Ebru Akel evini Marie Claire Maison'a açtı
İstanbul aşığı bir İzmirli olan Ebru Akel; İstanbul'a nazır, 360 derecelik dünyasında mutlu bir hayat sürüyor
Şehrin hareketiyle sessizliğin buluştuğu, İstanbul'a nazır muhteşem bir manzara, fonda saf beyazın ahşapla flört ettiği renkler, kokulu mumlar ve caz notaları... Ebru Akel, Baltalimanı'nda kurduğu, kendi deyimiyle 360 derecelik dünyasının kapılarını Marie Claire Maison dergisine açtı. Akel iki yıldır; her köşesinde, her detayında sahibini anlatan, onun dünyasını yaşatan, romantik, şeffaf, canlı ve kıpır kıpır bu evde yaşıyor. Güzel oyuncu, evin tüm detaylarıyla kendisinin ilgilendiğini söylüyor: "Tez canlıyımdır biraz, bir de hızlı ev yapma konusunda tecrübeli! Yerleşmeden önce elden geçiyor ev, bir listem var, onun üzerinden gidiyorum. Bu dairede duvarlarla, nişlerle ilgili birtakım değişiklikler ve banyoda tadilat yapıldı. Ayrıca parkeler de yenilendi. Hepsi bir anda olsun istediğim için zor oldu ama oldu sonunda. Bir ayda tamamlandı tadilat. Dekorasyon ise benim yoğunluğum yüzünden çok uzun sürdü..."
* Yaşayacağınız yeri seçerken dikkat ettiğiniz kriterler var mı?
Denizi iyi yakaladığım her yeri seviyorum; bu daire ise bana yuva gibi hissettiren en sıcak ev oldu. İstanbul'u neredeyse 360 derece görüyorum; bu evde kendime 360 derecelik bir dünya kurmaya çalıştım.
* Bu daireye yerleşme süreciniz nasıl gelişti, dekorasyonuna dair detaylar nasıl şekillendi?
Bu eve elimde turuncu ambalaja sarılmış üç tane çiçekle geldim; yepyeni bir enerji yaratmaya karar verdim. Eve ilk giren kocaman turuncu bir koltuk oldu, zaten o kadar büyük ki, bir daha hiç çıkamadı! Bu ev benim sadeleşme dönemimle birlikte gelişti. Daha önce biraz daha karıştırmayı seviyordum; daha oyuncaklı seçimler yapıyordum; kristaller, aynalar...
* Bir mekanda vazgeçilmezleriniz nelerdir?
Mumlar, kesinlikle iyi bir müzik sistemi ve sinema keyfi için rahat bir koltuk.
* Evde sürekli müzik var mıdır?
Evet, sürekli kulağımda ya da evde hep müzik var. Çocukluğumdan beri müziği severek, dinleyerek ve müzikle hayal kurarak, ritimle büyüdüm. Oyunculuk çalışırken de işime yarıyor, duyduğum parça, ritim bana bir anı hatırlatabiliyor.
* Sabah kalktığınızda ilk işiniz ne oluyor?
Üzülerek söylüyorum ki, son bir yıldır müthiş bir kahve tiryakiliğim var. Yüzümü yıkayıp mutlaka iki bardak suyumu içerim, sonrasında filtre kahvemi hazırlamak oluyor ilk işim.
* Günün en sevdiğiniz zaman dilimi hangisi? Özellikle misafir ağırlamak için...
Erken kalkmak çok hoşuma gidiyor; güneşi yakaladığım ve vedalaştığım saatler günün en sevdiğim anları diyebiliriz aslında. Dolayısıyla akşam yemeği ve kahvaltı için kapım hep açıktır; çok da pratiğimdir bu öğünler için. Bir de gün içinde kendime ayırdığım sessiz zamanlarım var; bazen erken saatte sporda, bazen gece her şey kapandıktan sonra kitap okuyarak sakinleşirken...
GÜNLÜKLERİMİ SAKLARIM
* Çok romantik bir imajınız var; dingin, sakin bir kimlikle capcanlı, kıpır kıpır tavrınız birarada... Yaşamak için müthiş bir dinamizmin içinde romantik bir mekan yaratmanız da tesadüf değil kuşkusuz...
Romantik mi görünüyorum gerçekten? Haklısın; ne hareketten ne de dinginlikten vazgeçemediğim doğru. Zaten Balık burcuyum, duygusal!
* Çocukluğunuzdan beri sakladığınız eşyalar var mı?
Günlüklerim... Hepsini saklıyorum.
* Hâlâ tutuyor musunuz günlük?
Her gün değil ama hâlâ yazıyorum zaman zaman. Bir de ilk mayolarımı ve bale patiklerimi saklıyorum.
BOĞAZ SANKİ EVİN İÇİNDE
Tavandan yere kadar cam olan balkon, tüm Boğaz manzarasını evin içine taşıyor. Tamamı aynadan yapılan bar, Rıfat Baltaoğlu'nun mekana özel tasarımı. Bu bölüm gece Boğaz'ın tadını çıkarmak için eşsiz.
Sabah