Sektörel

Binasal değil kentsel dönüşüm planlanmalı!

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Gündem Buluşmaları’nda sektörün geleceği için atılması gereken adımlar tartışıldı.

Türkiye İMSAD’ın yılda dört kez çeyrek periyotlarda düzenlediği Gündem Buluşmaları kapsamında gerçekleştirilen 2017 yılının ilk toplantısı, 26 Nisan Çarşamba günü Ortaköy Feriye’de yapıldı. Gündem Buluşmaları toplantısında; 2017 yılı itibarıyla inşaat ve inşaat malzemesi sektörlerinin beklentisi ve çözüm önerileri konuşuldu. Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği Gündem Buluşmaları’na, Türkiye İMSAD Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri Başkanı Dr. Can Fuat Gürlesel ve Gazeteci Metehan Demir katıldı.


Erdoğan: “Yapı ruhsatlarındaki artış umut veriyor”

Konuşmasına, sektörle ilgili son veri ve değerlendirmeleri paylaşarak başlayan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, “2016 zorlu bir yıl oldu ve hepimizin 2017’den beklentisi yüksek. Döviz kurlarının yukarı yönlü hareketi üretimde maliyetlerin artmasına ve konut sektöründe de talebin sınırlı kalmasına neden oluyor. İnşaat Malzemeleri Sanayicileri açısından bir değerlendirme yaptığımızda, her ne kadar piyasalar beklenenden daha canlı gözükse de, satış vadelerinin gittikçe açılması, tahsilat zorlukları, projelerde fiyata bağlı rekabetin malzeme ve uygulama kalitesini tehdit etmesi, kayıt dışılığını özendirmesi, sektörün önündeki en önemli sorunlardır. Bu da inşaat sektörünün 2017’de düşük tempolu bir büyüme göstermesine yol açabilir. Ancak yine de 2016 yılında alınan yapı ruhsatlarındaki yüzde 7,3’lük artış sektör için bir umut teşkil ediyor” dedi.


Sektör zor bir dönemde bile büyüme ivmesi yakaladı

Ferdi Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “TÜİK’in milli gelir hesaplamalarında yaptığı revizyona göre, 2016’da inşaat sektörünün yüzde 7,2 büyüdüğünü gördük. Sektörün 2016 gibi zor bir dönemde bile böyle bir büyüme ivmesi yakalanmış olması önemli. 2016 yılında inşaat harcamaları 431,9 milyar TL olarak gerçekleşti. İnşaat sektörünün milli gelir içindeki payı 2016 yılında yüzde 8,5 ile en yüksek seviyesine ulaştı. Kamu yatırımlarının yanı sıra büyük gayrimenkul şirketlerinin başlattığı kampanyalar da sektörü ayakta tutuyor. Özellikle düşük faizli krediler devam ederse, konut almaya niyetli vatandaşlar da taleplerini öne çekebilir. Hükümetin geçen yıl açıkladığı destek ve teşvik paketlerinin de bu yıl sektöre olumlu yansıyacağını düşünüyorum.”


Ülkemizin istikrarı için yatırım iklimi sağlanmalı

Referandum sürecinin ardından ekonomide bir toparlanma süreci başlayacağına inandıklarını ifade eden Ferdi Erdoğan, “Bir an önce ülkemizi yukarı taşıyacak projelere odaklanmalıyız. Gelişmekte olan bir ülke olarak; dünya ile entegre olmuş ekonomimizin bir an evvel kalıcı sürdürülebilir kalkınma, büyüme, istihdam artışına ve milli gelirin orta gelir seviyesini artık aşmasına ihtiyaç var. Genel anlamda inşaat sektörü, özel anlamda inşaat malzemesi sanayicileri olarak, kalkınma, büyüme ve istihdam konularında lokomotif görevimizi sürdürmeye devam etmek istiyoruz. Şu anda ülkemizin istikrara kavuşması için en önemli çözüm, şüphesiz ekonomide istikrar, istihdamın artırılması, bir yatırım ikliminin tekrar sağlanmasıdır. Son yıllarda, Türkiye inşaat sektörü; müteahhitleri, inşaat malzemeleri, mühendisleri, teknik elemanları ve ustaları ile içinde bulunduğu coğrafyanın imarında ve modern yapılara ulaşmasında çok önemli roller üstleniyor. Çevremizde devam eden savaşların, terörün sona ermesiyle; bölge insanlarının yaşamlarının normalleşmesiyle, biz sektör olarak, bulunduğumuz coğrafyanın kalkınmasına, modernleşmesine katkıda bulunmaya ve liderlik yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.


‘Binasal dönüşüm’ değil ‘kentsel dönüşüm’ planlanmalı

Deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye için en önemli gündem maddelerinden birinin ‘kentsel dönüşüm’ olduğunu vurgulayan Ferdi Erdoğan, “Nüfusumuzun neredeyse yüzde 90-95'i deprem bölgeleri üzerinde yaşamaktadır. Kentleşme yüzde 85'lere ulaşıncaya kadar devam edecektir. Depremler ülkemizin herhangi bir yerinde her an olabilir ve ülkemizde 7 milyona yakın konut deprem riskine karşı güvensiz durumda. ‘Kentsel dönüşüm’ sürecini çok iyi yönetmemiz gerekiyor. Şu an uygulandığı haliyle ‘binasal dönüşüm’den çıkarıp, daha insan, çevre ve kentsel doku odaklı bir dönüşüm planlaması yaratmalıyız. Bunun için Türkiye İMSAD olarak, sorumluluğumuz dahilinde yapmamız gereken ne varsa yapmaya hazırız. Bunu da sıklıkla kamuda ilgililerle görüştüğümüzde dile getiriyoruz” dedi.


Yapı Yasası tüm ülkeyi kalkındıracak bir hamle olacak

“Türkiye’de çok acil bir Yapı Yasası’na ihtiyaç var. Bu yasanın çıkarılması, bir sektörü değil, tüm ülkeyi kalkındıracak bir hamle olacaktır” diyen Ferdi Erdoğan, şunları söyledi: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yüksek Fen Kurumu ile derneğimiz tarafından yürütülen çalışmayla yeni bir “İnşaat Genel Teknik Şartnamesi”nin hazırlaması için çalışmalara başlandı. Geçtiğimiz günlerde Bakanlık yetkilileri ile dernek üyelerimiz bir araya geldiler. Bu çalışma gerek içeriği gerekse de bakanlık-STK-Özel Sektör işbirliği bakımından oldukça kıymetli bir çalışma. Bir an önce tamamlanarak yeni şartnamenin yürürlüğe girmesini arzuluyoruz.”


Hinginar: “Dünyadaki büyüme yavaşladı”

Oturumun moderatörlüğünü üstlenen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Önceki Dönem Başkanı F. Fethi Hinginar, dünyanın büyümenin ciddi bir yavaşlama içine girdiğini vurgulayarak, “22 milyar dolar ihracatla otomotiv sektörüyle yarışırken şimdi 15 milyar dolara indik. Geçtiğimiz yıllarda özellikle Çin’in katkılarıyla sağlanan büyüme hızı yüzde 2’lerin altına indi. Sıfıra doğru gideceği konuşuluyor. Bunu Türkiye’de dikkate almak zorundayız. Trump’ın başkan seçilmesinin yankıları oldu, olmaya devam edecek. AB ülkelerindeki seçimleri de dikkatle takip etmek zorundayız. Bütün bunlar Türkiye’yi ciddi şekilde etkiliyor, etkileyecek” diye konuştu.


Demir: “Ciddi bir kabine revizyonu beklenebilir”

Gazeteci Metehan Demir ise referandum sonrası gündeme ilişkin değerlendirmelerini ve öngörülerini paylaştı. Sözlerine, “Bazen ülke olarak büyük okyanuslar geçip küçük derelerde boğulacak gibi hissediyoruz. Bunu hak edecek bir ülke değiliz” diyerek başlayan Demir, “15 Temmuz sonrası herkes büyük kafa karışıklığı içindeydi ama ekonominin ana aktörü özel sektör ilk pazartesi sabahı işinin başına gitti. Bu ülkenin geleceğine olan güvenin bir göstergesidir” diye konuştu. Demir, “Eskiden beni gördüklerinde, “Ne haber var?” derlerdi, şimdi, “Nereye gidiyoruz?” demeye başladılar. Bu soru içinde bir umutsuzluk da barındırıyor. Dünyada artık ekonomi, dış politika ve iç politika birbirinden ayrı hareket edemiyor. Türkiye de bunu iliklerine kadar hisseden bir ülke. Son birkaç yıldaki göstergeler Türkiye’de durumun çok da iyi olmadığını gösteriyor. Türkiye’de siyasi bir kamplaşmanın içine doğru gidiyoruz. Bunu önemli bir risk olarak görüyorum. İyiye iyi, kötüye kötü demeyi öğrenmemiz lazım” şeklinde konuştu. Demir, 2019 yılına kadar seçim yapılmamaya çalışılacağını ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Partili Cumhurbaşkanı” statüsünü aldıktan sonra ciddi bir kabine revizyonu yapabileceğini kaydetti. Erdoğan’ın 15-16 Mayıs’ta yapacağı ABD ziyaretini hatırlatan Demir, “Sayın Erdoğan’ın Trump görüşmesi çok kritik ama size tavsiyem onun dışında kimlerle görüşeceğine bakın. Çok ciddi fonlarla görüşmeler yapıyor. Geçen sefer Rothschild Ailesi’yle görüşmüştü” dedi.


Gürlesel: “İnşaat diğer sektörlere göre yüksek performans gösterecek”

Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, küresel ve Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gürlesel, “Dünya ekonomisindeki büyümede yavaşlama ilk 4 ayda atlatılmış görünüyor. Kalıcı olacağı ümidi veren yüzde 2 civarında bir büyüme öngörülüyor” dedi. Gürlesel özetle şunları söyledi: “Türkiye ekonomisinde yılın ilk 3-4 ayında göreceli bir canlanma var. Bu canlanmada kamunun sağladığı destekler etkili olmuş görünüyor. Bunun sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Çünkü ciddi kamu harcaması söz konusu. Türkiye’de ekonomik iklimin normalleşmesi gerekiyor. Enflasyonda artış trendi var. Faizler aynı düzeyde devam etmesi bekleniyor. Türk Lirası’nda yıl sonuna kadar bir değerlenme beklemiyoruz. 2017’nin belirleyicisi yapı ruhsatları ve yapı izinleri olacak. Bu yıl umut verici görünüyor. Konut ruhsatlarında artış var. Yapı izinlerinde bütün zorluklara rağmen 2016 yılı küçük de olsa artışla tamamlandı. Yılın ilk 3 ayında hükümetin destekleriyle 325 bin yeni konut satışı var. Yeni konut satışı ise 145 bin. İnşaat Malzemeleri üretiminde yüzde 5.3 gerileme var. Bina inşaat maliyetleri son dönemde ciddi artış kaydetti. Fiyat artışı dışında bir dengeleme imkanı görünmüyor. İnşaat sektörü göreceli olarak diğer sektörlere göre daha yüksek bir performans gösterecek ancak bizi tatmin edecek bir düzeyde olacağını düşünmüyorum.”