17 / 06 / 2024

Bayramda bir yetimhane hikayesi!

Bayramda bir yetimhane hikayesi!

Bebek gibi bir değerli yerde 45 dönüm arazi içindeki okul binaları ve yetimhane ‘yağma ' dışı kalabilir mi idi ki Vakıflar Genel Müdürlüğü sessiz sedasız ‘yap-işlet-devret ' şartı ile 45 dönümlük arazi içindeki okul binalarını bir ‘müteşebbis gruba ' h



Milliyet gazetesinde Güngör Uras'ın yazısı şöyle;

'Bebek sırtlarında 45 dönüm yemyeşil arazi içindeki Fransız Okulları 'na ve yetimhanesine el koyan Vakıflar Genel Müdürlüğü 'nün, araziyi ve yetimhaneyi “yap-satçılar ”a “formülüne uygun biçimde ” nasıl hediye ettiğini 20 şžubat 1998 tarihinde “gerçek bir hayat hikayesi ” olarak Sayın okuyucularına duyurmuştum. Azınlık vakıflarına ait gayrimenkullerin sahiplerine iadesi gündemde eski hikayeyi hatırlatayım.

Efendim hikayenin başlangıcı 16 'ncı yüzyıla gider. İstanbul'a gelen Latin, Fransız, İspanyol, İtalyan kökenli rahip ve rahibeler İstanbul 'da kırk dolayında okul yaptırdı. Tazminat (1839) ve Islahat (1856) Fermanları ile bu okullaşma teşvik edildi. Okullar koruma altına alındı.

Bu arada Fransızlar Bebek sırtlarında 45 dönüm arazi içinde Saint Joseph okullarını kurdu. Kız ve erkek okulları öğrencisizlikten kapandı. Yetimhanesi çalışıyor, yetim çocuklara bakılıyordu.

Bu okulların ve yetimhanenin üzerinde bulunduğu 45 dönümlük arazi Türkiye 'de yaşayan iki Fransız vatandaşı “Le Obriy ” ve “Proy ” adına satın alınmış ve tapuya bu iki isimle tescil edilmişti.

Vakıflar Genel Müdürlüğü bir duyuru yaptı. Altı ay süre içinde “Gayrimüslim Cemaatler adına tescili yaptırılmayacak malların Vakıflar 'a intikal edeceği ” belirtildi. Bebek 'deki yetimhane arsasını satın alanlar  (tabii olarak) ölmüş bulunduğundan tescil için kimse başvuru yapamadı ve “gaiplik kararı çıkaran ” Vakıflar Genel Müdürlüğü araziyi ve üzerindeki binaları kendi üzerine geçirdi.

Vakıf mülkü ‘Tanrı mülkü ' sayılır

Vakıf, İslam ve Türk Hukukunun en önemli müesseselerinden biridir. (Daha doğrusu biri idi). Vakfedilen mal, vakıf malı “Tanrı mülkü sayılır. Temellük edilemez. ” Malını “Tanrıya bağışlayan ” hayır sahibinin ölümünden sonra “Tanrı malı olan vakıflar ” amacı dışında kullanılamaz. Kullandırılamaz. Satılamaz. (Vakıf sadece bizde yok. Bütün dünyada var. Bütün dünyada vakıf eseri tanrının, devletin ve kulun koruması altındadır.)

Osmanlılarda fıkıh kurallarına göre yönetilen vakıflar 1935 yılından sonra çıkarılan kanunla Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün korumasına alındı. Ama ne yazık ki, ‘Tanrı mülkleri ' son zamanlarda kullara ‘peşkeş çekilmeye başladı... ' İstanbul'da Mimar Sinan'ın yaptığı vakıf hamamlarını yap-satçılar çarşıya dönüştürdü. Vakıf sebilleri ‘ayakçı meyhanesi ' oldu.

Böyle bir ortamda, Bebek gibi bir değerli yerde 45 dönüm arazi içindeki okul binaları ve yetimhane ‘yağma ' dışı kalabilir mi idi ki

Vakıflar Genel Müdürlüğü 1990 yılında sessiz sedasız ‘yap-işlet-devret ' şartı ile 45 dönümlük arazi içindeki okul binalarını bir ‘müteşebbis gruba ' hediye etti.. şžimdi Sayın okuyucularım “Allah Allah... Bu müteşebbis grup yetimhaneyi ne yapacak ki Bebek 'te inşaat yasağı var... Bırak bahçesine yeni bina yapmayı, mevcut binalara bile dokunamaz... ” diye düşünecekler... Ama ‘Burası Türkiye Abicim!.. '

Beşiktaş belediye başkanının 2 Aralık 1997 tarihinde Yalçın Bayer 'e gönderdiği mektuptan öğrendiğimize göre, “Etiler 'den Bebek 'e inen yola ait 1/5000 ölçekli Boğaziçi Koruma Planı, 1993 yılı içinde (yani yetimhane arsa ve binalarının müteşebbis gruba hediye edilmesinden 3 yıl sonra rezive edilmiş!) Etiler'den Bebek 'e inen yolun iki yanındaki yemyeşil tepeler, inşaata açılmış. Burayı inşaata açan Büyükşehir Belediyesi ama, yapılaşmaya ‘hee ' diyen ve yapılaşmanın ‘yoğunluğunu belirleyen ', neticede yetimhanenin 45 dönümlük arazisinin betonlaşmasının, binalarının yıkılmasının yolunu açan da ‘Boğaziçi Koruma Kurulu '...

Her şey “kitabına uygun ”

Gene soracaksınız ‘Vakıf arazisine el koyanlar bina dikmekte nasıl olmuş da gecikmiş ' Efendim gecikmemişler... Vakfın esas sahiplerini, vakıf yetimhanelerindeki yetimleri binalardan çıkarıp atmakla meşgullermiş! Türkiye'de ‘hukuk ' (pardon guguk) var ya... İşte o guguk, ‘gecikmiş kararını ' nihayet vermiş. Polis marifetiyle yetimler, onlara bakanlar, binalardaki sıralar, yataklar, kap kaçak kapının önüne atılmış...

( ‘Yeme yetimin hakkını, çıkar aheste aheste!.. ' diye bana masal anlatan büyükannem, iyi ki bugünleri görmedi. Bebek Aşiyan mezarlığında huzur içinde yatıyor!..) Eyvahhh... Bunu yazdım ama... İçimi bir korku sardı... İster misiniz Aşiyan Mezarlığı 'nı da ‘yap-işlet-devret ', bir inşaatçıya hediye etsinler!..)

Bu yazım üzerine zamanın Devlet Bakanı 'nda bir açıklama geldi. Bu açıklamayı 11 Mart 1998 tarihinde yayınladım.

Vakıflar Genel Müdürlüğü 'nün bağlı olduğu bakanlığın açıklamasında, yetimhaneyi yönetenlerin aylık 1.420 TL. ecr-i misil 'i ödeyememeleri nedeniyle yetimhanenin icra kararı ile polis tarafından boşaltıldığı  45 dönüm arazi içindeki 16 binanın usulüne uygun olarak aylık 3.500 TL. kira karşılığı 45 yıllığına kiralandığı anlatılıyordu.

2 Nisan 2009 tarihinde Hürriyet 'te yayımlanan bir haberde, yetimhanenin 63 dönüm arazisi içindeki (45 dönüm diye ihaleye çıktı, demek ki 63 dönümmüş) yapılaşmanın tamamlandığı belirtiliyor,inşaatı yapan firmanın yetkilisinin açıklamalarına yer veriliyordu. Yetimhane arsasında 63 rezidans inşa edilmiş. 455 m2 'lik rezidansların satış fiyatı 4.5 milyon dolar, aylık kirası 22-23 bin dolarmış.'

Güngör Uras / MİLLİYET


Geri Dön