Kent Haberleri

Depremde yan yana binalardan biri yıkılırken diğeri nasıl yıkılmadı? İnşaat Mühendisleri Odası açıkladı!

İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye’yi sarsan depremlere ilişkin ilk tespitlerini gerçekleştirdi. Depremlerde en yaygın hasarın, verimli tarım arazileri üzerinde yani zayıf zemin koşullarında planlanan illerde olduğu belirlendi. İşte ayrıntılar...  Raporda aynı gün içerisinde meydana gelen büyük depremlerin, özellikleri ve sonuçları itibariyle depremler tarihine geçecek nitelikte olduğuna dikkat çekildi

Türkiye'nin 10 kentinde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezi iki büyük depremden sonra TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, afet bölgesine giderek yaşanan yıkımı yerinde inceledi ve ön değerlendirme raporunu hazırladı. 

Raporda aynı gün içerisinde meydana gelen büyük depremlerin, özellikleri ve sonuçları itibariyle depremler tarihine geçecek nitelikte olduğuna dikkat çekildi. 

Raporda, "Depremler doğa olaylarıdır. Afete dönüşmesinin nedeni ise insan eliyle yapılmış yapılardır. Yapı üretim sürecinin tüm gerekliliklerine uygun olan bir yapılaşma söz konusu olsaydı, deprem yönetmeliğinin tasarım felsefesine uygun olarak binalar yine hasar alacak, hatta belki büyük kısmı ağır hasar alacak, ancak insanların içerisinden çıkmasını sağlayacak davranışı gösterecek, deprem afete dönüşmeyecekti" ifadelerine yer verildi ve hasarın büyük olsa da can kaybının asgari sınırlarda olabileceği belirtildi. 

İşte ayrıntılar...

Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre; deprem bölgesindeki yapı envanteri şu an itibarıyla bilinmemekle birlikte toptan göçen ya da hasar gören binaların bir kısmının 2000 yılı sonrasında inşa edildiği ifade edilerek "Hatta birkaç yıl öncesi gibi çok yakın geçmişte yapıldığı ifade edilen ve 2019 yönetmeliği ile dahi tasarlanmış olabilecek binalarda da toptan göçmeler olmuştur" açıklamasına yer verildi. 

Raporda depremlerin neden olduğu hasarlar sebebiyle büyük bir afet haline geldiğinin altı çizilere, "Son 30 yılda yaşanan depremlerin yarattığı maddi ve manevi hasarlar birbirinin nerdeyse aynısıdır. Pazarcık ve Elbistan depremlerinde de çok büyük benzerlikler görülmekle birlikte, diğerlerinden farklı olan, çok yakın zamanda yapılmış yapılarda da göçen veya ağır hasar alanların var olmasıdır" denildi ve bölgenin büyük bölümünün zayıf zemin yapısına sahip olduğu belirtildi. Bu sebeple özel (özenli) mühendislik hizmetlerinin yapılması gerektiğine dikkat çekildi. 

Raporda, konu ile ilgili "Çözümün tüm tarafları bir araya gelmelidir. Liyakat, yetkinlik bir an evvel yapı üretim sürecinin bir parçası haline getirilmelidir. Yetkin Mühendislik için 3458 sayılı kanun bir an önce değiştirilmelidir. Yetkinlik şarttır" değerlendirilmesi paylaşıldı. 

Raporda oluşan yapısal hasarların sebepleri de peş peşe açıklandı. Nedenler arasında, ilk sıraya zayıf zemin koşulları yerleşti. Deprem hasarlarının yaygın olduğu bölgelerin, verimli tarım arazileri üzerinde planlanmış şehirler olduğunun altı çizilerek, "Dolayısı ile ana kayanın derinde olduğu zayıf zemin koşullarında, hatta sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerde yapılan 10-15 katlı ve taşıyıcı sistemi esnek yapılar ağır hasar almış veya toptan göçmüştür. Göçmese de bir kat batan veya yana eğilen binalar gözlemlendiğinden, bazı bölgelerde zemin sıvılaşması olduğu düşünülmektedir" ifadeleri kullanıldı. 

Rapora göre hasarın başka bir diğer sebebi de malzeme zafiyeti oldu. Raporda “Betonarme yapılarda malzeme zafiyeti olduğu düşünülmektedir” denildi ve "Yaklaşık olarak 1990'lı yılların başına kadar, yapılarda kullanılan betonarme betonunun üretimi, şantiye mahallinde ve el ile karıştırılarak yapılmakta ve yerine yerleştirilmekteydi. Daha sonra beton santrallerinde üretilen betonlar kullanılmaya başlamakla beraber hazır betonun yaygınlaşması 1999 Kocaeli depreminden sonra ivme kazandı" şeklinde konuştu. 

"Şubat 2023 depreminden etkilenen şehirlerde ise hazır betonun yaygın olarak kullanımı daha ileri tarihlerde görüldü" denilerek, yine aynı tarihlerde inşaat demiri olarak düz demirin kullanılmakta olduğunun altı çizildi ve "Dolayısı ile bu yıllarda inşa edilmiş yapıların toptan göçmesi veya kullanılmayacak derecede ağır hasar almasında malzeme zafiyetlerinin önemli etkenlerden biri olduğunu söylemek mümkündür" 

YENİ BİNALAR NEDEN ÇÖKTÜ? 

Raporda, daha sonraki senelerde inşa edilen, hatta birkaç sene önce yapılan bazı binaların göçmesine ilişkin olarak da "Yeni deprem yönetmelikleri ile tasarlanmış, hazır beton ve nervürlü inşaat demiri kullanılmış, diğer taraftan yapı denetim hizmeti görmüş olması gereken bu binaların yıkılması kamuoyunda da hayretle karşılanmış ve herkeste başka bir travma yaratmıştır. Eğer bu yapılarda malzeme zafiyeti göçme nedenlerinden birisi olarak tespit edilirse yapı denetim sistemi çalışmamış demektir" tespitinde bulunuldu. 

Raporda “konstrüktif zafiyetler” maddesinde de kolon konusunun altı çizilerek, göçen yapıların enkazlarından kolon kiriş birleşimlerinde gerekli donatı detaylarının uygulanmadığına dikkat çekildi ve "Etriye (çelik sargı) aralıklarının seyrek ve etriye kancalarının 90 derce olduğu, ayrıca kolon demirlerinin üst kat filizlerini oluşturan boylarının gerektiğinden daha kısa olduğu izlenebilmektedir" ifadeleri kullanıldı. 

“Yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar” başlığı altında ise zemin katları dükkan şekilde kullanılan binalara dikkat çekilerek, "Yaygın göçme görüntülerine göre, öncelikle zemin katın göçtüğü, ardından diğer katların sandviç şeklinde üst üste kapaklandığı anlaşılmaktadır. Hasarlara yön veren ana nedenlerden birinin, hasar katı olan zemin katlardaki ticari mekanlarda dolgu duvarların olmayışı olarak değerlendirilmektedir. Dolgu duvarlar, taşıyıcı sistem tasarımında sadece yük olarak dikkate alınsa da taşıyıcı sistem davranışına belirli deprem seviyelerine kadar dayanım ve rijitlik bakımından katkı sağladığı deneysel çalışmalarla gösterilmiştir" denildi ve zemin kat kolonlarında yeterli süneklik ve taşıyıcı sistemde yeterli rijitlik de yoksa, bu katın üst katlara göre ötelemesinin büyük olduğunu, bu katın ezilmesiyle ani göçmeler olduğu ifade edildi. 

YAN YANA BİNALARDAN BİRİ YIKILIRKEN DİĞERİ NASIL YIKILDI? 

Raporda kamuoyu tarafından da tartışılan, yan yana parsellerde yer alan benzer yapılardan birinin yıkılırken diğerinin yıkılmamasına ilişkin olarak da "Sıralanan düzensizliklerin bazılarının birinde olup diğerinde olmamasının neden olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca bu konuda parseller arasında zemin koşullarında (ana kaya üzerindeki alüvyon kalınlıkları farklı olabilir), malzeme ve işçilik kalitesinde farklılıklar olabileceği de dikkate alınmalıdır" açıklaması yapıldı. 

Prof. Dr. Cenk Yaltırak'tan şok edecek açıklama: Türkiye'nin deprem haritası yanlış

Oturduğumuz ev sağlam mı? Depreme karşı dayanıklı mı? Yıkılma riski var mı? İşte bu soruların yanıtları...

İstanbul'da kaç binanın deprem riski var? Büyük depremde kaç bina ağır hasar görecek? İlçe ilçe açıklandı!