Doğal afetler sigorta bilincini yükseltiyor!
HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, deprem algısı konusunda dönüm noktası olmuş 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden geçen 18 yılın ardından DASK’ı ve yangın sigortasını değerlendirdi.
HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, son yıllarda özellikle iklim değişikliklerinin de etkisiyle doğal afetlerin ve buna bağlı hasarların artmaya başladığını söyledi. Hancıoğlu, artan doğal afet hasarlarına karşın, henüz ihtiyari yangın branşında sigortalılık oranımızın dünya ortalamalarına göre oldukça geride olduğunu da ifade etti. Son yıllarda özellikle iklim değişikliklerinin de etkisiyle doğal afetlerin ve buna bağlı hasarların artmaya başladığına değinen Hancıoğlu, “Buna ülkemizdeki altyapı eksikliklerini ve plansız şehirleşmeyi de eklediğimizde her yıl özellikle sel–su baskını, fırtına ve kar ağırlığı kaynaklı büyük hasarlar ile karşı karşıya kalıyoruz” diye konuştu.
HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, deprem algısı konusunda dönüm noktası olmuş 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden geçen 18 yılın ardından DASK’ı ve yangın sigortasını değerlendirdi. 17 Ağustos depreminden sonra kurulan ve 2016 sonu itibarıyla 7.5 milyon adedi aşan deprem teminatlı konut adediyle DASK’ın önemli gelişmeler kaydettiğini belirten Hancıoğlu, “Ödenebilir seviyedeki primlerle Zorunlu Deprem Sigortası’na konu konutların depreme karşı güvence altına alınması ve depremin ülkemize getireceği mali yükümlülüklerin sigorta ve reasürans yolu ile sermaye piyasalarına dağıtılması oldukça önemli. Buna ek olarak, DASK’ın hasar ödeme kapasitesinin artırılması amacıyla çıkardığı afet bonosu ile yapılandırılmış sermaye piyasalarında kapasite artışına gidilmesi ve devlet tarafından reasürans desteği sağlanması, ihtiyaç anında DASK’ın elini güçlendiren gelişmeler” dedi.
“DASK’TA SİGORTALILIK ORANI DAHA DA İYİLEŞTİRİLMELİ”
1999’da 500 bin adet olan deprem teminatlı konut sayısının bugün 7.5 milyonu aştığını, sigortalılık oranının %45 seviyelerine geldiğini aktaran Hancıoğlu, buna karşın, hâlâ bu rakamların yeterli olmadığını ifade etti. Ülkemizin bulunduğu coğrafi konumu ve deprem riskine açıklığını da düşündüğümüzde bu oranın daha da iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayan Hancıoğlu, bu anlamda, elektrik ve su aboneliklerinde DASK poliçelerinin yaptırılmış olma zorunluluğu ve buradaki kontrollerin daha sıkı yapılmasının sigortalılık oranına olumlu katkı yapacağını kaydetti.
“ALTYAPI EKSİKLİKLERİ HASARI YÜKSELTİYOR”
Son yıllarda özellikle iklim değişikliklerinin de etkisiyle doğal afetlerin ve buna bağlı hasarların artmaya başladığına değinen Hancıoğlu, “Buna ülkemizdeki altyapı eksikliklerini ve plansız şehirleşmeyi de eklediğimizde her yıl özellikle sel–su baskını, fırtına ve kar ağırlığı kaynaklı büyük hasarlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Kamu otoritesinin şehir planlama ve altyapı çalışmalarına eğilmesi, bu alanda projeler geliştirmesi soruna daha kalıcı çözümler bulabilmek için faydalı olacaktır. Ayrıca yeni yapılan binalar proje aşamasında arazi yapısı, coğrafi konum, çevresel faktörler de göz önüne alınarak tasarlanmalı ve gerekli önlemler en baştan alınmalıdır” diye konuştu.
Artan doğal afet hasarlarına karşın, henüz ihtiyari yangın branşında sigortalılık oranımızın dünya ortalamalarına göre oldukça geride olduğuna dikkat çeken Hancıoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Türk sigorta sektörüne bakıldığında daha ziyade zorunlu sigortaların belirgin bir ağırlığının olduğu gözlemlenmekte. Zorunlu sigortaların dışındaki branşlarda ise daha çok frekans hasarların yaşandığı ve insanların hasar deneyimlerinin daha fazla olduğu kasko gibi branşlarda ürün ve hizmetlerin bilinirliğinin fazla olduğu görülmektedir. Dolayısıyla öncelikle toplumun risk algısı geliştirilmeli ve farkındalıkları artırılmalı, maruz kaldıkları risklerin ve bunların etkilerinin iyi anlatılması gerekmektedir. Bu doğrultuda aynı riske maruz toplulukların hedef alınarak, bilgi ve deneyimlerinin aktarılması yararlı olacaktır.”
Risk yönetiminin temel ilkelerinin okullarda müfredata adapte edilmesinin de, sigorta bilincinin topluma temelden aşılanması açısından fayda sağlayacağını dile getiren Hancıoğlu, “Ayrıca, toplumun satın alma gücü yükseldikçe, sigortalanacak kıymetler ve sigortaya ayrılabilir fonlar artmaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak sigorta ürünlerinin bilinirliğinin artırılması önemli bir ihtiyaç haline gelmektedir” dedi.
2017’nin ilk yarısını yangın ve doğal afetler branşı açısından değerlendiren Hancıoğlu, konu hakkında şunları söyledi: “Milli Reasürans’ın açıkladığı hasar verilerine göre hayat dışı branşlarda sigorta şirketleri, 2017 yılının ilk altı ayında 2016 yılının aynı dönemine göre yaklaşık %7.5 oranında prim artışı kaydetti. Yangın ve doğal afetler branşında ise yine aynı dönemlere göre bu yıl artış %21 seviyelerinde gerçekleşti.”
HDI Sigorta olarak bu yılın ilk yarısında kendilerine isabet eden büyük montanlı bir hasar olmadığını da belirten Hancıoğlu, “Ancak iklim değişikliğinin etkisi ile tabiat olayları kaynaklı hasarlarda sektör olarak gerek adet gerekse tutarda önemli bir artış olduğu gözlendi. Bu branşta ilk 6 ay içerisinde bildiğimiz kadarıyla sektörde 10 milyon liranın üzerinde biri doğal afet, dördü yangın hasarı olmak üzere 5 adet hasar yaşandı. Bu hasarların da ambalaj imalatı, kimya tesisleri, mobilya imalatı gibi yangın yükü yüksek faaliyet kollarından geldiğini görüyoruz” dedi.
“SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA SEKTÖRÜN DESTEĞİ ÖNEMLİ”
Sektördeki şirketler olarak sivil toplum kuruluşlarına ve doğal afetler konusunda çalışan derneklere verilen destekleri artırmalarının şart olduğunun altını çizen Ceyhan Hancıoğlu, “Bu konuda HDI Sigorta olarak önceki dönemde AKUT’a sponsor olduk. AKUT’un trafik sigortalarını üstlendik ve deprem haftası etkinliklerinde hazırlanan afişlerin Türkiye geneline ulaştırılmasına destek verdik. Bundan sonraki süreçte de elimizden geldiğince AKUT’a ve benzer kuruluşlara desteğimizi devam ettirmeye çalışacağız” diye konuştu.
Milliyet