27 / 11 / 2024

Ankara'nın modern camileri beğeni topluyor!

Ankara'nın modern camileri beğeni topluyor!

Çankayada 1960larda inşa edildiğinde mimari özgünlüğüyle farklılık yaratan Merkez Camiinin ardından 1980li yıllarda ibadete sunulan diğer yeni camilerin trendi yükselişlerini sürdürüyor




        1960larda Mimar Hayati Tabanlıoğlu tarafından tasarlanan, yapıldığı
 dönemde klasik cami mimarisi üslubundan ayrışması dolayısıyla ilgi odağı olan
 Çankaya Merkez Camii, Ankaranın şehir içindeki yegane modern camisi olma
 özelliğini sürdürüyor.
         Arsada konumlanışı, malzeme kullanımındaki ve detaylardaki incelik,
 tasarımı, belirgin iç mekan elemanları, işçilik kalitesi ve bahçesiyle
 inananların namaz saatlerinde değişmeyen adresi olmayı sürdürüyor.
         Mimar Behruz Çinici tarafından tasarlanan ve projesi 1995 yılında Aga
 Khan Uluslararası Mimarlık Ödülüne layık görülen TBMM Camii de 26 yıldır hizmet
 veriyor.
         Farklı mimari tarzıyla dikkati çeken 6 bin 400 metrekare büyüklüğündeki
 cami, üç ana mekandan meydana geliyor. Bunlardan ilki üçgen bir ön avlu, diğeri
 onu takip eden dikdörtgen bölümdeki namaz alanı ve arkasında kalan basamaklı bir
 bahçe...
         Minare iki balkon ve bir servi ağacıyla temsil ediliyor. Kıble duvarı
 tümüyle camdan yapılan caminin mihrabı, dikdörtgen planlı camlı nişten oluşuyor.
 Büyük bölümü arazinin eğimi içinde yer alan caminin bazı bölümleri, çevresindeki
 peyzajın üzerine yükseliyor. Camiye ait bir kütüphane de bulunuyor.
         Camdan kıble duvarı ve mihrap ile alışılagelmişin dışında bir mimari
 tarzı yansıtıyor. İlk cami olan, Hz. Peygamberin mescidinin sadeliği ve uzunlama
 saf düzeni örnek alınan camideki minare, her iki dünyayı birleştirici bir ulu
 ağaçla anlatılıyor.
         Cami, geçmişin geleneksel mimari alışkanlıklarının dışına çıkılarak
 "form, mekan, ışığın işlenişi ve peyzaj-bina" ilişkileriyle tanımlanıyor.
         Projesinde geleneksel sürekliliğin dışına çıkılan caminin özellikle
 şeffaf mihrap duvarı ve kolonsuz revakı "modern mimari tarzı" olarak da ifade
 ediliyor.

         OSTİM VE BATIKENT CAMİLERİ

         Mimar Kaya Gönençenin tasarladığı, 1985 yılından itibaren hizmet veren
 Ostim Camii ile 1994te ibadete sunulan Batıkent Camii de modern tarzdaki cami
 örnekleri arasına yer alıyor.
         Dörtgen formdaki Ostim Camii ile altıgen şeklindeki Batıken Camiinde,
 Osmanlı geleneksel camilerinde kullanılan kubbe örtüsü geleneği tekrarlansa da bu
 betonarme camilerde, "sıra dışı form, katlanır plak ile bir merkezde birleşmiş"
 bulunuyor.
         İki camide de dış avluya yer verilmezken, minareler prizmatik formda ve
 kubbeden kopuk olarak görülüyor.
         Mihrabın ise imamın önünde duracağı ona özel bir mekan değil, Kabe yönünü
 gösteren bir eksen olarak durduğu belirtiliyor.
         Bol ışık alacak şekilde dizayn edilen bu camilerde, dışarıdaki safların
 içerideki içeridekileri kolayca hizalamasına ve görsel bir bütünlüğe ulaşmasına
 özen gösterildiği belirtiliyor. Yapay aydınlatma ise çatı plakalarının ortada
 birleşim noktasından sarkan avizelerle sağlanıyor.
         Ostim Camiinde şadırvana yer verilirken, Batıkent Camiinde şadırvan
 bulunmuyor.
         "SARAY TİPİ MODERN CAMİ"

         2000li yıllarda inşa edilen çağdaş cami örneklerinden biri olan
 Türkkonut Merkez Camii, son çeyrek asırda İslam ülkelerinde yapılan camiler
 arasında "Saray Tipi" modern cami olarak nitelendiriliyor.
         Dinlenme tesislerinin bulunduğu ve mimari yapısıyla ilgi odağı haline
 gelen Türkkonut Merkez Camiinde aynı anda 10 bin 500 kişi ibadet edebiliyor.
         Farklı mimari yapısı ile Ankaranın göz dolduran camileri arasında yer
 alan camide,dinlenme tesisi, banyolar, konferans salonu ve kütüphane bulunuyor.
         Camide, lazerli gösteriler sayesinde mahyalarda dini motifler
 kullanılabiliyor.
         HEM İBADET HEM KÜLTÜR MERKEZİ 

         Bilkentte Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından babası Ali Sami Paşa
 adına Mimar Erkut Şahinbaşa yaptırılan cami, Türkiyenin ilk teknolojik camisi
 olarak tanımlanıyor.
         Sergi, konser ve seminerlerin de yapıldığı cami, Osmanlıda olduğu gibi
 hem ibadet hem de kültür merkezi şeklinde.
         Caminin iki seminer salonunun farklı dinden olanların ibadetine imkan
 sağlayabildiği belirtiliyor.
         Otoparkı bulunan ve geniş bir yeşil alanı kapsayan 50 dönümlük arazi
 üzerinde, 4 bin 500 metrekare kapalı alana kurulan camide, 3 yıldır namaz
 kılınabiliyor.
         Akıllı bina sistemi uygulanan, aydınlatma, ısıtma ve soğutma sistemleri
 bilgisayar kontrollü organize edilen cami, sadeliğiyle de dikkat çekiyor.
         Yapının, yalınlaştırılmış Osmanlı Camii plan çizgisinin, brüt beton ve
 travertenin uyumlu birleşimi ile yatay düzlemde yayılan sade bir kompozisyona
 sahip olduğu ifade ediliyor.
         Ana girişten iç mekana yönelirken içeri girildiğinde tavandan süzülerek
 gelen doğrusal ışık orta avludaki çatı aydınlatmasıyla birbirini tamamlıyor.
         Orta avludan ana ibadet mahalline geçilen kapıdan içeri girildiği anda
 mekanın derinliğini bozmamak için sade gömme armatür ve avizelerin kullanılması
 dikkat çekiyor.
         Camide, geleneksel kubbe anlayışının yerini, vitray bir kubbeye bıraktığı
 görülüyor.
         İçeride ise duvarların önemli bir kısmında perfore ahşap yüzeyler, yerde
 halı, tavanda kubbe hariç perfore ahşap kullanıldığı fark ediliyor.
         Mimari farklılığı ve sade iç mekanıyla dikkati çeken modern camilerden
 bir diğeri de Beştepe Hisarcıklıoğlu Camii.
         Sıradışı minare ve dış cephe uygulamasıyla kendini gösteren camide, geçen
 yıldan beri ibadet yapılabiliyor.

         MESCİDİ NEBEVİ MİNYATÜRÜ
         Söğütözündeki Başyazıcıoğlu Cami ise modern tarzdaki camilerden olmasa
 da Başkentin farklı mimari üsluba sahip camilerinden.
         Müslümanlara 2007 yılından beri ibadet etme imkanı sunan cami, dış
 görünümü, minaresi ve yeşil profil kubbesiyle Medinede bulunan "Mescidi
 Münneverenin 10 kat küçültülmüşü" nitelendiriliyor.
         Tavan ve iç süslemeleriyle Selçuklu ve Arap cami mimarisi esintileri
 taşıyan caminin tavanındaki 16 parça tavan süslemesi tarihteki Türk devletlerini
 simgeliyor.
         Çinileriyle de dikkat çeken caminin varaklarında 12 ayar altın
 kullanıldığı belirtiliyor.

         GÖL KIYISINDA NAMAZ

          Ankara  Büyükşehir Belediyesi tarafından Gölbaşı Mogan Park içinde
 yaptırılan ve 2005 yılından itibaren ibadete açık olan Şehit Binbaşı Zafer Kılıç
 Cami de modern mimarisiyle dikkat çeken camilerden.
         Klasik kubbe ve minarenin olmadığı cami, yatay ve dikdörtgen biçimiyle
 park içindeki diğer sosyal tesislerle bütünlük taşıyor.
         Arka ve ön cephelerinde cam kullanılan caminin iç mekanı, doğal ışık
 sayesinde oldukça aydınlık ve ferah. Aynı anda 200 kişinin ibadet edebildiği
 cami, yeşil alanı ve çevre düzenlemesiyle de ilgi çekiyor.

         "EN MODERN CAMİ"NİN İNŞAATI SÜRÜYOR

         Diyanet İşleri Başkanlığının yerleşkesi içinde yapılan ve Türkiyenin
 "en modern" camisi olduğu ifade edilen caminin inşaatı sürüyor.
         Diyanet İşleri Başkanlığı ile Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı işbirliğiyle
 2008 yılında yapımına başlanan cami, Eskişehir yolu üzerindeki 23 bin 125
 metrekarelik alana konumlanıyor.
         Türkiyede "4 fil ayağı üzerine oturan en büyük kubbeye sahip" olan
 caminin kapalı alanında 6 bin kişinin namaz kılabileceği belirtiliyor.
         6 katlı caminin yer altında inşa edilen 4 katında, 2 bin araçlık otopark,
 sergi ve kültürel eserlerin satış alanları, restoran ve çocuk oyun sahası ile
 içinde balıkların yüzeceği, üzeri camla kapatılacak olan dev bir havuz
 bulunacağına işaret ediliyor.
         Minareleri traverten mermerlerle, kubbesi ise kurşunla kaplan, 6 ayrı
 giriş kapısı olan camide, 373ü erkek, 69u kadın olmak üzere aynı anda 442
 kişinin sıcak suyla abdest alabileceği kaydediliyor.
         Güvenlik kameralarının yanı sıra elektronik aydınlatma, ısıtma,
 havalandırma ve ses sistemlerinin yer alacağı camide alttan ısıtma sisteminin yer
 alacağı vurgulanıyor.

         MODERN CAMİLER BEĞENİ TOPLUYOR

         Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Sanatları Tarihi
 Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Dindar, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
 Türkiyenin inşaat ve mimaride yakaladığı gelişmişlik düzeyi, yenilik isteği ile
 varlıklı kişilerin cami yapımına gösterdiği yakın ilginin, son dönemde modern
 üsluba sahip camilerin ortaya çıkmasına katkı sağladığını belirtti.
         Halkın, yaşadığı bölgedeki cami ihtiyacını, mahalli dernekler etrafında
 örgütlenerek sağlanan paralarla karşılamaya çalışıldığından bu durumun ihtişamlı
 camilerin ortaya çıkmasını engellediğine işaret eden Dindar, "Son dönemde
 varlıklı kişilerin, Osmanlı ve Selçuklu dönemindeki gibi, cami yapımını himaye
 etmeleri modern uygulamaların artmasını sağladı. Modern olarak nitelendirdiğimiz
 bu eserler yıllar sonra tarihi eser niteliğine kavuşacaktır. Modern
 ibadethanelerin artması için cami inşaatları sadece derneklere bırakılmamalı.
 Modern cami örnekleri desteklenmeli" dedi.
         Dindar, maliyetlerinin olabildiğince üst düzeyde karşılandığı, çağdaş
 mimari üsluba sahip camilerin yapımındaki kımıldamanın sevindirici olduğunu dile
 getirerek, halkın da bu tür cami formlarına olumlu baktığını söyledi.
         Varlıklı kişilerin cami yapımına özel ilgi göstermeleri ve para
 ayırmalarının zengin ile fakir arasındaki iletişim kopukluğunu gidermede yapıcı
 etkiye sahip olduğunu ifade eden Dindar, "Halkın camilerdeki farklı görünümleri
 kabullenme noktasında sorunu olduğunu düşünmüyorum. Aksine inançsal altyapı
 ihtiyacının karşılanmasından insanlar memnun oluyor. Ayrıca mimarlarımızdaki ufku
 görme fırsatı buluyoruz. Türkiyede cami, mescit gibi yapılar sadece mahalli
 derneklere bırakılmamalı. Cami projelerini biçimlendirecek, denetleyecek bir
 mekanizma yok ülkemizde. Bu konu bir forma kavuşturulmalı. Birçok cami fiziki
 olarak yetersiz. Havalandırma, akustik ve aydınlatma konusunda yetersiz. Eğer
 cami projesinin başlangıcında bu konular üzerine daha fazla kafa yorulur ve bütçe
 imkanları artırılırsa çok daha güzel eserler ortaya çıkar" şeklinde konuştu.

         "CAMİ YAPIMINI HİMAYE EDENLERİN VİZYONU GENİŞLEDİ"
         Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Bülent Batuman
 da cami mimarisi konusunda yakın döneme kadar muhafazakar görüşün egemen
 olduğunu, ancak muhafazakar bakış açısının giderek kırılmaya başladığını
 söyledi.
         "Cami yapımını himaye edenlerin vizyonu genişledi" diyen Batuman,
 mimarların önünün açılmasıyla özgün cami tasarımların görünür hale geldiğini
 belirtti.
         Batuman, cami projelerine finansman sağlayan varlıklı kişilerin zaman
 zaman gösterişe kapılma eğiliminde olduklarını öne sürerek, "Gösterişten
 kaçınılmalı. Mabetler sade olmalı. Zaten modern mimari yaklaşım da sadeliği ön
 planda tutuyor" diye konuştu.
         Ankarada son dönemde yapılan modern camilerin ortak özelliklerinin
 "sadelik" olduğuna işaret eden Batuman, öte yandan kubbe ve minare konusunda da
 klasik yaklaşımdan uzaklaşıldığını, şerefeli, kalem tipi minarelerin tercih
 edilmediğini anlattı.
         Batuman, modern cami örneklerinde "kubbenin kitleyle ilişkisinin çağdaş
 yapı teknikleriyle yorumlandığını", iç mekanlarda akustik ve aydınlatma
 kompozisyonlarına dikkat edildiğini ifade etti.
          AA


Geri Dön