Sektörel

Faizler artacak mı?

2017'nin ilk PPK toplantısında ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) yarınki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizleri artıracağını tahmin ediyor.

Bu yılın ilk PPK toplantısında ekonomistler, Merkez Bankasının faizlerde cüz'i de olsa artırım yapma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı (politika faizi), marjinal fonlama oranı (faiz koridoru üst bandı) ve Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme faiz oranında artış beklentisi bildiren ekonomistler, TCMB'yi faiz artışına itecek en önemli faktörün TL'nin diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden belirgin ayrışarak, enflasyonu hızlandıracak aşırı değersiz bölgeye doğru gelmiş olmasını gösteriyor.


Ekonomistler, Merkez Bankasının döviz kurunda yaşanan sert yükselişlerin önüne geçmek ve Türk lirasına istikrar kazandırmak için son bir haftalık süreçte attığı adımlarla piyasalara güven verdiğini ifade ediyor.


AA Finans'ın gerçekleştirdiği ankete katılan ekonomistlerin çoğu politika faizi, faiz koridorunun üst bandı ve GLP borç verme faiz oranında artış bekliyor. Ekonomistler, Merkez Bankasının yarınki toplantıda politika faizinde 50 baz puan, faiz koridoru üst bandında 100 baz puan ve GLP borç verme faiz oranında 100 baz puan düzeyinde artış yapabileceğini tahmin ediyor.


 Geçen ayki PPK toplantısında, politika faizi yüzde 8,00, faiz koridorunun üst bandı yüzde 8,50, faiz koridorunun alt bandı yüzde 7,25, geç likidite penceresi borç verme faiz oranı ise yüzde 10,0 seviyesinde sabit bırakılmıştı.


- " Bu yıl faizlerde 200-250 baz puan artış gerçekleşebilir"


AA Finans Analisti, ekonomist Haluk Bürümcekçi Merkez Bankasının son günlerde piyasadaki TL likiditeyi azaltan kararlar alarak ortalama fonlama maliyetini yüzde 9,09'a kadar çıkardığını ifade etti.


Bu seviyenin altında bulunan politika faizi ve faiz koridorunun üst bandının bu toplantıda yükselmesinin beklenebileceğini belirten Bürümcekçi, "Ayrıca bankaların kullanmaya zorlandığı Geç Likidite Penceresi faizi, TL'ye karşı alınan pozisyonları caydırma amaçlı olarak mevcut yüzde 10 seviyesinden daha belirgin yukarı çekilebilir." dedi.


Bürümcekçi, şunları kaydetti:


"Enflasyonun ilk yarıda çift haneye ulaşacağı beklentime paralel olarak bu yıl içinde faizlerde 200-250 baz puan toplam artış gerçekleşebileceğini düşünüyorum. TCMB'yi faiz artışına iten en büyük faktör; TL'nin diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden belirgin ayrışarak, enflasyonu hızlandıracak aşırı değersiz bölgeye doğru hızla gelmiş olmasıdır. Ayrıca ABD'de gelen son verilerin güçlü olmasının yanında ABD Başkanı Trump'ın mali genişlemeye yöneleceği tahmini Fed’in planlanandan daha şahin olabileceği beklentisini güçlendirerek küresel faizlere de yukarı yönlü baskı yapmaktadır."


Kur ve enflasyon tarafında düşüşün olması için ekonomi yönetimi ve bankaların atabileceği adımlara ilişkin Bürümcekçi ,"Piyasadaki TL miktarını azaltan ve aynı zamanda bankalara döviz likiditesi sağlayan tedbirler hızlı bir şekilde alınmaya başlanmıştır. Bunun yanında gecelik faizlerdeki yükselişin kredi faizlerini belirgin yükseltmemesi için özellikle BDDK ve TCMB tarafında alınabilecek makro ihtiyati önlemler bulunmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.


- "Cüz'i bir artırım yapılabilir"


Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Direktörü Ali Kırali, küresel ve yerel dinamikler bir arada düşünüldüğünde Merkez Bankasının 2017 içinde ortalama fonlama faizini yüzde 10'a kadar çıkarmak zorunda kalabileceğini ifade etti.


TCMB'nin PPK toplantısında güvercin bir tavır takınarak politika faizi veya faiz koridorunda faiz artırımını pas geçme veya sadece cüz'i bir artırım yapma ihtimalini yüksek gördüğünü söyledi.


Kırali, Merkez Bankasının son iki haftada aldığı TL ve döviz likidite tedbirleri ile TL'deki değer kaybının kısmen yavaşladığını belirtti.


Yılın ilk iki haftasında yüzde 8,30 civarında olan TCMB ortalama fonlama faizinin likidite duruşunun sıkılaştırılması ile yüzde 9,10'a kadar yükseldiğine işaret eden Kırali, "Buna paralel birçok finansal göstergemiz ve risk primimizdeki bozulma da son birkaç günde duraksadı. Kısa vadede aldığı bu likidite tedbirlerinin sonuçlarını görmek, orta vadede ise iç talepteki toparlanmanın gücüne ilişkin daha net sonuçlar elde etmek isteyeceğinden, TCMB'nin faizleri değiştirmeyeceğini veya sadece cüzi bir artırım yapacağını öngörüyoruz." dedi.


Ali Kırali, küresel faiz hadlerindeki ve emtia fiyatlarındaki yükselişlerin hız kesmesinin de TCMB'ye bu yöndeki kararında destek verici bir unsur olabileceğini dile getirdi.


Merkez Bankasının döviz likiditesini artırıcı ve finansal istikrarı güçlendirici ek tedbirler alabileceğini tahmin eden Kırali, rezerv opsiyon katsayılarında indirim ve önümüzdeki günlerde gerekmesi halinde yabancı para zorunlu karşılıklarda ilave indirimlere gidebileceğini ifade etti.


- "Fonlama faizi yüzde 10'a çıkabilir" 



Ali Kırali, yılın kalan döneminde, hem enflasyon dinamikleri hem de makro ekonomik ve finansal istikrar açısından TCMB'nin para politikasını daha da sıkılaştırması gerektiğini söyledi.


Geçen yılın eylül sonundan bu yana Türk lirasının döviz sepeti karşısında yüzde 20'nin üzerinde değer kaybettiğine dikkati çeken Kırali, şunları kaydetti:


"İç talepteki zayıflıklar döviz kurlarındaki geçişkenliği kısmen sınırlasa da, buradan 2017 ortasına kadar enflasyona yukarı yönlü yaklaşık 2 puanlık ek bir baskı gelebileceğini hesaplıyoruz. Bu etkinin bir kısmını aralık verilerinde gördük. Bununla birlikte, döviz kurlarındaki yükselişin kontrolden çıkması fiyat istikrarının yanında finansal ve makro ekonomik istikrar üzerinde de ciddi olumsuzluklara yol açabilir. Tüketim ve yatırım kararlarında döviz kurlarındaki oynaklık önemli bir faktörken büyüme görünümünün toparlanamadığı bir ortamda, kurlardaki yükselişle ülkemiz özel sektörünün yabancı para cinsinden yükümlülüklerinin ulaştığı seviyeler de önümüzdeki dönemin zorlukları olarak görünüyor."


Kırali, bu dinamikleri ve küresel gelişmeleri göz önünde bulundurarak TCMB'nin 2017 içinde ortalama fonlama faizini yüzde 10'a kadar çıkarmak zorunda kalabileceğini ifade etti.


Bu sıkılaşmanın orta ve uzun vadede ülke risk primini kalıcı olarak iyileştireceğinden, sermaye akımları, finansal koşullar, enflasyon ve büyüme görünümü açısından da olumlu sonuçlar verebileceğini tahmin eden Kırali, büyüme üzerinde oluşabilecek baskının ise makro ihtiyati tedbirler ve maliye politikası araçları ile dengelenebileceğini dile getirdi. 



AA