Ekonomi

Dünyadaki Merkez Bankaları faiz artırırken, Türkiye neden faiz düşürüyor? Enflasyon pahasına büyüme mümkün mü?

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, dünyada faiz artışına gidilirken, Türkiye'de neden faiz indirildiği konusunu değerlendirdi. İşte o sorunun yanıtı... Dr

Dünyada faiz artışına gidilirken, Türkiye'de neden faiz indiriliyor? Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, konuyu değerlendirdi. Selva Demiralp, 2000-2005 yılları arasında Merkez Bankası'nda iktisatçı olarak görev yaptı. Demiralp, Federal Rezerv, Avrupa Merkez Bankası ve Türkiye Merkez Bankası gibi merkez bankalarıyla etkileşimler yaşadı ve Avrupa Merkez Bankası'nda danışman olarak görev yaptı. Para politikası üzerine araştırmalar yapan Demiralp'in Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşlerine The Wall Street Journal , The New York Times , The Financial Times , Reuters ve The Associated Press'te yer verildi. 

2022 yılının başından bu güne yaklaşık 90 ülkenin merkez bankası faiz artırımına gitti. Bu ülkelerin de yaklaşık yarısı tek seferde en az 75 baz puan, yani tecrübe ettikleri enflasyonun yaklaşık onda biri kadar faiz artırdı. 

Hafta içinde ABD Merkez Bankası FED’in 75 baz puanlık son faiz artırımından bir gün sonra TCMB 100 puanlık bir faiz indirimi açıkladı. 

 

Dünyanın geri kalanının “büyüme pahasına enflasyonla mücadele”ye yönelirken, Türkiye'nin “enflasyon pahasına büyüme” ile tercihini bunun tam tersi yönünde kullandığının altını çizen Prof. Dr. Selva Demiralp, 'Böyle bir alternatif var mı? Dünyanın geri kalanı büyümeyi bizim kadar istemiyor olabilir mi? Enflasyonun ve faiz artışının maliyeti ne?' sorularının yanıtlarını BBC Türkçe'de verdi. 

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, "Enflasyonla mücadele için bunca ülke faiz artırırken biz ısrarla faiz indirimlerine devam ediyorsak ve bunun sonucunda enflasyonumuz onlardan kat kat yukarıdaysa 'Nerede hata yaptık? Onlar bizim bilmediğimiz neyi görüyor da faiz artırıyor?' diye sormakta fayda var" dedi ve bu soruların en net yanıtının FED Başkanı Jerome Powell tarafından verildiğini belirtti. 

Powell'ın konuyla ilgili olarak "Yüksek faiz sonucu yavaşlayan büyüme ve zayıflayan istihdam piyasası, hizmet ettiğimiz halk için sıkıntılıdır. Ancak bu sıkıntı, fiyat istikrarı sağlamayı beceremeyip sonrasında tekrar çaba vermenin yaratacağı sıkıntı kadar büyük değildir" açıklamasında bulunduğunu belirten Prof. Dr. Selva Demiralp, Fed'in yıl başından beri yaptığı faiz artışlarının ekonomiyi yavaşlatma riskine karşı daha fazla faiz artışına gitmemek ve hatta bir an önce faiz indirimlerine başlamak konusunda piyasaların yoğun baskısında olduğunu aktardı. 

 

Selva Demiralp, Powell'ın bu baskılar için bugün başladığımızı işi yarım bırakır fiyat istikrarını sağlayamazsak ileride daha büyük bir bedel öderiz dediğini ve geri adım atmadığını aktardı. 

Enflasyonu düşürmek için önce faiz artırımlarına gitmek, sonrasında gelen baskılar sonucu yeterli sabrı gösteremeyip yarı yolda faiz indirimleri yapmak ve sonuçta daha yüksek bir enflasyonla yüzleşmenin bu topraklarda oldukça aşina olunan bir durum olduğunu aktaran Demiralp, "Bugün geldiğimiz noktada ise artık usulen de olsa faiz artışı bile söz konusu değil. Bizimle aynı gruba girebilecek ülkelerde ve hatta savaşın ortasındaki Rusya’da bile enflasyonun bizden 65-70 puan daha düşük olması da tesadüf değil" diye konuştu. 

Demiralp, işin acı tarafını "2021 son çeyreğinden bu yana ekonomiyi desteklemek için faizler düşürülüp enflasyon 60 puan üzerinde artarken mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış işsizlik sadece 1 puan azalmış" diyerek açıkladı. Bir taraftan verilen tüm destekler ve kaynak aktarımlarıyla ekonomonşn canlı tutulmaya çalışıldığını, diğer taraftan ise enflasyonun büyümede daraltıcı etki yaptığını ve istihdamı aşağı çektiğini belirtti. 

NEDEN FAİZ ARTIRIMINA GİDİLİYOR?

Enflasyonu göz ardı edip enflasyonu dizginleyici politikalar uygulanmaması durumunda bunun ekonomik büyümeyi vurduğunu dile getiren Demiralp, "Enflasyonist ortamda büyüme olsa bile gelir dağılımı bozulduğu için dar gelirli kesimler bunu hissedemiyorlar" dedi ve pastadan aldıkları dilimin küçüldüğünü söyledi. 
Aynı zamanda faiz artırımına gidilmesinin temel gerekçesinin bu olduğuna dikkat çekti.  

ENFLASYON VE FAİZ ARTIŞININ MALİYETİ 

Merkez bankalarının karar alırken iki maliyeti karşılaştırdığını vurgulayan Demiralp, "Bunlardan birincisi faiz artışının getirdiği maliyet. Faiz artışı borçlanma maliyetini artırmak suretiyle talebi yavaşlatır. Talepteki yavaşlama enflasyonist baskıları aşağı çeker" dedi.

Diğer taraftan da üretimdeki yavaşlamanın istihdam kaybına neden olacağının altını çizdi ve Powell’ın basın toplantısında bahsettiği gibi “Keşke enflasyonu düşürmenin acısız bir yolu olsaydı, ancak maalesef yok.” sıkıntının tam olarak bu olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Selva Demiralp, "Sıkı para politikasının maliyetini terazinin bir kefesine koyan merkez bankaları diğer kefeye ise sıkı para politikası uygulamayıp enflasyonun kontrolden çıkmasının yarattığı maliyeti koyuyorlar" açıklamasında bulundu ve nasıl faiz artırımı ekonomiyi yavaşlatıyorsa; enflasyonun da ekonomiyi yavaşlatarak istihdam kaybına neden olduğunu ifade etti. 

ENFLASYON EKONOMİYİ NASIL ETKİLER? 

Demiralp, "Enflasyon, ekonomiyi boğarak ve kontrolsüz bir şekilde yavaşlatır" diye konuştu ve alım gücünü erittiğine, halkı yoksullaştırarak talebi zayıflattığına dikkat çekti. Bu durumda yavaşlayan üretimin istihdam kaybını getireceğini aktardı.

Enflasyon sebebiyle  gelen zoraki yavaşlamanın,  faiz artırımı yolu ile gelen kontrollü yavaşlamadan önemli bir farkı olduğunu belirten Demiralp, faiz artırmak sureti ile soğuyan ekonominin enflasyonu aşağı çekeceğini dile getirdi. Bu şekilde yavaşlayan bir ekonomide ise enflasyonun asılı kalacağını, kendi kendine düşmeyeceğini belirtti. 

Her iki senaryoda da ekonomide bir yavaşlama kaçınılmaz iken aradaki temel farkın fiyat istikrarı olduğunu aktaran Demiralp, "Fiyat istikrarı getiren “kontrollü yavaşlama” merkez bankasının sürdürülebilir büyümeye vereceği en önemli katkıdır.

Çünkü fiyat istikrarı düşük faiz ve makroekonomik istikrar getirir" açıklamasında bulundu. 

Demiralp, kalıcı düşük faiz ve istikrarın yatırım iştahındaki artışı, bunun da potansiyel büyüme oranında ve istihdamdaki artışı destekleyeceğini vurguladı. 

Enflasyon sebebiyle yavaşlamak zorunda bırakılan bir ekonominin üretim kapasitesinde benzer bir yükseliş yaşayamayacağının altını çizen Demiralp, "Bir başka deyişle, enflasyon sadece bugünkü büyümeyi vurmakla kalmaz, ülkenin ileriye yönelik olarak üretim ve istihdam artışı yaratacak imkanlarını da baltalar" dedi. 

Bu nedenle sıkı para politikası ile enflasyonun önüne geçmek ve sıkı para politikasının maliyetine katlanmak 90 ülke tarafından “daha az maliyetli” bir çözüm olarak görülüyor ve tercih ediliyor. 

"Enflasyonu düşürmek merkez bankasının işidir. Merkez bankası en az maliyetli çözümü sunduktan sonra bu maliyeti kimin omuzlanacağı ise siyasi otoritenin kararıdır" diyen Demiralp, ekonomik programlarını açıklayan muhalefet partilerinin transfer ödemelerine, işsizlik sigortasına, dolaylı vergilerin azaltılmasına ilişkin planlarının sıkı para politikasının maliyetini düşürmesi açıdan önemli olduğunu dile getirdi. 

20 yıl aradan sonra bir ilk yaşanıyor... Dolar fırladı, euro çakıldı! Bir kenarda eurosu olanlar acil bakın

Faiz artıran merkez bankaları sadist mi? Merkez bankaları neden faiz artırıyor?

Merkez Bankası'ndan bankalara sınırlama getirecek yeni adım