27 / 12 / 2024

Gayrimenkule dayalı finansman sistemi çarkları tıkıyor!

Gayrimenkule dayalı finansman sistemi çarkları tıkıyor!

Faizler dışında iş dünyasının bankalardan beklentilerini anlatan İTO Başkanı Şekip Avdagiç, ''Bankaların gayrimenkul teminatına dayalı finansman sistemini aşmamız gerekiyor. Proje finansmanı hâlâ yok denecek kadar sınırlı'' dedi.



İstanbul Ticaret Odası (İTO) toplam 436 bin üyesi ile ekonomiye yön veren en büyük sivil toplum kuruluşlarının başında yer alıyor. Her 100 dolarlık ihracatın en az yarısının İstanbul’dan yapıldığı görüşü savunulurken, İTO’nun ekonomi üzerindeki etkinliği görülüyor. Bu kapsamda ekonomide yaşanan son gelişmeleri değerlendirmek amacıyla İTO Başkanı Şekip Avdagiç görüşlerini paylaştı. Star Gaztesi'nden Kaan Zenginli'nin haberine göre; Başkan, Türkiye ekonomisinin zor bir süreçten geçtiğini, ancak toparlanma ile birlikte büyüme sürecinin başlangıcına yaklaşıldığını belirtiyor. İş dünyasının bu süreçte kritik rol taşıdığını ifade eden Avdagiç, 'başrol bizim' diye konuşuyor...

1- Merkez Bankası, Murat Uysal başkanlığında 3 toplantıda toplamda 10 puan faiz indirimine gitti. Bunun iş dünyasına nasıl bir yansıması olacak? 

Evet, politika faizi seviyesi yüzde 24’den yüzde 14’e geriledi. Bunun hem enflasyona hem de kredi faizlerine oldukça olumlu yansımaları var. Üç kamu bankamız bu dönemde çok olumlu ve öncü bir yaklaşım sergiledi. Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak iş dünyasının çağrısına kulak verdi. Geçen cuma kurumsal kredi faizlerinde 200 puan indirim olacağının müjdesini verdi. Kredi faizi oranları yüzde 11 ile yüzde 13.50 arasında uygulanacak. Bu indirimler iş dünyasının yatırım ufkunu açacaktır. 

2- İstihdam Odaklı Kredi Paketi hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Bu işsizlikle mücadelede önemli bir manevra alanı açacak. Şu anda biliyorsunuz temmuz verisine göre işsizlik oranı yüzde 13.9 seviyelerinde. Faiz oranlarının inmeye başladığı bu süreçte açıklanan 2 yıla varan anapara ödemesiz, 5 yıla kadar vade içinde, çok uygun koşullarda, çok düşük maliyetli ürünlerin yer aldığı istihdam paketiyle birlikte işletmelere uzun vadeli fonlama imkanı sağlanacak. Bu da daha çok yatırım, üretim ve istihdam demek. Bu paket istihdamı olumlu etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda çarkların daha hızlı dönmesine katkıda bulunacak, iş dünyasını hem istihdama hem üretime cesaretlendirip teşvik edecektir 

3- Faizler dışında iş dünyasının bankalardan beklentileri nelerdir? 

Bankaların gayrimenkul teminatına dayalı finansman sistemini aşmamız gerekiyor. Proje finansmanı hâlâ yok denecek kadar sınırlı. Oysa şirketlerin varlık kaynakları sadece sahip oldukları gayrimenkuller değildir. Bankaların, şirketleri rasyoları, bilanço verileri, projeleri, insan kaynakları dikkate alınmadan; çek ve gayrimenkul kefaletiyle değerlendirmeleri piyasa çarklarını tıkıyor. Bir de bu gayrimenkullerin değerleme yöntemleri de dövizdeki hareketlenmelerden etkilenip, iş dünyası üzerinde teminat tamamlama gibi baskılar oluşturuyor. Burada sıfır risk, garantinin garantisine odaklanan bir bakış açısıyla çalışmak bankalara da, reel sektöre de en nihayetinde aynı gemideki her aktöre zarar verir. Bir düzenleme yapılarak, bankalar uzun vadeli krediler için şirketlerin faturalı satışlarını da teminat olarak kabul edebilir. Firmaların aldığı inisiyatifi bankalar da paylaşabilir. 

4- İTO’nun ihracat çalışmalarında ne gibi gelişmeler yaşanıyor?  

Biliyorsunuz İstanbul Ticaret Odası olarak 2019’u, ‘Ekonomimize Global Nefes: İhracat Yılı’ ilan ettik. Bu kapsamda fuar çalışmalarımız hızla sürüyor. Üyelerimizi 2019’da, toplamda 14 ülkede 38 fuarla buluşturmuş olacağız. Yakın zamanda Dubai’de The Hotel Show fuarına katıldık, burada ilk kez İTO olarak milli katılım organize ettik ve 73 firmamızı buraya taşıdık.  Duabi’de Expo 2020’nin başlayacağı Ekim 2020’ye kadar otel odası sayısı 160 bine ulaşacak. Bütün bu oteller asansöründen personel üniformasına ve duvarındaki boyasına kadar Türk girişimcimiz için büyük bir fırsat anlamına geliyor. Sonrasında MIPCOM’da yer aldık. 2011 yılından bu yana milli katılımı İTO olarak organize ediyoruz. Eğlence içerik endüstrisini önemsiyoruz. Bugün Türk dizileri, 156 ülkede yaklaşık 500 milyon seyirci ile buluşuyor ve 350 milyon dolar üzerindeki ihracat hacmi ile bu alanda ABD’den sonra popülerlik ve talep edilebilirlik noktasında ikinci sırada yer alıyor. Bu fuarla birlikte Natpe Miami 2019, MIPTV-Cannes, Fransa ve ATF 2019-Singapur fuarlarına da katılım sağlıyoruz. 

İŞ DÜNYASI BİR SINAV VERİYOR

5- Küresel ölçekte baktığımızda jeopolitik gelişmeleri ve Türkiye’ye etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kabul etmek gerekir ki, çevremizde olup bitenlerin hiçbiri hafife alınacak konular değil. Türkiye’ye yönelik planların havalarda uçuştuğu bir süreçte, hükümetimizin uluslararası ve devletler arası ilişkilerde ekonomiyi ön plana çıkarmasını da takdirle karşılıyoruz. Yaşanan zor dönemler, iş dünyası için bir sınav gibidir. Bizim iş dünyamız bu ‘üstesinden gelme’, ‘başa çıkma’ sınavlarını çok kez yaşadı. Dün olduğu gibi bugün de bazı kapılar kapanacak, bazıları açılacaktır. Gözlerimizi açılan kapılara çevireceğiz. Asla çaresiz değiliz. Girişimcilerimiz, müteşebbislerimiz dün olduğu gibi bugün de Türkiye ekonomisinin en büyük umudu... İş dünyamızın önümüzdeki toparlanma sürecine coşkuyla katılımı, Türkiye’nin ileriye doğru yeni hamlesinde çok kritik bir rol oynayacaktır. O kritik rol, aslında ‘Başrol’dür. 

HEDEFLERİN TUTACAĞINA EMİNİZ…

6- Son açıklanan enflasyon verisi ve hedefler hakkındaki düşünceleriniz neler?  

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Ekim’de yıllık yüzde 9.26’dan yüzde 8.55’e geriledi, aylık bazda ise yüzde 2 arttı. Yıllık enflasyon böylece 2016 Aralık’tan beri en düşük seviyeye indi. Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) de ekimde bir önceki aya göre yüzde 0.17, yıllık bazda ise yüzde 1.70  artış gösterdi. Kuşkusuz enflasyonda gözlenen düşüş eğiliminde, bir önceki yıldan gelen yüksek baz etkisi var. Ancak bunun yanı sıra Türk Lirası’nın yakın zamanda stabil bir seviyede seyrini sürdürmesi, iç talep koşulları ve tabii ki faizlerin düşmesi enflasyonu baskılamada etkili oldu. Biz, Hükümetin ‘enflasyonu düşürmeye odaklı’ politikaları ve faizlerdeki düşüş trendi ile birlikte enflasyondaki hedefleri yakalayacağımızı düşünüyoruz. Sonuç olarak enflasyonun 2019 yılı sonu itibariyle Enflasyon Raporu’ndaki öngörüldüğü gibi yüzde 12 civarında olacağını söyleyebiliriz. Aynı şekilde 2020 yılı sonunda yüzde 8.2’ye, 2021 yılı sonunda yüzde 5.4’e gerileyeceği beklentisi içindeyiz. 


Geri Dön