03 / 05 / 2024

Bankalar neden yalnızca konut kredisi faizini indiriyor?

Bankalar neden yalnızca konut kredisi faizini indiriyor?

Ekonomiyi canlandırmak için bir dizi karar alınmaya başlandı. Düğmeye aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan bastı. Erdoğan'ın konut kredilerinin faizinin düşürülmesi gerektiğini söylemesiyle birlikte kamu bankalarının yanı sıra bazı özel bankaların da faizi aşağı çektiği gözleniyor.



Ekonomiyi canlandırmak için bir dizi karar alınmaya başlandı. Düğmeye aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan bastı. Erdoğan'ın konut kredilerinin faizinin düşürülmesi gerektiğini söylemesiyle birlikte kamu bankalarının yanı sıra bazı özel bankaların da faizi aşağı çektiği gözleniyor. Kuşkusuz özel bankaların faizi düşürmelerinde Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık oranını indirmesinin de etkisi var.


Merkez Bankası bir süredir bankaları fonlamada uyguladığı faizi düşürüyordu ama bu indirim bankaların kredi faizlerine pek yansımıyordu ya da yansıma çok sınırlı kalıyordu. Ama Merkez Bankası'nın önceki gün açıkladığı zorunlu karşılık oranını düşürme yönündeki kararından sonra konut kredisi faizlerinde peş peşe indirimler yapılmaya başlandı. 


Şimdi konut kredisi faizlerindeki bu indirimleri tümüyle zorunlu karşılık oranının aşağı çekilmesine mi bağlamalıyız, bu etkinin sınırlı olduğunu mu söylemeliyiz, yoksa asıl etkinin Cumhurbaşkanı'nın konut kredilerine dikkat çeken çıkışından kaynaklandığına mı vurgu yapmalıyız? 


Faizi indirilen kredilerin konut kredileri olması bu soruya verilecek yanıtı da ortaya koyuyor zaten. O zaman şu soruyu sorma hakkımız doğuyor: 


"Bankalar neden yalnızca konut kredisi faizini indirmeyi tercih ediyorlar? Merkez Bankası bankaları giderek daha düşük faizle fonladığına ve zorunlu karşılık oranının aşağı çekilmesinden kaynaklanan maliyet düşüşü tüm kredileri aynı ölçüde etkileyeceğine göre diğer kredilerin faizinde de indirime gidilmesi gerekmez miydi?"


Kuşkusuz maliyet düşüşünün tüm kredilere yansıması gerekirdi. Ama yansıma yalnızca konut kredilerine dönük olarak gerçekleşiyorsa, demek ki kararın altında yatan etken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu kredilere işaret etmesi, bu çok açık. 


Hem zaten 15 Temmuz darbe girişiminden sonra konutta büyük bir kampanya başlatıldığını biliyoruz. Yani amaç konut sektörü. Her ne kadar sözü edilen kampanya öyle dar gelirli kesimin konut almasına olanak verecek bir kampanya değilse de... 


Bu arada hani zaman zaman Merkez Bankası özerk olduğu halde buna uygun karar almamakla eleştirilir ya, alın size özerkin de ötesinde tümüyle bağımsız şirketler, yani bankalar... Nasıl bir politika izledikleri ortada. 


Bankalara, "Eğer kredi faizleri aşağı çekilebiliyor idiyse daha önce neredeydiniz" diye sormak gerekmez mi. Ne yani her seferinde Cumhurbaşkanı ya da Başbakan tarafından talimat gibi bir görüş dile getirilmesi mi gerekiyor faiz konusunda adım atılması için... Tamam, zorunlu karşılığın indirilmesi bankaları teşvik edici oldu ama bu indirim yapılmasaydı da bazı bankalar konut kredisi faizlerini indirmekte pek tereddüt etmeyecekti.


Tercihimiz canlanmadan yana 


Enflasyonu düşürmek uğruna piyasayı cendereye aldık da aldık... Ama olmadı, olamadı... Enflasyonu düşüreceğiz, yüzde 5'lere indireceğiz, diye yıllardır uğraşıyoruz ama bu yıl çift haneye doğru bir gidiş yaşanmasının önüne yine geçememiş duruma gelmiş bulunuyoruz. Yılı yüzde 9'un üstünde, yüzde 9.5 dolayında bir enflasyonla kapatacağımız kesin gibi görünüyor. O da, şu anki tabloya göre...


Enflasyonla mücadele için sözüm ona bir dizi önlem alıyor; örneğin bankaların kredi açmasını zorlaştırıyor, kredi kartı almaya sınırlamalar getiriyor, kredi kartı ve tüketici kredilerinde taksit sayısını sınırlıyor, yani talep cephesini elimizden geldiğince baskı altında tutmaya çalışıyoruz. 


Bu önlemler hiç işe yaramıyor değil, yarıyor da... Ama nasıl? Piyasada işler para dönmediği için durma noktasına geliyor. Peki bu durum enflasyonun yüzde 5'lere inmesi gibi bir sonuç doğuruyor mu... Ne gezer... İşte rakamlar ortada, çift haneye gidiyoruz.


Tercihimizi canlanmadan yana yaptık; çünkü büyüme fena halde tökezleyecek gibi görünüyor. Yılı yüzde 4.5 düzeyinde öngördüğümüz büyümeyle kapatamayacağımız açık da, bu hedefin olabildiğinde yakınında bir gerçekleştirme sağlamak istiyoruz artık. 


Hangi senaryo?


Alınan ve alınacağı duyurulan son kararlarla tercihimizi belli ettik. Zaten tutturamadığımız enflasyonun birkaç puan daha yukarıda oluşması çok büyük rahatsızlık yaratmaz ama talebin çok daralması, işlerin durma noktasına gelmesi, piyasada para dönmemesi çok daha büyük olumsuzluklara yol açar, açıyor da nitekim. 


İşsiz ya da işini kaybetme korkusu yaşayan bir çalışan için enflasyonun biraz yükselmesi mi daha kötüdür, yoksa iş konusundaki kaygılarının iyice depreşmesine yol açan gelişmeler mi? 


Bir KOBİ için fiyatların ve üretim maliyetinin biraz artması mı önemlidir, yoksa üretiminin kesintisiz sürmesi, pazarını yitirmemesi, çalışanına zamanında ödeme yapabilmesi ve diğer yükümlülüklerini aksatmadan yerine getirebilmesi mi?


Ya enflasyon fırlarsa


Göstermelik faiz indirimleriyle çok az mesafe kat edebiliriz. Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık oranlarını 0.5 puan aşağı çekmesi bankalar için çok sınırlı bir kolaylıktır. Bu indirimin etkisiyle konut kredisi ya da (şimdilik söz konusu olmamakla birlikte) diğer kredilerin faizlerinde öyle çok büyük düşüşler beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir.


Hem bu arada Merkez Bankası da itibar yönüyle bir kez daha sıkıntı yaşamış oldu, onu da göz ardı etmemek gerekir. Bankaların maliyetlerini olumlu etkileyecek şekilde zorunlu karşılıkta indirime gitmek, keşke Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bankalara dönük "Konut kredisi faizlerini düşürün" çağrısından önce akla gelmiş ve uygulanmış olsaydı.


Ve bir kısır döngüye girmek üzereyiz, onu da görelim. Bir yandan faiz indirimi, bir yandan zaten yükselme eğiliminde olan enflasyon. Merkez Bankası üstünde faizi indirme baskısı belli ki sürecek. Enflasyon yönünü iyice yukarı çevirmişken Merkez Bankası'nın faizde indirimi sürdürmesi bakalım ne gibi sonuçlar doğuracak... Hele hele alınan piyasayı canlandırıcı son önlemlerle enflasyon tahminlerin ötesinde bir sıçrama gösterirse karşı önlem olarak elimizde faiz silahı da olmayacağına göre acaba ne yapacağız? 


Alaattin AKTAŞ/Dünya


Geri Dön