Genel

Dünyanın en iyi iş otelleri

Ünlü tasarım ve mimarlık dergisi Wallpaper ile ekonomi dergisi Fortune bir araya gelerek ''Dünyanın En İyi İş Otelleri''ni seçtiler.

Büyük şirketlerin yöneticilerinin ağırlıkta olduğu 10 kişilik uluslararası bir jüri oluşturuldu. Jüri önce 50 aday belirledi. Ardından bu sayı 10'a
indirildi. Listenin en önemli özelliği sadece birincinin belirlenmesi ve geri kalanı arasında bir sıralama yapılmaması. İpi göğüsleyen dünyanın en iyi iş oteli Brezilya'nın Rio de Janerio kentindeki Fasano oldu. Listedeki tüm otellerin ortak özelliği ise konforu, tasarımı, şehir merkezine yakınlığı ve teknolojiyi bir arada sunması. Uzun ve yorucu iş toplantılarını sofistike bir hale getiren bu otellerde çalışmak kadar eğlenmeyi sevenler de ihmal edilmemiş.

En iyi 10
1. Fasano - Rio de Janeiro
2. The Peninsula - Tokyo
3. Le Meurice - Paris
4. Four Seasons - İskenderiye
5. Four Seasons - Mumbai
6. Hyatt on the Bund - Şangay
7. St George - Roma
8. Haymarket - Londra
9. The Tides - Miami
10. The Liberty - Boston

Fasano - Rio de Janeiro
İpanema kumsalında uzanıyor
Rio de Janerio'nun ünlü İpanema sahilinde yer alıyor. Otelin merkezinde Michelin ödüllü şef Luca Gozzani'nin deniz ürünleri restoranı Fasano del Mare bulunuyor. Mimari çizimi Philippe Starck tarafından yapılan otelin dekorasyonuysa Brezilya esintili. Brezilyalı tasarımcı Sergio Rodrigues'in imzasını taşıyan ikonik "Poltrona Diz" koltuklar hemen dikkat çekiyor. Fasano'nun Sao Paulo'nun sofistike havasını Rio'nun sıcaklığıyla birleştirmek gibi bir özelliği de var. 92 odasının hepsi birbirinden lüks ama çatısındaki havuzu otelin en seksi bölümü.

The Peninsula - Tokyo
Japon stilinin mabedi
24 odası ünlü Japon mimar Kazukiyo Sato tarafından hazırlandı. Washitsus'dan (Japon stili odalar) etkilenen tasarımları modern ve cool. Süitleri Ginza manzaralı, Peninsula süitlerindeyse spor bölümü, yemek odası ve balkon bulunuyor. Birinci sınıf Japon spa'sında sekiz ayrı bakım uygulanıyor. Üstelik manzaralı. Restoranı Tsuruya'da geleneksel Japon mutfağı servis ediliyor. Otelin çatısında yer alan bu restoran ve bar yemeklerinden çok, nefes kesen manzarasıyla dikkat çekiyor. 

Le Meurice - Paris
Salvador Dali'nin oteli
Zamanında Salvador Dali'yi konuk eden bu otel yakın zamanda Philippe Starck tarafından elden geçirildi. Otelin herkese açık bölümlerinin esin kaynağı da Dali. 228 kişilik barı Le Bar'da barok bar tabureleri ve 1930'lardan kalma koltuklar bulunuyor. Aynalı bölmeler ve devasa mumlar sayesinde mekana Dali'nin yüzü yansıtılıyor. Starck'ın kendisi gibi tasarımcı olan kızı Ara, Le Dali restoranını ayakları kadın ayakkabısından sandalyelerle döşedi. Restoranda, geleneksel Fransız ve hafif olmak üzere, üç Michelin yıldızlı şef Yannick Alleno'nun hazırladığı iki ayrı mönü sunuluyor.

Four Seasons - İskenderiye
Alışveriş merkezlerinin kalbinde
Yeni yapılan alışveriş ve yaşam merkezi Grand Plaza'da yer alıyor. Geniş bir Akdeniz manzarasının yanı sıra şehrin silüetine de hakim. Pierre-Yves Rochon tarafından tasarlanan odaların özel balkonları var. Dekorasyonlarına da modern bir dokunuşla yorumlanmış Mısır mobilyaları damgasını vuruyor. Aralarında Lübnan-Fransız restoranı Byblos ve sushi de sunan Pool Bar & Grill'in bulunduğu 6 restoranı var. Kadınlar ve erkekler için ayrı hazırlanan spa'sında buhar odaları da yer alıyor. El Nozha Havaalanı'na 30 dakika, Borg El Arab Havaalanı'na 1 saat uzaklıkta.

Four Seasons - Mumbai
Şehrin en merkezi yerinde
Mayıs ayında açılan otel Arap Denizi'ne bakan Worli semtinde yer alıyor. Aynı semtte ünlü at yarışı pisti Mahalaxmi de bulunuyor. Sıcak bir havası olan odalar dekore edilirken doğal tonlar tercih edilmiş ama koyu renkli ahşabın, zengin kumaşların ve Hint geleneğinin gösterişinden de vazgeçilmemiş. The Prato restoran İtalyan mutfağı sunarken, San-Qi restoranda eklektik Asya mutfağı tadılabiliyor. Açık havuzu var. Buhar banyosunun yanı sıra buz pınarı ve sekiz ayrı bakım sunan spa'sıyla dikkat çekiyor.

Hyatt on the Bund - Şangay
Şehre de havaalanına da yakın
Huangpu Nehri'nin kıyısında yer alıyor. Yerleşimi sayesinde hem havaalanına hem de şehrin önemli merkezlerine yakın. Odaları modern ve basit bir şekilde dekore edilmiş, fakat yüksek teknoloji sunuyor. Ayrıca çalışma masaları da normalden daha büyük. Nehir manzarası ve yine en son teknolojinin (duşlarda yağmur başlığı) kullanıldığı büyük banyolarıyla benzerlerinden ayrılıyor. Üç tane restoranı, bir çay salonu ve kokteyl barı var. Özel günler ve toplantılar için de organizasyon yapılıyor. 

St George - Roma
Eski bir İtalyan sarayı
İtalyan mimar Lorenzo Bellini tarafından restore edilen 500 yıllık bir saray. Şehrin moda, gece hayatı ve eğlence merkezlerinin göbeğindeki gözde Giulia semtinde konuşlanmış. Minimalist dekorasyonunun başlıca referansları Alvar Aalto ve Arne Jacobsen. Odalar sıcak krem ve ahşap tonlarıyla döşenmiş. Birinci kattaki çatıda yer alan Terrazza Rose salonu Avrupa'nın roze şaraba adanmış ilk restoranı. Yerel ve egzotik tatların birlikte sunulduğu bir restoranı daha var. Cigar ve şarap barları da unutulmamalı.

Haymarket - Londra
Londra'nın en geniş odaları
John Nash tarafından tasarlanmış eski bir kraliyet binası. 50 odası var ve bazıları Londra'nın en geniş otel odaları olma özelliğini taşıyor. Sahiplerinden Kit Kemp renkleri, mimari dönemleri ve desenleri korkusuzca bir araya getirmiş. Özel etkinlikler için hazırlanan The Shooting Gallery el boyaması orman desenli duvar kağıtlarıyla kaplanmış, dramatik sunumlar için özel bir aydınlatma ve ses sistemi de var. Ayrıca 18 metrelik bir havuzu da bulunuyor. Şefliğini Roger Serjent'in üstlendiği Brumus restoranda Kuzey İtalya mutfağı tadılabiliyor.

The Tides - Miami
Barı çok gösterişli
Tasarımcı Kelly Wearstler 1936 yılından kalma binayı elden geçirirken tarihi niteliğinden taviz vermemiş. Sıra dışı renk paleti, dokular ve art deco unsurlar sofistike dekorasyonunun hemen göze çarpan özellikleri. Miami Beach Kongre Binası'na olduğu kadar, alışveriş ve eğlence merkezlerine de yakın. Havuzlu terasında özel kabinler bulunuyor. 120 kişilik restoranı La Marea'ya Akdeniz mutfağı hakim. Gösterişli Martini Bar'ı da önemli artıları arasında.

The Liberty - Boston
Eski hapishanenin yeniden doğuşu
Boston'ın Beacon Hill bölgesindeki tarihi bina 1851'de Charles Street hapishanesi olarak inşa edildi. Şu anki modern haliniyse Cambridge Seven Associates'in mimarlarına borçlu. Hapishaneden otele dönüştürülürken tarihi dokusu bozulmamış. Dekorasyonu paslanmaz çelik ve maun ahşap dokularıyla gülkurusu ve vizon tonlarına dayanıyor. Otelin 3 restoranından biri Clink'de yemekler standart sunumun yanı sıra paylaşılabilecek büyük tabaklar da sunuluyor. Oda servisi de beyaz keten örtüleri sayesinde kendi yemeğinizi seçmenize izin veriyor.

Foto galeri için tıklayınız