Danıştay: Karayolları arazisinin satışında kamu yararı gözetilmemiş
Danıştay, Karayolları arazisinin imar planı değişikliğinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu.
Danıştay 6. Dairesi, Zorlu Gayrimenkul'un 800 milyon dolarla en yüksek teklifi verdiği Beşiktaş Ortaköy'deki Karayolları arazisinin nazım imar planı değişikliğinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. TMMOB Mimarlar Odası tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na açılan davada gerekçe olarak satışta kamu yararı bulunmaması gösterildi..
Danıştay'ın yürütmesini durduğu Nazım İmar Planı'ndaki toplam inşaat alanının yüzde 15'i ticaret, yüzde 10'u yönetim, yüzde 10'u sosyal ve kültürel tesis, yüzde 35'i rezidans ve yüzde 30'u turizm kongre merkezi kullanımına ayrılmıştı.
Danıştay'ın Nazım İmar Planı'nın yürütmesini durdurma gerekçesinde "İstanbul Boğaziçi Alanının kültürel ve tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yararı gözetilerek korumak ve geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve düzenlemek amacıyla çıkarılmış bulunan Boğaziçi Kanunu'nun anılan maddesinde yer alan sınırlamanın, sadece konut yapımı için geçerli olduğunu, dava konusu plan değişikliğinde belirtilen nitelikte yapılacak yapılar için Yasada bir sınırlama öngörülmediğini kabul etmek, Kanun'un açık hükmü karşısında mümkün değildir" denildi,
Bina yüksekliğine itiraz
Danıştay, imar planında Turizm Kongre Merkezi, Ticaret ve Kültürel Tesis alanında, ticaret alanı (iş ve alışveriş merkezleri, ticari büro kullanımları, sergi ve satış tesisleri, toptan ve perakende ticaret) tesisleri, yönetim merkezleri (ofis-büro), sosyo kültürel tesisler, her türlü turizm tesisleri, kongre merkezi ve rezidans yapılmasının düzenlendiğine dikkat çekerek, "Bu alanda emsalin 2.80 olarak belirlendiği, burada yapılacak yapılardaki maksimum yüksekliğin tescilli idari blok binasından uzaklık ile bağlantılı olarak bu binanın 1,5 ile 2 misli yüksekliğini aşmayacağı, planlama alanındaki toplam inşaat alanının yüzde 15'i ticaret, yüzde 10'u yönetim(ofis-büro), yüzde 10'u sosyo-kültürel tesis, yüzde 35'i rezidans ve yüzde 30'u turizm kongre merkezi kullanımına ayrıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır" görüşünü dile getirdi.
Danıştay, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu'nun 10. maddesinde belirtilen nitelikte, yoğunlukta ve yükseklikte bir yapılaşma öngörülmemiş olması nedeniyle dava konusu plan değişikliğinde Kanuna uygunluk bulunmadığını vurguladı. Danıştay, kararın gerekçesinde imar planlarında nelerin dikkate alınması gerektiğini de şöyle sıraladı: "İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önüne alınarak hazırlanması gerekmektedir. Anılan ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilir. Yapılan plan değişikliklerinin amaç yönünden yargısal denetimi bu değişikliği zorunlu kılan nedenlerin irdelenmesi yoluyla yapılır. Bu irdelemeden sonra, planlanan alanın özel niteliklerinin yanı sıra plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak planlanan yörenin tümünün çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkileri kapsamlı bir biçimde ele alınarak, plan değişikliğinde kamu yararına uyarlık bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir."
Bilirkişi raporunun ardından Danıştay 6. Dairesi, Nazım İmar Planının yürütmesinin durdurulmasına oy birliğiyle karar verdi. Kararın sonuç bölümünde şu görüşlere yer verildi: "Boğaziçi etkilenme bölgesinin, metropoliten kentsel gelişmeden, Boğaziçi alanına geçiş bölgesi olarak sayılan Ortaköy vadisinin, metropoliten kentsel alan ile buluştuğu taç noktasında ki tampon bölgede yer alan, Boğaziçi alanına ait özellikleri taşıması ve vadi yeşil alanlar bütünselliğinin ve coğrafi ve doğal yapı sürekliliğinin korunması gereken bir alanda, yukarıda belirtilen nitelikte ve yoğunlukta yapılaşma koşulları öngörülmesinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına da uygunluk bulunmamaktadır."
Karara itiraz edilirse, dava Danıştay İdari dava Daireleri Genel Kurulu gündemine gelecek. Genel Kurul, dairenin kararını onarsa, karar kesinleşmiş olacak.
Hürriyet Emlak