DVF ilk mağazasını Nişantaşı'nda açtı
Kruvaze (ön parçaları birbiri üzerine gelen) elbisenin mucidi ünlü modacı Diane von Furstenberg, Türkiye’deki ilk mağazasının açılışı için İstanbul’a geldi
Belçika doğumlu, Alman Prens Egon Fürstenberg ile evlenerek prenses unvanını alan ve 1972’de boşanmasına rağmen 2001 yılında yeniden evlenene kadar bu unvanı kullanmayı sürdüren Diane von Furstenberg, küllerinden doğmuş bir Zümrüdüanka. ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Japonya’da 38 mağazası bulunan Diane von Furstenberg (DVF) 39’uncu mağazayı İstanbul’da açmaktan heyecan duyduğunu belirterek, ikinci kariyerini Hürriyet’e anlattı.
23 yaşında çalışmaya başlayan ve 25’ine geldiğinde modacı olarak şöhreti yakaladığını belirten Furstenberg, “Çok gençken çok başarılı oldum. Her şey çok hızlı ilerledi. Lisanslar verdim, kozmetik işine girdim. Fazla büyüdüğüm için kontrolü kaybettim ve ilk işimi sattım. Ancak trendy genç kızların elbiselerimi ikinci el mağazalardan büyük paralara aldığını görünce, markamı küllerinden yeniden yarattım” dedi.
Moda benim kaderimdi
“Ne olacağımı bilmiyordum ama nasıl bir kadın olacağımı biliyordum” diyen Furstenberg, henüz yeni evli ve çocuk sahibi olmaya hazırlanırken, Amerika’ya yerleşmeden önce modayı denemek istemiş. Avrupalı bir tekstilci arkadaşına rica edip, fabrikanın kapalı olduğu saatlerde birkaç desen çalışması yapmış ve ardından elbiseler tasarlamış.
Amerika’ya götürdüğü bu numuneler çok başarılı olunca önlenemez moda kariyeri de böylece başlamış. Furstenberg, “Moda kaderimdi. Kimse ilk tasarımlarımın bu kadar satacağını bilemezdi. Hatta sahnede çok uzun süre kaldım” diye konuştu. Kendi yaşı ilerledikçe markasının ve markayı takip edenlerin gençleştiğini belirten Furstenberg, “Ben de markam da çok dişi. Kadın kadın... Benim misyonum kadınlara kendilerini iyi ve mutlu hissettirmek. Türk kadını son derece stil sahibi ve dişi. DVF, Türk kadınına da çok uygun” dedi.
İstanbul’dan uzak kalamazdık
Yeni koleksiyonunda İstanbul esintisi olacağını belirten Furstenberg, Türkiye’ye geliş sürecini şöyle anlattı: “Her nerede birileri beni görmek isterse peşlerine düşerim, ayaklarına giderim. Türkiye’den bize çok talep vardı. Ayrıca burayı çok seviyorum. Çok güçlü, zengin tarihi ve kültürü olan bir ülkesiniz. İstanbul’dan daha fazla uzak kalamazdım. Demsa’nın başındaki Demet Sabancı Çetindoğan da çok etkileyici ve güçlü bir kadın.”
Mağazasında mektup veren Türk’ü tasarımcı yaptı
DIANE von Furstenberg’in tasarımcılarından biri de Nazlı Soylu. Fürstenberg, üç yıldır DVF için çalışan ve markanın şal tasarımlarını tek başına yapan Nazlı Soylu ile tanışma öyküsünü “Parsons’ta moda okuyan genç bir kız... Bir gün mağazamda alışveriş yaparken beni görüp seslendi. Elindeki mektubu bana verdi. Önce staj yaptı sonra desen tasarım asistanı oldu. Şimdi de 3 desen tasarımcımızdan biri ve şal tasarımlarımızdan sorumlu” sözleriyle anlattı. Nazlı Soylu’nun tasarımı üzerinde Kızkulesi figürü olan İstanbul yazan şallar koleksiyonda yerini çoktan almış.
Hürriyet/Demet Cengiz Bilgin