Atatürk Kültür Merkezi'ni kim yapacak?

Ama bakın nasıl? Öncelikle ihaleye kimler katıldı?
Özsoy, İlsan, Yintaş, Gökyol, Ekinciler, İska, Kutay, Nuğoğlu, Yeni Yapı, Kalyon, AA Grup, Durmaz, Tek Çelik, Odak ve Tekcan.

Kim bunlar diyorsunuz değil mi? İş AKM olunca gözler arıyor tabii. Nerede ENKA? Nerede Nurol, Koray, Garanti Koza, Üçgen İnşaat diye. Büyükler Ligi'nden bir tek Tepe ilgilenmiş ihaleyle ama sonra vazgeçmiş. Neden mi ? Çünkü dedikodulara göre ihalenin kime verileceği daha baştan belliymiş. Bakan Hayati Yazıcı'nın isteğiyle büyük firmalara davet gönderilmesi gündeme gelmiş, üstelik mevzuat da buna uygun ama her nedense son anda vazgeçilmiş ve bu ihale ortaya çıkmış.

Şimdi yapılan yanlışlara ve usulsüzlüklere tek tek bakalım.

1- Kültür Merkezi tadilatlarında firmaların ya B1 ya da B2 müteahhitlik karnesi olması gerekiyor. Demin saydığım bütün firmaların karneleri böyle. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın da isteği üzerine bütün mevzuat B2'ye göre ayarlanmış. Fakat her ne olduysa son gün Yürütme Kurulu Üyesi ve Bütçe İhale Komisyonu Başkanı Sabri Kaya, mevzuatın B3'e göre değiştirilmesini istemiş. Bu ne demek? İkinci ligdeki şirketlerin kültür merkezi yapılmasına olanak vermek demek. Bakan Günay'ın Ajans'taki temsilcisi Mehmet Gürkan kıyameti koparınca Sabri Kaya, "Sorumluluk bana aittir" cümlesini içeren bir yazı kaleme almış ve mevzuat aniden B3'e çevrilmiş. Dolayısıyla İl Özel İdaresi'ne giren firmaların tamamı bu işe başvurur yeterlilikte kabul edilmiş. Uzun lafın kısası, Konya'da kaldırım yapan firma da, Tunceli'de yol yapan firma da, AKM restorasyonu için yeterli kabul edilmiş.

2- Başvurular yapıldı. Büyükler geri durdu. Bu arada Sabri Kaya görevinden sessiz sedasız istifa etti. Ondan boşalan koltuğa Ahmet Emre Bilgili oturdu. Bu istifanın perde arkasında ise AKM ihalesini almadan önce Darüşşifa Binası restorasyonu ve Fatih Davutpaşa Medresesi restorasyonu teklifini açık verdiği için ihale dışı bırakılmış. Bunun üzerine bir gün önce iade aldıkları evrakları tekrar hazırlayıp, türlü yollardan teslim etmeye çalıştıkları tutanağa geçmiş. Elimde bir başka tutanak daha var; bunda ise Sabri Kaya vasıtasıyla ihale dosyası almaya gelen şahısların isimleri bulunuyor. Detayları geçiyorum.

3- Gelelim ihale tebligatının yapıldığı güne. 22 Temmuz Çarşamba günü öğleden sonra üç civarında Ajans'a Kültür Bakanlığı'ndan bir mahkeme kararı iletiliyor. AKM ihalesi için yürütmeyi durdurma kararı. Yaklaşık iki saat sonra Ajans apar topar ihaleyi Özsoy firmasının kazandığını açıklıyor ve bu kararı 15 günü olmasına rağmen Yürütme Kurulu hemen onaylıyor. Durun daha bitmedi. Saat 19.00 civarında "Erdem Aksoy" isimli görevli Sirkeci Postanesi'ne yollanıyor ve postaneden Özsoy firmasına tebligat yapılıyor.

Şimdi bu suç değildir de nedir?
Mahkeme kararına rağmen apar topar sonuçlanan ihale. Apar topar tebligat yapılması. Neyin telaşıdır, biri bana söyleyebilir mi? Gelelim sorulara?

1- Mahkeme kararı ortada. Firma ileride "Siz bana tebligat yaptınız, benim hakkımdır" derse bunun vebalini kim ödeyecek?

2- İhale mevzuatını B3'e çeviren Sabri Kaya niye görevinden ayrıldı?

3- AKM'nin sahnesini yapah Alman firma Krupp, "Beni arayanlara 20 milyon lira fiyat verdim, korkarım bizim Çin taklitlerimize gidecekler, aman engel olun" diye uyarıda bulundu mu?

4- Özsoy firması şimdiye kadar bir kültür merkezi yaptı mı, restore etti mi? 64 milyon TL'ye aldığı ihaleyi zamanında ve düzgün bir şekilde bitirebilecek mi?

5- Sadece sahne 20 milyon lira tutuyorsa 64 milyona bütün tadilat nasıl bitecek?

6- Özsoy, işi taşeron firmaya mı verecek? Yasaya göre eğer öyleyse onunda bildirilmesi gerekmiyor mu? AKM tadilatını kim yapacak?

7- Bugün AKM'yi Özsoy firmasına teslim etseler, ki edemezler mahkeme kararı var, o zaman hiç gecikmesiz 7 ayda bitmesi gereken AKM'nin durumu ne olacak? Avrupa Kültür Başkenti İstanbul, 2010 yılına Atatürk Kültür Merkezi olmadan mı girecek?

8- Gerçekten de işimiz Allah'a mı kaldı? Bir AKM'ye sahip çıkamadık mı?

Bütün bu sorularara belgeli cevaplarım ve daha yazacaklarım var. Ama önce yetkililerin ne diyeceğini merak ediyorum.
Balçiçek PAMİR/Gazete Habertürk