Bosh için Ekim ve Kasım kritik geçecek
Bosch Türkiye'nin Genel Müdürü Hermann Butz, "Önümüzdeki Ekim-Kasım ayları biz dahil tüm reel sektör için çok kritik" dedi
Türkiye'de 1.6 milyar euro ciroya ulaşan Bosch Türkiye'nin Genel Müdürü Hermann Butz ,"İşler nasıl gidiyor" diye soranlara işte bu cevabı veriyormuş. Butz, bu yılın Ocak ve Şubat aylarında müthiş bir dip yapıldığını dolayısıyla bugün gelinen noktada iyileşme olduğunu söylemenin çok doğal olduğunu belirtip,"Bakış noktamız 2007 olmalı. Oradan bakınca da işler hiç de iyi değil. Önümüzdeki Ekim-Kasım ayları biz dahil tüm reel sektör için çok kritik" dedi
Bosch Türkiye Genel Müdürü Hermann Butz ile bir sabah kahvaltısında buluştuk. 2010 senesinde Türkiye'deki 100'üncü yılını kutlamaya hazırlanan 123 yıllık çok köklü bir şirketin temsilcisi olan Butz, mükemmel sayılabilecek Türkçesi ve Türkiye'nin sorunlarına olan hakimiyeti ile ilk andan itibaren çok pozitif bir etki yaratıyor.
Bosch Genel Müdürü Hermann Butz, Ekim-Kasım aylarının çok kritik olduğunu, işlerin iyiye gidip gitmediğinin ancak bu aylarda belli olacağını, 2010 ve sonrasındaki 3 yıllık periyodla ilgili daha somut verilerin de ancak bu dönemde alınabileceğini belirtiyor.
Gelişmeler sevindirici
'İşler nasıl?' diye sorulduğunda verdiği cevabı aktarıyor: "Olay tamamen bakış noktanıza bağlı. Bu yılın Ocak ayına göre değerlendirirseniz işlerimiz süper. Ancak 2007'ye göre bakarsanız hiç sormayın gitsin. Durum iyileşti mi? Evet 2008 ilk çeyrek 100 ise 2009 ilk çeyrekte 60'a gelmiştik. Şimdi 65'e çıktık. Öyle bakınca güzel. Belki 70'e çıkacağız, biraz daha güzel olacak. Ancak ben arkadaşlarıma da söylüyorum. Lütfen kıyaslamaları 2008'e göre yapmayın diyorum. Bizim için bakış noktası 2007 olmalı. İşte o döneme göre bakarsak yüzde 30-40 gerideyiz. 2007 seviyesine gelmek için de öyle tahmin ediyorum ki 2013 yılına kadar beklemek zorunda da kalabiliriz."
Butz, olaya böyle bakmak gerektiğini, şayet böyle bakılmadığı takdirde gerçeklere göz kapatılmış olacağı uyarısında da bulunuyor. Bu sözleri, "Sevindirici gelişmeler oluyor. Sanayi üretiminde Şubat'a göre yüzde 30 artış var. Krizden hızla çıkıyoruz" diyen Hükümet kanadına bir uyarı olarak algılıyorum. Butz'un da dediği gibi rakamları istediğiniz gibi yorumlamak çok kolay. Sadece nereden baktığınıza, hangi noktayı referans aldığınıza bağlı...
Önemli olan 2010 ve sonrası
Butz'un sözlerinden Ekim-Kasım'ın pek çok şirket için kritik olduğu sonucunu çıkarıyorum. Bosch da 2010 ve sonraki 3 yıllık döneme ilişkin perspektifini öyle görünüyor ki bu aylarda gelinen noktaya göre çizecek. Butz'a göre şu an kimse yanlış birşey yapmak istemiyor. Yani işçi çıkarırsa, ama piyasalar açılırsa terste yakalanabilir. Piyasaların açılıp açılmayacağına dair net bir bilgi henüz yok. Aylık verilerdeki değişkenlik, sanayicinin belli ki kafasını karıştırmış vaziyette. Orta vadeli plan yapmak neredeyse imkansız. Ancak Ekim-Kasım aylarına gelindiğinde iyileşme belirginleşmemişse şirketler daha radikal tedbirler alabilir. Butz, kendi firması için de bunun geçerli olduğunu söylüyor: "2009 artık önemli değil. Bu yüzden krizde sert önlemler almadık. Haftada 4 gün vardiyaya düştük ama işten çıkarmaya gitmedik. Önemli olan 2010 ve sonrasındaki 3 yıl. O dönemi çözmeye çalışıyoruz. Bunu da öyle tahmin ediyorum ki Ekim-Kasım gibi görebileceğiz. Üretim artmazsa Ekim'den sonra daha radikal önlemleri düşüneceğiz..."
Hermann Butz, dünyada otomotiv sektörünün 74 milyon adetlik satıştan 59 milyona gerilediğine dikkat çekerken "85 milyon kapasite kurulmuştu. Bir anda 59 milyonluk satış rakamına geri gelindi. Bu bile işlerin bir anda nasıl bozulduğunu gösteriyor. Bundan sonra her yıl yüzde 10 büyüme olsa bile 74 milyonluk eski rakama ulaşmak epey zaman alacak. 2010'da bir canlanma olmazsa boş kapasitelere bağlı olarak istihdam gözden geçirilecek" şeklinde biraz karamsar konuşuyor.
Hurda teşviği denince neden akla sadece otomobil geliyor, beyaz eşyaya da teşvik gerek
Bosch Sanayi ve Ticaret, cirosunun büyük bölümünü otomotiv sektörüne yaptığı satışlardan sağlıyor. Örneğin Bosch'un en modern benzin püskürtme sistemleri Türkiye'deki Bursa fabrikasında üretiliyor. Otomotiv sektörünün ciroya katkısı 800 milyon euro civarında. Bunun yüzde 90'ı yani yaklaşık 720 milyon euroluk kısmı da ihracattan sağlanıyor. Bosch Türkiye'de toplam ciroda ihracatın payı ise yüzde 60 civarında. Bosch için otomotiv en can alıcı sektör. Hermann Butz, otomotiv sektörünün ÖTV indirimleriyle desteklendiğini, ancak devreye hurda teşviğinin de alınması gerektiğini söylüyor. Butz, aynı zamanda beyaz eşya ile de hurda teşviğinin kapsamının genişletilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Üstelik hurda teşviğinin Türkiye'nin enerji faturasına da ciddi katkı sağlayacağını söylüyor. Bir buzdolabının 8-10 yıl arası ekonomik ömrü olduğunu ifade eden Butz, çok enerji tüketen bulaşık makinası, çamaşır makinası ve buzdolaplarının çevre dostu ürünlerle değiştirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
`Beyaz eşyada daha pahalı A plus'ı alın zarar etmeyin'
Butz'un bu noktada verdiği rakamlar hayli çarpıcı. Sadece fiyat odaklı tüketicilerin aslında uzun vadede zarar ettiğini de ortaya koyuyor. Bir buzdolabı yaklaşık 10 yıl süresince devrede kalıyor. A plus olmayan yani çok enerji tüketen buzdolapları 24 saatlik sürede ortalama 0.36 kilowatsaat enerji tüketiyor. Artık eskimeye yüz tutmuş buzdolaplarının günlük enerji tüketimi 1 kilowatsaati de geçebiliyor. Oysa çevre dostu A plus ürünler 24 saatte en fazla 0.16 kilowatsaat enerji tüketiyor. Yani 0.36'lık ortalamaya göre bile yüzde 56 daha az. Dolayısıyla ürün almaya gittiğinizde bir yerde 1.500 TL'lik bir ürün varsa, 900 TL'lik daha ucuz ancak A plus olmayan ürünü tercih etmeyin. Buzdolabını kesintisiz 24 saat kullanıyorsunuz ve enerji tüketimini dikkate alıp hesap edince aslında astarı yüzünden pahalıya geliyor.
Son 5 yılda Türkiye'ye 900 milyon euro yatırdık, verdiğimiz önemi gösterdik
Hermann Butz, Bosch için Türkiye'nin en az Çin kadar önemli bir ülke olduğunun altını çiziyor. Bosch, 2010'da Türkiye'deki 100'üncü yılını kutlayacak. Butz'un Türkiye ile ilgili verdiği rakamlar ve yaptığı tespitler de ilginç:
* 5 yılda 900 milyon euro yatırım yaptık. Bir firma bunu yapıyorsa bu yatırımlar sonucunda da 2 bin kişinin üzerinde ilave istihdam sağlıyorsa, o firma yatırım yaptığı ülkeye büyük önem veriyor demektir. Türkiye, Bosch'un Çin'den sonra en çok yatırım yaptığı ülkedir.
* Biz bu ülkeye 1910'da geldik. Seneye Türkiye'deki 100'üncü yılımızı kutlayacağız. En modern teknolojileri Türkiye'deki fabrikalarımızda kullanıyoruz. En modern benzin püskürtme sistemlerini Bursa'da üretiyoruz.
Teşvikler yetersiz
* Yeni teşvik sistemi bana çok gerçekçi gelmedi. Sizi belli bölgelere gitmeye zorluyor. Oysa Türkiye'nin yatırım konusunda rekabet ettiği diğer ülkelerde böyle bir bölge zorlaması yok. Doğu Avrupa ülkelerinde kimse sizi özel bir bölgeye yönlendirmeye çalışmıyor. Bu açıdan Türkiye'deki teşviklerin etkisi biraz kayboluyor.
Zira gidilmesi istenen bölgelerde kalifiye eleman bulma sıkıntısı var. Aslında Türkiye'nin esas problemlerinden biri ara eleman sıkıntısı. En alt ve en üst kademede eleman buluyorsunuz ancak ara kademede Türkiye'nin büyük açığı var. Bu konuda eğitime destek verilmesi şart.
78 bin patent var
* Biz yaşam için teknoloji üreten 123 yıllık bir şirketiz. Bu içi boş bir slogan değil. Hayata katkı sağlayacak teknolojiler üretiyoruz. Bu üretimi gerçekleştirmek için de AR-GE'ye büyük önem veriyoruz. Bosch'un geçen yılki toplam cirosu 45 milyar euro civarında. Bunun yüzde 8'i yani 4 milyar euroya yakın bir bölümünü araştırma geliştirmeye harcadık. Özellikle çevre dostu ürünler için yatırım yapıyoruz.
* İnovasyon bizim şirketin olmazsa olmazı. Toplam 78 bin patente sahibiz. Sadece geçen yıl 3 bin 400 patent aldık. İnovasyona araştırma geliştirmeye önem verir yatırım yaparsanız uzun ömürlü bir şirket oluyorsunuz.
Vatan/Ercan İnan