Antalya'nın düğmeli evleri ve Altınbeşik Mağarası tarihi dokuyu yansıtıyor!
Antalya'nın İbradı ilçesine bağlı ve Gidengelmez Dağları'na komşu olan Ürünlü Köyü, gerek 'düğmeli evleri' gerekse 'Altınbeşik Mağarası' ile Türkiye'nin en ilgi çekici köylerinden biri. Yolunuz Antalya'ya düşerse, direksiyonunuzu bu köye doğru kırın. Pişm
Bazı yerler vardır gezdiğiniz, derin izler bırakır kalbinizde. Hiç hesapta yokken karşınıza aniden çıkan bu yerlerden hiç ayrılmak istemezsiniz. Sonuçta tesadüf eseri bir masalın ortasına düşen kişi oradan ayrılmak istemez, değil mi Yılda 10 milyondan fazla turistin geldiği Antalya’da, tam da masal gibi bir köy anlatacağım size. Side’ye 1,5 saat mesafedeki İbradı ilçesine bağlı Ürünlü Köyü... Türkiye’nin en güzel doğal alanlarından birine sahip İbradı-Akseki bölgesindeki köye ilk geldiğimde gözlerime inanamamıştım. Daha önce hiçbir yerde görmediğim ‘düğmeli evleri’yle, yemyeşil doğanın içinde yer alan bu köyde zaman adeta durmuştu. Evlerin neredeyse tamamı en az 100 yıllıktı. Yollar, evlerin inşa edildiği taşlardan kalan parçalarla yapılmıştı. Yani yemyeşil doğanın içinde taştan bir köy! Dalış yapanlar için ideal Yerel özgün mimarinin en güzel örneklerinden olan Ürünlü Köyü, modern dünyanın yok edici etkisinden, kendini gözden uzakta kalarak korumuş. Meşhur Gidengelmez Dağları’na komşu olan bu köy ve çevresi, sert ve dik kaya oluşumlarından meydana geliyor. Bu sebeple örneğin Mardin taş evlerinin, işlenmesi kolay ve dayanıklı taşlarından farklı bir mimari anlayış izlenmek zorunda kalınmış. Yöre halkı, bu zor doğanın kendilerine sunduğu imkânları sonuna kadar kullanarak, depreme dayanıklı, sağlıklı evlerden oluşan bir mimariye imza atmış. Hem de hiç harç kullanmadan! Ülkemizin en ilginç köylerinden olan Ürünlü’nün sadece mimarisi değil, doğası da muhteşem. Manavgat Nehri tarafından bölünen, dev kanyonların yamacındaki köyde, Türkiye’nin en iyi fotoğraf veren mağaralarından biri olan ‘Altınbeşik Mağarası’ mevcut. Mağara, köye 5 kilometre uzaklıkta. Oldukça görkemli bir girişe sahip. ‘Milli Park’ statüsüne sahip ve 4500 metrelik kısmı haritalandırılmış mağaranın en önemli özelliği, küçük bir kayıkla mağaranın içinde dolaşılabilmesi. Gezmeyi sevenlerin yakından bildiği, Lübnan’daki Jeita Mağarası’nın biraz küçüğü... Türkiye’nin en büyük yeraltı gölüne sahip mağara, bu alanda dünyanın da en büyük üçüncü mağarası. İşletmesi köy tüzelkişiliği adına Ürünlü Köyü Muhtarı Zeki Beyan Alper tarafından yapılan mağaraya geçen yıl sadece 7 bin kişi gelmiş. Yöre halkının, suyunun birçok cilt hastalığına iyi geldiğini söylediği mağaradaki su sıcaklığı yaz-kış aynı; 18 derece! Ayrıca en derin yeri 40 metre olan mağaraya yapılacak dalışla, hem tatlısu hem de mağara dalışı deneyimini bir arada yaşayabilirsiniz. Bu arada mağaraya adını veren beşik şeklindeki kaya oluşumunun sualtında olduğunu da dalıcı arkadaşlara hatırlatayım! Ben dalmadım ama yüzeyden dahi en küçük taş parçasının bile göründüğü yerde görüş mesafesi çok fazla olmalı. Işıklar içinde bir mağara Mağaranın en güzel özelliği de ışıklandırılmış olması. Eğer muhtarı bulabilirseniz (oldukça hareketli ve neşeli bir kişilik olan muhtarla önceden randevulaşmanızı tavsiye ederim), mağarayı aydınlatan jeneratörün anahtarını alabilirsiniz. Kısıtlı imkânlarına rağmen başarılı biçimde ışıklandırılmış mağaranın ilk galerisi, kıyıdaki küçük kayıklarla gezilebilir. Türkiye’de doğal halini korumuş, yerel değerlerin sayısı çok az! Ürünlü Köyü de bunlardan biri. Ürünlü Köyü, yerel yaşantısı, mimarisi, doğası ve yerel tatlarıyla bulunmaz bir yer. Bu köy mutlaka korunma altına alınmalı ve eko-turizm merkezi olmalı. Yoksa maalesef beton mimarinin şahane (!) örnekleriyle birlikte bu değer yok edilecek. Yolunuz Antalya’ya düşerse, hele hele Side, Manavgat, Alanya tarafına doğru yoldaysanız, direksiyonunuzu İbradı’nın Ürünlü Köyü’ne doğru kırın. Pişman olmayacaksınız! İbradı’nın otantik düğmeli evleri ‘Düğmeli Evler’ iki anaunsurdan oluşuyor: Yöreye özgü küçük, şekilsiz ve yassı taşlarla, bu taşları bir arada tutan ve yine yöreye özgü ağaçlarla oluşturulan ahşap iskelet. Yapımı aslında oldukça basit, fakat her basit görünen iş gibi büyük ustalık gerektiriyor. Sert taşlar olabildiğince küçük parçalara bölünüyor. Ardından bölgedeki dayanıklı ağaçlardan (çam, andız, sedir, vb.) oluşan iskeletin içine bu parçalanmış taşlar diziliyor. İşin bütün ustalığı da zaten bu taşların, iskelete doğru biçimde yerleştirilmesinde. Bu iskeletlerin bir kısmı, duvardan dışarıya doğru uzuyor. İçine taşlar dizilmiş ahşap iskelet, ‘düğme’ adı verilen ahşap bir kilitle bağlanıyor. İşte bu yöntem, yöreye özgü mimarinin de adının oluşmasına sebep oluyor: ‘Düğmeli Evler’. Şimdi ‘Kuzu Göbeği Mantarı’ zamanı! Ürünlü Köyü’nü şimdi anlatmamın sebebi ise şu anda burada da çıkan muhteşem bir mantarın tam zamanı olması: ‘Kuzu Göbeği’. Latince adı ‘Morchella Esculenta’ olan mantar, nisan ve mayıs aylarında özellikle İbradı, Akseki ve Fethiye’de yoğun olarak bulunuyor. Çok lezzetli olan bu mantar, özellikle Fransız mutfağının önemli bir öğesi. Ekonomik değeri epey yüksek olan bu mantarla yapılan çeşitli yemeklerin de porsiyonu, Fransa’da yaklaşık 50 euro! Bu bölgede ise kilosu yaklaşık 50 TL! Kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Fakat dikkat edin, fazla yemeyin. O kadar lezzetli ki bolca tüketilmeye müsait! Radikal