Genel

Büyükşehirler gecekondu kentleri haline geldi!

Sedat Yılmaz, bugünkü Sözcü Gazetesi'deki köşesinde 'Ayan var mı, yok mu' başlıklı yazıyı kaleme aldı...  

İnsanların şehirlere aktığı zamanlarda 'Bir iş bul da, nerede kalırsan kal', 'Bir oda bir sofa yeter' diyenlerin mimarlık projeleri 'malanın ucu'yla şekilleniyordu. Zabıta-vatandaş kapışması arasında şehrin umulmadık, en nadide yerlerinde gecekondular birkaç günde mantar gibi bitiyor, devlet dahi bu selin önünde duramıyordu.

Yıllar sonra büyükşehirlerin yüzde 70'ine yakın bölümü kulübe ve kulübeye benzer binalarla örülmüş devasa 'gecekondu kent' ler  haline geldi. Betonarmenin atasıyla başlayan mimari tarz, ardından 'parsel' daha ka doğrusu 'çakma' müteahhit devriyle devam etti. Okuma yazması dahi olmayan bu insanlar 'Para var, imkan var' diyerek binlerce ev yapıp sattı.

Ucube bir kent doğuyor
Ne olduysa bundan sonra oldu... Tek katlar yetmeyince, ikinci, üçüncü hatta dördüncü katlar statiksiz bir bir yükseldi. İnsanlar kendilerini bir anda çarpık, mimari düzenden uzak ucube bir kentin içinde buldular. Bazıları ise daha iyi şartlarda yaşamak uğruna konut kooperatifleri yoluyla ev sahibi olmayı planladı.

Ama!.. Nice kooperatif hikayeleri vardır ki avcı hikayelerine taş çıkartır!..  
şžehrin orta halli sakinleri de taşradan uzak, merkezi yerlerde o zaman devlet olan Emlak Kredi'nin yaptığı konutlara ilgi gösterdi. Yıl 2011... Ankara, İzmir ve diğer büyük şehirlerdeki çarpıklığı bir kenara koyuyorum. Sadece İstanbul'da 1 milyon 600 bin konutun belki yüzde 50'den fazlasının ayarı var mıdır, yok mudur, belli değil. Yani 2 binadan 1'i çürük...

Bugünün inşaat şirketleri artık Emlak Kredi anlayışını bayrak yapıp TOKİ örneğine sarılması gerekiyor. Velhasıl, depremde artık bıçak sırtı olduğu inkar edilemeyen İstanbul 'sıcak ilgi bekliyor.

Sözcü/Sedat Yılmaz