Kent Haberleri

Dijitalleşen dünyada kentler nasıl bir geleceğe adım atacak?

Dijital Şehircilik Zirvesi’ne mimarlar da katıldı. Mimarlar, dijital teknolojilerin imkanlarıyla mimarinin sunduğu olanakları dile getirdiler. Dijitalleşen dünyada kentlerin nasıl bir geleceğe adım atacağını tartıştılar...

 

MİMARLARIN gözünden dijital şehirciliğin tartışıldığı “Şehri Tasarlayanların Dijital Geleceğe Bakışı” panelinde Teamfores Mimarlık Kurucusu Serter Karataban, veri oluşturmak için şehirlerin haritasının çıkarılması gerektiğini söyledi. Para'da yer alan habere göre, Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ece Ceylan Baba dijitalleşen dünyada kentlerin geleceği üzerine öngörülerini paylaştı.

 

 

 

Kentle ilgili genellemelerin yanlış olduğunu anlatan Kerem Piker Mimarlık Kurucusu Kerem Piker ise her kentin ihtiyacının ayrı olduğunu ve teknolojiyi bu ihtiyaçları göz önüne alarak kullanmak gerektiğini söyledi.

 

 

GAD Architecture Kurucusu Gökhan Avcıoğlu gelecekte özel hayatın minimize edildiği ortak kullanım alanlarının büyüdüğü bir şehirleşme olacağını ifade etti.

 

Avcıoğlu, insanların şehirlerle ilgili hatıraları olduğunu, bu nedenle sürekli yenilemek yerine, olabildiğinde hatıraların biriktirilmesi gerektiğini anlattı. Panelin moderatörlüğünü Turkuvaz Medya dergilerinden Home Art’m Yayın Yönetmeni Yasemin Savcı üstlendi.



"ŞEHİRLER DAVETKAR OLACAK"

 


GAD Vakfı’nın dijital şehirleşme ile ilgili çalışmalarından bahseden GAD Architecture Kurucusu Gökhan Avcıoğlu, dijital şehirleşmenin çok yeni bir konu olduğunu ve tam olarak bilinmediğini söyleyerek konuşmasına başladı. İstanbul gibi büyükşehirlerin gelecekte düşünülen dijital şehirler için yeterli kapasitede olmadığını, altyapı olarak fazla büyük olduğunu dile getiren Avcıoğlu, bu şehirlerin sorunlarını çözmenin dijital sistemde bile kolay olmadığını söyledi. Bu sorunları çözerken bizleri nelerin beklediğine değinen Avcıoğlu, birincisi bu şehirlerin önemli bir kısmının küçülerek parçalanacağını söyledi. İkinci olarak önümüzdeki dönemler için bu tür yeni pilot şehirler inşa edileceğini söyleyen Avcıoğlu, “Bunlar maksimum 5 bin kişilik yaşam alanlarını içeren daha kontrollü, birbirine-daha entegre olduğu bir sistemde olacak” dedi. Yaş farkının, ülkeler arası milliyetlerin ya da dil farklılıklarının ortadan kalkacağı bir global dünyadan söz ederken şehirlerin de bundan nasibini alacağını hatırlatan Avcıoğlu, “Artık kendi içine kapanmış şehirler yerine dışa dönük, davetkar, özellikle otomobilden arındırılmış, toplu taşımacılığın arttığı ve özendirildiği şehirlerden söz ediyoruz. Bu noktada en önemli konu olarak özel hayatla toplumsal alanların kullanması arasında dengeler kurulacak. Ortak alanların kullanımı paylaştıkça güzelleşecek, özel hayatın olabildiğince minimize edildiği, ortak alanlarının daha da büyüdüğü yapılardan, mekanlardan, şehirlerden söz ediyoruz” dedi. Tüm bunların yanı sıra eski ile yeni çelişkisinin de meydana geleceğini söyleyen Avcıoğlu, “Çok güzel eski sokaklarımız, şehirlerimiz, tarihi binalarımız ve bunlarla kurduğumuz hatıralarla bir bağımız var. Bu yüzden kendini sürekli yıkıp yenileyerek hareket eden bir anlayış dijital dünyada doğru bir şey olurken, diğer tarafta tersine etki yaratabiliyor” dedi.

 


"DİJİTALLEŞMEDE VERİ ÖNEMLİ"



Tasarlanabilen kent ve şehirlerin farkını açıklayarak konuşmasına başlayan Teamfores Mimarlık Kurucusu Serter Karataban, “Yaklaşık on yıldır harita mühendisliği alanında kullanılan lider teknolojisi sayesinde kentsel morforoloji, haritaları çıkarılıyor. Bu teknolojiyle kentin fiziksel yapısını oluşturan elemanların gerçek boyutlarıyla görüntüsü alınabiliyor. Lidar teknolojisi sayesinde kentin haritası çıkarıldığında nerelerin boşluklu, nerelerin dolu olması gerektiğini, kentte aşınmış yüzeylerin ne kadarının tamir edilip nerelerin yıkılması gerektiğini ve ileriye dönük bir imar planlaması yapılacaksa hangi verilerin ışık tutacağını topluyoruz” dedi.

Ancak veri varsa kentlerin dijitalleşmesinden bahsedilebileceğini de söyleyen Karataban, “Dijitalleşmeyi Türkiye’de bir takım kentler kullanmaya başladı. Bunlar ‘akıllı city’ kavramı olarak gündeme gelmeye başladı” dedi. Özellikle büyükşehirlerde bazı boşlukların oluşturulması gerektiğini savunan Karataban, “Dijitalleşmenin sonunda özellikle yığınların oluşturduğu ve nüfusun belli bir planlamayla artmadığı şehirlerde ve kentlerinde bu boş alanların oluşturulmasında bu teknolojilerin olması yarar sağlayacak” dedi.

 

"YAPAY ZEKA HAYATIN İÇİNDE"



Dijitalleşme alanını ve yapay zekanın gelişimini yakından takip ettiğini ve bu alanda çalışmalar yaptığını dile getiren Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ece Ceylan Baba, kent ütopyaları ve kent ütopyaları alanında özellikle gelecek öngörüleri ve öngörüleri alanında yapay zekanın ve kent ilişkisinin oldukça kesiştiğinin bilgisini vererek sözlerine başladı. Dijitalleşen dünyada kentlerin geleceği üzerine yapılan tartışmaların ekseninde üç temel kavramın yoğunlaştığının bilgisini veren Baba, “Bunlardan ilki teknoloji ve kent ilişkisi, İkincisi çevre ve doğa kent ilişkisi, sonuncusu ise evrim. Yapay zeka öncelikle insanın temsil edildiği model olarak tanımlanabilir” dedi. Baba, insanı kopyalamaya, temsil etmeye çalışan modelin 1950’lerle başladığım dile getirdi. Yapay zekanın üretilme biçiminin mimari mekan üretilme biçimiyle benzerlik gösterdiğini söyleyen Baba, “Yapay zekanın bugün yapabildikleri aslında yapay zekanın hayatımızın içinde olduğunu gösteriyor. Yapay zeka sanat üretmeye de başladı. Tam da bu noktada tasarım yapabilir mi onu da gelecekte göreceğiz” dedi.
 

KENTİN POTANSİYELİ



Kentle ilgili bütün genellemelerin yanlış olduğu bilgisini savunan Kerem Piker Mimarlık’ın Kurucusu Kerem Piker, “Kentle metropolü birbirinden ayırmak lazım” diyerek konuşmasına başladı. Kentin, metropolün en önemli meseleleri ne diye düşünüldüğünde bir sürü problemin olduğunu hatırlatan Piker, “Temelde demokratik bir iletişim ortamı sağlamak, kentlileri kente ilişkin kararlara ortak edebilmek, olabildiğince şeffaf mekanizmalarla kenti yönetmek, iyi ve geniş bir altyapı kurmak gerek” dedi. Dijital teknolojilerin gelişiminin ulaşım, hizmet, kıt kaynakların altyapısının doğru yönetilmesinin katkısı olacağını sözlerine ekleyen Piker, dijital dünyanın en önemli getirisinin kentin potansiyellerini anlamayı kolaylaştıran bir araca dönüşme ihtimalinin olduğunu söylüyor. “Kentle ilgili fikir üretirken modern, tasarlanmış, hesaplanabilir mekanın ne olduğu üzerinde karmaşık söylemleri oluştururken bir yandan da çok basit örnekleri gözden kaçırmamak lazım” diyen Piker, en basit örneğiyle otopark konusuna değiniyor.Piker, “Otopark rahatlıkla bir algoritma sayesinde çoğaltılabilir bir mekan. Araçlar herkesin park edebileceği alanlara muhtaç olduğu zaman büyük büyük parsellere ihtiyaç duyuyorlar. Tarihi kent içirme böyle bir yer yok. Bu altyapıları kurmak için büyük yıkımlara ihtiyaç var" dedi. Planlanmış ve uluslararası kabul görmüş otoparklar yerine, iki kişinin bireysel becerileriyle yönettiği parsel artıklarını, boşlukları otoparka çevirdiklerini söyleyen Piker, bu durumun ciddi bir altyapı sorununu kentin kendi potansiyelleriyle nasıl çözdüğünü ortaya koyduğunu hatırlatıyor. Bu otoparklar sayesinde birtakım ekolojik şeyleri de değiştirebildiklerini dile getiren Piker sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sokaklar daha fazla rüzgar alıyor, evlerin önündeki boşluklardan evlere daha fazla güneş giriyor hatta bu şeyler basitçe kurulduğu için yağmur suyunun bile yeraltı kaynaklarını beslemesine kadar giden bir fayda topluluğuna dönüşüyor. Metropol bütün bunları içeren şeyler. Bu tür özgün çözümleri ortaya koymak içini dijital araçlar birer ağın parçası olarak görmek önemli bir silah olabilir.”

 

Dijital Şehircilik Zirvesi’nde akıllı şehir uygulamaları konuşuldu!