Sektörel

Elektriğini kendisi üreten ilk eko-yapı Maçka'da yükseliyor

Elektriğini tamamen kendisi üreten Türkiye'nin ilk 'yeşil tasarım' yapısı inşa ediliyor.

Elektriğini tamamen kendisi üreten Türkiye'nin ilk 'yeşil tasarım' yapısı, İTÜ Maslak kampüsünde inşa ediliyor.

Türkiye'nin ilk ekolojik binasının mimarı Ayşe Hasol Ertkin 

Ayşe Hasol Ertkin'in imza attığı ve bağışlarla finanse edilen proje 1 yıl içinde tamamlanacak. Güneş ve rüzgar enerjisi kullanılan bu ekolojik yapının yanı sıra Hasol'un Riva'da 40 bin nüfuslu, enerjisini tamamen kendi üretecek bir kasaba projesi de var

Yılların İzmir Efes Oteli artık Swissotel Grand Hotel Efes. Otel yenilendi ve çok güzel oldu. 'Bir fırsatını bulsam oteli yazsam' diye düşünürken, oteli yenileyen mimarla tanıştım ve Efes Oteli'nden sohbete başlayıp, 'yeşil tasarım' konusunda yapılanlara uzandık.
Mimar Ayşe Hasol Ertkin... Hasol soyadı Türkiye'de mimari projeleri takip edenlerin çok iyi bildiği bir soyadı. Doğan Hasol ve Hayzuran Hasol çiftinin kızları Ayşe Hasol. 'Yeşil tasarım'konusunda uzman.
Şimdi “Yeşil tasarım da ne?” diyebilirsiniz. Evet, Türkiye için çok yeni hatta yok diyebiliriz yeşil tasarım örneği bir yapı. Ama yakında olacak. Hatta proje bitti, inşaatı da başlıyor. Ayşe Hasol Ertkin uzun zamandır enerjisini bu yönde kullanıyor. Kendisiyle Has Mimarlık'ta buluştuk.

İlk yaptığınız proje ne oldu?

Eskişehir Sanayi Odası için bir proje vardı, ilk onu hazırladım. Kısmen inşa edildi.

Sizin birçok yabancı mimarlık bürosuyla çözüm ortaklıklarınız var. Bu nasıl oluştu?

Zaman içinde oluştu. 1990'ların başına kadar Türkiye'de ofisler ve bankalarla çalışıyorduk. Bu yıllarda finans kuruluşlarının sorunu olunca büyük binalara talip olmaya karar verdik. Yabancı firma işi yapacak bizim ise sonra dahil olmamız istenen modellere hayır dedik. İşin başından sonuna kadar içinde olacağımız projelere girdik.

ASM ile çok şey öğrendik

Anadolu Sağlık Merkezi böyle bir proje miydi?

Evet. Anadolu Sağlık Merkezi projesini Amerikalı hastane uzmanı bir mimarlık bürosuyla yaptık. Defalarca Amerika'ya gittik. Biz de çok şey öğrendik. Anadolu Sağlık Merkezi'nin son çivisine kadar emek verdik. Ek binaların projeleri de hazırlandı. Zaman içinde bunlar da gerçekleşecek.

Siz 'ekolojik mimari' alanında da farklı projelere imza atmaya başladınız. Yeşil tasarım da diyebiliriz. Ne anlamamız lazım yeşil tasarımdan?

Aslında çok net ve basit bir anlatımı var. Tamamıyla kendisine yetecek bir yapıdan söz ediyoruz. Kendi enerjisini kendi üretecek, bulunduğu yere zarar vermeyecek, yapısını değiştirmeyecek.

Rüzgar değirmeni olacak

Bu tip bir yapı Türkiye'de yok değil mi?

Yok ama olacak.

O yapıyı anlatır mısınız? İstanbul Teknik Üniversitesi'nde bir projeye başlıyorsunuz...

Eko-Yapı adını verdiğimiz bina İTÜ Maslak'ta bir bilim binası. Ekolojik araştırmalar yapılacak bir yer. Isıtma için dışarıdan aldığı enerji sıfır, soğutma için de dışarıdan aldığı enerji sıfır. Tüm enerjisini kendi üretecek. İnşaatı başlıyor. 1 yıl içinde tamamlanacak. Yapı tamamıyla bağışlarla yapılıyor. Bu bina süper yalıtımlı bir bina. Güneş enerjisini maksimum kullandık. Güneş pilleri ve sera planlandı. Ayrıca aydınlanmayan yerlere ışık bacaları yaptık. Binanın ortasında ışık bacası var. Soğutma için de binanın yanında gölet var, göletin suyunu kullandık. Isı pompası yapıldı. Soğutma harcamaları da sıfıra indi. Rüzgar değirmeni de kullandık. Ayrıca her şey görünsün diye camlı bina yaptık.

Yeang'la birlikte çalışıyor

Siz Has Mimarlık olarak yeşil tasarımda nasıl bir gelecek görüyorsunuz? Türkiye'de artar mı bu tip yapılar?

3-4 yıldır meraklıyız bu konuya. İki arkadaşımızı bu işi öğrenmekle görevlendirdik. Şimdi İTÜ'de uygulamayı yaptık. Ekolojik yapılar konusunda dünyanın en tanınmış mimarı Ken Yeang'la birlikte çalışıyoruz.

Şu ekolojik gökdelenin mimarı...

Evet. Malezyalı mimar. Onunla birlikte projeler yaptık.

Nedir bu projeler? Türkiye için bir proje var mı?

Var. Biri Riva bölgesinde. 40 bin nüfuslu bir kasaba planlandı. Kendine her yönden yetecek bir kasaba. Ayrıca ekolojik olarak da çok büyük ölçekli. O kasabanın ekolojik özellikleri belirlendi. Biraz önce de söylediğim gibi ekolojik tasarım denildiğinde en önemlisi sıfır enerji ve yenilenebilir enerji. İkincisi varolan doğayı, yeşilliği, hayvanları koruyacaksınız, yeniden getirdiğiniz şey o ortamı asla bozmayacak. Yaptığımız projede evlerde de enerji kendisi yetecek. Ana elektrik şebekesi ve atık şebekesi herkese hizmet verecek. Altyapı için yerel idarelere de iş düşüyor. Yerel yönetimin 7 rüzgar değirmeninden elektrik üretileceğini kabul etmesi gerekiyor. Katı atık istasyonu var ve ısıtma borularının eve gelmesi planlandı.

Bu proje yapılacak mı?

Biz davet aldık bu bölge için. 4 proje hazırlandı. Yatırımcılar bu 4 projeden birine karar verecek. Bizim projemiz tamamıyla yeşil tasarım, oradaki doğaya asla zarar vermeden tamamıyla kendine yetecek farklı bir yaşam tarzını getiriyoruz.

Annemle babam yüzünden okulda hep mimlendim

Anne ve babanız önde gelen mimarlardan. Bunun avantajları ve dezavantajları ne oldu?

Ailem bana çok güvendi. Beni yetkilendirdi, sorumluluk verdi. Dezavantajlarına gelince. Örneğin üniversitede soyadıma bakan hocaların benden beklentisi büyüktü. “Ayşe Hasol kim?” diye sorarlardı. Okulda mimlenmiştim. Ayrıca ailem proje dönemleri beni hep yalnız bırakırdı. Kendi başıma yardım görmeden proje üretmemi istiyorlardı. En büyük avantajlarımdan biri de mimarlık görgüsüyle büyümek oldu. Her gittiğimiz tatilde mutlaka oranın en önemli yapıları gezilir, müzeleri ziyaret edilirdi.

Erguvanlar ve Boğaz bu şehir için yeter

İstanbul'da yaşamak bir mimar gözüyle nasıl?

İstanbul'u çok seviyorum. Boğazı görmeyince mutlu olmuyorum. Çok kıymetli bir yer. Yaşama sevinci veren bir şehir burası. Erguvanlar ve boğaz yeter bu şehirde yaşamak için.

Gözünüze batan bir şey yok mu?

Olmaz olur mu? Çok var. Örneğin son dönemde yapılan yeni binaları hiç beğenmiyorum. Devlet eliyle bilgi birikimiyle para harcanıyor ama nitelikli bina yapılmıyor. TOKİ'nin binaları çok kötü. Tasarım olarak hiç beğenmiyorum. Onca mimar var, neden doğru bir iş çıkmaz, anlamak mümkün değil.

Swissotel Efes önündeki Atatürk heykelinin aksını yine girişe denk getirdik

Has Mimarlık olarak son dönemde yaptığınız projelerden biri İzmir Efes Oteli. Otel İzmir'in simgelerinden biri. Otelin atmosferi değişmiş...

Efes Oteli Emekli Sandığı'nındı. Biz projeye başladığımızda Emekli Sandığı satmaya karar verdi. Otel satıldı ve yeni sahipleri de bizle çalışmaya devam ettiler. Eski dönemden yeni döneme İzmir kimlik değiştirmişti. Yalnızca bir turistik merkez değil aynı zamanda iş dünyasına yönelik bir otel haline gelmişti Efes. Otelin yeri Cumhuriyet Meydanı'nın tam karşısında. Oradaki Atatürk heykelinin aksının da otelin tam ortasına denk düştüğünü gördük. Projeyi de buna göre hazırladık. Otelin ana girişini heykelle aynı aksa aldık. Efes Oteli için 24 saat çalışıldı. İlgilendiğimiz alanla ilgili dünyanın neresinde bir uzmanlık varsa orayla çalıştık. Singapur'daki, Amerika'daki ortaklarımızdan bilgi aldık.

En zor günüm 

Gerçekleşmeyen projelerimiz çok

En büyük acı bir mimar için bir projeye başlayıp bitirememek ve projenin gerçekleşememesidir. Ne yazık ki tasarladıklarımızın yüzde 10'u gerçekleşiyor. Emeğin somut hale gelmemesi her zaman üzücü.

Mimarın tatili nasıl olur?

Siz nasıl tatil yapıyorsunuz? Tatilde de mimari özellikleri olan yerleri mi seçersiniz?

Tatillerde de mimari unsurları görme ihtiyacı duyarım. Mutlaka gittiğim yerin modern sanat müzelerini ziyaret ederim. El sanatlarını incelerim. Görsel sanat anlamında mimariyi etkileyecek her şey dikkatimi çeker.

Harvard mezunu

Ayşe Hasol Ertkin, Harvard University Graduate School of Design mezunu. Boğaziçi Üniversitesi'nden işletme yüksek lisansını, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mimarlık lisansını alan Hasol, Urban Land Institute (ULI) Türkiye İcra Kurulu üyesi. Hasol 20 yıldır mimarlık yapıyor.

Elif ERGU / Vatan