Hamdi Akın: Ben patronum, çocuklarım CEO olsun
İşadamı Hamdi Akın, iş hayatında çok yorulduğu için çocuklarının CEO ve CFO gibi sıfatları kullanmalarını istiyor
Hamdi Akın, halka arzına hazırlandığı Akfen'le ilgili kararını şöyle açıklıyor: "Biz çarıklı bir yapı içinden geliyoruz ve benim sıfatım patrondu. Çocuklarımın da benim gibi bir patron olmaktansa CEO, CFO sıfatı almalarını istiyorum. Görev tanımları olacak. Daha az yorulacaklar"
TAV ile döneminin en başarılı halka arzına imza atan Hamdi Akın, şimdi de yüzde 100'ü kendisine ait olan Akfen'in halka arzına hazırlanıyor. Bu kadar büyük bir şirketin halka açılmak zorunda olduğunu, bunun şeffaflaşmak ve spekülasyondan korunmak açısından yararlı olduğunu dile getiren Akın, diğer amacını da şöyle açıklıyor, "Biz çarıklı bir yapı içinden geliyoruz ve benim sıfatım patrondu. Çocuklarımın da benim gibi bir patron olmaktansa CEO, CFO, yönetim kurulu üyesi sıfatı almalarını istiyorum. Görev tanımları olacak. Daha az yorulacaklar."
'HALKA ARZ ŞART'
Akfen konumunda ve boyutunda olup da halka açık olmamanın doğru olmadığını ifade eden Akın şöyle devam etti: "Akfen şu an tamamı bana ait olan bir şirket. Halka arz kurumsallaşma ve çocuklarım için görev tanımlarının yapılması açısından büyük kolaylık getirecek. Onların benim gibi klasik bir patron olamayacakları aşikâr. Daha profesyonel bir yapının içerisinde olacaklar."
Yarattığı şirketlere değer katmakla tanınan işadamı Hamdi Akın, 'Bu halka arzdan da bir manşet çıkar mı?' sorusuna "Göreceğiz." diye cevap veriyor. 'Akfen ne kadarlık bir değer yaratırsa mutlu olursunuz' sorusuna ise "Bu benim için şimdilik cevabı verilmesi çok zor bir soru" diye yanıtlıyor. Ankara kökenli bir patron olan Hamdi Akın hayatında 3 büyük dönüm noktası olduğunu ifade ediyor.
TEMİNATTA ANLAŞAMADI
Profesyonel yaşamına 1977 yılında bir kalorifer kazanı imalathanesi kurarak başlayan Hamdi Akın, 1980 senesinde Rüzgarlı Sokak'ta mağazacılığa adım atmış. Sonra Ankara Hoşdere'de bir dükkân açıp 1986 senesinde taahhüt işleriyle inşaat sektörüne giriş yapmış. Bu adımı hayatının ilk dönüm noktası olarak anan Akın, kendisini bir ortak ile kurduğu Akfen'in tek sahibi konumuna getiren bu süreci şöyle anlatıyor: "Termik santraliyle ilk taahhüt işimi aldım. Etli butlu bir işti. Ama riskliydi de. İş için teminat mektubu lazım olduğunda bankaya ipotek vermemiz gerekiyordu. O güne kadar kazandığımız ne varsa ipotek vermemiz şarttı. O riski almak ve ipotek vermek istemeyince bir yol ayrımına girdik. Akfen'i ben satın aldım ve bunun karşılığında ona 10 tır parası ödedim."
Hayatının ikinci dönüm noktasını Bursa'da aldığı doğalgaz dağıtım işi olarak açıklayan Akın hayatını değiştiren üçüncü olay da Turgut Özal'la tanışıp 'Antalya'da havaalanı yapar mısın?' diye sorup Atatürk Havalimanı'ndaki ortaklığa kadar götüren bir süreç olarak anlatıyor.
'En çok 10 sene daha çalışırım'
Hamdi Akın bildiğimiz anlamda emeklilik hayali kuran bir patron değil. "Bizim işlerden tamamen kopmak, gidip tavuk beslemek zor" diyor. Ama bu tempoda en çok 10 sene daha çalışacağını dile getiren Akın planlarını ve bugünü şöyle anlatıyor: "Çok stresli bir işimiz var. Tüm varlıkları para getiren varlıklar durumuna getirmeye çalışıyorsunuz. Bu da çok stres yapıyor. Ben işi bırakmayı, stresli çalışma ortamından keyifli çalışma ortamına geçiş olarak tanımlıyorum. Bir işadamı için keyifli çalışma ortamı dediğimiz de sabah gazeteyi alıp çay içerken işle ilgilenmek gibi. Yoksa işlerden tamamen kopmak zor. Olmaz. Elimiz hep işin üstünde. Bu da stres yapıyor. Uzun süre devam etmez. Vücut bunu kaldırmaz."
4'ü yurt dışında 10 havalimanı işletiyor
Temelleri Hamdi Akın tarafından atılan Akfen Holding'in ana faaliyet alanları, havalimanı inşaat ve işletmeciliği, liman yapım yatırım ve işletmeciliği, hidroelektrik santralı yatırımları başta olmak üzere, enerji ve diğer altyapı yatırımları ile gayrimenkul yatırım projelerinin geliştirilmesi, yapımı ve işletmeciliğinden oluşuyor.Yurtiçinde bir fiil 5 tane havaalanında çalışmış olan Akfen şu an 10 tane havalimanı işletiyor. 4'ü yurtdışında, 6'sı yurtiçinde olmak üzere. 10 tanenin haricinde 4 tane de havalimanı yapıyor. TÜV, Doğuş gibi firmalarla Araç Muayene Istasyonları'nı işletiyor. Mersin Limanı'nın işletmesi de PSA ile Akfen'de...
Ankara'da dinlenen patron
Patron hikâyelerinde genellikle küçük yaşta Anadolu'da yetişen ama sonra soluğu İstanbul'da alan yatırımcı hikâyeleri gündeme gelirken, Akın'ın hikâyesi bunun tam tersi. 1954 yılında İstanbul Fatih'te doğan Akın, babasının işleri nedeniyle bir süre sonra Ankara'ya yerleştiklerini anlatıyor. 'Siz tam ters yöne gitmişsiniz?' deyince de "O sıralarda ben müdahale edemezdim. Benim seçimim değildi" diye açıklıyor. Ama Hamdi Akın, Ankara'dan hiçbir zaman kopmuyor. Artık hep İstanbul'da ama yine de haftanın birkaç günü Ankara'ya dinlenmeye gidiyor, işadamlarına "hem İstanbul hem de Ankara'da olmanız gerek" deneyimini anlatan Akın şöyle devam etti: "Ankara'da yaşayıp İstanbul'a gidip gelmek lazım. Biri ticari biri de resmi başkent. Kendime hep sordum, 'Neden İstanbul'da yaşamıyorum' diye. Sonra şunu düşündüm. 'Hep İstanbul'da oturursanız Ankara'ya gidip gelmek için nedeniniz kalmaz. Sadece siyasilerle bürokratlarla görüşmek için uğramak gerekir. Oysa İstanbul'a gelmek için birden çok neden var. Sosyal hayat, lokantalar, misafirleri ağırlamanız, ticari başkent olması gibi bir sürü neden sayabilirim, İstanbul ister istemez sizi çekiyor zaten, istanbul'da oturanlar Ankara'ya gitmiyor ve bürokratlarla ilişkileri zayıflıyor. Ankara'da aileniz olursa dönüp dolaşıp gidersiniz. Onun için Ankara'da oturmak gerekir."
'Keşke evlenmek için çok beklemeseydim'
Hamdi Akın profesyonel hayatıyla ilgili çok fazla 'keşke'ye sahip değil. 'En büyük 'keşke'niz nedir' sorusuna özel hayatıyla ilgili bir yanıt veriyor: "Keşke dediğim pek bir şey olmadı. Ama eşim 1990'da vefat ettiğinde oğlum 7 kızım 3 yaşındaydı. Onların başında üvey anne olmasın diye 8 sene evlenmedim. Ama ben evcimen bir insanım. Şimdi 'keşke o kadar sürmeseymiş' diyorum." Hamdi Akın, "Çocuklara işyerinde pozitif ayırımcılık yapmam. Hatta biraz itilir kakılırlar. Oğlum şu an birimlerden birinde çalışıyor. Bana kalsa küçük yaşta patron olsunlar ve patron gözü ile muhasebeye baksınlar isterim. Ama oğlumun kendi tercihi öyle olmadı. Alttan başlamak istedi. Kızım Londra'da bu sene bitiriyor. Nereden başlayacak bilmiyorum" diyor.
Sorular ve cevapları
Ataşehir'de Fenerbahçe için bir kapalı spor salonu sözünüz vardı. Neden olmadı?
Ben Fenerbahçeliyim. Bunu bilen Aziz Yıldırım'ın da bana şöyle bir teklifi oldu: "Bir kapalı spor salonu yap, senin ismini verelim." 5 milyon dolara anlaştık. Bu benim için büyük bir şeydi. Ancak herhalde Aziz Bey bu teklifi biraz boşluğuna gelip yaptı. Çünkü beni arayıp da 'Arsan hazır' demedi henüz. Ben hâlâ sözümdeyim. Ne söz verdiysek o. Bugün yer önerirse yine yaparım.
Futbola merakınız nereden geliyor?
O zamanlar mahallede bir büyüğümüz vardı. Sözü babamızdan çok geçerdi. Hepimizi toparlardı, tavsiyeleri doğrultusunda hareket ederdik. Futbolda orta saha oynardım, çok da iyi oynardım. Devlet Su işleri'nde amatör kümede oynadım, okul takımında oynadım. Gençliğimde sporun her türlüsünü yaptım diyebilirim. Öyle bir yapı vardı mahallede. Top oynamak da yaşamın bir parçasıydı. Orada olup top oynamadığınızda dışlanırdınız doğal olarak. Aynı şekilde ticaretin içinde olmadığınızda da...
Ayşegül Akyarlı Güven/Habertürk