Genel

Galata Mevlevihanesi'nin restorasyonu bitti!

Bir yer var ki... Kapısından her gün kim bilir kaç kişiyi hayal kırıklığı ve hayıflanmayla geri döndürdü. Kaç yıl oldu...  Orası, 2007'den beri kapalı olan Galata Mevlevihanesi Müzesi. Vatandaşımıza müjde: Restorasyon bitti, kapılar açılıyor....

Bir yer var ki... Kapısından her gün kim bilir kaç kişiyi hayal kırıklığı ve hayıflanmayla geri döndürdü. Hatta bir vatandaşımız dayanamayarak kapısına bir not bile bırakmıştı: "Kaç yıl oldu... Bu kadar mı sürer ... Bir vatandaş olarak sizi kınıyorum." Orası, 2007'den beri kapalı olan Galata Mevlevihanesi Müzesi. Vatandaşımıza müjde: Restorasyon bitti, kapılar açılıyor.Geçen yıl boyunca iyi kötü sayısız etkinlik ve yapıcı-yıkıcı sayısız eleştiriyi göğüsleyen İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, pastanın/bütçenin en büyüğünü/güzel bölümünü son aylara bıraktı. Bu bölümde restorasyonu biten/bitmek üzere olan tam 158 ayrı yapı var. Ajans Başkanı Şekip Avdagiç ve Genel Sekreteri Yılmaz Kurt, geçtiğimiz hafta içinde gerçekleşen iki ayrı basın toplantısıyla biten yapıları tek tek gezdirdi/anlattı. Yılmaz Bey, Bono ve Arvo Pärt geldiğinde de en az bu kadar heyecanlıydı ama Şekip Bey'in koca 2010 boyunca bu kadar içtenlikli bir coşkuya kapıldığı hiç görülmemişti.

Restorasyonların bitmesinin ziyaretçi açısından tek bir anlamı var: İstanbul'da yıllardır kapalı kalan pek çok kapı açılıyor. Gıcırtılar, Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi'nden duyulmaya başladı. Sarayın bahçesindeki Revan, Bağdat ve Sofa köşkleri kimsenin ikazına maruz kalmadan gezilebiliyor artık. Sarayın mutfakları için de günler sayılı. Ayasofya'daki büyük değişim, ana kubbe mozaiklerinin tamamlanmasıyla geçen yıl başlamıştı. Şu anda vaftiz havuzunun olduğu bölüm de açık.

Ama bir yer var ki... Kapısından her gün kim bilir kaç kişiyi hayal kırıklığı ve türlü hayıflanmayla geri döndürdü. Hatta bir vatandaşımız dayanamayarak kapıya bir not bile bıraktı: "Kaç yıl oldu... Bu kadar mı sürer ... Bir vatandaş olarak sizi kınıyorum." Orası, 2007 Mayıs'ından beri kapalı olan Galata Mevlevihanesi Müzesi. Şu anda restorasyonlar bitti. Hem ne bitmek... Eski halini bilenler gözlerine inanamıyor.

EN ŞANSLI MÜZE MÜDÜRÜ

Semahane tamamen elden geçmiş, pırıl pırıl. Ama en önemlisi eskiden dervişlerin hücresi olarak kullanılan bölümlerin, Mevleviliğin enine boyuna anlatıldığı bir mekna dönüşmüş olması. Hiç fikriniz yok diyelim; eserlerle, balmumu heykellerle, canlandırmalar ve panolarla konuyu anlıyorsunuz. Teknik destek olarak sesli ve görüntülü rehberler var. Düğmeye basıyor ve merak ettiklerinizi bir bir dinliyorsunuz. Osmanlı döneminde bir nevi güzel sanatlar akademisi gibi işleyen Mevlevihane'nin bu özelliğinin de hakkı teslim edilmiş. Semahanenin çevresindeki küçük odalarda hat, ebru ve müzik aletleri sergileri var.

Türbelerin olduğu bölümlerde çalışmalar devam ediyor. Bu sırada pek çok sürprizle de karşılaşılıyor. Şeyh Galip Türbesi'nde hiç görülmemiş kalem işleri bulunmuş mesela. Daha evvel sıvanın altında kalmış onlar. Mevlevihane'nin 6.800 metrekarelik bahçesindeki çimler bile elden geçmiş. Önümüzdeki günlerde kim bilir ne sohbetlere ev sahipliği yapacak o bahçe. Bu arada pek yakında Klasik Türk müziği konserleri başlayacak Mevlevihane'de. Şu anda önünden geçen yolda çalışmalar var; o da bir hafta 10 güne biter.

Galata Mevlevihanesi Müzesi'nde her şey hazır. Resmi açılışı için Başbakan'dan tarih bekleniyor. Resmi açılışla birlikte yeni bir dönem başlayacak, o tarih itibarıyla Müze Müdürü Yavuz Özdemir de ülkenin en şanslı müzecilerinden biri olacak.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na bu konuda söylenecek şey yok. Yapılanlar ortada. Zamanın Şeyhülislmı Sunullah Efendi'nin ünlü divan şairi Baki'nin tabutunun önünde dediği gibi: "Kadrini seng-i musallada bilüp ey Baki / Durup el bağlayalar karşında yaran saf saf" Yani: "Ey Baki! Dostların senin değerini ancak musalla taşında anladılar ve karşında sıra sıra el bağladılar."


Şeyh Galip de Galata Mevlevihanesi'nde

1491'de şimdiki adıyla Galata, gerçek adıyla Kulekapısı Mevlevihanesi olarak inşa edilen Mevlevihane'nin tekkesinde Evliya Çelebi'ye göre 100 kadar dervişin hücresi varmış. 1765 Tophane yangınında tamamen yanan Mevlevihane, 1791'de, Şeyh Galip döneminde, altın çağını yaşamış. 1925'te tekkelerin kapatılmasıyla işlevini tamamlayan Mevlevihane, bir süre ilkokul ve lojman olarak hizmet ettikten sonra 1975'te Divan Edebiyatı Müzesi, 2005'te de Galata Mevlevihanesi Müzesi olarak hizmet vermeye başlamış.
Zaman