Sektörel

Bankalar 280 milyar TL tüketici ve konut kredisi sağladı!

Bankaların vatandaşlara sağladığı tüketici ve konut kredilerinin toplamının 280 milyar liraya ulaştığına değinen Özdebir, "Bankalara tüketici ve konut kredisi borcu olanların sayısı 17,6 milyondur." dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, döviz kurlarındaki artışın yabancı para cinsinden borçlanan firmalar için önemli bir sorun olduğunu belirterek, "Şirketlerin yurtdışından yaptıkları net borçlanma tutarı 170 milyar dolar. Kurdaki her artış, şirketlerin borç yükünü de artırıyor. Eğer kurlardaki yükseliş devam ederse dış borcu olan firmaların ayakta kalması daha da zorlaşacak" dedi.


Özdebir, ASO'nun eylül ayı meclis toplantısında, yılın ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisinin beklentilerin üzerinde büyüdüğüne dikkati çekerek, yıllık büyümenin yaklaşık yüzde 3 olmasının öngörüldüğünü söyledi.


Şirketlerin alacaklarının tahsilatında yaşanan sorunların giderek arttığını belirten Özdebir, bu yılın ilk 8 ayında karşılıksız çek sayısında yüzde 21 artış yaşandığını vurguladı. Özdebir, geçen yıl yazılan çeklerin yüzde 3'ünün karşılıksız çıktığına işaret ederek, karşılıksız çek oranındaki artışın yanı sıra çekte vadenin 3 aydan 6 aya yükseldiğini kaydetti.


Bankaların vatandaşlara sağladığı tüketici ve konut kredilerinin toplamının 280 milyar liraya ulaştığına değinen Özdebir, "Bankalara tüketici ve konut kredisi borcu olanların sayısı 17,6 milyondur. Diğer yandan, içinde bulundukları maddi zorluklara rağmen düşük gelirliler borçlarına büyük sadakat gösteriyor. Tüketici ve konut kredilerinde idari ve kanuni takibe düşen kredi oranı sadece yüzde 3,1'dir" diye konuştu.


Özdebir, döviz kurlarındaki yükselişin yabancı para cinsinden borçlanan firmalar için önemli bir sorun olduğunu belirterek, "Şirketlerin yurtdışından yaptıkları net borçlanma tutarı 170 milyar dolar. Kurdaki her artış, şirketlerin borç yükünü de artırıyor. Eğer kurlardaki yükseliş devam ederse dış borcu olan firmaların ayakta kalması daha da zorlaşacak" değerlendirmesinde bulundu. 


- ​"Ekonomide güven kaybı hızla devam ediyor"


Eylül ayına ilişkin açıklanan Tüketici Güven Endeksinin son yılların en düşük seviyesine gerilediğini vurgulayan Özdebir, "Ekonomide güven kaybı hızla devam ediyor. Tüketici Güven Endeksi Eylül ayında 2009 krizinden bu yana en düşük değerine, 58,5'e düştü. Reel Kesim Güven Endeksi, 100'ün altına inerek 99,1 ile son yılların en kötü seviyesine indi. Ekonomik Güven Endeksinde de son yılların en büyük düşüşü gerçekleşti. Tüm bu gelişmeler, ekonomi ve siyasetteki belirsizlikler azalmadıkça ve güven artırıcı tedbirler alınmadıkça ekonomiye bakıştaki kötümserliğin devam edeceğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.


Özdebir, ihracattaki olumsuz görünüm de devam ettiğini belirterek, bu çerçevede iç pazarda canlanma doğuracak tedbirler üzerinde odaklanılması gerektiğini kaydetti.


ASO Başkanı Özdebir, 200 binin üzerinde emeklinin kredi kartı ve tüketici kredisi borcu nedeniyle bankalar nezdinde takibe düştüğü belirterek, "36 ayla sınırlandırılmış olan yeniden yapılandırmada bankaların elini serbest bırakmak gerekir. Ekonomi yönetimi ve BDDK, kredi kartında taksit sınırlamasına giderek bankaların ve tüketicilerin elini kolunu bağlamıştı. Durgun ekonomik şartlarda bu kısıtlama kaldırılarak bankaların eli serbest bırakılmalıdır. Banka, müşteriye göre bu süreyi uzatabilmelidir. Süre uzatılırsa hem borcun geri ödenmesi kolaylaşacak, hem de iç talebi canlandıracak yeni bir harcama imkanı sağlanmış olacaktır" değerlendirmesini yaptı.


Özdebir, 2016 yılı bütçesinin meclisten geçme ihtimalinin oldukça düşük olduğunu belirterek, bütçe konusundaki bu belirsizliğin beklentileri olumsuz yönde etkilediğini söyledi. 


- Kamu harcamaları eleştirisi


Bakanlıkların yapacakları harcamaları karşılamak için KDV ve ÖTV artışından söz edildiğini belirten Özdebir, şunları kaydetti:


"Devlet kurumları lüks içinde yüzerken bu harcamaları kısmak yerine KDV, ÖTV artışı düşünülmektedir. Ankara'daki lüks binaların çoğu bakanlık binası oldu. Kamuda tasarruf sağlamak için araba alımlarına kısıtlamalar getirilmişti. Kamu kurumları ise artık araba almak yerine en lüks arabaları kiralamaya başladılar. Biz, bu lüksü karşılayacak kadar zengin değiliz. Zengin olsak bile bu kadar lüks israfa girer. Bizden kat kat zengin ülkelerde bizdeki lüks ve israf yoktur. O ülkelerde devlet vatandaşın parasını harcarken lüksü aklına bile getirmiyor. Kamuda bu lükse son verilmeli, harcamalar disiplin altına alınarak vatandaşın üzerindeki vergi yükünü azaltmak için çaba gösterilmelidir."


AA