Bebek'teki Mısır Konsolosluğu binası bir sanat eseri!
Boğaz'ın en muhteşem yapılarından biri olan Bebek'teki Mısır Konsolosluğuna ait Hidiva Sarayı 2002'den beri boştu. Güzellik abidesi bu binanın restorasyonu Yüksek Mimar Süreyya Saruhan ve ortağı Ayşe Kaşo ile ekibi tarafından tamamlandı
Ama restorasyonun tamamlanmasının üzerinden iki ay geçmesine rağmen Mısır'daki halk ayaklanması nedeniyle konsolosluk yeni binaya bir türlü taşınamadı. Daha da ötesi, Yüksek Mimar Süreyya Saruhan binayı teslim edecek Mısırlı bir yetkili bulamadığını, anahtarının elinde kaldığını açıkladı...
Emine Hanım ya da Hidiva Sarayı...
Tarihi kayıtlara göre, bugünkü konsolosluk binası aynı yerde yapılmış üçüncü yapı. İlk yapı, Sultan III. Ahmed'in Kadıaskerlerinden Dürrizade Arif Efendinin yaşadığı, Lale Devri'nin ünlü yapılarındandı. İkinci yapı ahşap bir binaydı ve Sultan II. Mahmud'un sadrazamlarından Rauf Paşa'nın yalısı olarak kullanıldı. Sonra Sultan II. Abdülhamid bu binayı Mısır Hidivi (Mısır Valisi) Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Hidiva Emine Hanıma hediye etti. Bina bu kez İtalyan asıllı Fransız mimar Antonio Lasciac tarafından dönemin modası art nouveau (zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımı) tarzıyla yapıldı. 1910 yılında, zamanının ender güzellikte ve modernlikteki yalılarından biri yükseliyordu burada. 'Hidiva Sarayı' ya da 'Emine Valide Paşa Sahilsarayı' veya 'Valide Paşa Sarayı' diye anıldı tarih boyunca bu muhteşem yapı.
Muhteşem sarayda muhteşem bir kadın
Hidiv Tevfik Paşa'nın eşi olan Hidiva Emine Valide Hanım çok güzel, asil, tuttuğunu koparan, zarif ama otoriter bir kadındı. Estetiğe çok düşkündü. Osmanlı'da Paşa unvanını alan tek kadın o oldu. 'Paşa' unvanını ona bu müthiş yapıyı da hediye eden Sultan II. Abdülhamid verdi. Döneminde Valide Paşa olarak anıldı. Bu yalıda müthiş davetler verirdi Hidiva Emine Valide Paşa. Oğlu Abbas Hilmi Paşayla oturduğu bu evde kalabalık bir yaşam vardı. Mısır valileri yani hidivler kışın Kahire'de yazın ise Bebek'teki bu muhteşem yalıda otururdu. Valide Paşa'nın dillere destan kayığıyla gezintiye çıkması da ayrı bir olaydı. Valide Paşa'nın kayığı bile o kadar zarifti ki, mavi kadife örtüsünün ucunu denizi süpürmesi için bir pelerin gibi, bir gelinliğin etekleri gibi sarkıtır ve kuğu gibi süzülerek giderdi boğazın serin sularında. Bir de bu denizi süpüren mavi kadifenin üzerinde gümüşten işlemeli ışıl ışıl parlayan balık resimleri vardı ki, sahilden seyredenler, Valide Sultanın kayığını gümüş renkli balıkların takip ettiğini, kayığa eşlik ettiğini sanırlardı.
Gelinini istemedi, oğlu Hidiv Kasrını yaptırdı
Emine Valide Paşa'nın oğlu son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa, Avustralyalı bir kadına aşık olur ve evlenir. Birlikte İstanbul'a gelirler.
Ancak Hidiva Emine Paşa gelini beğenmez ve oğluna rest çeker; 'Ya bu kadını boşarsın, ya da bu yalıya bir daha ayak basamazsın!' diye. Abbas Hilmi Paşa da çubuklu'da bir kasır (Hidiv Kasrı) yaptırır ve eşiyle orada oturur. Abbas Hilmi Paşa'nın da dillere destan bir yatı vardı. Adı El-Mahrusa (Memleket demek) idi. Abbas Hilmi Paşa'nın yattaki yatak odası 12 metre uzunluğunda idi. Ayrıca bin tonluk Safa-i Bahr (Deniz Sefası) yatı da bu yata eşlik ederdi.
Paşa denilmeyince sarayı Mısır'a verdi
Emine Valide Paşa, Türkiye Cumhuriyeti kurulunca yalısını yeni kurulmuş Türk Devleti'ne bağışlamak istedi. Yalının devri için yapılan resmi yazışmalarda Emine Valide Paşaya 'Bebekli Emine Hanım' diye hitap edildiği biliniyor. çünkü Cumhuriyet'le birlikte 'Ağa', 'Paşa' gibi unvanlar kaldırılmıştı. Emine Valide Paşa, Sultan 2. Abdülhamid Han'ın kendisine verdiği 'Paşa' unvanının kullanılmayıp kendisine 'Bebekli Emine Hanım' diye hitap edilmesine çok sinirlenir. Yalısını yeni Türk Devleti'ne bağışlamaktan vazgeçer ve Mısır Hükümeti'ne bağışlar.
İki şartı vardır: 1) Bina ebediyyen konsolosluk olarak kullanılacaktır.,,2) Kendisi de ölene kadar korudaki av köşkünde oturacaktır. Emine Valide 15 Haziran 1931'de vefat eder. Vasiyeti üzerine yaşadığı av köşkü yıktırılır. Geriye konsolosluk büroları ve çalışanlarının rezidansı olarak kullanılan o muhteşem yapı kalır.
10 milyon dolara mal oldu
İşte bu muhteşem binanın 2.5 yıl süren restorasyonu sırasında Mısır Konsolosluğu, başka bir yere taşındı. Restorasyonda 140 kişi çalıştı. Bina 15 santim de denize kaymıştı. Askıya alınarak 10 santim kaldırıldı. Tavanlar hasarlıydı, orijinal renkleri bulup yağlı boya tavanlar yenilendi. Birara soyulan binanın pervazları çalınmıştı, onlar yenilendi. Bina eski güzelliğine ve zarafetine kavuştu. Restorasyon 10 milyon dolara mal oldu.
Binadaki her şey çok özel
İç mekan ve dış cephesi Art Nouveau stilindeki sarayın çatısında dev kuğu figürleri bulunuyor. 110 yıllık sütunlar binayı ayakta tutuyor. 50 odası bulunan sarayın bir bölümü rezidans olarak kullanılıyor. Hidiva Sarayı, döneminin ilk kaloriferli binası olma özelliğini de taşıyor. Binanın tavanlarında art nouveau stilinin en tipik örnekleri olan çiçek, dal ve yaprak figürleri yer alıyor. Merdivenler çiçek dallarından oluşan demir motiflerle bezenmiş. Bu dal ve çiçekler, yapraklar kapılarda da görülüyor. Sadece bu motifler değil, yer yer geometrik motifler de göze çarpıyor. Bütün avizeler özel Fransız işçiliği. Bir asrı devirmiş bu bina çok şey anlatıyor..
Posta