Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında vergisel yükümlülükler rehberi 2014!
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında vergisel yükümlülükler rehberi 2014, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlandı. Rehber, gayrimenkul alım-satımı sırasında vergisel yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirilmesini amaçlıyor. İşte vergi rehberi...
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında vergisel yükümlülükler rehberi 2014!
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında vergisel yükümlülükler rehberi 2014, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlandı. Rehber, gayrimenkul alım-satımı sırasında vergisel yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirilmesini amaçlıyor.
GİRİŞ
Bu rehber, gayrimenkul alım-satımı sırasında vergisel yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirilmesi için, mükelleflerimizin doğru yönlendirilmelerini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Rehberde, gelir vergisinin konusu ve unsurları, gayrimenkul alım-satım işlerinde 'ticari kazanç - değer artış kazancı' ayrımı, gayrimenkul olarak tanımlanan mal ve hakların neler olduğu ve bu mal ve hakların elden çıkarılması sırasında elde edilen kazancın niteliği, safi değer artışının tespiti ve kazancın hangi hallerde beyan edileceğine dair açıklamalara ve gayrimenkul alım- satımında katma değer vergisi,
gayrimenkul alım-satımında tapu harcı yükümlülüğü ve emlak vergisi yükümlülüğü konularına yer verilmektedir.
1-GELİR VERGİSİNİN KONUSU VE UNSURLARI
Gelir Vergisi Kanununda gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olarak tanımlanmış, hangi tür kazanç ve iratların gelire dahil olduğuna ve gelirin nelerden oluştuğuna yer verilmiştir. Söz konusu kazanç ve iratlar aşağıdaki gibidir:
1. Ticari kazançlar,
2. Zirai kazançlar,
3. Ücretler,
4. Serbest meslek kazançları,
5. Gayrimenkul sermaye iratları,
6. Menkul sermaye iratları,
7. Diğer kazanç ve iratlar.
Bir gelirin vergiye tabi olabilmesi için sayılan bu gelir türlerinden birine girmesi gerekmektedir. Her gelir unsuru için farklı vergileme teknikleri öngörüldüğünden, kazanç ve iratların hangi gelir unsurunun kapsamına girdiğinin tespiti son derece önemlidir.
Gerçek kişilerin sahip oldukları gayrimenkulleri elden çıkarmalarından doğan kazancın niteliği ve vergilendirilmesi hakkında, Gelir Vergisi Kanununda iki ayrı gelir türünde düzenlemeye yer verilmiştir. Bunlardan ilki "ticari kazanç", diğeri ise "diğer kazanç ve iratlar" hükümlerinde yer alan düzenlemedir.
(Amortismana tabi iktisadi kıymet olarak gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde elde edilen kazancın serbest meslek kazancı veya zirai kazanç olarak dikkate alınmasına ilişkin hükümlere, bu rehberin konusu dışında kalmaları nedeniyle yer verilmemiştir.)
a) Ticari kazanç: Her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançtır. Ticari kazancı belirleyen temel unsur faaliyetin sermaye ve emekten oluşan bir organizasyona dayanması ve bu organizasyonun işlemlerindeki devamlılıktır. Gelir Vergisi Kanununda "gayrimenkullerin alım satımı ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazançlar"ın ticari kazanç olarak vergilendirileceği belirtilmiştir.
b) Diğer kazanç ve iratlar: Belirli kaynaklara bağlanması mümkün olmayan, belirli dönemlerde (periyodik olarak) meydana gelmeyen, devamlı değil arızi olan ve çoğu zaman bir teşebbüs sonucu olmaksızın, kişilerin bazı mal varlıklarında kendiliğinden meydana gelen kazanç ve iratlardır. Bu gelir türünü diğerlerinden ayıran en önemli özellik, devamlılık göstermeyen gelirlerin bu kapsamda değerlendirilmiş olmasıdır.
Diğer kazanç ve iratlar, "değer artış kazançları" ve "arızi kazançlar" olmak üzere iki alt ayrıma tabi tutulmuştur.
2-GAYRİMENKUL ALIM-SATIM İŞLERİNDE 'TİCARİ KAZANÇ DEĞER ARTIŞ
KAZANCI' AYRIMI
Gayrimenkullerin elden çıkarılmalarından doğan kazancın niteliğinin
belirlenmesi, yani kazancın diğer kazanç ve iratlar gelir türündeki "değer artış kazancı" olarak mı, yoksa ticari kazanç mı olarak vergilendirilmesi gerektiğinin belirlenmesi nem arz etmektedir.
Gayrimenkul alım satım işinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsur "faaliyetteki devamlılık"tır.
Gayrimenkul alım satım işleri devamlı olarak, bir meslek halinde sürdürülüyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Burada devamlılık unsurunu belirleyen en belirleyici ölçüt 'kazanç doğuran işlem sayısındaki çokluktur. İşlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmış olmasına göre belirlenir.
Alım satım işlemlerinin birden fazla olması halinde kazanç şeklinin
belirlenebilmesi için ikinci önemli unsur olan "satışın hangi amaçla yapıldığı"nın tespit edilmesi gerekmektedir.
(Amortismana tabi iktisadi kıymet olarak gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde elde edilen kazancın serbest meslek kazancı veya zirai kazanç olarak dikkate alınmasına ilişkin hükümlere, bu rehberin konusu dışında kalmaları nedeniyle yer verilmemiştir.)
a) Ticari kazanç: Her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançtır. Ticari kazancı belirleyen temel unsur faaliyetin sermaye ve emekten oluşan bir organizasyona dayanması ve bu organizasyonun işlemlerindeki devamlılıktır. Gelir Vergisi Kanununda "gayrimenkullerin alım satımı ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların
bu işlerden elde ettikleri kazançlar"ın ticari kazanç olarak vergilendirileceği belirtilmiştir.
b) Diğer kazanç ve iratlar: Belirli kaynaklara bağlanması mümkün olmayan, belirli dönemlerde (periyodik olarak) meydana gelmeyen, devamlı değil arızi olan ve çoğu zaman bir teşebbüs sonucu olmaksızın, kişilerin bazı mal varlıklarında kendiliğinden meydana gelen kazanç ve iratlardır. Bu gelir türünü diğerlerinden ayıran en önemli özellik, devamlılık göstermeyen gelirlerin bu kapsamda değerlendirilmiş olmasıdır.
Diğer kazanç ve iratlar, "değer artış kazançları" ve "arızi kazançlar" olmak üzere iki alt ayrıma tabi tutulmuştur.
2-GAYRİMENKUL ALIM-SATIM İŞLERİNDE 'TİCARİ KAZANÇ DEĞER ARTIŞ
KAZANCI' AYRIMI
Gayrimenkullerin elden çıkarılmalarından doğan kazancın niteliğinin
belirlenmesi, yani kazancın diğer kazanç ve iratlar gelir türündeki "değer artış kazancı" olarak mı, yoksa ticari kazanç mı olarak vergilendirilmesi gerektiğinin belirlenmesi önem arz etmektedir.
Gayrimenkul alım satım işinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsur "faaliyetteki devamlılık"tır.
Gayrimenkul alım satım işleri devamlı olarak, bir meslek halinde sürdürülüyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Burada devamlılık unsurunu belirleyen en belirleyici ölçüt 'kazanç doğuran işlem sayısındaki çokluktur. İşlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmış olmasına göre belirlenir.
Alım satım işlemlerinin birden fazla olması halinde kazanç şeklinin
belirlenebilmesi için ikinci önemli unsur olan "satışın hangi amaçla yapıldığı"nın tespit edilmesi gerekmektedir.
3-GAYRİMENKULÜN TANIMI VE ELDEN ÇIKARILMASI
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin 6 ıncı bendi uyarınca, aşağıda belirtilen mal ve hakların 5 yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancının konusunu oluşturmaktadır.
• Arazi, bina, maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı,
• Voli mahalleri ve dalyanlar,
• Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,
• Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları,
Elden çıkarmadan maksat, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir bedel karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasıdır.
Burada öncelikle dikkat edilmesi gereken husus mal ve hakların iktisap şekli ve elden çıkarılma süresidir.
a. Mal ve Hakların İktisap Şekli
Söz konusu mal ve haklar bedelsiz olarak edinilmişse bu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
Bunun dışında, iktisap şekli ne olursa olsun söz konusu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Örnek 1: Bayan (A) 10.07.2013 tarihinde kendisine miras yoluyla intikal eden apartman dairesini, 16.09.2013 tarihinde satmıştır. Satışa konu apartman dairesinin bedelsiz olarak (veraset yoluyla) intikal etmesi nedeniyle, Bayan (A)'nın bu satıştan elde ettiği gelir, değer artış kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
b. Mal ve Hakların Elden Çıkarılma Süresi
Söz konusu mal ve haklar, 01.01.2007 ve sonrasında elde edilmiş ise iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir. Eğer elden çıkarma, iktisap tarihinden başlayarak beş yıldan daha fazla bir süre sonra gerçekleşmişse, elde edilen kazanç değer artışı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
Söz konusu mal ve haklar, 01.01.2007 tarihinden önce elde edilmiş ise iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir. Eğer elden çıkarma, iktisap tarihinden başlayarak dört yıldan daha fazla bir süre sonra gerçekleşmişse, elde edilen kazanç değer artışı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
Söz konusu mal ve hakların iktisap tarihlerinin belirlenmesi için gerekli olan açıklamalara 25.03.2011 tarih ve 76 Seri Nolu Gelir Vergisi Kanunu Sirkülerinde yer verilmiştir.
Örnek 2: Bay (B), 15.05.2011 tarihinde satın almış olduğu bir konutu 09.03.2013 tarihinde satmış ve 150.000 TL kazanç elde etmiştir. Buna göre, Bay (B) konutu 01.01.2007 sonrasında satın aldığı ve alış tarihinden itibaren beş tam yıl geçmeden sattığı için elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Örnek 3: Bayan (C), 08.04.2006 tarihinde satın almış olduğu bir konutu 17.05.2013 tarihinde satmış ve 100.000 TL kazanç elde etmiştir. Buna göre, Bayan (C) konutu 01.01.2007 öncesinde satın aldığı ve alış tarihinden itibaren dört tam yıl geçtikten sonra sattığı için elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak vergilendirilmeyecektir. Bayan (C), konutunu alış tarihinden itibaren dört tam yıl geçmeden (08.04.2010 tarihine kadar) satmış olsaydı elde ettiği kazanç değer artış
kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.
4-SAFİ DEĞER ARTIŞININ TESPİTİ
Değer artış kazancında vergilendirilecek kazanca "safi değer artışı" denilmektedir. Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından
aşağıdaki indirimlerin düşülmesi suretiyle bulunmaktadır.
Mal ve hakların elden çıkarılması sonucunda elde edilen değer artış kazancından indirilebilecek giderler;
— Elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedeli,
— Elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının üzerinde kalan giderler ve ödenen vergi ve harçlar.
Maliyet bedelinin tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek bedel esas alınacaktır.
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumu'nca belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilecektir.
2006 yılının Ocak ayından itibaren toptan eşya fiyat endeksi yerine, üretici fiyat endeksi (ÜFE) yayımlanmaktadır. Bu nedenle 01.01.2006 tarihinden sonra yapılan endekslemelerde toptan eşya fiyat endeksi yerine, üretici fiyat endeksi (ÜFE) dikkate
alınacaktır. (2003 Temel Yıllı Üretici Fiyatları Endeks
Rakamlarını gösterir tablo rehberin sonunda yer almaktadır.)
Örnek 4: Bay (D), 16.04.2006 tarihinde 5.000 TL'ye satın aldığı bir araziyi Bay (E)'ye 24.12.2010 tarihinde 15.000 TL'ye satmıştır. Buna göre, Bay (D) araziyi 01.01.2007 öncesinde satın aldığı ve alış tarihinden itibaren dört tam yıl geçmeden satmış olduğundan dolayı, elde ettiği kazanç değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.
Arazinin satın alındığı aydan bir önceki ay olan Mart 2006'da ÜFE endeksi
125,33, elden çıkarıldığı aydan önceki ay olan Ocak 2010'da ÜFE endeksi 166,52'dir.
Endeksleme oranının ilgili dönemde %10'un üzerinde artmış olduğu görülmektedir.
(166,52 - 125,33 / 125,33 = %32,86 )
Arazinin endekslenmiş maliyet bedeli (5.000 x 166,52 / 125,3 =) 6.643,26 TL
olarak hesaplanmaktadır. Bay (D) arazisini elden çıkarma karşılığında toplam 15.000 TL hasılat elde etmiştir. Bu durumda elde edilen değer artış kazancı (15.000 - 6.643,26 =) 8.356,74 TL'dir. 2010 yılında elde edilen bu kazancın 7.700 TL tutarı gelir vergisinden istisna olduğundan dolayı beyan edilecek değer artış kazancı (8.356,74 - 7.700 =) 656,74 TL'dir.
5-DEĞER ARTIŞ KAZANCININ BEYANI
Değer artış kazançlarının beyan konusu edilip edilmeyeceği, elde edilen iradın istisna haddinin altında kalıp kalmadığına bağlıdır. İstisna haddini aşan tutarda gelir elde edilmesi halinde yıllık beyanname verilecektir.
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazancının 2013 yılı için 9.400 Türk Lirası gelir vergisinden istisnadır.
Elde edilen değer artış kazancının safi miktarı, açıklanan istisna sınırını aşması durumunda, elde edilen gelir satışın yapıldığı yılı takip eden yılın Mart ayının 1 inci gününden 25 inci günü akşamına kadar Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilecektir. Beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi, Mart ve Temmuz aylarında olmak üzere 2 eşit taksitte ödenecektir.
2013 yılında elde edilen gelirlere aşağıda yer alan vergi tarifesi uygulanarak gelir vergisi hesaplanır. (Gelir Vergisi Kanunu 103 üncü madde)
10.700 TL'ye kadar % 15
26.000 TL'nin 10.700 TL'si için 1.605 TL, fazlası % 20
60.000 TL'nin 26.000 TL'si için 4.665 TL, (ücret gelirlerinde 94.000 TL'nin 26.000
TL'si için 4.665 TL), fazlası
% 27
60.000 TL'den fazlasının 60.000 TL'si için 13.845 TL, (ücret gelirlerinde 94.000
TL'den fazlasının 94.000 TL'si için 23.025 TL), fazlası
% 35
Gelir vergisi hesaplaması, www.gib.gov.tr internet adresinden (internet vergi
dairesi /hesaplamalar /gelir vergisi hesaplama) otomatik olarak yapılabilmektedir.
Örnek 5: Bayan (E), 10.07.2010 tarihinde 200.000 TL'ye satın almış olduğu
konutu
15.04.2013 tarihinde 300.000 TL'ye satmıştır. Buna göre, Bayan (E) konutu 01.01.2007
sonrasında satın aldığı ve alış tarihinden itibaren beş tam yıl geçmeden satmış
olduğundan dolayı, elde ettiği kazanç değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.
Bu durumda Bayan (E)'nin elde ettiği değer artış kazancı gayrimenkulün alış
bedelinin, ÜFE artış oranında artırılması ile bulunacak tutarın, hasılattan indirilmesi ile bulunacaktır. Gayrimenkulün iktisap tarihinden önceki ay olan Haziran 2010'da ÜFE 173,73, elden çıkarıldığı aydan önceki ay olan Mart 2013'de ÜFE 210,33'dür.
Bu durumda endeksleme oranının ilgili dönemde %10'un üzerinde artmış olduğu
görülmektedir.
(210,33 -173,73 /173,73 = %21,29)
Dolayısıyla Bayan (E)'nin elden çıkardığı gayrimenkulün endekslenmiş maliyet
bedeli olarak; 200.000 TL x (210,33 /173,73) = 242.693,13 TL dikkate alınacaktır.
Buna göre Bayan (E), satmış olduğu gayrimenkulden dolayı (300.000 –
242.693,13 =) 57.306,87 TL tutarında istisna öncesi değer artış kazancı elde etmiş olacaktır.
Söz konusu kazanca 2013 yılı için belirlenen 9.400 TL tutarında istisna
uygulanarak bulunacak (57.306,87 – 9.400 =) 47.906,87 TL'ye Gelir Vergisi
Kanununun 103 üncü maddesindeki vergi oranları uygulanarak mükellefin 2013 yılı
için ödeyeceği gelir vergisi hesaplanacaktır.
Vergiye Tabi Gelir ..................... 47.906,87 TL
Hesaplanan Gelir Vergisi ........... 10.579,85 TL
Bulunan bu miktar, 2014 yılının Mart ayının 1 inci gününden 25 inci günü
akşamına kadar Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilip, Mart ve Temmuz aylarında 2 eşit taksitte ödenecektir.
6-GAYRİMENKUL ALIM - SATIM İŞLEMİNDE KATMA DEĞER VERGİSİ UYGULAMASI
6.1.Genel Uygulama
KDV Kanununun 1 inci maddesine göre taşınmazların;
-Ticari, sınai, zirai, mesleki faaliyet kapsamındaki teslimleri,
-Bu faaliyetler kapsamına girmese dahi müzayede mahallerindeki satışlar,
KDV’nin konusuna girmektedir.
Bu hükümler çerçevesinde, ticari nitelik taşımayan veya en az iki isteklinin
katılımı suretiyle müzayede yoluyla yapılmayan taşınmaz satışları KDV’nin konusuna girmediğinden vergiye tabi bulunmamaktadır.
KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak
30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/13033 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için %18 olarak tespit edilmiştir.
Söz konusu Kararname eki (I) sayılı listenin 11 inci sırasında “Net alanı 150
m²ye kadar konut teslimleri” ibaresi yer almaktadır. Bu itibarla, KDV’ye tabi taşınmaz teslimlerinde KDV oranı, net alanı 150 m²yi aşmayan konutlar için (2007/13033 sayılı BKK’nın 1 inci maddesinin (6) numaralı fıkrasındaki hüküm saklı kalmak kaydıyla) %1, 150m²yi aşan konutlar ile m² sınırlaması olmaksızın diğer bütün taşınmazlar için %18 dir. Öte yandan, KDV Kanununun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının;
-(p) bendinde, Hazinece yapılan taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı
tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri,
KDV Kanununun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının;
-(p) bendinde, Hazinece yapılan taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı
tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri,
- (r) bendinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin
mülkiyetinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların
satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler
KDV den müstesnadır. Ancak, Kanunun 17/4-r maddesindeki istisna hükmü,
istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla
aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hissesi teslimleri için geçerli
değildir.
Ayrıca, 5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile KDV Kanununun
17/4-k maddesinde yer alan “konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut
teslimleri” ibaresi madde metninden çıkarılmış; 5904 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesiyle KDV Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede de, “Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten (3/7/2009) önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut
yapı kooperatiflerince üyelerine yapılan konut teslimleri KDV’den
müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.
6.2. Müzayede Yoluyla Yapılan Taşınmaz Satışları
İcra daireleri, mahkeme satış memurlukları, belediyeler ve diğer kamu veya özel
hukuk tüzel kişileri tarafından müzayede yoluyla yapılan taşınmaz (konut veya
daire, iş yeri, arsa, arazi) satışları ile taşınmaz niteliğine haiz diğer mal ve
hakların satışı KDV Kanununun 1/3-d maddesine göre KDV’ye tabidir.
Müzayede yoluyla satılan net alanı 150 m² ye kadar konutlar %1 oranında
KDV’ye tabidir. 150 m² lik alanın hesabında 30 Seri No.lu KDV Genel
Tebliğinin (E) bölümünde açıklandığı gibi, genel olarak duvar yüzlerinde 2,5
cm sıva bulunduğu kabul edilerek, proje üzerinde gösterilmiş bulunan kaba yapı
boyutlarının her birinden 5 er cm düşülecektir.
Ancak, konutlarda kapı ve pencere şeritleri, duman ve çöp bacası çıkıntıları,
ışıklıklar ve hava bacaları, karkas binalardaki kolonların duvarlardan taşan
dişleri, bir konuttaki balkonların veya arsa zemininden 0.75 m den yüksek
terasların toplamının 2 m² si, çok katlı binalarda yapılan çekme katların
etrafında kalan ve ticaret bölgelerinde zemin katların komşu hududuna kadar
uzaması ile meydana gelen teraslar, çok katlı binalarda genel giriş, merpen,
sahanlıklar ve asansörler, iki katlı tek ev olarak yapılan konutlarda iç
merpenlerin altında 1,75 m yüksekliğinden az olan yerler, bodrumlarda konut
başına bir adet, konutun bulunduğu bina dışında konut başına 4 m² den büyük
olmamak üzere yapılan kömürlük veya depo, kalorifer dairesi, yakıt deposu,
sığınak, kapıcı ve kalorifer dairesi, müşterek hizmete ayrılan depo, çamaşırlık,
bina içindeki garajlar ile bina dışındaki konut başına 18 m² den büyük olmamak
üzere yapılan garajlar net alan dışında kalacaktır. Bina dışındaki kömürlük ve
depoların 4 m² yi, garajların 18 m² yi aşan kısmı ait oldukları konutun net
alanına dahil edilecektir.
Satılan konutun bahçeli olması halinde 150 m² lik alanın hesabında ilke olarak
bahçe göz önünde bulundurulmayacak, konutun bağımsız olarak kullanılmaya
esas her bir bölümü tek başına dikkate alınacaktır. Konutu çevreleyen arsa ve
arazi, bu konutla birlikte değerlendirilecek ve konutun tabi olduğu oranda
KDV’ye tabi olacaktır. Konutla birlikte değerlendirilecek arsa ve arazinin
büyüklüğü ise mahalli örf ve adete göre tespit edilecektir.
Tapu sicilinde bahçeli ev, bahçeli konut gibi ibarelerle kayıtlı taşınmazların
üzerinde fiilen ve kullanılabilir halde konut bulunmaması halnde, bu
taşınmazların konut olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından, arsa veya
arazi sayılmak suretiyle genel oranda (%18) KDV’ye tabi tutulması
gerekmektedir. Öte yandan, tapu sicilinde arsa ve arazi olarak kayıtlı bulunan
taşınmazların üzerinde kullanılabilir halde konut olduğu takdirde de bu satışın
yukarıdaki açıklamalara göre konut sayılacağı tabiidir.
Örnek 6:
İzale-i şüyu (paydaşlığın giderilmesi) talebiyle açılan bir davada, görevli ve
yetkili mahkeme tarafından 145 m² toplam alanı olan 650 m² bahçesi bulunan 2
katlı ahşap evin satılmasına karar verilmiştir. Satışa konu evin her bir katının
bağımsız bölüm olarak kullanılma imkanı yoktur. Mahkemenin kararına göre
yapılacak bu satış işlemi KDV Kanununun 1/3-d maddesi uyarınca KDV ye
tabidir. Mahkeme satış memurluğunca 650 m² bahçenin mahalli örf ve adete
göre evle birlikte değerlendirilmesi halinde, evin net alanıda 150 m² yi
geçmediğinden satış bedeli üzerinden %1 oranında KDV hesaplanıp beyan
edilecektir. Söz konusu bahçenin bu kapsamda değerlendirilmemesi ve ev ile
bahçe bedelinin ayrıştırılması halinde, ev bahçe ayrı ayrı dikkate alınarak
vergilendirilecektir. Bu ayrıştırmanın yapılmaması halinde ise satılan taşınmaza
%18 oranında KDV uygulanacaktır. Diğer taraftan bu tür satışlarda, alıcının
paydaşlardan birisi olması halinde, bu kişiye düşen pay bakımından teslimin
olmadığı dikkate alınarak, söz konusu paya düşen bedelin toplam satış
bedelinden düşülmesi gerekmektedir.
Örnek 7: Bir mahkeme tarafından, tapu sicilinde 120 m² kargir ev olarak kayıtlı
bulunan kullanılmaz haldeki taşınmazın açık artırma yoluyla satılacağı
duyurulmuştur.
Taşınmaz teslimlerinde teslime konu taşınmazın işlem tarihi itibariyle geçerli
fiili durumun dikkate alınması gerekmektedir. Yukarıdaki örnekte belirtilen
taşınmaz tapuda “kargir ev” olarak görünmekle birlikte, evin teslim tarihi
itibariyle kullanılamaz halde olması nedeniyle, müzayede yoluyla yapılan bu
satış konut değil, arsa teslimi olarak kabul edilecek ve genel oranda vergiye tabi
tutulacaktır.
Diğer taraftan, konut olarak projelendirilen, inşaat ruhsatıda konut olarak
alınan inşaatların henüz tamamlanmadan arsa payı veya kat irtifakı üzerinden
satışları, konut sayılacak ve net alanı dikkate alınarak yukarıdaki açıklamalar
çerçevesinde KDV’ye tabi tutulacaktır.
6.3.Konut Yapı Kooperatiflerinin Üyelerine Konut Teslimi
5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile KDV Kanununun 17/4-k
maddesinde yer alan alan “konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut
teslimleri” ibaresi madde metninden çıkarılmış; 5904 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesiyle KDV Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede de, “Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı
kooperatiflerince üyelerine yapılan konut teslimleri KDV’den müstesnadır.”
hükmüne yer verilmiştir.
Konuya ilişkin olarak 113 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin 4 üncü bölümünde
gerekli açıklamalar yapılmıştır. Bu çerçevede, 5904 Sayılı Kanunun yürürlük
tarihi olan 03/07/2009 dan önce bina inşaat ruhsatu almış olan konut yapı
kooperatiflerinin üyelerine yapacakları konut teslimleri, m² büyüklüğüne
bakılmaksızın KDV den istisna olacaktır. Ancak, 03/07/2009 tarihinden sonra
inşaat ruhsatı alan konut yapı kooperatiflerinin net alanı 150 m² ye kadar konut
teslimleri %1, diğer taşınmaz teslimleri ile 150 m² nin üzerindeki konut
teslimleri ise %18 oranında KDV ye tabi tutulacaktır.
Öte yandan, 03/07/2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut
yapı kooperatiflerinin üyeleri dışındaki kişilere yapacakları konut dahil
taşınmaz satışları Kanunun istisna ve oran hükümleri de dikkate alınarak KDV
ye tabi tutulacaktır.
6.4.Hazine Tarafından Yapılan Taşınmaz Satışları
KDV Kanununun 17/4-p maddesine göre, Hazinece yapılan taşınmaz teslimleri
ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemler
KDV’den müstesnadır. Bu hükümdeki “Hazine” ibaresi, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I) sayılı cetvelde yer alan kurum ve
kuruluşları kapsamaktadır.
Buna göre, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I)
sayılı cetvelde yer alan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılacak taşınmaz satış
ve kiralamaları ile irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilme işlemleri
KDV den istisna olacaktır. Bu çerçevede, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel
Müdürlüğü tarafından müzayede suretiyle yapılacak taşınmaz satışlarıda bu
madde kapsamında değerlendirilecektir. Buna karşılık, aynı Kanunun eki (II)
sayılı cetveldeki özel bütçeli idarelerin, (III) sayılı cetveldeki düzenleyici ve
denetleyici kurumların ve (IV) sayılı cetveldeki sosyal güvenlik kurumlarının
müzayede yoluyla gerçekleştirecekleri taşınmaz satışları, KDV Kanununun
17/4-p maddesi kapsamında değerlendirilmeyecek ve genel hükümler dahilinde
KDV ye tabi tutulacaktır. Hazinenin taşınmaz satışlarının yanı sıra taşınmaz
kiraları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri de
KDV den müstesnadır.
Örnek 8:
Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü, tapu sicilinde Maliye Hazinesi
adına kayıtlı beş adet taşınmazı ihale yoluyla satışa çıkarmıştır. Bu satış işlemi,
KDV Kanununun 17/4-p maddesine göre vergiden müstesnadır.
Örnek 9: Orman Genel Müdürlüğü, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindeki bir
taşınmazı ihale yoluyla satacaktır. 5018 sayılı Kanunun eki (II) sayılı cetveldeki
özel bütçeli idareler arasında sayılan ve madde metnindeki Hazine kapsamına
girmeyen Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak bu satış işlemi,
Kanunun 17/4-p maddesi kapsamında değerlendirlmeyecek ve KDV Kanununun
oran ve diğer istisna hükümleri de dikkate alınarak işlem yapılacaktır.
6.5.İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan Taşınmazların Satışları
KDV Kanununun 17/4-r maddesine göre, kurumların aktifinde veya belediyeler
ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan
taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV den
müstesnadır.
Bu hüküm uyarınca, kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin
mülkiyetinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina)
satışı KDV den müstesnadır. Bu satışların müzayede suretiyle yapılması halinde
de istisna uygulanacaktır. Ancak, istisna hükmü, istisna kapsamındaki
kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları
taşınmaz teslimleri için geçerli olmadığından, taşınmazların ticaretini yapan
kurumlar ile mülkiyetlerindeki taşınmazları ticari bir organizasyon içinde satan
belediyeler ve il özel idarelerinin bu istisnadan faydalanmaları mümkün
değildir.
Örnek 10: Bir Belediye yirmi beş yıl önce iktisap ettiği bir arsayı açık artırma
yoluyla satışa çıkarmıştır. Belediyenin bu satış işlemi KDV Kanununun 17/4-r
maddesi kapsamında KDV den müstesnadır.
Örnek 11: İl Özel İdaresi, 1975 yılında inşaa ettirdiği ve o tarihten bu yana da
bölümler halinde kiraya verdiği bir işhanının sinema, düğün ve konferans
salonları ile büro olarak kullanılan yirmi ayrı bölümünü ihale yoluyla satışa
çıkarmıştır.
İl Özel İdaresi adına kayıtlı bulunan muhtelif sayıda taşınmazın devamlılık arz
edecek şekilde satışı ticari faaliyet sayılacağından, bu faaliyetler nedeniyle adı
geçen iş özel idaresine bağlı iktisadi işletme oluşacaktır. Bu iktisadi işletme
tarafından ticareti yapılan taşınmazların satışı, müzayede yoluyla yapılsa dahi
Kanunun 17/4-r maddesindeki istisna hükmü kapsamında değerlendirilmeyecek
ve genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olacaktır.
Finansal kiralamaya konu taşınmazların mülkiyetinin, sözleşme süresi sonunda
kiracı şirket tarafından iktisap edilmesinin öngörülmüş olması halinde, bu
taşınmazın kiracı şirket tarafından satışında Kanunun 17/4-r maddesindeki
“kurumların aktifinde iki tam yıl süreyle bulunma” koşulunun gerçekleşmesinde
taşınmazın kiracı şirket tarafından iktisap edildiği tarih esas alınacaktır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar gereğince;
-İcra daireleri ile mahkeme satış memurlukları tarafından müzayede yoluyla
yapılan taşınmazın satışları KDV’ye tabidir. Bu satışlarda KDV Kanununun
istisna ve oranlara ilişkin hükümleri geçerlidir. Dolayısıyla müzayede yoluyla
150 m² nin üzerindeki konutlar ile m² sınırlaması olmaksızın iş yeri, arsa ve
arazi gibi diğer taşınmaz satışları ise genel oranda (%18) KDV’ye tabi olacaktır.
-5018 sayılı Kanunun eki (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idareleri tarafından
yapılacak taşınmaz satış ve kiralamaları ile irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve
ön izin verilmesi işlemleri KDV Kanununun 17/4-p maddesi kapsamında KDV
den müstesnadır.
-03/07/2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alan konut yapı
kooperatiflerinin, m² büyüklüğüne bakılmaksızın üyelerine yapacakları konut
teslimleri KDV Kanununun geçici 28 inci maddesine göre KDV den
müstesnadır. 03/07/2009 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alan konut yapı
kooperatiflerinin net alanı 150 m² ye kadar konut teslimleri %1, diğer tüm
taşınmaz teslimleri ile 150 m² nin üzerindeki konut teslimleri ise %18 oranında
KDV ye tabi tutulacaktır. İki tam yıl süreyle kurumların aktifinde, belediyeler ile
il özel idarelerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların yukarıdaki açıklamalar
çerçevesinde satışı KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV den
müstesnadır. Ancak bu kapsamdaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumlar, bu
amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazlar için bu istisnadan
faydalanmayacaklardır.
7- GAYRİMENKUL ALIM-SATIMINDA TAPU HARCI YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Gayrimenkul alım-satımı ile ilgili tapu işlemleri harca tabidir. Harçlar Kanunu
uyarınca, gayrimenkul satış işleminde tapu harcı alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı ‰
20 (binde yirmi) oranında tahsil edilir.
Gayrimenkul alım-satımında tapu harcı, gayrimenkulün gerçek alım-satım bedeli
üzerinden hesaplanır. Gayrimenkulün gerçek alım-satım bedelinin belediyelerce
tespit olunan emlek vergisi değerinden az olması halinde harç emlak vergisi
değeri üzerinden hesaplanır. Tapu harcı, tapu işlemi sırasında taraflarca beyan
edilen değer üzerinden hesaplanarak peşin olarak tahsil edilir.
Tapuda işlem yapıldıktan sonra, mükelleflerler tarafından gerçek alım-satım
bedelinden daha düşük bir bedel beyan edildiğinin idarece tespit edilmesi
halinde, aradaki farka isabet eden harç %25 oranında vergi ziyaı cezası ile
birlikte tahsil edilecektir.
Örnek 12: Bay F, 16.03.2013 tarihinde 100.000 TL ödeyerek Bay (G)’den bir
gayrimenkul satın almıştır. Söz konusu gayrimenkulün emlak vergisi değeri
50.000 TL dir. Taraflar, tapuda alım satım bedelini 60.000 TL olarak beyan
ederek, bu tutar üzerinden tapu harcı ödemişlerdir. Tarafların tapuda ödedikleri harç miktarı, beyan edilen 60.000 TL üzerinden hesaplanmış, alıcı ve satıcı tarafından ayrı ayrı (60.000x‰ 20)=1.200 TL olmak üzere toplam 2.400 TL tapu
harcı ödenmiştir. Alım-satım işlemi için beyan edilmiş olan 60.000 TL, emlak
vergisi değerinin üzerinde olmakla birlikte, gerçek alım-satım bedeli
olmadığından, gerçek alım-satım bedeli idarece tespit edilerek aradaki fark
matrah (100.000 TL-60.000 TL=40.000 TL) üzerinden alıcı ve satıcı adına
cezalı harç tarhiyatı yapılacaktır.
Buna göre, gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı ödemediği
tespit edilen alıcı ve satıcı adına ayrı ayrı olmak üzere fark matrah üzerinden
(40.000 TL x %o20 =) 800 TL tapu harcı ve (800 TL x %25)=200 TL vergi ziyaı
cezası tarh edilecek ve ayrıca hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilecektir.
Bu nedenle, gayrimenkul devir ve iktisap eden kişilerin cezalı vergi
tarhiyatlarıyla karşılaşmamaları için gayrimenkul alım-satım bedeli olarak işlemi gerçekleştirdikleri gerçek değeri beyan etmeleri yararlarına olacaktır.
8-GAYRİMENKUL ALIM-SATIM İŞLERİNDE EMLAK VERGİSİ KANUNUNDAN
KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜKLER
Emlak vergisi bina, arsa ve arazi üzerinden alınan bir vergidir. Emlak vergisinin mükellefi, bina, arsa ve arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bina, arsa ve araziye malik gibi tasarruf edenlerdir.
Yeni bina inşa edilmesi, asansör ve kalorifer tesisatı konulması, binanın
kullanış tarzının (işyeri, mesken vs.) değişmesi, arazinin parsellenerek arsa haline getirilmesi, bina ve arazinin ifraz ve tevhit edilmesi, bina, arsa ve arazinin
mükellefinin değişmesi gibi durumlarda ilgili belediyeye bildirim verilecektir.
Devlete ait arazi hariç olmak üzere emlak vergisinden istisna olan taşınmazlar için de bildirim verilecektir.
Bildirimler, bildirim verilmesi gereken hallerin meydana geldiği tarihten
başlayarak yıl sonuna kadar verilecektir. Bildirim verilmesi gereken hallerin yılın son üç ayı içinde gerçekleşmesi durumunda bildirimin üç ay içinde verilmesi gerekir.
Devir (satış) ve ferağı yapılan taşınmazın devir ve ferağın yapıldığı yıl ile
geçmiş yıllara ait ödenmemiş emlak vergisinin ödenmesinden, alan ve satan birlikte sorumludur. Devralanın (satın alanın), satışı yapan mükellefe rücu hakkı her zaman saklıdır.
Taşınmaz mal satın alanların emlak vergisi mükellefiyeti, satışın yapıldığı yılı izleyen yılın başından itibaren başlayacaktır. Taşınmaz mal satın alanların sorumluluğu, süresinde emlak vergisi bildirimini vermek ve geçmiş yıllara ait emlak vergisinin ödendiğini satan kişiden aramak olacaktır. Taşınmaz mal satışında bulunanların emlak vergisi mükellefiyeti satışın yapıldığı yıl sonu itibarıyla sona erecektir. Taşınmaz mal satanların, devir ve ferağı nedeniyle emlak vergisine ilişkin olarak herhangi bir bildirim veya bilgi verme sorumluluğu bulunmamaktadır.
Ancak, taşınmaz malı satanların, satışın yapıldığı yıl ile geçmiş yıllara ait ödenmemiş emlak vergisinin ödenmesi hususunda mükellefiyeti bulunmaktadır.