Eğitim

Aziz Torun 600 milyon dolar yönetiyor

Torunlar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, 50'nci yılını kutlayan 600 milyon dolar cirolu bir şirketi yönetiyor

Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, 50'nci yılını kutlayan 600 milyon dolar cirolu bir şirketi yönetiyor. Hayatına dair belki de en çok merak edilen şey Başbakan Erdoğan ile yakınlık derecesi. "Dostluğumuz, gönül bağımız var. Aynı güzergahtan okula gidiyorduk gidiyorduk" diyen Torun, bu yakınlıktan kaynaklanan bir ticari işleri olmadığının da altını çiziyor.

Bu yıl 50'nci yaşını kutlayan Torunlar Şirketler Grubu, 1960 senesinde bir bakkal dükkânında kök salmış. Baba Osman Torun'un yanında iş hayatına atılan Aziz ve Mehmet Torun kardeşler, İstanbul Mercan'daki hem kafe hem de manav gibi işlettikleri bakkaldan sonra sırasıyla toptancı ve ithalatçı olup Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde ilk 200'e giren tesisler kurmaya kadar tırmanmışlar. Bugün yıllık cirosu 600 milyon dolara yaklaşan bir holdingin başında oturan Aziz Torun, gıda sanayi, turizm, inşaat ve tarım sektörlerindeki başarısını azimli, gayretli ve çok çalışkan bir 'işkolik olmasına bağlıyor. Ancak, kamuoyunda, Torun'un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yakın arkadaş olmasının işlerinde avantaj sağladığı yönünde görüşler de beyan ediliyor. "Başbakan ile gerçekten yakın arkadaş mısınız?" diye sorduğumuz Torun, hikâyelerini şöyle anlatıyor:

'VERGİ ÜSTELERİNDE ADIMIZI AÇIKLAMIYORUZ'
"Herkes Sayın Başbakan ile toptancılık yıllarından tanıştığımı düşünüyor. Oysa ben İstanbul İmam Hatip Lisesi mezunuyum. Kendisiyle tanışıklığımız oradan başlıyor. Elbette ki geçmişe dayanan bir dostluğumuz var. O dönemde okula giderken de aynı güzergâhı paylaşıyorduk. Ben Karaköy'den vapura biniyordum, Sayın Başbakan da Kasımpaşa'dan biniyordu. Fener'de inip yürüyerek gidiyorduk. Bu anlamda bir gönül bağımız, hukukumuz, dostluğumuz var. Ama Başbakan'a yakın olmaktan kaynaklı bir ticari işimiz olmadı. Devletle hiçbir zaman taahhüt işimiz olmadı. Ne mal sattık ne mal aldık. Sadece özelleştirme kapsamında herkesin girdiği ihalelere girerek, herkesin üzerinde fiyat vererek satın almalar yaptık. Kütahya Şeker Fabrikası gibi birtakım yerler aldık. Bunların hepsi bizim 50 yıllık süreçte büyümemizin getirdiği aşamalar. İtibarımızı sermaye olarak kullandık. Hep tevazudan dolayı vergi rekortmenliğimizi de gizledik. Zannedildi ki, evvelden yoktuk; sonradan ortaya çıktık. Halbuki 50 senedir varız. 90'lardan sonra da hep şahıslar vergi rekortmenleri listesinde vardık iki kardeş olarak. Şirketimiz de öyle... Ama adını vermeyenler listesinde olmayı tercih ediyoruz. Bir kere çok ısrar edip Bursa Defterdarı açıkladı, o kadar, Aziz ve Mehmet Torun her yıl listede vardır, adı açıklanmaz."

YANLIŞ PİRİNÇ GETİRİP İŞE BAŞLADI
1975 ve 80'li yıllarda Rami'de toptancılık yaptıklarını, 90'larda ithalat işine başladıklarını anlatan Torun, "İlk defa Uzakdoğu'dan, Tayland'dan ben pirinç getirdim. Ama yanlış oldu. Uzun pirinç getirttik. O yanlış bize bir iş öğretti: İthalat" diyor. 90-9l'de Türkiye'nin en büyük şeker ithalatını gerçekleştirdiklerini, 93-94'te de en büyük ihracatı yaptıklarını ifade eden Torun, şunları söylüyor: "O zaman gittik Halil Cıngıllıoğlu'na, Demirbank'm sahibi. İki çalışkan kardeşiz dedik. Akreditif lazım böyle bir iş için. Bize imkân tanı. Biraz sohbetten sonra, Kayseri şivesiyle 'Ben sizi çok sevdim. 5 bin tonluk akreditif açmalarına destek olacağım' dedi. O, başlangıç oldu bizim için. Sonra şeker piyasasını çok iyi bildiğimiz için Erzurum ve Konya'ya da şeker gönderdik. İşler büyüdü. 95'te sanayicilik başladı. 2000'li yıllarda çeltik fabrikaları kurduk. 2005'te Kütahya Şeker Fabrikası'nı aldık. Son 3-4 yılda tarıma kadar her safhada var olduk."

KÂBUSLARINDA ANİ KUR YÜKSELİŞİ GÖREN İŞADAMI
Aziz Torun, "Aslında Erzincanlıyız ama Bursa'da çok yatırım yaptık; vergi rekortmeni olduk. Bursalı sanıyorlar" diyor, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan ve sosyoloji de okuyan 60 yaşındaki Torun, işadamı olmayı şöyle anlatıyor: "Başarı elde edilmişse bunun mutlaka bedeli var: Durmadan çalışmak. Belki tabii karşılanmayabilir bu kadar işkolik olmak, 24 saat işinizle haşır neşir olmanız. Gece rüyamızın, kâbusumuzun da iş olması. Türkiye'deki krizler bir işadamına kâbus gördürmüyorsa, ya çok olağanüstü bir yeteneği var, tüm önlemlerini almış, ya da çok sorumsuz demektir. Hep kriz dönemlerinde kabus görüyorum. Uykuların kaçması, uyuyamama... Gece 3-4'te kalkıyorsunuz, uykunuz gelmiyor. Çünkü yatarken de o düşünceyle yatıyorsunuz: Ne olacak bu döviz? Kredisiz işini büyütmek mümkün değil, ithalat yaptığımız için döviz bazlı kredi alıyoruz. En büyük kâbuslarım beklenmedik kur artışları. Yüzde 50 artsa, bir anda borcunuz da yüzde 50 artıyor. Tereddütler sürekli stres altında tutuyor sizi. Uykunuz da kaçıyor, sağlığınız da bozuluyor, tatile de gidemiyorsunuz."
 
MENEMEN YAPIP SATTI
Torun, bakkal dükkânını şöyle anlatıyor: "Barakamsı bir yerdi. Yanındaki küçük yerde menemen ve arnavutciğeri yapıyorduk. Önünde küçük bir tezgâhta manav kurduk. Üzüm, domates satıyorduk."

'DUYGUSAL İNSAN PARAYI YÖNETEMEZ'
İş hayatından dostu olup olmadığını sorduğumuz Aziz Torun, şu yanıtı veriyor: "En yakın arkadaşım, ailemden sonra, yanımdaki Ford bayii Adnan Başdemir. Tıpkı diplomasi gibidir iş hayatı. Ticaretteki ilişkileri hiçbir zaman özel dostluklara çevirmemek hem de öyle bakmamak gerekiyor. Ben Çalışma Bakanlığı müfettişiyken teftişe gittiğim yerlerden dolayı çok farklı bir çevrem vardı. Bayramda kart bile gönderirlerdi. Ama ben ayrıldıktan sonra bu işten kimse ile iletişimim kalmadı. Arayıp sormadılar. Makamla ilgili dostluk vardı, iş hayatı da böyle, istisnası vardır ama genel kuralı böyle, işin doğası gereği vefasız. Çok duygusal olunca zaten iş hayatının başarısı olmaz. Şefkat, merhamet hep var olmalı. Ama ticarette gücünüzü aşan bir şeyse yapamazsınız. Duygusal insan parayı yönetemez. Alacağınız olduğunda hukuki işlemi yapmazsanız siz mağdur olacaksınız."

600 MİLYON $'I 50 YILDA YAKALADI
50 yıl sonra nerede konumlandı Torunlar Şirketler Grubu?
Türkiye'de ilk 200 sanayi kuruluşu arasına giriyor Torunlar Gıda. Gıda kategorisinde de ilk 10'a giriyor. Torunlar GYO da kendi klasmanında portföyü en büyük olanlardan. Şeker fabrikası, 3 tane yağ fabrikası, çeltik fabrikamız var. Pirinç ekimi yapan büyük kuruluşlardan biriyiz. 600 milyon dolar civarında bir ciro hacmimiz var. Taşeron da kullanan bir yapı olduğumuz için dönemsel olarak 2 bin 500-3 bin kişi oluyor istihdamımız ama kendi bünyemizde bin 200 kişi kadar çalışanımız var.

'Borsa oyun yeri olmaktan çıkacak'
Torunlar GYO'yu ne zaman halka açacaksınız?

Bu yıl son çeyrekte. En az yüzde 25 olacak. Ama daha fazlası da gündeme gelebilir. Uluslararası yatırımcıların ilgi alanına giren, 1.5 milyar doların üzerinde bir portföy büyüklüğümüz var. Türkiye'de de temettü dağıtan hisselere ilgi artacak. Bugüne kadar faiz, mevduat olarak tasarruflarını değerlendiren insanların getirilen düştü. Yeni alternatiflere yönelecekler. Bunlar da düzenli kâr dağıtan borsa şirketleri olacak. Borsanın artık oynanan bir yer olmaktan çıkıp hisse alınıp satılan bir yer haline geleceğini düşünüyorum. SPK ve İMKB'nin de teşvikleri var.

'YILLAR ÖNCE, BAKKALLAR KAPANACAK DEMİŞTİM'
Bakkallıktan gelmiş biri olarak AMPD'de AVM Grup Başkanı oldunuz. Yasa tasarısı sizi karşı karşıya getirdi. Nasıl görüyorsunuz bu durumu?
Üniversitede okurken öğleden sonra babamdan görevi devralırdım. 'Bakkallar kapanacak. Büyüyüp market olmamız gerekiyor. Veya markette reyon sorumlusu olacağız' diyordum. Yıllar önceki öngörüm bu. Her şey değişiyor. Ticaret ve şartlar dinamik. O yapıya ayak uyduramazsanız, yaşama şansınız yok. Ayak uyduran yaşıyor. Bizim evin yakınındaki bakkalda 10 yıl önce kredi kartı geçiyordu mesela. Eve servis yapmaya da başladı. Biz birkaç sokak öteye taşındık; oraya bile getiriyor ve iyi iş yapıyor. Kendi rekabet şartlarına göre hipermarketin rekabet edemeyeceği bir kulvar açması gerekiyor. Bunu yaparsa bakkala da her zaman imkân var. Ama her evin altına bir bakkal açarsanız, ki en büyük yanlış o, olmuyor. Emekli olan bakkal oluyor, ihtiyaç var mı orada bakkala, bunun analizi yapılmalı. O zaman da herkes mutsuz oluyor. Yasa tasarısı bu haliyle bakkalları korumayacak. Çünkü bakkallara verilecek asıl destek onları geliştirmek. Daha verimli perakendeci nasıl olunur; albeni nasıl kazanılır? Bu açılardan bilgilendirme, geliştirme gerek. Alışveriş merkezleri (AVM) de şekil değiştirdi. Sosyal alanlar oldu. Satranç kulübü de var AVM'lerde. Bakkalla marketin yarıştığı bir arena değil burası; hayatın yaşandığı bir yer.

Esentepe'ye Torun Tower
2010'da bitirmeyi planladıkları ama henüz çivi çakılmayan Esentepe'deki Garden Tower'ı sorduğumuz Aziz Torun, "2008'de sektör krize girince beklemeye aldık. ABD'de yeni proje çiziliyor. Adı büyük ihtimalle Torun Tower olacak. Bu yıl başlamak istiyoruz" diyor.

'Tarım sanayileşmeli'
Bandırma'da 40 milyon dolarlık yatırımla yeni bir yağ fabrikası açmaya hazırlanan Torun, gayrimenkulde Nish İstanbul, Mail of İstanbul, Torun Tower gibi yeni projeler üzerinde çalışıyor; ancak aklı tarımda. Torun, "Türkiye'de tarımın sanayileşmesini fırsat olarak görüyorum. Ülkenin buna ihtiyacı var. Tarımda modern işletmelere sahip bir Türkiye olmalıyız. Çünkü tarım tüm ülkeler için vazgeçilmez bir alan. Ülkemizde henüz el değmemiş tarım alanları var. Bu bir fırsat. Hayvancılık da bunun bir parçası. Büyük işletmeler kurulmalı. Tarımı da geliştirmezseniz, et fiyatları gibi beklenmedik rakamlar oluşur. Tüketiciyi
koruyamazsınız" diyor.
Menekşe Ataselim/Habertürk