Deloitte: Ortadoğu'daki olaylardan inşaat sektörü etkilenecek!
Deloitte Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Sait Gözüm, Türk firmalarının Ortadoğudaki gelişmelerden nasıl etkileneceğine ilişkin olarak 'Bu alternatif pazarlarda çalışanlar için, hayat olumsuz etkilendi, ama bence o da teğet geçecek' dedi.
Vergi ve danışmanlık şirketi Deloitte Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Sait Gözüm, Türk firmalarının Ortadoğudaki gelişmelerden nasıl etkileneceğine ilişkin, Türkiyenin bu bölgedeki ekonomik faaliyetlerinin biraz duraladığını, dolayısıyla ihracat yapan firmaların alternatif pazarlara yönelmesi gerektiğini belirterek, "Bu alternatif pazarlarda çalışanlar için, hayat olumsuz etkilendi, ama bence o da teğet geçecek" dedi.
Deloitte Türkiye, "2011 Kamuoyu Bilgilendirme Toplantısı"nda konuşan Deloitte Türkiye Kıdemli Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yaveroğlu, 25 sene önce 3 kişiyle başladıkları bu serüvende gayretlerinin sonucunun iyi bir meyve verdiğini belirtti.
Yaveroğlu Deloitteun dünyada da alanında bir numaralı firması konumuna
yükseldiğini ifade etti.
Deloitte Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer de Deloitteun 140 ülkede 170 bin
kişiyle hizmet verdiğini, bürolarının cirosunun 26,6 milyar dolara ulaştığını
belirtti. Türkiyede de özellikle son 2 yıldır endüstrileşmeye gittiklerini ve
her bir sektörde uzmanlaşarak çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Gürer, ileri
teknoloji kullanarak dünyadaki bütün ofisler arası bilgi ve eğitim alışverişinde
bulunduklarını söyledi.
Fortune Global 500e bakıldığında en çok tercih edilen firmanın Deloitte
olduğunu dile getiren Gürer, kriz sonrasında müşterilere doğru ve etkin
tavsiyelerde bulunmak için "As One" stratejisini geliştirdiklerini, bu strateji
ile dünyadaki tüm ofislerin sahip oldukları bilgi birikimi ve tecrübeye daha
kolay erişim sağlayarak hem yerelde hem yurt dışında en iyi kalitede hizmet
sunmayı amaçladıklarını bildirdi.
Gürer, Türkiyede 1986 yılında çalışmalarına başlayan Deloitteun bugün
1.000i aşkın çalışanıyla faaliyet gösterdiğini, aralarında Sabancı Holding, Yapı
Kredi Bankası, Oyak Grubu, Ülker Grubu, Doğan Grubu, Vestel Grubu olmak üzere
geniş bir müşteri portföyüne hizmet verdiklerini yeni Türk Ticaret Kanununa göre
2013ten itibaren anonim ve limited şirketlerin bağımsız denetimden geçmek
zorunda kalacaklarını bu nedenle birkaç yıl içinde çalışan sayılarının 3 bini
aşacağını öngördüklerini ifade etti.
Bu yıl çalışan sayılarını 1.250ye çıkaracaklarını anlatan Gürer,
Deloitte Türkiyede kadın çalışan oranının yüzde 49, Deloitte Globalde ise yüzde
45 olduğunu kaydetti.
Hüseyin Gürer, 2010 yılında, Deloitteun tüm dünya çapındaki
ortalamasının 2 katının üstünde, grubumuzun EMEA bölge ortalamasının ise 4 katına
yakın ölçüde büyüme kaydettiklerini, son 5 yıllık büyüme performanslarının da
yüzde 104,5 ile Deloitteun dünya ve EMEA bölge ortalamalarının 2 katına yakın
olduğunu bildirdi.
Gürer, İMKBde işlem gören şirketlerin yüzde 22sine, bu şirketlerin
bilanço büyüklüklerine göre ise yüzde 36sına denetim hizmeti verdiklerini
sözlerine ekledi.
Soruları da yanıtlayan Gürer, Doğan Grubunu da denetlediklerini ifade
eden bir gazetecinin, "Vergi cezalarına ilişkin, Deloitteun payının da olup
olmadığı" yönündeki bir soru üzerine, şunları kaydetti:
"Doğan Grubunda bizim payımız derken ben orasını net anlayamadım. Ama
denetçi olarak bizim hiçbir şirkette hiçbir payımız olmaması lazım. Mutlaka
objektif olarak değerlendirilmesi lazım ve hem sektör hem de vergi uzmanlarımızla
beraber birlikte toplantılara girerek bu çalışmaları sürdürüyoruz, objektif
anlamda. Çünkü mutlaka vergiyle ilişkin bir olay eğer kesinleşmişse o takdirde
denetçiyi de ilgilendiren bir olaydır. Bu anlamda çalışmalarımız sürüyor.
Biliyoruz biz Doğanı ilk defa 2010 yılında denetlemeye başladık. Ondan önceki
denetim çalışmalarını yapan başka bir rakip firmamızdır. Biz ilk defa yıl sonu
çalışmalarımızı Doğan Grubu için toplam konsolide, ilk defa bu yıl sonu
itibariyle vermiş olacağız. SPKya tabi tüm şirketler konsolide mali tablolarını
en geç 8 Nisana kadar halka açıklamak zorundadır. Bizim de çalışmamız ilk defa
olarak Doğan Grubuyla ilgili 8 Nisanda son görüşümüzle beraber ortaya çıkmış
olacaktır."
"ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ SEKTÖRLERİN ÜRETİM VE İHRACATTAKİ PAYLARI
ARTIRILMALI"
Deloitte Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Sait Gözüm de yaptığı sunumda,
dünyada büyümenin lokomotif gücünün aralarında Türkiyenin de bulunduğu hızlı
gelişmekte olan pazarlardan oluşacağını belirterek, BRIC, Kolombiya, Endonezya,
Vietnam, Mısır, Türkiye ve Güney Afrika Cumhuriyetinden oluşan bu ülkeler
grubunda 2013 yılı toplam GSMHnın ekonomik krizin başladığı yıl olan 2008in
yüzde 30-40 üstünde gerçekleşmesinin beklendiğini ifade etti.
Dünya ticaretinin her yıl artmaya devam ettiğini, ülkeler arası ticaretin
günümüzdeki yüzde 20lik payının 2020lerde yüzde 70lere çıkacağını belirten
Gözüm, bunun ihracatta başarısını kanıtlamış Türkiye için iyi bir haber olduğunu,
ancak yapılması gereken şeyler bulunduğunu kaydetti.
İklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma konularının hiçbir şekilde
ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Gözüm, önümüzdeki döneme yönelik büyük
hedefleri bulunan Türkiyenin, üretim üssü konumunu güçlendirerek ilk 10 büyük
ekonomi içerisinde yer almayı ve ihracatını beşe katlamayı hedeflediğini
anımsattı.
Gözüm, düşük ve orta teknolojili sektörlerin dünya ticareti içinde payı
azalırken Türkiyede imalat sanayisinin düşük ve orta düşük teknolojili
sektörlerin üretiminde yoğunlaştığına işaret ederek, "Bu hedeflerin
gerçekleştirilebilmesi, rekabette öne geçebilmek için orta ve yüksek teknolojili
sektörlerin üretim ve ihracat içindeki paylarının artırılması, düşük teknolojili
sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçilmesi şarttır" dedi.
TÜRKİYENİN HEDEFLERİ
Türkiyenin dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi haline gelmek ve
ihracatın 114 milyar dolardan 500 milyar dolar civarına getirilmesinde en önemli
hamlelerden birisinin yabancı sermaye ve teknoloji transferi olduğunu belirten
Gözüm, şunları kaydetti:
"Mevcut düşük ve orta teknoloji ürünlerinden orta ve daha yüksek
teknoloji ürünlerine geçebilmemiz, gerekiyorsa yabancı sermaye ile birleşerek
teknoloji transferi yapmak amacıyla, bölgesel olarak kümelenmelerle belli
bölgelerimizi merkez üssü haline getirmemiz ve değişik sektörlerde değişik
hamleler yapmak gerekiyor. Enerji ve doğal kaynaklarda bağımsız düzenlemelere,
liberalizasyona ve denetimlere kararlılıkla devam etmemiz, telekom, medya,
teknolojide yeni iş modelleri ve içerik iş ortaklıklarına, yetenek yönetimine
odaklanmamız, İnşaat ve inşaat malzemelerinde markalaşmaya, enerji verimliliği,
çevre ve sürdürülebilirliğe önem vermemiz, sağlık sektöründe Ar-Ge teşvik
şartları, klinik araştırma kanununun, ruhsatlandırma ilaç teftiş işbirliğinin
zenginleştirilmesi gerekiyor. Perakende ve tüketimde Turquality tipi markalaşma
programlarına odaklanmamız ve bütün sektörler için geçerli olan, inovasyon,
Ar-Ge, yeni ürün planlama ve geliştirme, insan kaynağı altyapısına odaklanmamız
gerekiyor."
Soruları da yanıtlayan Gözüm, Türk firmalarının Ortadoğudaki
gelişmelerden nasıl etkileneceğine ilişkin bir soru üzerine, Ortadoğudaki
gelişmelerin nereye gideceğini kestirmenin çok güç olduğunu, Mısır ve Tunusun
sakinleştiğini, Libyanın uzun süreceğini tahmin ettiklerini, Irakın ne kadar
normal olursa oraya gittiğini, Suriyenin bir karıştığını, durulup
durulmayacağını bilemediklerini söyledi.
Dolayısıyla Türkiyenin bu bölgedeki ekonomik faaliyetlerinin duralamış
durumda olduğunu belirten Gözüm, "İhracat etkilenecek, inşaat sektörü
etkilenecek. Bizim ihracatçılarımız alternatif pazarlar bulmak zorundalar. Zaten
alternatif pazarlarda da çalışıyorlar şu an. Afrikaya da geçmişlerdi.
Dolayısıyla bu alternatif pazarlarda çalışanlar için, hayat olumsuz etkilendi ama
bence o da teğet geçecek."
AA