23 / 12 / 2024

Deprem değil yanlış mekanlar öldürüyor!

Deprem değil yanlış mekanlar öldürüyor!

Her yıl büyük marmara depreminin yıldönümünde hatırladığımız ve geçtiğimiz günlerde Muğla’da meydana gelen orta şiddetteki sarsıntıyla tekrar kamuoyunun gündemine oturan deprem tehlikesi “Deprem değil binalar öldürür” sözünü hatırlatarak mimarinin önemini bir kaz daha hatırlattı.



Yağmurproje den Mimar Mahmut Emre Yağmur “ Yapılan araştırmalarda depremlerde meydana gelen ölümlerin ve yaralanmaların birçoğunun yıkımlardan değil, yapıların tasarımının ve dekorasyonunun yanlışlığından kaynaklandığı görülmektedir.” dedi.


Türkiye’nin %95’inin deprem riski taşıdığını, son 58 yıl içerisinde meydana gelen depremlerde  58.202 kişi hayatını kaybettiğini ve 122.096 kişi yaralandığını hatırlatan Yağmur,  “Depremde meydana gelen ölüm ve özellikle yaralanmaların önemli bir bölümü yapısal olmayan nedenlerle örneğin ev içindeki eşyaların üzerimize devrilmesi ile veya çıkış yollarımızı kapatıp kaçışımızı engellemesiyle meydana gelmektedir.” Deprem sırasında bu tür kazalar ve kayıplar yaşamamak için alınması gerekenleri anlatan Yağmur, “can ve mal güvenliğimizi korumak için ev içinde alacağımız en etkili önlemlerin başında, devrilme riski olan dolap, gardırop, kitaplık, büfe ve buzdolabı gibi eşyaların deprem güvenliğine uygun özel bağlama elemanları ile doğru bir şekilde sabitlenmesi gelmektedir.” 


Japon evleri bizim için iyi bir örnek

 Dünyanın en aktif deprem bölgelerinden biri olan Japonya’ da halkın minimal mekânlarda eylemlerin gerektirdiği ölçü ve sayılarda eşya kullanımı ile depremin sarsıcı ve öldürücü etkilerinden sakınarak yaşama yoluna gittiğini belirten,  Mimar Yağmur, “Sürekli iletişim araçları ve eğitim yoluyla tüm Japon halkı küçük yaşlardan itibaren eğitilmekte ve Japonya’da yaşayacak olan yabancılar için de deprem öncesi ve sonrasında mekânda alınması gereken önlemler konusunda uyarılar yapılmaktadır. 

Ülkemizde ise 1999 yılında meydana gelen depremlerde sağlam kalan binalardan çıkan insanlarda bile mekândaki eşyaların devrilmesi sonucu yaralanmaların oluştuğu gözlenmiştir. İletişim araçları yardımı ile toplumdaki insanların deprem sırasında mekândaki eşyalardan nasıl korunmaları gerektiği, büyük ve ağır mobilyaların sabitlenmesinin önemi, sürekli gündeme getirilmektedir. Ancak, böyle bir uyarıya neden ihtiyaç duyulmaktadır? Niçin toplumumuzda insanlara zarar veren mekanlar ve eşyalar kullanılmaktadır?”


Bilinçsiz tadilat ve dekorasyon depremlerde büyük risk

Ülkemizde insanların bazen bilinçli bazen de bilinçsiz bir şekilde, profesyonel yardım almadan, konutlarını tadil ettiklerini gördüklerini belirten Mimar Yağmur, “ Duvarlar yıkılarak mutfaklar genişletilmiş, ya da sadece televizyondaki filmlerden esinlenildiği için açık mutfaklar haline dönüştürülmüştür. Evlerde depolama imkanları yetersiz kaldığı için yatak odalarımız, banyolarımız, tuvaletlerimiz ve hatta balkonlarımız birer eşya yığını haline gelmiştir. Sonuçta çok sayıda eşya, ağır ve hantal mobilyalar mekânlarımızı istila etmiş bulunmaktadır. Modüler mobilya üretiminin ve satışının yaygınlaşması bile bu duruma bir çözüm getirememiştir.” 


Sadece mobilyaları sabitlemek problemi çözmez

Bir deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde yaşanan her sarsıntıda binalar öldürmese bile içindeki eşyaların çıkan paniğin de etkisi ile insanlara zarar verdiğini anımsatan Yağmur, “ Kitaplıklar, yüksek ve ağır büfeler devrilmekte, mutfak dolaplarından kırılgan eşyalar fırlayarak insana zarar vermektedir. Devrilen ağır eşyalar koridor, kapı ve pencere gibi kaçış noktalarını tıkamakta ve paniğe neden olmaktadır.

Acaba uzmanların da önerdiği gibi ağır ve yüksek mobilyaları duvara sabitlemek beklenen büyük depremde yeterli olacak mıdır? Her gün ufak ya da büyük sayısız sarsıntı yaşayan ve depremle yaşamayı öğrenmiş bir toplum olan Japonya’da geleneksel ve çağdaş konutların incelenmesi sonucunda minimal mekan ve eşya kullanım alışkanlığının tarih boyunca geliştiği gözlenmiştir. Batı tarzındaki eşyaları dahi kendi geleneklerine uygun şekilde revize ederek kullanan Japon halkı, bununla da yetinmeyerek sürekli deprem öncesinde, esnasında ve sonrasında mekânda eşya kullanımı konusunda eğitilmektedir. 


Kentlerimizin çarpık yapılaşması da mekan kullanım problemleri de yanlış seçimlerin sonucu

İlgili meslek odalarının daha aktif hale gelerek konuyla ilgili meslek dallarından uzmanlarla birlikte çalışarak, Türk halkının eşya kullanım alışkanlıklarını istatiksel olarak tespit etmeli ve tespit edilecek problemleri çözmek adına, sektöre ve halka minimal mekan önerilerinde bulunup daha güvenli, yaşam konforu daha yüksek  ve daha ekonomik  ortamların hazırlanması için yardımcı olabileceğini ifade eden Mahmut Emre Yağmur, “ Zira, mobilya ve eşya olgusu insanın yaşam alışkanlıklarını, içinde yaşadığı mekanı, bu mekanın bütününü ve mekanın da içinde bulunduğu şehrin gelişimini etkileyen, önemli bir etkendir. Depremde yıkılan ve ölümlere yol açan doğru inşa edilmemiş binaların ve çarpık kentleşmenin özünde aslında doğru yapılmayan seçimlerimiz yer almaktadır. Mobilya ve eşya kullanımıyla başlayan doyumsuzluk, binaların inşaatı ve tadilatıyla devam etmekte, sonuç olarak da buna paralel telafisi mümkün olmayan çarpık yerleşimler ortaya çıkmaktadır.”



Geri Dön