Kentsel Dönüşüm

Fahri Birinci: Kentsel dönüşüm beklenen sonucu vermez!

OMÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Fahri Birinci. "Kentsel dönüşüm ile yapılması gerekenler için hazırlanan mevzuat, yapılması gerekenlerin ruhuna uygun olmadığından beklenen sonucu veremeyecektir" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 16 Mayıs 2012 tarihli ve 6306 sayılı 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi' hakkında Kanun'un yeterli olmadığını iddia eden Yrd. Doç. Dr. Fahri Birinci, "Şehirleri hem yapan hem bozan yerel yönetimler ve devletin kendisidir. 


Sorun mevzuattan çok uygulamada ortaya çıkmaktadır. Fakat olumsuz sonuçlarda her zaman günah keçisi mevzuat gösterilmektedir. Halbuki mevzuat tam uygulanabilse sorunların boyutu çok küçülür. Mesela mevzuatta mevcut çekme mesafeleri ve arka bahçe mesafeleri uygulansa yaşadığımız şehirler ortaya çıkar mıydı? Çıkmazdı. 

Ama çıkmış işte. Yıllardır da çıkmaya devam ediyor. Nihayet bir çözüm bulmak için yapılan arayışlar sonunda 'kentsel dönüşüm' düzenlemesi yapılmış işte. 


Ne var ki, o da doğarken hasta ve eksik uzuvlu doğmuş ve dahi uygulanabilmesi kendiliğinden zor hale gelmiştir" diye konuştu. 

Şehirlerin yaşamaya uygun olmadığını savunan Yrd. Doç. Dr. Fahri Birinci, "Kentsel dönüşüm ile yapılması gerekenler için hazırlanan mevzuat, yapılması gerekenlerin ruhuna uygun olmadığından beklenen sonucu veremeyecektir. Bir kere yeni bir planlama yapılmasını, yaşanabilir kentler oluşturulmasını zorunlu hale getirmemektedir. Sadece önermekte ve tavsiye etmektedir. Büyük bir rantın bulunduğu yerde tavsiyelere ne kadar uyulur ki? Otopark mevzuatında olduğu gibi, 20-30 bin lira ödemeyle 150300 bin lira kazanacaksanız bunun için ne gerekiyorsa yapılır. Nitekim yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm mevzuatında da durum aynen böyledir. 


Bu nedenle yıkılması gereken binalar yıkılmakta ve daha büyük ve daha yüksekleri yapılmaktadır. Daha kaliteli binalarda yaşanabilir alanlar yerine yaşanmaması gereken alanlara dönüşmektedir. Sonuçta, şehirlerimizde yaşamak zor, hastalanmak ve ölmek daha kolay hale gelmektedir. Halbuki tam tersi mümkün olmalıdır" şeklinde konuştu. 


ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 


Kentsel rezerv alanlarında istenirse 'yaşanabilir kentlerin' kurulacağını dile getiren Birinci, "Ancak yenilenecek ve dönüştürülecek alanlarda daha köklü çözümlere ihtiyaç bulunmaktadır. 

Mesela basit ve kolay bir formülle, herkesin gayrimenkulünün aynı yerde olacağı bir çözüm vardır. Önerilen dikey büyüme sağlıklı bir kent için ilk önerilmesi gereken bir durum değildir. 

Ancak burada zorunluluk nedeniyle önerilmektedir. Rezerv alanlarında, yeni imar alanlarında asla düşünülmemelidir. 


Çözüm şudur: Kentlerde imar adaları imar parsellerine dönüştürülmelidir. Yol-kaldırım gibi ortak alanlar en az iki katına çıkarılarak planlar yenilenmelidir. Yeni parselde gerektiği kadar bina için kat adeti en az iki katına çıkarılmalıdır. Yıkılacak binaların mülkiyet bedeli gerçek değeriyle işleme dahil edilmelidir. Mülkiyet hakları korunarak teslimat yapılmalıdır" ifadelerini kullandı. 


Yrd. Doç. Dr. Fahri Birinci şöyle konuştu: "Uygulamayı sakatlayan en önemli sorun mülkiyet hakkı ve korunması sorunudur. Mevzuatta tanımlanan ve yıkılacak binalarda hesaplanacak 'asgari levazım' değeri adeta bir kör noktadır. Bunun yerine gerçek değerlerin alınması gerekir. Yoksa yıkılacak konutunuz için 15-20 bin lira değer biçilip, bu kadar alacaklı olup, daha sonra yenilenen binadan 100-150 bin lira borçlu çıkınca, bunu isteyene rastlayamazsınız. Hal böyle olunca da insanları rant miktarı oranında müteahhide yönlendirmiş olursunuz. Sonuçta da rantı yüksek alanlarda dönüşüm olurken rantı düşük alanlarda dönüşüm gerçekleşmez. 

Bakanlığın hayal ettiği 20 yılda yaşanabilir kentler kurulması, ya bir hayal olur ya da çok daha uzun yıllara yayılır. Yaşanabilir kentler için bu fırsatın kaçırılmaması herkesin lehinde olacaktır." 


Yeni Devir