Çevreci örgütler RES'lere neden dava açıyor?
Çeşme ve Karaburun’da son bir yılda RES yani ‘Rüzgar Enerji Santrali’ sayısı tam anlamıyla patladı. En temiz enerji olmasına rağmen, çevreci örgütler ve köylüler, RES’lere karşı dava açıyor. Peki ama neden?
TÜRKİYE’nin turizm merkezlerinden Çeşme’nin dağı taşı RES olmuş. İzmir Çeşme Otobanı’nın iki tarafına sıralanan rüzgâr gülleri, şimdi Çeşme’ye kadar sokulmuş. Öyle ki Dalyan’dan yukarı çıkarken, karşı yamaçtaki koca pervaneler sanki yazlık villaların çatısına oturmuş, dönüyor.Selçuklu Aydınoğluları’nın yerleşim yeri olan sit alanı Çeşmeköy-Karatepe’de, harabelerle kocaman pervaneli RES’ler yan yana. Dağ, tepe, bayırda vinçler, kamyonlar, şantiyeler yeni pervaneleri dikmek için 24 saat harıl harıl çalışıyor. Konuşmayı kabul eden bir şantiye şefi mühendis, RES şirketlerinin, Enerji Bakanlığı’nın istediği tüm koşulları yerine getirdiğini söylüyor. Bakanlık ‘mesafe standardı’ koymadığı için, pervaneleri bir köyün çok yakınına diktiklerini, köylülerin gürültüden şikâyetleri üzerine, maddi kaybı göze alarak, zorunlu olmadıkları halde daha uzağa taşıdıklarını anlatıyor. “Temiz enerjiye karşı çıkanlar ya turizm rantçıları ya da nükleer lobisinin adamları” diyor. Bir rüzgâr türbininin şirkete maliyeti hakkında da bilgi veriyor: Ömrü 20 yıl. Her biri 1-2,5 milyon Euro değerinde. Şirket ancak 7’inci yıldan itibaren kâra geçebiliyor.
NEDEN BU BÖLGE
Türkiye’nin rüzgâr haritasında Çeşme Yarımadası ve Karaburun, Türkiye’nin elektrik ihtiyacı için gereken rüzgâr enerjisi için en ideal bölgelerin başında geliyor.Çeşme Yarımadası’nda bugün 280 rüzgâr türbini var. Yenileri tamamlandığında rakam 490 olacak. Karaburun’da ise şimdilik 50 tane. 166’sının izinleri tamam, bir kısmının inşası başladı. Özellikle 2013’ten itibaren birbiri ardına yapılan RES’lere karşılık, İdare mahkemelerinde birbiri ardına davalar açılmaya başlandı.
ULUSLARARASI STANDART NE
Ne oluyordu da İzmir’in beş ilçesinde (Karaburun, Çeşme, Urla, Seferihisar, Güzelbahçe) örgütlenen Yarımada Ortak Yaşam Platformu, Çeşme ve Karaburun belediyeleri, köylüler şikâyetçiydi? Altı üstü uzun metal bir direk ve üç kanatlı pervane değil miydi? Ancak gidip baktığımızda, temiz enerjiyi elde etme yöntemi, çok da temiz görünmüyordu. Ağaçlar, hayvanlar ve insan hayatı çok da umursanmıyordu. Tarihi SİT alanları bile görmezden geliniyordu. RES’lerin yaşam alanlarına azami mesafesi Avrupa, ABD, Kanada’da 1.4 kilometreyken Çeşme ve Karaburun’da 400 metreye kadar inmişti. İnsanlar, hiç susmayan metal uğultusunu dinlemek zorunda kalıyordu.Ormanlık alanlarda RES dikilecek yere ulaşmak için otoban genişliğinde yollar açılıyordu. Çünkü kanat uzunluğu 45-49 metre olan pervaneler ancak bu şekilde taşınabiliyordu. Yol genişlerken binlerce ağaç kesiliyordu. Bitkiler kadar hayvanlar da bu değişimden etkileniyor ya da yok oluyordu.
ACELE KAMULAŞTIRMA
Köylülerin RES’lere karşı çıkmasının en büyük nedeni, arazilerinin “Acele Kamulaştırma Yasası” ile Milli Emlak’ça 49 yıllığına ellerinden alınması. Arazileri RES yapan şirketlere verilen köylüler, “49 yıllığına da olsa tapumuz elimizden alınmış sayılır” diyorlar. Acele Kamulaştırma Yasası’nın savaş ve afet durumlarında uygulandığını ancak Bakanlar Kurulu kararıyla bu yasanın RES’ler için uygulanmasından yakınıyorlar.
‘FELAKET YÜKSEK GERİLİM HATTINDA’
Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç anlatıyor: “Temiz enerjiye ‘Evet’ ama RES’ler yaşam alanlarımızın içine kadar girdi. Kutlu Aktaş baraj alanının doğusunda 1990’larda yapılan rüzgâr santrallerine karşı değiliz. Ama son yapılanlar, imar hudutlarının 300-400 metre yakınına kadar geldi. O alanlar doğal sit kapsamı içindeydi. Sit alanları Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlıydı. İşgal ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlandıktan sonra başladı.”
ASKERE ÖZEL AYAR
“RES’lerin getirdiği en büyük sorun, direklerin dikilmesi değil, elektriğin havai hatlarla ana indirme merkezlerine taşınmasında. 10 tane santralın taşıyıcı ileti hatları, prosedüre göre 150 metre aralıklarla taşınacak. Bu da üzerimizden 1.5 kilometre genişliğinde yüksek gerilim hattı geçecek demek. Facianın en büyüğü bu olacak. Yunan adalarına bakan tepelere kurulan RES’ler, Genelkurmay’ın muhaberat sinyallerini bozacağı için olur alamamışlardı. Şirketler, ‘Savaş halinde sökeceğiz’ taahhüdüyle olur aldılar.”
‘FOKUMUZ, KARTALIMIZ, İNSANIMIZ NE OLACAK?’
AVUKAT Gülşen Kahraman (Çeşme Ortak Yaşam Platformu) anlatıyor: “Çeşme Yarımadası’nda halkın fikri alınmadan ‘ÇED gerekli değildir’ kararı alınarak doğa tahrip ediliyor. Bu, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara da aykırı. RES’lerle ilgili KED (Kümülatif Etki Değerlendirmesi) de yapılmadan projeler hazırlanıyor. Açtığımız davaları kazansak da kararlar uygulanmıyor. EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu), şirketlerin lehine hareket ediyor. RES’lerin sonuçları HES’ler gibi hızlı ortaya çıkmıyor. Gelecekte endemik bitki ve hayvanlarımız; fokumuz, sakızımız, orkidemiz, fokumuz, Mordoğan kartalımız, insanımız ne olacak?”
YÜZDE 16’YA SIKIŞIP YAŞAYIN!
İpar Buğra Dilli (Karaburun Kent Konseyi Başkanı) anlatıyor: “Karaburun’da rüzgâr türbinlerinin inşaası 2010 sonundan itibaren başladı. Yayla, Tepeboz ve Bozköy köyleri sırtlarında. Çevre Bakanlığı’nın izin verdiği alan, 252 kilometrekare. Bu, yarımadanın yüzde 71’i demek. Karaburun’un yüzde 13’ü sarp dağlarla kaplı. Bakanlık bu kararıyla Karaburunlular’a ‘Yüzde 16’lık bir alana sıkışın. Yaşayın, turizm, zeytincilik ve hayvancılık yapın’ diyor. Mordoğan’ı gelecekte büyük felaket bekliyor. Yeni türbinler, konutların 100 metre yakınına yapılacak. Üstelik bu türbinlerden elde edilecek elektrik, Türkiye’nin ihtiyacının 10 binde 4’üne tekabül ediyor!”
PERVANELER ORTASINDA KÖY
Karaburun tepelerinin zirvesinde bir Yörük köyü olan Yayla, susuz ve tarıma elverişli araziden yoksun.Köylünün tek geliri keçi besiciliği. Bu yoksul köyün etrafında 15 RES pervanesi dönüyor. Onlarcası için de çukurlar açılıyor. Köylünün bir bölümü halinden memnun. Vildan Çevik (47), “Tertemiz enerji. Hiçbir şikâyetimiz yok. Köyümüze bedava elektrik verdiler. Eşim dahil 20 kişiyi sigortalı işe aldılar. Keçilerimizin de bir şikayeti yok. Direklerin dibinde otluyorlar” diyor.
RÜZGÂR TÜRBİNİ SENDROMU BİLE VAR
Prof. Dr. Zuhal Okuyan (Halk Sağlığı uzmanı, Yarımada Ortak Yaşam Platformu Temsilcisi ve Karaburuın Belediyesi Meclis Üyesi) anlatıyor: “Nükleer ve Termik enerjiye göre daha temiz olarak nitelendirilen rüzgâr enerjisi yerleşim yerlerinin çok yanına ya da içine kurulursa insan sağlığını etkileyebiliyor. Bu etkiler şöyle:GÜRÜLTÜ: RES’lerin gürültüsü 80 desibelin altında. Düşük ama sürekli gürültünün insan sağlığına olumsuz etkileri biliniyor. Bu nedenle RES gürültüsünü, fabrika ortamı ya da uçakların geçişi ile kıyaslamamak gerekiyor. ‘Rüzgar türbini sendromu (Wind Turbine Syndrome) denilen ve literatüre geçen yeni bir klinik durumdan söz ediliyor. Gölge etkİsİ: Pervanelerin ‘bir var bir yok’ şeklindeki gölgesi, insanları psikolojik olarak etkiliyor. Hayvanların ve bitkilerin de etkilendiği saptanmış. Türbinlerin bu rahatsız edici özelliğe neden olmayacak şekilde yerleşim yerlerinden uzağa dikilmesi gerekir. Elektromanyetİk alan: Canlılar üzerindeki etkisini anlamak için daha uzun vadeli çalışmalar yapılması gerekmekte.”
Hürriyet
Haber Evrensel Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı...
Çeşme ve Karaburun yarımadasında halkın yaşam alanlarını adeta istila eden Rüzgar Enerji Santrali (RES) patronlarının bir yandan da "çevreci" vakıfların başında olmaları tartışma yarattı. Karaburun ve Çeşme'de, halkın karşı çıkışına, SİT korumalarına rağmen birer birer dikilen RES şirketlerinden birisi olan ENDA'nın başkanı aynı zamanda "şimdiki ve gelecek nesillerin sağlıklı bir çevrede" yaşaması için çalışma yürütme misyonuna sahip olduğunu ileri süren Ege Orman Vakfı'nın da başkanı! ENDA'nın yönetiminde TEMA mütevelli heyetinden de bir isim var.
HEM RES'Cİ HEM ÇEVRECİ!
Geçtiğimiz hafta Çeşme Belediyesi Meclis toplantısında meclis üyelerine üzerinde Ege Orman Vakfı yazan hediye paketleri dağıtıldı. CHP'den meclis üyesi seçilip, partisinin ve CHP'li belediyenin Çeşme'deki RES karşıtı mücadeleye gerekli desteği vermediği gerekçesiyle istifa eden Fatma Esen Kabadayı Whiting toplantıda söz alarak zeytinyağı, sabun gibi ürünler bulunan hediye paketlerinin iade edilmesini istedi. Kabadayı, "Ege Orman Vakfı'nın Yönetim Kurulu Başkanı Cem Bakioğlu aynı zamanda, şu anda Türkiye'nin ilk Slow Food Köyü olma yolundaki Germiyan'daki RES ile Alaçatı RES projelerinin sahibi ENDA Enerji şirketinin de Yönetim Kurulu Başkanıdır. Şu anda dahi kepçeleri Çeşme sınırları içinde çalışan bu şirketin sahibi ile aynı anda vakıf yönetiminden gelen bu hediyeyi aynı saydığım için kabul etmem söz konusu değildir; bu gerekçelerle kendilerine iadesini talep ediyorum" diye konuştu. Kabadayı'nın bu çıkışına Çeşme belediye başkanı Ege Orman Vakfı'nın bölgede ağaçlandırma çalışması yapan bir kuruluş olduğu yanıtını verdi.
'ÇEVRECİ' PATRONLARIN ENERJİ AŞKI
1995 yılında kurulan Vakfın kurucularından dört isim Bakioğlu soyadını taşıyor. Vakfın internet sitesinde amacı şu sözlerle belirtilmiş; "Doğal varlıkların, insan sağlığının, yeşil alanların, toprak örtüsünün ve ormanların korunması, geliştirilmesi ve yenilerinin tesis edilmesini sağlamak..." Böylesi çevreci işler yapacağını taahhüt eden, bununla ilgili çeşitli zamanlarda ve yerlerde ağaçlandırma çalışmaları, kampanyalar düzenleyen bir vakfın başkanının, yıllardır büyük tartışmaların yaşandığı enerji alanında faaliyet gösteren bir holdingin başkanı olması tartışmayı beraberinde getiriyor. Ekolojik ve sosyal yıkıma yol açtığı, binlerce canlının, ağacın katledildiği, insanların yerlerinden sürgün edildiği için eleştirilen HES projeleri de yine aynı şirketin yaptığı işler arasında.
Akçay HES, Adana Karaisalı'daki Eğlence 1-2 HES, Çanakkale Yenice İlçesindeki Gönen HES, Simav Çayı üzerindeki Çaygören Barajı ENDA'nın HES yatırımlarından bazıları.
Ege Orman Vakfı Başkanı Bakioğlu'nun başında bulunduğu şirketin Antalya OSB ve Tire OSB'de de doğalgaz çevrimli termik santralleri var. Enerji işinde jeotermali de boş geçmeyen şirketin Çanakkale Ayvacık ilçesi sınırları içinde Tuzla Jeotermal Santrali bulunuyor.
Şirket Haziran 2008’de 49 yıllık üretim lisansı aldığı Karaburun Yayla RES'i 2016 yılının 2. yarısında işletmeye geçirmeyi planlıyor.
YENİ YATIRIMLARA BAKIN!
Şirketin yeni yatırımlar listesinde de yine tartışmalı ve çoğu yöre halkı ve yaşam savunucuları tarafından dava konusu edilen enerji yatırımları var:
* Manavgat II Hidroelektirk Santralı
* Alaçatı Rüzgar Elektirk Santralı
* Germiyan Rüzgar Elektrik Santralı
* Mordoğan Rüzgar Elektrik Santralı
* Urla Rüzgar Elektrik Santralı
ÇEVRECİ TEMA'NIN PATRONLARI
ENDA'nın %68,97 hissesine sahip olduğu Egenda Ege Enerji Üretim A.Ş.’nin diğer ortakları arasında %10.52'lik bir hisse ile yer alan Rona Yırcalı'da 'çevreci' bir kurum olarak bilinen TEMA'nın mütevelli heyetinde yer alan isimlerden. Üç kuşaktır Balıkesirli olan Yırcalı'nın geçtiğimiz yıllarda termik santrale karşı direnişin simgesi haline gelen, bir gecede dövülerek 6 bin zeytin ağacı kesilen Soma’nın Yırca köyünden Balıkesir'e yerleştiğini de ilginç bir ayrıntı olarak verelim.
TEMA mütevelli heyetindeki birçok ismin özellikle enerji yatırımları olan şirketlerin başında olması sıkça tartışılan bir konu. Bu isimlerden Orhan Yavuz Küre Dağları Milli Parkındaki Loç Vadisindeki HES projesinin sahibi. Aralık 2012'de vefat eden Asım Kocabıyık ise Erzurum’un Aksu Vadisi’nde yüzlerce ağaç kestiği, binlerce balık öldürdüğü öne sürülen Borusan Holding’in patronu…
TEMA'nın kurucularından Nihat Gökyiğit'in adı ise Bakü- Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattındaki tarım topraklarını tahrip etmek iddialarında ve nükleer enerji ihalesinde geçti. Nihat Gökyiğit'in geçtiğimiz yıl aralarında gazeteciler, bürokratlar, sanatçılar ve işadamlarının bulunduğu bir heyetle Artvin’deki Deriner Barajını da gezdiği "hayran kaldığı" gazetelere yansıyan haberler arasında.
RES ŞİRKETİ AVUKATLARI ÇEVRE DERNEĞİ KURDU!
RES patronları çevreci vakıflara başkan ve mütevelli heyeti olurken onların şirketlerinin hukuki davaları takip eden avukatlar da geçenlerde Çevreci Enerji Derneği (ÇED) adlı bir dernek kurdular. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da damadı günümüz Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın, bir dönem CEO'luğunu yaptığı Çalık Holdingin Karaburun'daki Sarpıncık ve Demircili RES'lerine karşı açılan davaları yürüten hukukçuların kurduğu dernek, RES'lere karşı mücadele eden kişi ve örgütleri hedef almak gibi önemli işlere de soyunmuş durumda. Derneğin twitter hesabında Karaburunlu yurttaşların davalarını gönüllü olarak yürüten ÇEHAV ve EGEÇEP avukatları hedefe konurken, EGEÇEP'e de sözlü saldırılar yönelttiği görülüyor. Derneğin Bakanlık tarafından Ankara'da yapılan RES'lerle ilgili İDK toplantısına çağrılan tek sivil toplum kuruluşu olması traji-komik bir haber olarak geçtiğimiz günlerde kamuoyunun gündemine gelmişti. Derneğin başkanı olan Arsin Demir İzmir'de RESlere karşı açılan davanın duruşmasında kedilerin kuşlara RES'lerden daha çok zarar verdiği gibi davayı izleyenler arasında gülüşmelere yol açan bir savunma yapmıştı.
Özer AKDEMİR/Evrensel