Yeni Projeler

BDDK'dan ABD'deki Mortgage krizinin analizi

BDDK, ABD'deki tutsat krizinin, 2007 yılının üçüncü çeyreğinden sonra likidite krizine dönüştüğünü kaydetti.

 

Mali sektör, risk, makro ekonomi ve kurumun faaliyet alanına giren diğer konularda araştırma ve analizleri içeren çalışma tebliğleri hazırlayan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), söz konusu tebliğlerin 3'üncüsünü ''ABD Mortgage Krizi''ne ayırdı.
BDDK'nın yaptığı çalışmada, mortgage krizinin, birtakım tarihsel nedenlerinin olduğu ve likidite piyasalarında yoğunlaştığı ifade edilerek, ortaya çıkan riskin yönetilebilmesi için olağanüstü çaba sarfedildiği ve gelecekte tarihin tekerrür etmemesi arzusuyla reform sürecine odaklanıldığı belirtildi.
ABD mortgage piyasasının işleyişinde güçlükler ve zayıflıklar bulunduğu, gelişmelerin bir krizin emarelerini işaret ettiği, kriz yönetim süreciyle ilgili bütün tarafların iştirak ettiği, güven erozyonunun tamiri ve itibar riskinin azaltılabilmesi için reform çalışmalarına yönelindiğine işaret edilen analizde, krizin mikro sonuçlarının, ayrı bir çalışma olacak kadar önem taşıdığı kaydedildi.
BDDK'nın analiz çalışmasına göre, ABD piyasalarında 2006 yılında başlayan dalgalanmanın, 2007'den itibaren öncelikle kredi krizine ve akabinde likidite krizine dönüşerek, global finansal sistemi etkisi altına aldığı ve bu arada Bearns&Stearns gibi birçok büyük finans kuruluşunun ardı ardına zarar açıklamak durumunda kaldığı anlatıldı.
ABD mortgage krizinde, borçlulardan, kredi veren kuruluşlara, menkul kıymet ihraç edenlerden, kredi derecelendirme ve yatırımcılara kadar tüm mortgage piyasası taraflarının sorumlu olduğunun görüldüğü belirtilen BDDK analiz çalışmasında, Özellikle sorunlu kredilerin büyük kısmını oluşturan subprime (yüksek riskli) mortgage kredilerinin hükümet tarafından desteklenmesi ve batık kredilerin hükümet politikaları gereği fonlanması, değerleme ve ölçümü zor olan bir sistemin oluşmasına neden olduğu belirtildi.
-YETKİ ÇAKIŞMASI SORUN TESPİTİNİ GECİKTİRDİ-
Çalışmada, şu tespitlere yer verildi:
''Monoline, özel amaçlı kurumlar ve serbest fonlar gibi yeni finansal kurumların sistem içindeki paylarının artması ve bu kurumların karmaşık yapıdaki CDS, CDO gibi kredi türev ürünlerini kullanmaları, ABD'de başlayan sorunların diğer ülke piyasalarında domino etkisi yaratmasına neden olmuştur.
Bununla birlikte finansal piyasaları denetleme ve düzenleme yetkisine sahip olan kurumların yetki alanlarının çakışması, sorunların tespitinin gecikmesine neden olmuş, yasal düzenlemelerin farklılığı, eyalet ve merkezi bazda boşluklar oluşturmuştur. ABD mortgage krizinin gelişim süreci tarihsel verilerle ele alındığında, siyasi ve politik kararlardaki değişkenliğin uzun vadede finansal piyasaları nasıl etkilediği de görülmektedir.
Hükümet seçimleriyle birlikte Merkez Bankası yönetiminin değişmesi, para ve ekonomi politikaları arasındaki alışılagelmiş uyumu (ya da yapay uyumu) bozmuştur. Mortgage kredilerinin sorunlu hale dönüşmesiyle, kredi krizi olarak piyasalara yansıyan bu durum, mortgage kredilerine dayalı ikincil piyasalardaki derinlik nedeniyle ödemelerin yapılamaması ve şirket zararlarının fonlanabilmesi amacıyla 2007 yılının üçüncü çeyreğinden sonra likidite krizine dönüşmüştür. Likidite krizine dönüşüm ise piyasalarda ani panik alım satımlarına neden olmuş ve başta emtia piyasaları olmak üzere diğer piyasaları olumsuz etkilemiştir.
ABD'de 2007 yılının sonlarına doğru otoriteler tarafından finansal dalgalanma yerine 'kriz' kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. Kriz kelimesinin kullanılmasıyla birlikte, mortgage krizi yönetim sürecine yönelik çalışmalar başlatılarak, tüm para ve maliye politikaları gözden geçirilmiş, denetimler artırılmış ve finansal sistemin tamamı özdeğerleme sürecine alınmıştır. Finansal piyasalarda öncü olarak kabul edilen ABD piyasalarında ciddi anlamda organizasyonel yapı tartışma konusu yapılmış ve kamu kurumlarının ağırlığı konusunda fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştır.''
-RATİNG KURULUŞLARI GEÇ TEPKİ VERDİ-
ABD mortgage krizi sonrasında, kredi derecelendirme kuruluşlarının mortgage krizine geç tepki vermesi yönünde oluşan kaygıların, bu kuruluşların Avrupa Komisyonu tarafından da incelemeye alınmasına neden olduğu anlatılan analiz çalışmasında, birçok Avrupa ülkesinin de, derecelendirme kuruluşlarının, ABD subprime mortgage kredilerine dayalı menkul kıymetlere yatırım yapmanın riskleri konusunda yatırımcıları uyarmakta yeterince hızlı davranmadıkları görüşünün savunulmakta olduğu ifade edildi.