Sektörel

Geleceğin kentleri Gayrimenkul Zirvesi 10'da değerlendirildi

Uzmanlar, yeni dış politikayı ve geleceğin kentlerini Gayrimenkul Zirvesi 10'da değerlendirdi

Türkiye ve dünya çapındaki gayrimenkul sektörüne dair makro konuların ele alındığı Gayrimenkul Zirvesi 10, yeni dış politikanın yarattığı fırsatları ve geleceğin kentlerine yön verecek akımları uzman görüşleri eşliğinde tartışmaya açtı.

Türk gayrimenkul sektörüne önemli katkılarda bulunan GYODER tarafından 2000 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen ve 10'uncu yılına ulaşarak büyük bir başarıya imza atan Gayrimenkul Zirvesi'nin öğleden sonra gerçekleştirilen iki ana oturumunda “Sıfır Sorun” olarak adlandırılan yeni dış politika ve geleceğin kentlerine yön verecek ekolojik ve mimari akımlar ele alındı.

Moderatörüğünü Bloomberg-HT Ekonomi Direktörü Prof. Dr. Kerem Alkin'in üstlendiği “Yeni Dış Politika, Çevre Ülkeler ve Gayrimenkul Yatırımları” oturumu, Tekfen Holding Başkan Yardımcısı Mehmet Erktin, Aabar Real Estate CEO'su İbrahim Eskiocak, Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak, Doğan Holding Genel Koordinatörü Dr. R. Nebil İlseven ve Emekli Büyükelçi Özdem Sanberk'i bir araya getirdi.
Prof. Dr. Kerem Alkin'in Zirve'nin açılış töreninde GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Tanes'in dile getirdiği mütekabiliyet ilkesine dair görüşlerini açıklayarak ve yabancılara Türkiye'de yatırım yapma olanağı tanımak konusunda daha açık fikirli davranılması gerektiği vurgulayarak başlattığı oturumda ilk olarak Özdem Sanberk söz aldı. “Son yıllarda Türk dış politikasının iki önemli özelliğini görüyoruz. Bunlardan ilki izlenen dış politikanın geniş ölçüde bölgeselleşmesi, yani Türkiye bölgedeki etkinliğini artırıyor. İkincisi de sorumluluk alanı genişliyor, diğer bir ifadeyle Türkiye dünya diplomasi sahnesinde kendini hissettiriyor. Bu iki özelliğin temelinde ise Türkiye'nin dinamik bir topluma ve genç bir nüfusa sahip olması yatıyor. Çünkü Türkiye, içinde bulunduğu değişimi yönetmek ve genç nüfusun beklentilerine cevap vermek için sürekli kalkınmayı sağlamak zorunda,” diyen Özdem Sanberk, geçmiş dönemlerdeki “izle gör” politikasının yerini “sorunların üzerine gitme çözüm arama” yaklaşımına bıraktığına da dikkat çekti.

Dış politikanın temel ve rehber ilkeleri hakkında da katılımcılara bilgi veren Özdem Sanberk'in ardından söz alan Mehmet Erktin ise, Tekfen Grubu'nun bölgedeki tecrübelerini aktardı. “Emlak yatırımları daha uzun vadeli ve risklidir, müteahhitlik ise daha kısa sürelidir,” diyen Erktin, Irak örneğini vererek bölgede yaşanan karışıklığın, yatırım kararlarının ve gayrimenkul faaliyetlerinin yönünü değiştirdiğine dikkat çekti. Bir ülkeye yatırım yapmak için gerekli koşulların başında nüfus ve gelir artışı gibi akademik kriterlerin geldiğini, yatırım yapılan ülkede lokal düşünebilmek için de güçlü bir yerel ortak edinmek gerektiğini sözlerine ekleyen Erktin, yatırımın geri dönüşü gerçekleşene dek güven ve istikrar ortamına ihtiyaç duyulacağını vurguladı.
 
Erman Ilıcak: “Yeni dış politika yatırımcıların önünde yeşil bir hat açıyor.”
Daha sonra söz alan Erman Ilıcak da, Türkiye'nin başta Rusya olmak üzere tüm komşu ülkeleriyle sürdürdüğü ilişkide son 500 yılın en iyi dönemini yaşadığını, bunların da mutlaka yatırıma dönüşeceğini belirtti ve ekledi: “Bugüne dek Moskova'da, Romanya'da yapılan yatırımlar orada kazanılan paranın yine orada yatırıma dönüşmesi açısından iyi birer örnekti. Son dönemlerde izlenen yeni dış politika ise gayrimenkul sektörünün önünde yeşil bir hat açıyor. Örneğin 30 milyon nüfusa sahip bulunan ve büyüklüğü Türkiye'nin 80'li yıllardaki gayrimenkul stoku kadar olan iki AVM'ye sahip bu ülke girişimciler için fırsat dolu bir pazar niteliği taşıyor. Aynı şekilde İran da Türk yatırımcıların rahat hareket edebilecekleri bir pazar. Bu fırsatları yatırıma dönüştürmek de bizim görevimiz.”

Bölge ülkeleriyle hukuk ve bankacılık alanında yapılabilecek işbirliklerini ise Doğan Holding Genel Koordinatörü Dr. R. Nebil İlseven aktardı. “Bundan sonra finansal ağırlıklı ve sürece dayalı olmak üzere iki tür yatırım olacak,” diyen İlseven, gayrimenkul alanında Türkiye'den çevre ülkelere yapılacak yatırımların teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Hukuk ve bankacılığın süreç anlamında yönetilen yatırımlar için büyük önem taşıdığına dikkat çeken İlseven, sosyal altyapı olarak nitelendirilen bu alanlarda yatırım bakımından alınacak çok yol olduğunu, dolayısıyla dış politikanın yatırımcılarla el ele çalışması gerektiğini söyledi.

Konuşmasında Abu Dabi'deki yatırım fırsatlarını aktaran Aabar Real Estate CEO'su İbrahim Eskiocak ise şunları söyledi: “Dubai nasıl bir ticaret merkezi olarak konumlandıysa Abu Dabi de bir kültür ve eğlence merkezi olarak ön plana çıkmayı hedefliyor. Bu doğrultuda Guggenheim ve Louvre gibi dünyaca ünlü müzeleri ülkeye getirmek üzere anlaşmalar yapan Abu Dabi Hükümeti, otel yatırımları için de 2030'a kadar 230 milyar dolarlık bir bütçe ayırıyor. Dolayısıyla Abu Dabi, Türk yatırımcılar ve gayrimenkul şirketleri için büyük potansiyele sahip bir pazar olarak dikkat çekiyor.”

Geleceğin Kentleri
Gayrimenkul Zirvesi 10'un Geleceğin Kentleri başlığını taşıyan ikinci ana oturumu, Türkiye'den ve uluslararası arenadan uzmanları buluşturdu. Sürdürülebilirlik kavramının mimari, ekonomik ve sosyal yönleriyle ele alındığı oturumun öncesinde, Zirve'ye Konuk Konuşmacı olarak katılan mimari ve kentsel tasarım uzmanı Roy Strickland, New York'un kentsel gelişimi örneğinden hareketle İstanbul'a dair öngörü ve önerilerde bulundu. Çözüm önerilerini “aciliyetli bir konu” olarak tanımladığı olası İstanbul depremi çerçevesinde ele alan Roy Strickland kentsel dönüşümde kamu ve özel sektör işbirliğine değindi. ABD'de kentsel ve bölgesel dönüşümün tarihini paylaştığı konuşmasında Buhran ve Soğuk Savaş dönemlerinden örnekler veren Strickland, gayrimenkul sektörünün bu süreçlerde yeni iş modelleri yaratıp krizi fırsata dönüştürdüğü sürece küresel marka oluşumuna da katkıda bulunduğunu belirtti. Strickland, konuşmasını İstanbul'un yeni endüstrilere ve güneş panelleri gibi enerji sistemlerine ağırlık veren kentsel projelerle yirmi birinci yüzyılın örnek modelini oluşturması dileğiyle sonlandırdı. 

Soyak Holding CEO'su M.Emre Çamlıbel'in başkanlığındaki Geleceğin Kentleri oturumunda ödüllü mimar Frederic Schwartz ise ekibinin dünyanın dört bir yanında hayata geçirdiği sürdürülebilir tasarım örneklerini paylaştı. Sürdürülebilirlik konusunu, yoğunluk ve kentlerin dışarı doğru yayılmasından güvenlik unsuruna dek pek çok ayrı boyuttan ele alan Schwartz, kentsel tasarımında vizyon sahibi olmanın önemini de vurguladı.

Schwartz'ın ardından söz alan Langan International Yönetim Kurulu Başkanı George E. Leventis Yunanistan'ın Olimpiyat deneyimini kentsel dönüşüm bağlamında irdelerken siyasi ve toplumsal kabul gören bir etkinlik olarak tarif ettiği Olimpiyat Oyunlarının çevre konusunu gündeme getirmede etkili bir araç olduğunun da altını çizdi. Olimpiyat Oyunlarını, kentlerin iyileştirilmesinde itici güç olarak tanımlayan Leventis, olimpiyatlar vasıtasıyla hayata geçirilen kentsel projelerde altyapının önemini Yunanistan'dan örneklerle analiz etti.
Geleceğin Kentleri oturumunun bir diğer konuğu ise ‘Sakin Şehir' (slow city) konseptinin Türkiye'deki örneği Seferihisar'ın Belediye Başkanı M.Tunç Soyer idi. Soyer, yirmi ülkede 132 üye kenti bulunan ‘Sakin Şehir' uygulamasının gelişimini anlatarak başladığı konuşmasını, uygulamanın kriterlerinden örneklerle sürdürdü. Görüntü ve ışık kirliliğinin ortadan kaldırılmasından yok olmaya yüz tutan zanaatların diriltilmesine ve sakin şehirlerin sınırları içerisinde GDO'lu ürünlerin üretiminin engellenmesine dek geniş bir alanı içine alan 59 kriterin, yaşam kalitesini yükseltme misyonuna değinen Soyer “Yerel kalkınma yıkıcı olmadan da gerçekleştirilebilir” mesajını verdi.

Dünya Yenilenebilir Enerji Konseyi'nden Prof. Dr. Peter Droege ise ‘Gelecek Vizyonları' başlıklı sunumunda dünyanın büyük kentlerinde fosil yakıtlarının yoğun kullanımına dikkat çekti. Ülke ve kentlerin yakıt ve enerji tüketimi hakkında kapsamlı istatistikler sunan Droege, Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan yenilenebilir enerji çözümlerini ele aldı. Enerji özerkliğinden güneş panellerine, elektrikli otomobillere ve suyun geri dönüşümüne dek halihazırda uygulamada olan yenilikçi pratikleri ele alan Droege, fosil yakıtlarına ve nükleer enerjiye bel bağlamanın tehlikelerini de vurguladı. Droege, Almanya'daki teşvik modelinin avantajlarından da söz etti.
Oturumda son sözü alan MIT Gayrimenkul Merkezi Direktörü Başkan ve Akademik Direktörü Dr.Brian Anthony Ciochetti sürdürülebilirliğin finansmanı konusunu ele alırken “Geleceğin kentlerinden anladığımız nedir ve bu kentler çevremizi nasıl şekillendirir?” sorusuna yanıt aradı. “Gayrimenkul sektörü üyeleri, çözümün bir parçası olmak için rollerini yeniden düşünmeliler” diyen Ciochetti gayrimenkul operasyonlarının küresel ölçekte toplam enerjinin yüzde yirmi beşini, ABD'de ise yüzde kırkını tükettiğine dikkat çekerek sektörün bu alanlarda sorun çözme gücünün de altını çizdi. Enerji-verimli yeni binaların inşasının yanı sıra mevcut binaların da enerji-verimli hale getirilebilmesi için yapılabilecekleri ayrıntılarıyla ele alan Ciochetti nakit akışının parasallaşması konusunda önemli ipuçları paylaştı. MIT'nin dünyanın dört bir yanında, gerek kentsel gerekse kırsal alanlardaki yoksulların konut sorununa yanıt üretmek üzere geliştirmekte olduğu “1000 Dolarlık Ev” projesini de tanıtan Ciochetti, sürdürülebilir çözümler üretebilmek için standartlaşmanın, en iyi uygulamaların ve aktörler arasında iletişimin önemli olduğu mesajını verdi.