Çanakkale Belediye Meclisi’nde İskele Meydanı tartışması!
Çanakkale Belediye Meclisi’nin geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Kasım ayı toplantısında tamamlanamayan gündemler, geçtiğimiz Salı akşamı gerçekleştirilen meclis toplantısında görüşüldü.
Çanakkale Belediye Meclisi Kasım ayı toplantısı geçtiğimiz Salı akşamı devam etti. Meclis gündemine geçilmeden önce Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, açılış konuşması gerçekleştirdi. Başkan Gökhan açılış konuşmasında, geçtiğimiz günlerde Sarıçay’da meydana gelen balık ölümlerini gündeme getirerek; “Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Sarıçay’da balık ölümleri söz konusu olmuştu. Belediye olarak biz kendi tahlillerimizi yapıyoruz, ama Çevre Müdürlüğünden gelip numune almışlardı. Bu numune sonucunda dört değer aranıyor, PH değeri, kimyasal oksijen ihtiyacı değeri, biyokimyasal oksijen ihtiyacı değeri, askıda katı madde değeri. Bu değerlerin hepsinin maksimum değerlerin altında olduğu tespit edilmiş durumunda. Oradaki balık ölümleri nasıl olabilir noktasında, onu ayrıca Tarım Müdürlüğü su analizi yaparak ayrıca tetkik yapıyorlar. Çünkü hem balıklardan numune almak sureti ile hem sudan numune almak sureti ile çeşitli alternatifler kullanılıyor. Baraj suyunun çok düşmüş olması şüphe edilen bir etken. Hatırlarsınız orada bir mangan sorunu olmuştu. Hatta sularda konu oluşmuştu, bundan 5 sene önce. Şu anda barajımız 4’te 1 seviyesinde. Bizim barajımızın kapasitesi 51 milyon. Barajda birikintilerin yukarıya çıkmasından dolayı, artı maalesef zirai ilaçlar, bu Bayramiç Barajında da gündeme gelmişti, bunların bu ortama atılması sonucu da yaşanmış olabilir. Tabi bunların hepsi varsayımlar üzerine. Ama bizim atık su arıtma tesisimizin çıkışındaki suyun hiçbir eksik noktası yok. Hepsi yasal sınırlar içerisinde. Zaten olamaz da. Bu sürekli olarak denetleniyor. Bizim çıktı sularımız sürekli olarak denetleniyor” dedi.
“Peyzaj düzenlemesi için bizim yetkimiz var”
AKP’li Avukat Gültekin Yıldız’ın konu ile ilgili bir gazeteye verdiği demece değinen Başkan Gökhan; “Bu arada AKP’li Avukat Gültekin Yıldız beyin basına bir demeci var. Hala daha ısrarla ve inatla bir şey söylemeye çalışıyorlar, biz de ısrarla ve inatla onun tersini söylüyoruz. Diyor ki, ‘1992 yılında DSİ ile yapılan protokol ile yetkilinin bizzat Çanakkale Belediyesi olduğu’ diyor ve hatta Ülgür Gökhan’ı yalanlarcasına yaptığı basın toplantısında, ‘Sarıçay’ın düzenlenmesi konusundaki projelerimizin hayata geçirilmesi için çalışmalar sürüyor demektedir’. Evet dedik. Demeye de devam ediyoruz. Bu olayı bir kez daha kamuoyu bilsin ve duysun diye, değerli Avukat Gültekin Yıldız araştırmadan bir kez daha konuşmasın diye, bir kez daha söylüyorum. Derelerin akmakta olan yataklarının içi DSİ sorumluluğundadır. Onun düzenlenmesi DSİ sorumluluğundadır. Nitekim biz sadece o yatağın, yani bir fiil akmakta olan dere yatağının dışındaki alanların peyzaj düzenlemesi için bizim yetkimiz var. Orada da şartlar var. O alanlara yapı yapamazsınız. Nitekim yıllarca önce, benden önce yapılmış olan bir amfi tiyatro vardı Atatürk köprüsünün hemen altında. Onu ısrarla bunu kaldırın diye yazmıştı DSİ. Ben en son geçen sene orayı yıktık ve orayı otopark olarak kullanıyoruz. Sarıçay’ın içi, suyun aktığı alnın düzenlenmesi, DSİ’nin yetkisindedir. Belediyeler dere ıslahı konusunda yeterli mühendislik bilgisine sahip değillerdir. Belediyeler bu işi yapamazlar. Çünkü o bir proje üzerine hesap ediliyor. Ona göre DSİ mühendisleri, müteahhitleri denetimli bir biçimde yapıyorlar. Nitekim geçen hafta DSİ Bölge Müdürü buradaydı. Yeni yapılacak olan içme suyu arıtma tesisinin yeri ile ilgili mühendisleri ile birlikte gelmiş. Beni ziyaret ettiler. Orada bu konu açıldı. Yani Sarıçay’ın Troia Köprüsü’nden Bursa-İzmir yoluna kadar olan bölümünün de proje edin de, yani suyun aktığı alanın, biz de yanlarını ona göre düzenleyeceğiz dedim. Biliyorsunuz mezbahanın arkasında inşaatlar var. Orada bir dere vardır. Bizim imar planında bunun istimlak alnındadır. Bu derenin ıslahını ihaleye çıkardılar. Yani şunu diyemezler, sen belediyesin, senin sınırların içerisinde, buradan yol geçiyor, sen bunu yap diyemez. Çünkü belediyelerin onu teknik olarak yapabilme imkanı yoktur. Orayı ıslah edecekler, düzenleyecekler, biz onun üzerine orada düzenleme yapacağız. Hatta yine Karacaören’den gelen, bizim hobi bahçelerinden geçen derenin başı var. Hobi bahçelerinin önünde yapılmış olan alanda onların vermiş olduğu proje uygulandı. Bzi kendi kafamıza göre yapmadık. Dolayısı ile bu yanlıştan kendimizi kurtaralım. Nitekim 4’üncü köprüyü yapacağız. Daha bugün DSİ’den olur geldi. Kendi kafamıza göre, bura bizim sorumluluğumuzda, köprünün ayağını buraya koyalım, köprüyü böyle yapalım diyemiyoruz. Bizim sorumlu olduğumuz alan belli. Burada Sarıçay’daki kirlilik ile sorumluluğu ile kirlilik sorumluluğunu birbirine karıştırmamak lazım” dedi.
“Kilitbahir-Çanakkale arasına köprü yapılmak istenmesine karşı çıkmıştım”
18 Mart’ta temeli atılması planlanan köprüye karşı olmadığını ifade eden Başkan Gökhan; “Bu arada başka şeyler de söylenmiş. Bunlar 1915 Çanakkale Köprüsü’ne karşıydı da denmiş. Yapılacak olan köprüye hiçbir aşamada en ufak bir karşıtlığım olmamıştır. Karşıtlığım, yıllar önce ısrarla yapılmaya çalışılan, hatta bu hükümet zamanında da ilk başlarda ısrarla Kilitbahir-Çanakkale arasına köprü yapılmak istenmesine karşı çıkmıştım. Çanakkaleliler de çıkmıştı. Hatta şehrin üzerinden otoyol mu geçer denilmişti. Daha sonra Sayın Başbakan, Ulaştırma Bakanı iken bu yanlıştan dönüldü ve bizim de önerdiğimiz boğazın o bölümünde teknik olarak uygun oluyorsa, burada yapılmasına yarar var. Çünkü bir de bunun otoyol ayağı var. Çanakkale’den yaptığında otoyolu nereden çıkaracaksın? Dolayısı ile şimdi Suluca ile karşısındaki alan arasında yapılmasında hiçbir karşıtlığımız yok. Çevrecilerin bir duyarlılığı var. Ben de gösteriyorum. Biraz tarım alanlarına, meyve bahçelerine otoyol güzergahı ile ilgili çok fazla zarar vermeden bu yolların yapılmasını temenni ediyoruz, ama köprüye asla bir karşıtlığımız yok. Biz hiçbir şeye karşı değiliz. Biz mantıklı olan her şeyin yanındayız” dedi.
“Israr ettikçe komik duruma düşüyorsunuz”
Geçtiğimiz hafta AKP’li meclis üyeleri tarafından meclis gündemine getirilen ve meclisten geçmeyince İskele Meydanı’nın adının değiştirilmesi için başlatılan imza kampanyasına değinen Başkan Gökhan; “Geçen haftadan beri meclisin İskele Meydanı ile ilgili kararından sonra, AKP ayaklandı. Ayaklandı derken, zannetmeyin ki Çanakkale ayaklandı. Bir grup insan ayaklandı. Burada garip bir durum var. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bunu da aydınlatmamızda fayda var. İskele Meydanı’nda iki tane pankart görüyorsunuz. Bir tanesinde adını Çanakkaleliler koymuş, ‘Demokrasi Meydanı’ olmuş, diyor İlçe Başkanı. Bir tarafında da Memur-Sen koymuş, o da adını millet koymuş, ’15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Meydanı’. Şimdi bunların hangisi olacak? Hatta bir ilave daha bir şey var, Sayın Çanakkale Milletvekilimizin. Çanakkale Belediyesi, AKP gurubunun 27 gün nöbet tutulan meydanın adının Şehitler meydanı olmasını bugün reddettik yazıyor. Bir de bu çıktı şimdi. 3 tane öneri var. Biz buranın adı İskele Meydanı kalsın dedik. Başka bir kastımız yok, İskele Meydanı kalsın dedik. Daha enteresan bir şey gösteriyim, imza toplanıyor. Otobüsten insanlar geliyor. Bu otobüs, Antep Şahinbey otobüsü. İnsanlar oluk oluk geliyorlar, burada imza veriyorlar. Bu meydan bilmem ne meydanı olsun diye. Sonra diyecekler ki, Çanakkale halkı bu meydan böyle olsun dedi. Artık komedi oynamaktan vaz geçelim. Bu meydanın adını yasalar gereği belediye meclisi koyar. Çanakkale Belediye Meclisi de oylamıştır, karar almıştır ve bu bağlamda kararını vermiştir. Onun dışındakilerin hepsi lafügüzaf. Israr ettikçe komik duruma düşüyorsunuz” dedi.
“Ne kadar aşağılayıcı bir tutum”
15 Temmuz’da yaşamını yitirenlerin ticari amaç güden işletmeler tarafından kullanılmasına tepki gösteren Başkan Gökhan; “Rahmetli şehidimiz Ömer Halisdemir adını caddeye verdik. Bu arada da Valilik’ten bir yazı geldi. Yazıda diyor ki, ’15 Temmuz 2016 gecesi ülkemizde yaşanan menfur darbe girişiminin seyrini değiştiren, kahramanlığı ve üstün başarı sonucu ülkemizin ve milletimizin sinesinde yer bulan şehir Ömer Halisdemir’in ailesiyiz. Şehidimizin yaptığı kahramanlık ülkemizde büyük bir yankı bulmuş, şehidimizin ismi binlerce çocuğa verilmiş, ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarına da verilerek ismi yaşatılmaktadır. Bu teveccüh ve ilgiden faydalanmak isteyen bazı kişi ve kurumlar, kar amacı güden şirket, işletmelerin varlığı bizi rahatsız etmektedir. Halisdemir’in ailesi olarak, şehidimizin isminin ve resminin hiçbir şekilde filmlerde kullanılmasına, şehidimizin isminin ve resminin reklamlarda araç olarak kullanılmasına, şehidimizin isminin ve resminin kar amacı güden işletmelerde kullanılmasına, şehidimizin isminin ve resminin vakıflar, dernekler ve sivil toplum örgütleri tarafından kullanılmasına kesinlikle muvafakatimiz yoktur. Aksi taktirde davrananlar hakkında yasal yollara başvurulacaktır’. Bzi şehidimizin adını bir caddeye vermiştik. Onunla ilgili bir sıkıntı yok. Sonra dedik ki, bu nedir? Kim vermiş? Olan şu, müteahhit, üstelik AKP teşkilatlarında görev yapan bir isim, ‘Konforlu Yaşam Alanı, Şehit Ömer Halisdemir Sitesi’ diye bir site yapmış. Niye? Çünkü oradan bir hamaset, bir duygu sömürüsü yapacak. Bunların hepsi aynı şey, hep duygu sömürüsü. Aile de isyan ediyor. Bizim çocuğumuzun adını böyle bir şeye vermeyin diye. Hatta Ali Ağaoğlu, Maslak’taki askeri alan için boşaltılan yer için, ‘Mimarisi ile de ön plana çıkan bir proje hayal ediyorum. Levent’teki yer 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü de görüyor. Bu açıdan da anlamlı. Sitenin adına da 15 Temmuz Şehitler Sitesi deriz’ diyor. Ne kadar ayıp, ne kadar aşağılayıcı bir tutum. Şehit adını her yerde, ulu orta kullanmak nasıl bir anlayıştır. Ben şehidimizin ailesini aradım, ulaşamadım. Yine arayacağım. Buna rağmen arayıp izin isteyeceğim. Kusura bakmayın, biz şehidimizin adını caddeye verdik diyerek, müsaade isteyeceğim. Kendi kendimi de eleştirdim. Keşke açıp sorsaydım, dedim. En azından biz bir kamusal alana verdik. Muhtemelen aile buna bir şey demeyecektir. Ama aile derse, o zaman tekrar bunu konuşacağız. Ama inşaata reklam amaçlı, insanları kandırma amaçlı yapılanı şiddetle kınıyorum. Ne olur şehitler üzerinden siyaseti bırakalım” dedi.
“Size ne sakıncası var”
Başkan Gökhan’ın ardından söz alan AKP’li Meclis Üyesi Huriye Doğancı, Başkan Gökhan’ın İskele Meydanı’nın adının değiştirilmesi için başlatılan imza kampanyasına Çanakkale dışından vatandaşların imza attığına yönelik izlettiği video üzerine yaptığı konuşmada; “Hocalar o stantların önünde 45 gündür o çocukları topluyorlar. O masalar kurulduğunda değil. Her gün toplanılan rutin bir olay. O gün Demokrasi Meydanı yazılarının olduğu bir masa da var orada. Ama ben rutinimi o masa var diye değiştiremem ki. Her gün yaptığımız şey. Aksilik ki, turlar o gün gitti. İmza atarken bir Şayhinbey’liyi göremezsiniz. Velev ki imzalasın, Türkiye çapındaki bir vatandaşın imzasının size ne sakıncası var, niye gerildiniz?” dedi.
“O meydan Çanakkale halkının meydanıdır”
Doğancı’ya cevap veren Başkan Gökhan, kararı ancak Çanakkalelilerin verebileceğini vurgulayarak; “İnsanları oraya oluk oluk yönlendirdiğinize herkes şahit. Siz onu öyle dersiniz. Dolayısı ile orası Demokrasi Meydanı değil, orası İskele Meydanı. Demokrasi Meydanı filan değil, orası bir fiil İskele Meydanı. Oraya onları getirip imzalattınız. Yarın onları ortaya çıkardığımızda ben size bunu soracağım. O meydan Çanakkale halkının meydanıdır. Çanakkale halkı karar verir. Hala Demokrasi Meydanı yapmak istiyorsunuz, ama demokrasiden şu kadar nasibiniz yok. Çanakkale halkı karar verir, niye? Çünkü Çanakkale Meclisi buna izin verme yetkisine sahiptir. Çanakkale Meclisi de oraya ismini vermiştir. Siz istediğiniz kadar imzalatın, komik işler yapın, meydanın adına ne derseniz deyini o sizin sorununuz. Ama Çanakkale halkı, buranın adını İskele Meydanı olarak tescilini yapmıştır. Bu yetkiyi bir başkası kullanamaz. Bu kentte sokağa, caddeye ya da meydana isim verme yetkisini Çanakkale Belediye Meclisi dışında başka hiçbir meclis kullanamaz. Siz de mecliste hiçbir zaman mecliste çoğunluğu elde edemeyeceğinize göre, orası İskele Meydanı olarak kalacaktır” dedi.
“Kentin gidişatından bihaber”
Tepkisini sürdüren Başkan Gökhan; “Ben istediğimi yaparım, istediğimi söylerim, yandaş basında istediğimi yazdırırım, konuşmayalım burada. Yok öyle yağma. Burada her şeyi konuşacağız. Siz de konuşacaksınız, ben de konuşacağım. Kamuoyu, halk buna karar verecek. Hemen gündeme geçelim. Siz söyleyeceksiniz de biz susacak mıyız? Hep bir hamle ile, garip garip işler ile kamuoyu algısı yaratmaya çalışıyorsunuz, ama Çanakkale’de bu algıyı yaratamıyorsunuz. Çünkü Çanakkale halkının bilinç seviyesi, kültür seviyesi daha yüksek. Türkiye’deki bir çok insanı kandırıyorsunuz, evet doğrudur, ama Çanakkalelileri kandıramıyorsunuz. Yandaşınız dışında alkışlayan kimse var mı? Bir bakın. Sayın İl Başkanı değerli hanımefendi, ne zaman yapıldı bu referandum demiş. 2013’te yapıldı bu referandum. Bu kentte yaşamıyor musunuz? Kentin gidişatından bihaber. Her söylediğinizi burada özellikle gösteriyorum ki, canlı yayında bunu bir görsünler. Atmıyorum, palavra söylemiyorum. Gösteriyorum. Onun için meclis başlamadan önce siyaset konuşmaya devam edeceğiz. Ne zamana kadar? Sizler de artık demokrasiyi içinize sindirip, iftiradan, yalandan vaz geçtiğiniz noktada zaten gündem olmayacak, direk kendi gündemlerimize geçebiliriz” dedi.
Olay Çanakkale