25 / 12 / 2024

Avni Çelik: Julio Iglesias'la ortak proje yapacağız

Avni Çelik: Julio Iglesias'la ortak proje yapacağız

Sinpaş Grubu Başkanı Avni Çelik, TOKİ'nin konut üretimini bir kenara bırakıp altyapıya yönelmesi gerektiğini savunuyor



Gayrimenkul sektöründe 35 yılı geride bırakan Sinpaş Grubu, bünyesindeki 12 şirket ve yaptığı dev projelerle inşaat arenasında büyümenin lokomotifi oldu. 170 mühendis ve imarın çalıştığı grubun şirketlerinden Sinpaş GYO'nun cirosu son iki yılda sattığı 3 bin 769 konutla 1.3 milyar TL'ye ulaşırken, Sinpaş Yapı da yurtiçi ve yurtdışında önemli projelere imza atıyor. Bu büyümenin komutanlığmı üstlenen Sinpaş Grubu Başkanı Avni Çelik ile Sektöre ilişkin beklenti ve öngörülerini konuştuk.

HAZİNE ARAZİSİ TEK YOL DEĞİL

 Yeteri kadar arsa üretilemediği için fiyatların düşmediği öne sürülüyor. Konut ihtiyacının giderilmesi için de arsa üretilmeli. Bu konuda nasıl bir yol izlenmeli?

 Arsa üretmenin tek yolu Hazine arazilerinin sektöre kazandırılması değil. Bu benim umurumda değil. TOKl konut üretimini bir kenara bırakıp altyapı  yapmak. Belediyelerin imkânları buna yetmiyor.

İstanbul'un Karadeniz sahili var. Haberimiz bile yok. Yolu yok ki halk gitsin. Ne yapmalı TOKl, işte orayı bir otoyolla bağlamak. Sahili inci gibi bezemeli planlamak sonra da yatırımcıya "Buyur" demeli. Siz yol, ulaşım, komünikasyon, tesisat altyapısı oluşturursanız arsa üretimi oldu işte. Bu özel teşebbüsün olmuş, kamunun olmuş çok önemli değil. Dünya bunu yapıyor. Seçenek çok fazla olunca fiyatlar da yükselmiyor. Kamu şehrin muhtemel gelişme alanını belirlemeli; ulaşım, altyapı ve iletişimini oluşturup yatırımcıya alan açmalı.

TOKİ bunu nasıl yapabilir?

Ucuz konut dediğiniz şey ucuza mal edilebilir. Arsayı bir yere getirin, inşaat maliyetinizi projeyle kontrol edin, biraz da faiz hadlerini aşağı çekin, mesele hallolur. Bu yapılmalı.  TOKİ  bu ucuz konutu maliyetinin üzerinde çok küçük bir kâr ederek yapabilir. Başka yerden kaynak aktarmasına gerek yok. Bu algı doğru değil; çünkü eğer böyle düşünüyorsanız kamunun elindeki tüm arsa stoklarını satsanız yoksula yapacağınız konutu finanse edemezsiniz. Sadece makul faizli uzun vadeli bir krediyi alıp bir köşeye koyarsınız arsa maliyetini aşağıya çekersiniz inşaat maliyetini de projeyle kontrol edersiniz halk ucuz konut sahibi olur. TOKİ zaten zarar etmiyor orada.

 Altyapıyı finanse etmek için de arsa satacak. İmar Kanunu'nun 23'üncü maddesi var. Devlet bana bunu uyguluyor. Kamunun bana zerre kadar altyapı katkısı yoktur. Projeye iç yolunu yapıyorum, ağacını dikiyorum, suyu ben getiriyorum; telekomünikasyon altyapısı benim, inşaatı benim, çevresi benim... Bir de bu kanun maddesine göre bunların parasını bir daha alıyor benden. Ruhsat alırken diyor ki: "Bu kanalları ben yapacağım. Parasını bana ver". Sonra da "Yapmayacağım, haberin olsun, başının çaresine bak" diyor. Diğer yol ve kavşak gibi bonusları söylemiyorum. Kamu buna el atsa, arsanın sahibi sevgiyle buna katkıda bulunmaya hazır; kanuni altyapısı da mevcut. Siz kanalı geçirin, bedelini söyleyin arsa sahibine, sevgiyle veriyor. Belediyeler alıyor bu parayı. Kamu bunu bir örgütlese, altyapıyı düzenlese bedekni de dönüp arsa sahiplerinden alsa.  

Bütçe sıkıntılı KDV çözülmez

-Sektörün KDV alacaklarının mahsup edilmesi konusunda yeni bir adım var mı? Bütçe Kanunu hazırlanırken bunu bir nebze "ifade ettik ama zannediyorum ki kamu maliyesi açısından 2010 biraz yaraların sarılma dönemi olacak. Burada kati bir haksızlık var. Biz KDV'yi 3 yıl ödüyoruz. Şu gün 65 milyona yakın KDV alacağımız var. Bunlan yaz tahtaya, al haftaya da demiyor, "Birkaç yıl sonra alabilirsen al" diyor.

Türkiye'de kriz bile olsa konut fiyatı düşmez, genç nüfus var
 Konut piyasasının yeniden canlanması için talep tarafının tekrar harekete geçmesi lazım. Bunun için sadece faizlerin düşmesi yeterli olacak mı sizce?
 Sanıyorum ki Temmuz 2008'den itibaren içinde bulunulan bu durum, sadece moraliteyi bozdu. Fiziken bakıyorum bize, ne Lehman Brothers battı, ne bankalarımız tasfiye oldu, ne de büyük iflaslar yaşadık. Ben hep moraliteye vurgu yaptım. Cumhuriyet, tüketimi kısıtlama mantığı üzerine kurulmuştu. Yerli malı  herkesin malı, az olmalı, israf edilmemeli falan... Ama yeni dünyanın trendi tüketim üzerine. Bunun yanında, Türkiye'nin benim sektörüm için göz ardı etmemesi gereken bir olgusu var. Nüfus artıyor. 1.7 kişi çalışıyor ve bir emekli geçiniyor bugün. Başka ülkelerde 8 kişi bir kişiyi bakıyor. Nüfus artmazsa, bir süre sonra ülkeyi taşıyamazsınız. Nüfusun belli bir parametrede artarak gitmesi veya yaşlı genç oranının planlanması iyi olur.

Peki son dönemde kıpırdanma var mı?

 Babam derdi ki, birisi babasına "Baba kıtlık kaç gün?" diye sormuş. Babası "40 gün" demiş. "Ondan sonra?" diye sorunca da "Alışır gidersin" demiş baba. Kriz Türkiye'de kaç gün? 40 gün. Ondan sonra alışıp normal bir seyirmiş gibi algılamaya başlıyorsunuz. Ama Sayın Başbakan'm da söylediği gibi kriz Türkiye'ye çok fazla tahribat yapmadan taban noktasma geldi ve yavaş yavaş yukarı çıkıyor. Bu yönüyle bakınca "Acaba kriz Türkiye'deki konu fiyatlarını düşürdü veya düşürecek mir bakmak lazım. Bu, Türkiye'de söz koni olamaz. Bir yandan maliyetleriniz duru Enerji, nakliye, hammadde ve işçilik fiyatlarınız artıyor. Diğer yandan arsa fiyatları  düşmez Türkiye'de; durdu. Bir başka unsur da Türkiye'deki konut ABD veya İngilten konut değil.

Türkiye'de talebin önünde artışı var. 2007'de fert başına gelir birden sıçradı. Gelirim sıçrayınca yerimde duramıyorum. Daha az konforludan iyiye doğru transfer de o günkü konut taleb nedenlerinden biriydi. Yine bugüne göreceli olarak 1 göç daha iyiydi. Bir talep yumağı oldu. Kriz moraliteyi bozunca bunun bir kısmı budandı ama Türkiye bunu tekrar ya zorunda.

Genç nüfus baskıyla geliyor. Her yıl 700 bin konut istiyor. İster yapın, ister yapmayın. Eğer yapmazsanız gecekondu yapıyor. Artan nüfus karşısında Türkiye konutu sorun olarak görmeli.

Sektördeki yetişmiş  eleman sıkıntısını nasıl çözüyorsunuz?

  1998'de orta öğretim kurumlarında budama yapıldı ve meslek okulları altı  yılken üç yıla düşürüldü. Ben üniversiteden önce sanat okulu mezunuyum ve tornacıyım. Üç yılda bu meslek kapılmaz. Meslek yüksekokulu olgusu bitti. Oradan ara eleman gelmiyor. Teknisyen, usta, formen karaborsa. Arıyoruz, önümde sayısız dosya var: "Hamili kart yakınımdır" yazıyor. "Ne iş yaparsın" deyince, "Her işi yaparım" diyor. Açığımız nitelikli eleman. Geçenlerde, Cidde Ekonomik Forumu toplandı. Konuşmacılardan biri eski Malezya Başbakanı idi. Davetlisi olarak gittiğimizde "Başarımız şurada saklı" dedi ve işçi ücretlerini artırmadan istihdamı artırdıklarını söyledi. "İstihdam belli noktaya gelince sıra işçilerin refahını artırmaya geldi" diye açıkladı.

 Bizim ülkemizde inşaat maliyetlerinde ciddi artış var. Aquacity'i yaptığımız zaman çok eski değil. 6-7 yıllık bir proje oldu. O günlerde 45 bin liraya 135 metrekare ev satmışız. Bugün arsasını alamam o fiyata. Dönüp bakıyorum, duvarı 10 kuruşa ördürmüşüm, bugün 30 kuruş. Betonu 8 kuruşa attırmışım bugün 40 kuruş. Bir yanda işsizlik duruyor yandan da beceri kazandıramadığım için işçi ücretleri artmış. İşçiyi sağlıyoruz ama su, elektrik olarak nihai tüketicinin cebinden çıkıyor. Ev fiyatlarının yüksek olmasına sebep oluyor. Bu genç nüfus hızlı biçimde gelecek 5 yıl meslek edindirilse istihdam artarken işçi arzı da buna artar ve işçilik ücretleri artmadan istihdam bir yere getirilir.

Iglesias ile Türkiye'de proje için görüşüyor
35'inci kuruluş yıldönümümüz için Bill Clinton gibi dünya siyasetine yön vermiş, etkili ve karizmatik birini çağırdığımız konferans düzenledik çünkü çalışanlarımız, insanlar o liderden bir şey alsın istiyorum. Erkan Bebek de konferansa geldi, sahne arkasında Clinton'a bir mektup verdi. Mektupta ev ve bilgisayar istedi. Clinton da bana dönüp "Erkan'a söyleyin, istedikleri olacak" dedi. Böyle net bir insan.

Ankara'da iki büyük proje üzerinde çalışıyoruz. Burada, Bosphorus City'den daha büyük bir proje yapabiliriz. Marmaris'te de yabancıya yönelik konut yapacağız. Seaside (deniz kenarında) bir proje. İki kilometre sahilimiz var. Hiç tevazu göstermiyorum; Türkiye'nin en güzel parseli. Hedefimiz varlıklı, katma değeri yüksek bir değeri Türkiye'ye transfer edecek yabancı. Biz zaten sektörün. neresinden tutarsak yatayları dikey hale getirmişizdir.

Bosphorus Conference'den önce ülkemize davet ettiğimiz konuğumuz İspanyol sanatçı Julio Iglesias ile Türkiye'de ortak yapacağımız bir projeyi görüşüyoruz ancak olgunlaşmadan yerini söyleyemem. Kendisi Real Madrid'in eski kalecisi. Hiç yürüyemeyeceği söylenen bir kazadan sonra yürümeyi başarmış, sesini keşfedip dünyanın en önemli sanatçısı olmuş. Şimdi de dünyanın en önemli gayrimenkul yatırımcısı. Sadece sesi güzel diye ibrahim Tatlıses gibi görmeyin. Bir karizma o. Onun hayatından benim arkadaşlarımın alacağı çok şey var.

Avni Çelik:
Alaca'da doğan Avni Çelik, Ankara'da Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi, inşaat Fakültesi'ni bitirdi. Bundan önce sanat okuluna gitti, torna eğitimi aldı. Üniversite eğitimi dönemi dahil 41 yıldır ticari ve sınai teşebbüslerin, çalışma hayatının içinde yer alan Çelik'in önderliğinde 1974 yılında kurulan Sinpaş, nitelikli konut üretiminde Türkiye'nin önde gelen markalarından biri. Avni Çelik İstanbul Ticaret Odası, Sanayi Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası üyesidir. Çorum Eğitim Vakfı, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Boğaziçi Vakfı kurucu ve/veya mütevelli heyeti üyesi. Çelik, eğitim ve sosyal sorumluluk alanlarındaki örgütlü faaliyetler gösteriyor. Evli ve iki çocuk babası.
Menekşe ATASELİM/Gazete Habertürk


Geri Dön