27 / 04 / 2024

Gülriz Sururi: Yakında Ayasofya'yı da otel yaparlar!

Gülriz Sururi: Yakında Ayasofya'yı da otel yaparlar!

Gülriz Sururi, '60 yaşında kot giyen bir kadınla, 18 yaşındaki kız birbirine karıştı. Cddi bir kuşak farkı var diyor... Ve şimdiki gençlere üzülüyor...



Eskiden genç sanatçıların ustalarla sohbet edebildiğini anlatan Gülriz Sururi, şimdiki gençlere üzülüyor. œ60 yaşında kot giyen bir kadınla, 18 yaşındaki kız birbirine karıştı. Cddi bir kuşak farkı var diyen usta tiyatrocuyla eski İstanbul adabını konuştuk

* Sahneye ilk nerede çıktınız
Annemle babamın karşılıklı oynadığı ˜Ayşe Operet"inde annemin karnında dokuz aya kadar sahneye çıkmışım.

* Mesleğiniz doğmadan belli oldu, öyle mi
Evet, tiyatronun içine doğdum. 12 yaşında da İstanbul Belediyesi şžehir Tiyatrosu"nun çocuk bölümünde sahneye çıktım.

* Tiyatrocuların ortamı   eskiden daha mı kaliteliydi Bugün sanatçıların sosyal   yaşamında neler değişti
Fikir birliği içinde sanat konuşulup sohbet edilen bir yer yok artık. Eskiden Bedri Rahmi Eyüboğlu"nun Tünel"deki stüdyosunun kapısından girmek, Maya Galerisi"ne gitmek, oralarda sanatçıların konuşmalarını dinlemek ayrıcalıktı. Biz genç tiyatrocular böyle geliştik. İnsan birinci plandaydı. Bugün öyle değil, sosyalleşme yok. 60 yaşında kot giyen kadınla, 18 yaşında kızın birbirine karıştığı bir dönemde yaşıyoruz ama buna rağmen ciddi bir kuşak farkı var.

* İstanbul"un kaybolan   güzellikleri neler
1965"te ˜Gogol"un Paltosu"nu oynuyorduk. Biz istemeden Vakko"nun vitrinine bir palto koydular ve afişimizi astılar. Böyle bir dönemde yaşadık. Bugün olası mı Yalvarsan kimse kimsenin afişini asmaz. Bir de rakı içme adabı vardı. şžimdi kolayla sandviç yer gibi rakı içiliyor. Hiç geleneğimiz kalmadı. Sırf gürültü patırtı.

* En sevdiğiniz yer neresi
Eskiden 24 tane tiyatronun perde açtığı Beyoğlu"nu severdim. Uzun yıllar böyle devam etti. Beyoğlu vazgeçilmezimdi. Ama neden Bir yeri sevdiren, insanlarıdır. Sanatçıların merkeziydi Beyoğlu. Sokakta tiyatrocularla karşılaşıp, œHadi gel burada oturalım derdik. Her sanatçının gittiği lokaller, kulüpler, restor- anlar, kahveler vardı. Oralarda buluşurdu insanlar, bunu özlüyorum.

* Eğlenmek için nerelere   giderdiniz
Rejans"a giderdim. Bir yılbaşı gecesi babamla ilk defa dans ettiğim yerdir Rejans. Haldun Taner"le, Muhsin Ertuğrul"la Markiz"de buluşmak da çok hoşuma giderdi. ˜Kulis"e, ˜çiçek Bar"a giderdik. Cihangir"de ˜Cennet Bahçesi"ne giderdik. İTÜ"den gençler gelirdi. şžimdi bir şahıs malı oldu, yok edildi. Dans için ˜Kulüp Reşat", ˜Kervansaray", ˜Taksim Belediye Gazinosu"na giderdik.

* Bugün nerelere     gidiyorsunuz
35-40 senedir ˜Refik"e gidiyorum. Hatta Karaca"da oynarken her oyundan sonra giderdik. Gene onu yeğeni ˜Yakup"a gidiyorum. Hangi semtte olursa olsun ˜Ece"yi çok seviyorum. ˜Zihni" var. çok sevdiğim bir insandır ayrıca...

* Yeni açılan   restoranlar ilginizi çekiyor mu
Füzyon mutfağının iyi adapte edildiğini düşünmüyorum. Bonfile yanında vişne peltesi, bana abartı geliyor. Türkler tatlı ve tuzluyu bir arada çok kullandı. Tavukgöğsü, portakallı hindiler, ballı etler bizim mutfağımızda hep var.

* İstanbul"un çirkin yapılaşmasına tanık olmak size ne hissettiriyor
50 sene daha kıyamet kopmazsa Ayasofya"yı otel yaparlar. Türk zihniyeti 100 yıldır borçlarından kurtulmayı düşünmemiş. Hatta Haydarpaşa"yı otel yapmak isteyen zihniyet 50 yıl beklemez bile.

* Sizce İstanbul"un simgesi nedir
Benzersiz siluetleri, Boğaz, Tarihi Yarımada ve camiler.

* İstanbul"u en iyi anlatan   sanatçılar kim
Orhan Veli ve Ara Güler, herkesin anlayabileceği bir dille çok güzel anlatırlar.


œKIYAMETi GÖRMEK iSTiYORUM
Harikulade bir dönemde yaşadım ben. Yaşıma çok şükrediyorum. O kadar güzel zamanlaması var ki dünyaya gelişiminin... Son   50 yılda katlandı her şey. çok büyük gelişme oldu. Ne televizyon, ne cep telefonu, ne internet vardı. œAy"da hayat var mı derken bu zamanlara geldik. Daha ne isterim Bir de kıyameti görmek istiyorum, çok mu Her şey onun habercisi durumunda. Ama gençlere üzülüyorum. Kim kiminle kovalamacısıyla sahte bir şey yaratıldı. İnsanları bir arada yakalamak olay haline geldi, sayfalar gereksiz doluyor. Bugün gençler kendilerinden yiyorlar, nasıl bir süratle nereye koştuklarını görmüyorlar.

œiSTANBUL"U GERi iSTiYORUM

œİstanbul deyince nostaljik takılmamak imkansız. Ben yaşadığım İstanbul"u geri istiyorum. Marmara"da Boğaz"da lüfer, barbunya, uskumru, kalkan gibi balıkları geri istiyorum. Ayrıca bu balıkların her eve kolaylıkla girmesini istiyorum. Tarihi çeşmelerden gürül gürül sular akmasını, bu suların insanlarımız tarafından avuç avuç içilmesini istiyorum. Üniversitelerin parklar, kafeler, yeşil alanlarla çevrilmesini istiyorum, gençlerin kamplaşmadan cıvıl cıvıl kaynaştığı bir ortam istiyorum. Dengesiz mimarinin eski Osmanlı, İtalyan, Fransız yapılarını gölgelemediği, çağdaş, uyumlu, gelenekselden hareket eden bir şehir silueti istiyorum. Özellikle türbe yeşili, bayrak kırmızısı renklerden vazgeçilip eski renklerimize dönülmesini istiyorum. Safran, aşi, beyaz ve sakız rengi...   10 dakikada evden okula, tiyatroya, işe gidilebilen bir trafik istiyorum. Memurun, öğretmenin maaşıyla ayda iki tiyatroya, iki filme, bir konsere gidebildiği, evinde yemeğe konuk çağırabildiği günlerin geri dönmesini istiyorum. Kulaklarımı tırmalayan arabesk, pop ve alaturka karmaşası müziğin takside, televizyonda beynimi kemirmemesini istiyorum.

NEşžE MESUTOĞLU/Milliyet


Geri Dön