Genel

Eski ve verimli olmayan binalar Yeşil Mutabakat ile yenilenecek!

Yeşil mutabakat süreci hakkında değerlendirme yapan Mapei Türkiye Genel Müdürü Selman Tarmur, eski verimsiz binaların yenilenme sürecine gireceğini dile getirdi. 

Mapei Türkiye Genel Müdürü Selman Tarmur, eski ve verimsiz binaların yenilenmesine yönelik hayata geçirilecek uygulama olan Yeşil Mutabakat hakkında değerlendirmede bulundu. 

Avrupa Birliği (AB) tarafından 21. yüzyılın en büyük dönüşüm projelerinden biri olan “Avrupa Yeşil Mutabakatı / Green Deal”, 2030 yılına kadar karbon salınımını yüzde 50 düşürmeyi 2050 yılında ise sıfır karbon salınımı amaçlıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile bir yandan daha yeşil ve daha temiz bir dünya hedeflerken diğer yandan da yeni sektörler, iş alanları ve piyasaların yaratılması ve tüm iş dünyasının iş yapış şekillerini yenilikçi ve çevreci bir modele evrilmesi amaçlanıyor. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sürdürülebilir tarım çözümlerine ortam yaratmak biyo-çeşitliliği koruma altına almak karbon emisyonunu düşürecek yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanmak sanayide çevre dostu üretim metotlarını kullanmak inşaat sektörünün faaliyetlerini nedeniyle ortaya çıkan karbon emisyonunu en az seviyeye düşürmek çevre kirliliğinin önüne geçmek için gerekli çalışmaların yapılması gibi önemli noktalarda projeler hayata geçirilmesi için teşvik yapılması hedefleniyor.

Verimsiz ve eski binalar yenilenecek 

Yeşil Mutabakat dahilinde AB Komisyonu tarafından yoğun bir şekilde eski ve verimli olmayan binaların dönüşeceğini aktaran Mapei Türkiye Genel Müdürü Selman Tarmur, konu hakkında şu açıklamaları yaptı: “Bu yenileme işlemleri sırasında döngüsel ekonomiye katkısı olacak materyal kullanımı ön plana çıkıyor. Bu gelişmenin çimento ve yapı sektörü için yeni fırsatlar doğuracağı öngörülebilir. Bu kapsamda demir-çelik ve çimento gibi yoğun enerji endüstrilerinin karbon ayak izinin tutulması ve modern teknolojilerle emisyonunun azaltılması hayati önem taşıyor.”

Düzenleme klinker sektörü ile başlayacak 

Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin ilk tapta ticaret hacmi yüksek olan klinker (çimento ana hammaddesi), kireçtaşı (lime) ve alçı (plaster) sektörlerini dahiline alarak hayata geçirilmesi hedefleniyor. Uzmanlar, sonraki adımlarda  ise kağıt, organik kimyasallar, cam ve seramik ürünleri, kök, gübre, rafineri ürünleri, temel demir-çelik ürünleri ve alüminyum gibi ürünlerin dahil edileceğini dile getiriyor.

AB pazarına yapılan ihracat sebepli karbon salımı için ödenecek vergiden en çok çimento sektörünün etkileneceği tahminini yapan Mapei Türkiye Genel Müdürü Selman Tarmur; “Sektörel karbon verimliliği göz önüne alındığında, AB ile ihracatta karşılaşılması muhtemel gelir kayıpları (karbon fiyatının ton başına 30 ya da 50 euro olması halinde) çimento sektöründe yüzde 13,2 – yüzde 22; demir-çelikte yüzde 1,7 – yüzde 2,8 olarak hesaplanıyor. Ayrıca, sınırda karbon düzenlemesinin, olumsuz makro-ekonomik etkilere yol açabileceği, ancak bu olumsuz etkilerin üreticilerin karşılaştığı diğer vergilerde bir hafifleme ile dengelenebileceği ve böylelikle ortaya konulabilecek çevre politikasının aslında bir kazanıma dönüşebileceği de değerlendiriliyor” şeklinde konuştu.

Mapei'nin temel sözlerinden birinin de “çevresel sürdürülebilirlik amaçlarına uygun bir şekilde tasarım ve inşaat yapmak” için en iyi ve en yenilikçi çözümlerini sunabilmek olduğunun altını çizen Mapei Türkiye Genel Müdürü Selman Tarmur sözlerine şu açıklamalarda bulundu:

“Bu doğrultuda, enerji tüketimini azaltacak ve çok düşük oranda uçucu organik bileşik emisyonuna sahip olacak şekilde geliştirilen, yenilikçi, geri kazanılmış, ultra hafif hammaddelerle formüle edilen ürünlerle kaliteli ve dayanıklı binaların inşa edilmesine katkıda bulunuyoruz. Mapei Grup olarak yer aldığımız en yeni projemiz, karbon nötrlüğe giden süreçte ürünlerin ve bireylerin sıfır emisyonlu hareketliliğini sağlamayı hedefleyen global bir konsorsiyum projesi olan Arena del Futuro ile çözüm üretmeye devam ediyoruz.”

Proje devrim olacak

Tarmur, devrim olarak tanımladığı bu projeyi benzersiz kılan yanını şu şekilde açıkladı: “Dünyada ilk kez, prestijli üniversiteler ve kurumlar tarafından desteklenen ve önemli uluslararası sanayi şirketlerinden oluşan bir havuzun, önümüzdeki birkaç ay boyunca ortaya çıkacak olan bu fütüristik teknolojiyle ilgili tüm verileri analiz etmek amacıyla işbirliği yapacak olması.”

Selman Tarmur, Mapei olarak döngüsel ekonomiye fayda sağlamayı amaçlarken bir diğer projelerini de şöyle anlattı: “Döngüsel ekonomi de bir diğer girişimimiz ise uzun ömürlü ve sürdürülebilir yol yüzeyleri oluşturmak için yenilikçi geri dönüşüm süreçleri ile türetilen termoplastik polimerlerin kullanılmasına dair IREN ve MAPEI SpA arasında imzalanan döngüsel ekonomi anlaşmasıdır.”

Mapei Genel Müdürü Selman Tarmur, Avrupa Mutabakatı Kapsamında Türkiye bakımında riskler ve fırsatları şu şekilde sıraladı:

"Karbon emisyonu azaltımında AB’ye yapılan ihracata uygulanacak söz konusu karbon vergisi ve eko etiketleme için yeni standartlar getirilmesi bu alanda uyum sürecini tamamlayamayanlar için ekstra yük demek. 

Buna göre, iyileştirme ve uyum çalışmaları yapılmadığı takdirde Türkiye ihracatta pazar kaybı yaşayabilir. Ayrıca, Yeşil Mutabakat’a göre AB, artık başka ülkelerle yapacağı ticaret anlaşmaları için aday ülkelerin Paris Anlaşması’nı 'onaylama ve etkin bir şekilde uygulaması' ön şartını getiriyor. 

Diğer yandan Yeşil Mutabakat, Türkiye’nin düşük karbonlu üretimi desteklemesine ve bu şekilde yüksek karbonlu ülkelere göre avantajlı konuma gelerek, AB ülkelerine yaptığı ihracatta pazar payını artırmasına fırsat yaratabilir.

Bu kapsamda Türkiye’nin karbon nötr hedefine uyumlu Ar-Ge projelerini desteklemesi, tüm sektörlerde temiz enerji yatırımlarına yönelmesi ve karbon sıfır üretim süreçlerine dönüşümü için uygun ekonomik ortam oluşabilir. Keza, Yeşil Mutabakat hedeflerine hızlı adapte olacak işletmelerin görece rekabet avantajı elde etmesi de mümkün. 

Ayrıca, Yeşil Mutabakat devletlerin ve kredi kuruluşlarının temiz enerji üretimine ve bu üretimi geliştirecek teknolojilere kaynak ayırmasını sağlayabilir. Bunun sonucu olarak üretim teknolojilerinde yaşanacak gelişmeler sürdürülebilir ve çevre dostu endüstri devrimini ülkemizde tetikleyebilir.

AB’nin Yeşil Mutabakat kanunu inşaat malzemeleri sektörünü nasıl etkileyecek?