiz kapsamında; Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından  onaylanan planların ayrılmaz bir bütünü olan plan notları arasında  "tuhaf notlara" rastladığımızı belirterek, bu plan notları sorununa  dikkat çekmek isteriz. Birçoğu saçmalık olarak nitelendirilebilecek,  meslek ahlakına, işleyişine ve hukuka aykırı olarak onaylanan plan  notlarının yaygınlaşması ve bir "usule" ya da "doğruya" dönüşmesi  tehlikesi karşısında mesleki açıdan bir nevi uyarı niteliğindeki bu  açıklama, hem bir zorunluluk taşımakta hem de siyasi tahlil  içermektedir.


Çeşitli hülle yöntemlere başvurmak  suretiyle sermayenin kent mekânı üzerinden tahayyül ettiği kar ve bu kar  paylaşımdan beklentisi olan siyasi çevrelerin ve idarelerin mesleki  pratiklerimizi araçsallaştırdığı, bu süreçte de plan notlarında yapılan  düzenlemelerle de bu sürecin işletildiği görülmektedir.


İlk olarak belirtmek gerekir ki, plan  notları "not" adı altında bir ayrıntı değil, plan kararlarını açıklayan  ve düzenleyen, mekânsal biçim ve düzen üretimine dair uygulamaya dönük  ve bağlayıcı bir bölüm olarak planların asli bir parçasıdır. İmar  kanununa ve ilgili yönetmeliklerin hükümlerine uyan, plan ölçeği ile  ilgili, açık ve net olarak tanımlı plan notları hazırlanması esastır.  Plan notları ile plan kararlarının üzerinde ve plan kapsamı haricinde  bir hususa dair hüküm oluşturulamaz.


Ancak Melih Gökçek başkanlığındaki  Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi`nin onayladığı, aşağıda örnek  olarak sunduğumuz plan notları ile yasal hükümleri bertaraf etmeyi  amaçlayan, çeşitli yasal sorumluluklardan muaflık yaratan/hariç tutulan,  muğlaklık ve sınırsızlık içeren notlar, yapılı çevre üretiminde  sermayeye kentsel mekâna serbest, keyfi bir müdahale hakkı  tanınmaktadır. Plan notları ile;


Yasal kurallar ortadan kaldırılmakta; istisnai durumlar, muaflıklar  yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda bir çok plan notuna "…..şartı aranmayacaktır."  ifadeleri eklenmektedir. (Bkz. Plan notu 1). Böylelikle fiziki ve  toplumsal güvenliği, kentsel düzeni bütüncül olarak sağlamak için  kentsel alanda yapıların biçim, büyüklük ve düzenine ilişkin belirlenen  ölçüler ve kurallar devre dışı bırakılmaktadır.

Yargı kararları etkisiz kılınmaya çalışılmaktadır. Örneğin, "Ruhsatlı durum imar durumudur"  gibi açıklamaları içeren plan notları ile yargı kararı sonucu iptal  edilen plana istinaden hazırlanan, bir başka deyişle dayanaksız kalan,  hukuksuz hale gelen, resmi belge niteliğini kaybeden ruhsatın, plan  notuyla hukuki kılınmaya çalışıldığı görülmektedir. Buna ek olarak, "Müktesep haktır"  plan notu da benzer biçimde hukuka aykırı olarak yapılaşan alanların  bir hakmışçasına açıklanmasını içermekte ve bir sonraki plan ile hukuki  altyapısını garanti altına alma amacı taşımaktadır. Plan notları bir  hukuksuzluğu hukuki kılamaz.


İmar planlama ve uygulamasına esas süreç tersi olarak işletilmeye çalışılmaktadır. "Emsal mimari projeye göre belirlenecektir." , "İnşaat Ruhsatı Aşamasında %10 Oranında Artırılabilecektir." gibi  plan notları ile plan kararları ve esası hiçe sayılarak, yapılaşmada  serbestlik, keyfilik, sınırsızlık ve denetimsizlik getirilmeye  çalışılmaktadır ki bu denetimsizlik planlama mesleğinin temel mantığına  dahi aykırıdır. Ayrıca "…..bu bölümlerin birbirlerine entegre  edilebilmesi, fonksiyonel ve modern ilişkilerin kurulabilmesi için  planda belirtilen emsale uygun olarak yapılacak mimari projedeki bütün  yapılara ait toplam brüt inşaat alanı, %10 arttırılır." Şeklindeki mimari proje tasarımında konu edilen bazı plan notlarıyla yine inşaat alanı artışı amaçlanmaktadır.


Bir başka örnek,"....şematik olup uygulamada yeri değiştirilebilir." şeklindeki  plan notu ile de yapılaşmada keyfi durumların önü açılmaktadır. Mimari  proje, uygulama imar planı kararı ile belirlenen yapılaşma koşuluna göre  ele alınmaktadır. Projeye göre plan kararları değiştirilemez.


Birtakım muğlaklıklar yaratılmaya çalışılmaktadır. Örneğin, doğal alanlar için sunulan "…Olabildiğince korunmaya çalışılacak" şeklindeki  plan notu ile birçok farklı yasa düzenlemeleriyle de mutlak suretle  korunması gereken alanların tahribatı, plan notu ile yasallaştırılmaya  çalışılmaktadır.

Öte yandan, "….talep edilmesi durumunda……yapılabilir" şeklinde yapı kullanımı hakkında belirsizlik üreten plan notları da kullanılmaktadır. Ayrıca, "…. hisselerin terki halinde……konut ve kentsel servis alanında %10 inşaat artışı verilecektir."  Şeklindeki plan notu ile yine bir olasılık durumu üzerine inşaat  alanında artırım yapılmaktadır. Oysaki özellikle uygulama imar plan  notları içerisindeki plan notları, yapılaşmayı ayrıntılı olarak tarif  eden, doğrudan inşaat uygulamalarına ve belgelerine yasal dayanak teşkil  etmesi açısından böylesi belirsizlikler içeren hükümler içeremez.  Ayrıca son örnek konuya ilişkin olarak, kamu kaynağı ile üretilmesi  gereken kamusal hizmet alanları için idarelerin kamulaştırma yöntemini  uygulaması gerekmektedir. Kamu arazileri üretimi, imar durumları  pazarlığına konu olamaz. Gerek yerel yönetimler gerekse merkezi yönetim  organları plan ile üretilen kamu alanlarına göre ödenek ve bütçelerini  ayarlayabilmelidirler. Her ne kadar kamu kurumlarının kamulaştırma  yüklerini hafifletmeye yönelik bir uygulama gibi görünse de sırf %10luk  inşaat artışını alabilmek için kamu tarafından sürekli satılıp sonra  vatandaş tarafından terk edilip sonra tekrar satılan kamu ortaklık payı  alanları da olduğu bilinmektedir. Öncelikle plandan bihaber olan ilgili  tüm kamu kurumları plan sürecine ve plan gerekliliklerine hakim olmalı  ve kamulaştıracağı alanları plan onaylandıktan hemen sonra yatırım  programlarına almaları gerekmektedir. Aksi taktirde iyi niyetli gibi  görülen bu yaklaşım rant aracı olmaktan öteye gidememektedir.


Planlama alanında özellikle "konut sayısı" belirlemeye dönük yeni  bir takım hesaplamalara başlanmıştır. Bu plan notlarında, çeşitli  formüller ve hatta hesaplamalar sonucu ortaya çıkabilecek küsuratların  da neye tekabül edeceğini tarifleyen hususlar yer almaktadır. Çok detay  gibi görünen bu yeni müdahaleler aslında konut sayısını ve sermayenin  alanda öngördüğü kar oranını arttırmakla ilişkili asla detay olarak  tanımlamayacak önemli bir husustur. (Bkz. Plan notu 2) Bu nedenle, bu  konuları içeren plan notları eklemek yerine alanda yapılacak maksimum  konut sayısını belirleyen kararların plan üzerinde yer alması  gerekmektedir. Bu sayede plana müdahale minimum seviyeye çekilmiş olacak  ve yorum yapılarak uygulamaya geçilmesi engellenmiş olacaktır. Ayrıca  yine bazı plan notlarında "ortalama konut büyüklüğü 150m² ancak ada bazı uygulama yapıldığında ortalama konut büyüklüğü 80m²" veya "100m² olacaktır."  Benzeri plan notları ile bir anda alandaki öngörülen nüfus ve konut  sayısı da ikiye katlayacağından sorunları da beraberinde üretecektir.


Her türlü arazi ve yapı kullanımını içeren torba kanun misali torba  plan notları ile sermayenin alanda istediği kullanımları yapabilmesine  amaçlanmaktadır. Oysaki arazi kullanım kararları sermayenin değil, kamu  idarelerinin ve meclislerinin onayı ile bilimsel, teknik analiz ve  değerlendirmeler sonucu üretilen planlarla belirlenmelidir. (Bkz. Plan  notu 3 )

"Zorunlu" bağışlar ile rüşvet anlamına gelen tanımlar yapılmaya  başlanmıştır. Bağış tanımında rıza ile yapılan bir olgudur. Bu durumun  plan notu ile plan kararı konusu edilmesinin yanı sıra bir zorunluluk  haline getirilmesi oldukça çelişkilidir. "Parsel maliklerince,  yeniden imar uygulamasına konu olacak bu alanlarda mülkiyet sahipleri  tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi`ne mevcut imar parselinin  %20`sinin bağışlanmasına ilişkin noter onaylı taahhütname verilecektir." açıklamasını içeren plan notunun bizzat kendisi ironiktir ve bir suç konusudur. Takiben yazılan "Taahhütname vermeyen mülkiyetler bu plan ile sağlanan imar hakları artışından yararlanamaz." cümlesi ile de gerçek amaç açık edilmektedir.

Ortak amacın bir şekilde inşaat alanının artışını hükme bağlamak olduğu; çok sıklıkla karşılaşılan "…emsale dâhil değildir." ya da "…emsal haricidir."  şeklindeki plan notlarıyla da izlenmektedir. Yönetmelikle emsal harici  tutulabilecek alanlar belirlenmiş iken, emsal hesabı içerisinde yer alan  bir takım alanların bu hesaptan hariç tutularak yapılaşması  hedeflenmektedir. Ayrıca, emsal harici olan alanların iskan edilememe  kuralına ilişkin olarak da " ….iskan edilebilir" plan notunu ile karşılaşmak mümkün. Bu alanların "….ticari amaçla kullanılabilir" ek ifadelerini içeren notları da bir adım ötesi olarak niteleyebiliriz.

Bunlarla beraber, ne olduğunu tam idrak edemezsek de "Konfor artışı"  gibi bir ifadeyi keşfeden kişi ve kurumlar bunu inşaat alanı artımını  formüle eden plan notlarında kullanmaktadır. (Bkz. Plan notu 4) Konfor,  kelime anlamıyla "Günlük hayatı kolaylaştıran maddi rahatlık", safi  inşaat alanı artışı ile elde edilebilecek bir durum değildir,  dolayısıyla bu çerçevede asla bir sebep ya da unsur olarak kullanılamaz.


Tüm bunlara ek olarak tekrardan değinmek gerekir ki, plan notları ile getirilen gizli emsal/inşaat alanı  kararları mekanda planla öngörülenden bambaşka bir yapılaşma durumu  sunmaktadır. Planlara ada bazında uygulama yapılması durumunda emsal  artışı sunan plan notlarının getirildiği görülmektedir. (Bkz. Plan  notu5)Bu plan notları özünde ada bazlı yapılaşmayı destekler gibi  görünse de tahmin edilemeyecek sayıda konut ve nüfus artışı  getireceğinden planda yapılması öngörülen altyapıyı yetersiz kılacak ve  alan yapılaşmaya gittikçe altyapı, trafik, doğal afetler, kentsel  düzensizlikler ve benzeri sorunları da beraberinde getirecektir. Yine  plan notları ile "+/-0,00 kotu mimari projeye göre belirlenecektir" yada  "+/- 0,00 kotu altı emsal haricidir" şeklinde yazılan plan notları da  biçimsiz ve maksimum ranta yönelik uygulamalara yön verecektir.


Bazı plan notları ile  gerek ticari fonksiyonların olduğu alanlarda gerekse diğer konut dışı  kentsel kullanımlarda bağımsız bölüm sayısının serbest bırakılması, ya  da kentsel tasarım yapılması şartıyla ekstra inşaat alanı verilecek  olması yine bir aldatmaca ve ranta yönelik hizmet olmaktan ileri  gitmemektedir. Her ne kadar kentsel tasarıma önem veriliyor gibi görünse  de yapılan örneklerde bunun sadece mimari ya da peyzaj projesi olmaktan  öteye gitmemekte ve sırf kentsel tasarım ibaresi olduğu için inşaat  hakları tanınmakta olup yine bölgeye ekstra yük getirilmektedir.


Kısacası bir bölgede  yapılacak toplam inşaat alanı plan ile belirtilenden 1m² dahi fazla  olmamalı ve gizli emsal yada gizli inşaat alanı getirilmesine olanak  veren planlardan ve plan notlarından kaçınılmalıdır.


Özetle, hukuka aykırı bu plan notları  ile artı yapılaşma hakları ve ayrıcalıklı imar durumları yaratılarak  inşaat alanı artırılmaya çalışılmaktadır. Bu tuhaf notlar ile meslek  alanımız mafyatik ilişkilerin aracı haline gelmekte "şunu verirsen şu kadar alırsın."  anlayışına hizmet ederek ticarileştirilmektedir. Ortaya konan  uygulamalar sadece belirli sermaye gruplarının çıkarlarına hizmet  etmekte, ortaya konan tekil örnekler ile gerçekleşen yoğunlaşma kentin  sosyal ve fiziksel altyapısını işlemez hale getirmektedir.


Plan Notlarında Gizli Bir Siyasi İlişki/Ortaklık Olabilir Mi?


Yukarıda açıklandığı üzere, bu plan  notları ile salt sermaye gruplarının çıkarları da tanımlanmıyor. Dahası,  çeşitli notlar ile siyasi ilişkilerin de sıkılaştırıldığı, yakın siyasi  çevrelere ayrıcalık tanındığı görülmektedir. Yapılaşma koşullarının  değiştirilmesi ile inşaat alanlarının arttırılmasını konu alan imar plan  değişikliklerinin plan notlarına işlenen bir taahhüt meselesi ortaya  çıkmıştır. Onlarca kez örneğini gördüğümüz "taahhütlü" plan notları ile  mülkiyet sahibinin farklı kapsam ve nitelikte olmak üzere kreş, okul,  yurt, mescit, spor kompleksi gibi yapılar yapma vaadi, taahhüdü plana  işlemektedir ( Bkz. Plan notu 6).


Kuşkusuz, okul gibi yapıların yapılması  karşılığında olsa dahi ek inşaat alanı vererek yapı yoğunluğunu arttıran  bir karar mevzuata, kamu yararına, planlamanın eşitlik ilkesine uygun  değildir. Her ne kadar verilen taahhüt kamusal bir amaca hizmet etse de  yapılaşmayı arttırıcı ve değiştirici bir sebep olamaz. Bu notun kamu  yararından çok kişisel yarar amacıyla tesis edildiği açıktır. Ayrıca,  taahhüt kapsamındaki yapıların muhtemel inşaat bedeli de dikkate  alındığında, bunun plan değişikliği kapsamında mülkiyet sahibinin elde  ettiği karla kıyaslanamayacak ölçüde olduğu görülmektedir. Plan plan  notları ile bir bütün olarak belirsizliği üreten değil bilimsel, teknik  yöntem ve analizlerle kentsel mekânsal kurguyu tariflemektedir. Planlama  alanı dışında bir alanda yapılması taahhüt edilen yapıların nerede  olacağı da belirsiz iken, böylesi bir taahhüdü formüle eden plan notunun  kamu yararı amacıyla yapıldığından bahsedilemez. Birçok yargı  kararlarıyla da bu görüşümüz desteklenmektedir.


Ancak, yerel yönetimlerde şeffaflık ilkesince Melih Gökçek`e soruyoruz;


1. Plan notlarında yer alan taahhütler  kapsamında kaç tane okul, yurt veya sosyal tesis yapıldı? Eğer,  yapılabildiyse bunlar, özel sektöre mi yoksa kamuya ait olarak mı  yapılmışlardır? Bu kapsamda inşa edilen okullar, yurtlar ve sosyal  tesisler hangileridir?


2. Bu tuhaf plan notları üzerinden; Dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Bülent Arınç`ın "Gökçek bu yapıya Ankara`yı parsel parsel satmıştır."  beyanında belirttiği üzere FETÖ/PDY`nin okul, yurt, sosyal tesis  ihtiyaçları karşılanmış mıdır? OHAL KHK`sı ile ivedilikle kapatılan  okulların ve üniversitelerin içinde bu kapsamda elde edilenler var  mıdır?