Antalya'da verimsiz denilen arsalar şimdi trilyonluk
Hadigari Cumhur filmi, sahil beldelerinde yaşanan miras kavgalarına trajik bir dille ışık tutuyor: "Verimli araziler mal bölünmesin diye erkeklere, sahil kenarındaki bataklık ve kumluk araziler ise kız çocuklarına verilirmiş."
Filmde geçen cümle, başta Antalya olmak üzere Muğla ve İzmir gibi turizm merkezlerinde yaşanan miras davalarını özetlemeye yetiyor. Bu miras geleneği, sahil beldelerinde yaşayan erkek ve kızkardeşleri birbirine düşürmüş. Yıllar süren mahkemeler kırgınlıkları da beraberinde getirmiş. Kızlar ve eşleri otel zengini olmuş. Antalya ve ilçelerini dolaşarak miras hikayelerin peşine düştük. Erkekler, "Kervanı bir kere kaçırdık!" şeklinde dert yanıyor. Otel sahibi kadınlardan Nermiye Akça ise "Allahın adaleti işte böyle olur." diyor.
Antalya'nın Çolaklı köyünde yüzlerce dönüm arazisi olan çiftçi Hüseyin Akın, dünyaya gelen her insan gibi bir gün ölür. Son vazifelerini yerine getiren çocukları, 700 dönüm araziyi paylaşmak için bir araya toplanır. Erkek çocuklar çiftçilik yaptıkları için verimli arazileri alır. Kız çocuklarına ise sahil kenarındaki kumluk araziler verilir. Sahil kenarları tarıma elverişli olmadığı için para etmez. Daha verimli olan ovalık arazilere ise pamuk ve turfanda sebze ekilir, muz yetiştirilir. Akın ailesinin kızı Ünzile'ye sahil kenarından 23 dönüm kum tarla düşer. Ünzile Akın, sesini çıkarmaz; payına düşene razı olur ama içten içe de üzülür. Yıllar geçer, Ünzile Akın evlenir, çocuk sahibi olur. Yumru soyismini alır. 1983 yılında Çolaklı köyünde bir fısıltı dolaşmaya başlar. "Süleyman Süral isimli bir işadamı Çolaklı köyünün plajına devasa bir otel yaptıracakmış. Yeni açılan otellerle birlikte sahildeki araziler çok para edecekmiş, çok!" Bu haber sahilde arazisi olan herkesi sevindirir en çok da Ünzile Yumru'yu mutlu eder. Ama bu mutluluğu fazla uzun sürmez, çünkü erkek kardeşleri Ünzile Yumru'ya dava açar. Hatta bir keresinde acımasızca döverler. Ünzile Yumru, uzun yıllar mahkeme yollarını aşındırır. Avukat parası öder. Ömrünün son günlerine kadar mahkeme sonuçlanmaz. Yapılan haksızlık karşısında büyük bir üzüntü duyan Ünzile Yumru, mide kanamasından ölür. Bu kez Ünzile Yumru'nun kızı Fatma Yumru davaları takip etmeye başlar. Hâkim, en sonunda sahildeki 23 dönümlük arazinin diğer kardeşler arasında paylaştırılması kararına varır. "Ot bitmez, keklik ötmez" diyerek kızlara verilen kumluk araziler, akrabalar arasında uzun yıllar kırgınlık oluşmasına neden olur.
Lüks otelleri görünce içim sızlıyor
Annesinin başından geçen 'miras hikâyesini' anlatırken Fatma Yumru'nun gözleri doluyor. "Bir zamanlar annemin olan arazilerde şimdi lüks oteller var. Arsa fiyatları milyon dolarlarla ifade ediliyor. O otelleri görünce içim sızlıyor." diyor. Bir de arkasından eklemeyi unutmuyor: "Biz hesabımızı öbür dünyaya bıraktık..." Alanya'da turizmle uğraşan İlhan Gülcüoğlu da aynı durumla karşılaşmış. Kız evlat olduğu için İlhan Gülcüoğlu'na sahildeki kumluk araziler verilmiş. Arsalar değerlenince erkek kardeşler Gülcüoğlu'na dava açmış. Mahkeme, İlhan Hanım'ı haklı bulmuş. Ama o kendisine dava açan kardeşleriyle hiçbir zaman eskisi gibi muhabbet kuramamış. Akdeniz ve Ege'deki sahil beldeleri bu tip miras davalarına hiç de yabancı değil. Antalya'da avukatlık yapan Orhan Evren, 1980'den sonra yüzlerce ailenin mahkemeye başvurduğunu söylüyor. Kız evlatlar bu durumu "Allah'ın adaleti... Yıllar önce işe yaramayan arazileri bize verdiler, turizmle birlikte biz otel zengini olduk. Erkekler ise hâlâ yerinde sayıyor." diye özetliyor.
Antalya'daki damatların keyfine ise diyecek yok!
Ramazan Öz, uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra turizme atılmış. Şimdi Side'de toplam 500 yataklı iki oteli var. Kumköy'deki Side Villa Oteli'ni eşi Gülsüm Öz'ün payına düşen araziye yaptırmış. 33 dönümlük arazi kıyı şeridinin en gözde yerlerinden birindeymiş. Tarıma elverişli olmadığı için Gülsüm Öz'e verilen arazi şimdilerde dünyanın her yerinden müşteri ağırlıyor. Alanyalı işadamı Zihni Çakır, otelini annesinin sahil kenarındaki arsasına yaptırmış. Çakır, "Deniz kenarındaki arsalara paha biçilemiyor. Sırf bu yüzden Alanya'dan kız alan damatlar otel zengini oldu." diyor.
Şevkibey Otel'in işletmecisi Nermiye Akça, babasından kalan kumluk araziye iki ayrı otel yaptırmış. Akça, otellerin iç konseptini oluştururken Osmanlı kültüründen etkilenmiş. Şimdi turizm sezonunun açılmasını ve otelin müşterilerle dolmasını bekliyor.
Semra Gür Sağlık da Alanya'da otel işletiyor. Otelini annesinin arazisine yaptırmış. Annesine üvey evlat olduğu için sahildeki kumluk araziler miras olarak verilmiş. Semra Gür Sağlık, gülerek "Annem iyi ki de üvey evlatmış!" diyor.
Arsa parası bitince beni sokağa attılar...
80 yaşındaki Ayşe Uluçay, iki odalı bir barakada yaşıyor. Onun başından geçen hikâye herkesin ibret alacağı cinsten. Ayşe Uluçay da kız olduğu için sahilden 22 dönüm arsa almak zorunda kalır. Uzun yıllar boş kalan Manavgat sahilindeki arsa, turizmle birlikte değerlenir. Arsayı 10 yıl önce bir trilyona satar. Bu süreç içerisinde çocuklarının yanında kalan Uluçay, parayı beş evladı arasında paylaştırır. Daha sonra çocuklar annelerine bakmak istemez. Uluçay, bir çocuğunun yanında 15 günden fazla kalamaz. Onları dünyaya getiren, en zor anlarında yanlarında olan anneleri çocuklarına yük olur. Uluçay, en sonunda kendisini sokakta bulur. Şimdi Ayşe Uluçay'ın ihtiyaçları Ilıca Belediyesi tarafından karşılanıyor. Uluçay, "Evlatlarım niçin bana bunu yaptı hiç anlamıyorum. Hiçbiri ziyaretime gelmiyor. Demek ki onlar beni değil parayı seviyormuş..." diyor.
Bünyamin Köseli/Zaman