Sektörel

Düzce'de korsan emlakçılar türedi!

Düzce Postası Gazetesi köşe yazarı olan Metin Köseer bugünkü yazısında, Düzce'de inşaat sektörünün artmasıyla oluşan sorunları anlattı. İşte o haber..

Düzce'de inşaat sektörü arttıkça, mirasçılar arasında anlaşmazlıklar da artmaya başladı. Mirasçılar dediğim hisseli yerlerden bahsediyorum. 

Anadan babadan kalma yerlerin kavgası yapılıyor. Yorulmadan, ter akıtmadan, armut piş, ağzıma düş misali, miraslara konanlar avukatlık yapıyor. 

Son yıllarda müteahhitlerin girmediği, sokak, cadde, mahalle kalmadı. 

Bazı mahallelerde 3-5 evi birleştirip yıkan müteahhitler, site şeklinde binalar yaparak satıyorlar. 

Arsa karşılığı kat veren müteahhitler, eski evlerin olduğu, mevkilerin güzel olduğu, yol kenarları, çarşı merkeze yakın yerler, servislerin, halk otobüslerinin geçtiği yerler, yatırımların yapıldığı yerler, üniversite tarafları vs. vs. kıymetli yerlere göz diken müteahhitler, kat karşılığı arsa alıyorlar. 

Bu arada hayali ve korsan emlakçılar da türedi. Mal sahipleri ve müteahhitler arasında arabuluculuk yapan bu korsan emlakçılar, harçlıklarını çıkarıyorlar. 

Sizin anlayacağınız, satan da, alan da, aracı olan da kazanıyor. 

Bizim konumuz miras. Yani anadanbabadan, kaynanadan-kaympederden, dedelerden, ninelerden kalan miraslar... 

Miras yüzünden kardeşler arasında dargınlıklar oluyor. Zıtlaşmalar, kıskançlıklar, fesatlık, dedikodular, kavgalar oluyor. Zamanında büyükler tarafından bölünmeyen yerler, şimdi mirasçılar tarafından pay edilemiyor. 

İnsanlar neyi öğrenmiş oluyor biliyor musunuz? Bir söz alındığı zaman hemen tapusunu alınız. Sözle bir şey olmuyor, belgeler konuşuyor. 

Madalyonun öbür tarafına gelelim. Allah her şeyin hayırlısını versin. Allah herkese hayırlı evlatlar versin. Allah herkese akıllı başlı, adaletli, onurlu, şerefli, dürüst evlatlar versin. 

Dünya malının dünyada kalacağını herkes biliyor. Ne var ki, ölmeden önce hayatımı yaşayım diyenler var. Bu kişiler kimlerden oluşuyor biliyor musunuz? 

Hayattan beklentisi olmayan, çalışmayan, tembel, akşama kadar gezen, sağda solda harçlık bulmaya çalışan, dedikodu yapan, bugün bulup, bugün yiyen, etrafını kandıran, inandıran, başkalarının malını çekemeyen, ara bozan, laf sokan, laf taşıyan, daha saymakla bitmeyen kişilerden bu hayat oluşuyor. Böyle insanlara miras kalınca ne oluyor biliyor musunuz? Hemen satıp satıp yiyorlar. Ondan sonra aç aklıyorlar. Sonra da kardeşlerinin aldığı payda bile gözleri kalıyor. Keşke kardeşlerim bana da baksalar, azıcık da ben fay dalansam diye hala bedava yaşamaya çalışırlar. 

Yerler, yerler doymazlar. Hala başkalarının mirasların da gözleri kalır. İşte bu kıskançlıktır, fesatlıktır. Böyleleri yoldan çıkmıştır, Allah onların önünü açmıştır. Çünkü onların hesabı bu dünyada değil, öbür dünyada olacaktır. 

Böylelerin sonu acı içinde, kıvrana kıvrana can vermektir. Allah onlara öyle bir hastalık verir ki, canları yana yana, ızdırap çeke çeke bu dünyadan göç edip giderler. 

Miras hastalığı çok kötü bir hastalıktır. İnsanlar bedava mirasa alışkın olduğu için, başka kardeşlerinin mirasında gözü kalır. Kendileri satıp satıp yedikleri için ellerinde bir şey kalmaz. Kalmayınca gözlerini sana bana değil, tabii ki kardeşlerinin malına dikecekler. Alıştılar ya bir kere bedava mala, mülke... Alıştılar ya bir kere mirası satıp satıp yemeye, onlara malsız kalmak zor gelir. 

Düzce'de o kadar çok dargın kardeşler, kavgalı kardeşler var ki sormayın. Herkes mal mülk peşinde koşuyor, miras peşinde koşuyor. 

Bu yüzden herkes birbirini yiyor. Çalışmadan bedava gelen mal için kavgalar yaşanıyor. Sorsan hepsi Allah'ı, Kur'an-ı iyi biliyor. Ama içleri öyle demiyor. Göstermelik Allah'ı dillerinden düşürmezler, iş mala gelince her şeyi unuturlar. 

İşte bu bir hastalıktır. Tedavisi yoktur. Mal diye diye, miras diye diye ölür giderler. 

Esenkalm...



Metin KÖSEER/Düzce Postası Gazetesi