Kentsel Dönüşüm

Erdoğan Bayraktar: 9 yılda 5 milyon sağlam konut yapıldı; Türkiye'yi dönüştürmeye mecburuz!

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, öncelikli olarak afet riski taşıyan şehirlerdeki, kasabalardaki ve köylerdeki salaş, kaçak, depreme dayanıksız, enerjiyi savuran yapıları, Türkiye'nin coğrafyasından, şehirlerinden, köylerinden söküp atmanın g

 

Bakan Bayraktar, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi tarafından düzenlenen, ''Van Depreminin Öğrettikleri ve Bölgemize Yansımaları'' konulu konferansta, Türkiye'nin deprem gerçeğini bir kere daha çok iyi tahlil etmek gerektiğini belirtti.    Bayraktar, ''Türkiye'nin 780 bin kilometrekare coğrafyası alabildiğine bütünleşmiştir. Bunu bize Van depremi bir defa daha gösterdi. Van'da hem 23 Ekim'de hem 9 Kasım'da olan depremlerde 80 vilayetin nasıl Van'a aktığını, nasıl Van'ı kucakladığını Türkiye olarak gördük. Biz dünyanın en iyi milletiyiz. Dünyanın en asil milletiyiz, bunu iyi bilmemiz lazım. Bu vatanın, bu milletin, bu devletin gelişmesi, kalkınması lazım'' dedi.    Türkiye'nin yüzde 92'sinin 1. ve 2. deprem kuşağında olduğunu ifade eden Bayraktar, şunları söyledi:    ''Baktığımız zaman dünyada ciddi ekonomi nerede var, Almanya'da. En çalışkan ekonomi nerede var, Japonya'da. En büyük ekonomi nerede var, Amerika'da. Bunların hepsinde ülkeyi kalkındıran, geliştiren dinamiklerin mühendislerin elinde olduğunu ve o ülkenin gelirinden de en iyi payı mühendislerin aldığını görmekteyiz. Bizim ülkemizde de böyle olmak durumunda. Onun için jeoloji mühendislerinin de kendi mesleklerini çok iyi bilmesi, diğer mühendislik disiplinleriyle de çok iyi paslaşması gerekiyor. Biz yeni yapacağımız yapı denetim mekanizmasında, bunu dünyanın yaptığı gibi teknik müşavirlik sistemi üzerine oturtarak, mutlaka yapı denetim sistemi içerisine jeoloji mühendislerini de koyacağız.''      Türkiye'nin dünyaya verdiği fotoğraf   Türkiye'nin 75 milyonluk büyük bir ülke olduğunu ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:    ''Coğrafyamız zor bir coğrafya, bulunduğumuz Türkiye parseli zor bir bölge. Bir taraftan Ortadoğu, bir taraftan Orta Asya, bir taraftan Kafkaslar, bir taraftan Balkanlar, bir taraftan Avrupa ile hemhal olma mücadelesi içindeyiz. Bunu söylüyorum belki biraz ileri bir laf ama burası benim kendi evim, sizler de meslektaşlarımsınız. Avrupa'nın bize yıllardır yaptığı şu, kendisi dışarıda bağı içeride. Böyle olmaz, böyle samimiyet olmaz. Bağı onların elinde olacak, kendin dışarıda olacaksın. Türkiye bu muameleye tabi olacak bir topluluk değil. Biz bir zamanlar 22 milyon kilometrekare toprağa sahip bir imparatorluğun devamıyız. Son 9 senede Türkiye'de istikrarlı ve çok ciddi bir kalkınma, gelişme var. Kim ne derse desin. Türkiye'nin dünyaya verdiği fotoğraf budur.''        ''9 senede 5 milyon konut yapıldı''   Van depreminin oluşturduğu travma sebebiyle Türkiye'ye binalar, yapılar bakımından çok daha ciddi bakmak durumunda olduklarını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:    ''Türkiye'deki yaklaşık 20 milyon konut stokuna iyi bakmamız lazım. Bunları iyi avucumuza, kucağımıza almamız lazım. Son 9 senede Türkiye'de 5 milyon konut yapıldı. Göreceli olarak bu 5 milyon konut sağlam, mühendislik hizmeti almış konutlardır. İçlerinde yanlış yamalak olanlar da var, çünkü 2011 yılı başından itibaren yapı denetim tüm Türkiye'ye şamil oldu. Fakat yine de bu deprem yönetmelikleri olsun, diğer yapı yönetmelikleri olsun, İmar Kanunu'nda yapılan değişiklikler olsun nispeten çok ciddi manada 1999 Marmara ve Düzce depremlerinden sonra, Türkiye'deki depremin getirdiği sıkıntıdan sonra bir paradigma oluştu. Yani biz yeni kanunları yaparak, 'depremlerden nasıl kurtarırız, daha iyi yapı nasıl yaparız' diye yeni bir takım gelişmeler oldu. O gelişmeler Türkiye'ye bir takım yapı konusunda faydalar sağladı.''    Türkiye'nin ithalatının 250 milyar dolara dayandığını belirten Bayraktar, ''Bu zor bir rakam. İthalatın içerisinde 55 milyon dolar enerji rakamı var. Bu Türkiye'deki enerjinin yarısı binalarda tüketiliyor ve biz eğer enerjiyi savurmayan binalar yapabilirsek yüzde 50 tasarruf yapabileceğiz. Yani yaklaşık 12.5 milyar dolar paramızı havaya uçuruyoruz kaba bir hesapla'' dedi.     Kentsel dönüşümler    Türkiye'de geçen dönemde ciddi manada kentsel dönüşümler yaptıklarını ifade eden Bayraktar, ''Önümüzde, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi odaklı bir kentsel dönüşüm var. Öncelikli olarak afet riski taşıyan şehirlerdeki, kasabalardaki ve köylerdeki salaş, kaçak, depreme dayanıksız, enerjiyi savuran yapıları, Türkiye'nin coğrafyasından, şehirlerinden, köylerinden söküp atmak bizim görevimizdir, bizim namus borcumuzdur. Ne kadar yapabilirsek, gücümüz ne kadar yeterse. Çok zor bir iş bu'' dedi.    Dünyadaki kentsel dönüşüm projeleri hakkında bilgi veren Bayraktar, şöyle konuştu:    ''Dünyanın yüzde 50'den fazlası şehirlerde yaşıyor ve bu gittikçe artacak. Dünyanın nüfusu 9 milyar olduğu zaman, 6 milyarı şehirlerde yaşamış olacak yaklaşık 2040 yılında. Türkiye'nin şu anda yüzde 76-77 nüfusu şehirlerde yaşıyor. Bizim Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası Mecliste, 12 maddesini geçirdik. İnşallah 2B Kanunu'ndan sonra bizim kanunu da meclisten geçirmeye çalışacağız. Başka acil olan kanunlarda var. Türkiye gelişme, kalkınma noktasında mesafe alıyor. Biz şimdi sanayi ülkesi olduk, ama teknoloji ülkesi olmak için bir mücadele veriyoruz. Arkasından bilim ülkesi, uzay çağı ülkesi olmak için mesafe alacağız. İşte kel ilacı yapan, kanser ilacını bulan, bunun gibi icatlar yapan bir ülke olmak durumundayız. Esas parayı onlar alıp götürüyor.''    Gelişmiş ülke olmanın en önemli unsurunun, şehirleri düzgün hale getirmek olduğunu vurgulayan Bayraktar, ''Geçen dönem bir tecrübe kazandık. Türkiye'nin 248 noktasında kentsel dönüşüm başlattık. Trabzon'da da bunun örneği var. Ankara kent girişi protokol yolunda, Kars'ta, Erzincan'da, Denizli'de, Karabük'te, İstanbul Küçükçekmece'de, Maltepe'de, Diyarbakır'da, İzmir Kadifekale'de var. Çeşitli yerlerde gücümüzün yettiği kadar, paramızın yettiği kadar, elimizin vardığı kadar bunlara devam ediyoruz, bundan sonra da edeceğiz'' dedi.      ERDOĞAN BAYRAKTAR: TÜRKİYE'Yİ DÖNÜŞTÜRMEK MECBURİYETİNDEYİZ    Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, ''Türk insanlarının desteğiyle, bu yasayla dalga dalga Türkiye'yi dönüştürmek mecburiyetindeyiz'' dedi.    Bayraktar, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi'nce düzenlenen, ''Van Depreminin Öğrettikleri ve Bölgemize Yansımaları'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, Meclis'e getirdikleri Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasa tasarısının odalar, sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirildiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:    ''Eleştirmekte de haklı olabilirler ama bir kanun eğer radikal olmazsa, yani yaptırım gücünün üstünde olmazsa yol alamazsınız. Mülkiyet hakkı esastır, mal hakkı esastır ama can hakkı daha çok esastır. Can emniyeti olmadan ben malı ne edeyim, sağlığım olmadan malı ne yapayım... Bu bakımdan can emniyetini biz bu kanunun vitrinine koyduk, can güvenliğini önüne koyduk. Türk insanlarının desteğiyle, bu yasayla dalga dalga Türkiye'yi dönüştürmek mecburiyetindeyiz. İki sene, beş sene, yedi sene, on sene içerisinde. Bu yasayla jeoloji mühendislerine çok iş düşecek. İnşaat malzemesi üretenlere çok iş düşecek. Biz bu yasada başarılı olursak, bu yasayla yapacağımız konut sayısı etap etap 7 milyon. Bunun büyük çoğunluğunu özel sektör yapacak ve burada inşaat sektörü istihdam kat sayısı, işçi çalıştıran ve vasıfsız işçi çalıştıran kat sayısı en yüksek olan sektör ve inşaatta kullanılan malzemelerin yüzde 99'unu biz Türkiye'de üretebiliriz, üretiyoruz. İnşaat sektörü, malzeme sektörü gelişecek. Teknik müşavirlik sektörü, mühendislik disiplinleri gelişecek ve Türkiye dünyada iyi bir güç olacak.''    Türk inşaat müteahhitlerinin dünyada söz sahibi olduklarını, dünyanın çeşitli yerlerinde büyük işler aldıklarını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:    ''Sayısal olarak Çin'den sonra ikinci sırada geliyoruz, fakat oyun kurucu değiliz. Bizim oradaki müşavirlik hizmetlerimizi, projelerimizi biz yapmıyoruz. Almanlar, Fransızlar, Amerikalılar, İngilizler yapıyor, biz gidiyoruz orada ganzilis yapıyoruz, paraların kaymağını başkaları alıyor, artanını biz alıyoruz. Ama biz orada gidip oyun kurucu olursak, şartnameleri, sözleşmeleri, ana projeyi biz yaparsak, o projelerde malzemeye Türk malzemeleri yazarsak, o zaman biz oradan çok daha fazla döviz getireceğiz ülkemize. Bu nasıl olacak, Türkiye'deki mühendislik müşavirlik sisteminin, müteahhitlik sisteminin gelişmesiyle olacak. Bu bakımdan bu yasa çok önemli. Bu yasayı biz Türkiye'de ne yapacağız, şehirlerimizi sadece salt kentsel dönüşüm olarak, sadece deprem dönüşümü olarak, sadece afet dönüşümü olarak düşünmemek lazım. Bir defa gerçekten mühendislik mesleğini kendi kaidesi üzerine, kendi mevkisine oturtacak bir sistemdir bu. Mühendisler orta sahada olacak. Mühendisler sadece çalışan, kazandığını getirip aslanın önüne koyan, aslan yiyecek, artacak ondan sonra artanını alacak değil. Türkiye'de pastadan gerçekten yerinde ve zamanında pay alan kesim olacak mühendisler. Diğer taraftan şehirlerimiz güzelleştiği zaman eğitime, sağlığa, eğlenceye, iş yerine ulaşım daha rahatlaşacak.''      Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası   Bayraktar, 1,3 yılda bir Türkiye'de büyük bir depremin yaşandığını, Suudi Arabistan yarımadasından gelen fayın Türkiye'nin 24 bin 500 kilometre uzunluğundaki bölümünü etkilediğini, Marmara'nın da deprem fayı üzerinde olduğunu belirterek, şunları kaydetti:    ''Marmara, Türkiye ekonomisinin yüzde 60'ı. İstanbul, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Bilecik. Allah göstermesin bir büyük depremde ekonomimiz yüzde 10'la, yüzde 20 arasında düşürecek. Bunun için bizim yani şu anda Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasasını yapmak için elimizi, kolumuzu, başımızı taşın altına koyduk. İyi niyetle, samimiyetle, bütün gücümüzle Türkiye'ye hizmet etmek için kim gelip yapacaksa yasayı çıkardık, taslak haline getirdik ve TBMM'deki tüm partilere ben bunu takdim ettim iki ay önce. Sonra taslak tasarı haline gelince bir daha takdim ettim, fakat yine maalesef işte 'rant yasası, Türkiye'ye işte şunu yapacaklar, bunu yapacaklar...' Bu kanunun kenarına, köşesine cümlesi bittikten sonra yanına rant kelimesini getirmek en büyük haksızlıktır.''    AA